`Televizyon evin Kâbesi gibi`
Yaklaşık 5 yıl önce `ruh sağlığını` tehdit ettiği gerekçesiyle, evinden televizyonu kaldırıp televizyonla yollarını ayıran ÖDP Genel Başkanı Uras, `Televizyon, `evin kâbesi` gibi. Nereye koyarsanız, evin şekli, koltuklar ve düzen ona göre ayarlanıyor` diye konuştu.
İslam ve Hayat
ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, yaklaşık 5 yıl önce 'ruh sağlığını' tehdit ettiği gerekçesiyle, evinden televizyonu kaldırıp televizyonla yollarını ayırmış. Uras, "Televizyon, 'evin kâbesi' gibi. Nereye koyarsanız, evin şekli, koltuklar ve düzen ona göre ayarlanıyor" diyor.
Bugün gazetesinde yer alan habere göre, o günden sonra bir daha evinde televizyon bulundurmayan Uras, "Ruh sağlığım açısından televizyonsuzluk daha iyi geldi. Kendinize daha fazla vakit ayırabiliyorsunuz" diye konuştu. Televizyonun 'bağımlılık' yaptığına dikkat çeken Uras, "Televizyon, 'evin kâbesi' gibi. Nereye koyarsanız, evin şekli, koltuklar ve düzen ona göre ayarlanıyor" diye konuştu.
-
Ruha 26-05-2008 14:38
Ufuk Uras isabet buyurmuş ve aynı zamanda iyi bir tesbitte bulunmuş. Demek, fikirlerimiz, dünya görüşlerimiz farklı da olsa; "Aklın yolunun her zaman 'bir' olduğunu" görüyoruz. Kabul edilir ki, teknoloji'nin kurtarıcı olarak değerlendirildiği, sözde geçmiş zamanlardan bir kalıntı olarak tevarüs edip bize ulaşan bir geri kalmışlığımız gereksiz bir kalkınma moduyla bizleri batıya; dolayısıyla modernizme, illeriye ve gide gide de kapitalist tüketim kültürüne ram eylemektedir. Bir kavram olaarak 'teknoloji'nin henüz ciddi, aklı başında bir tanımı yapılmamışken, işte o kahredici bir tarzda teknonolojiye kayıtsız şartsız iman etmemiz istenmektedir bizlerden. Evet, kabul edelim ki, teknolojinin hayatımıza girmesiyle birlikte, hayatımız kolaylaştı, bir sürüşeye kolay ulaşır olduk, ama bir şeyi de unuttuk; maddi olan şeyler birer araç mıydılar, yoksa amaç mıydılar? Böyele bir soruya vereceğimiz cevap ve cevaplar, bizlerinde hayat algısını hem ele verir ve hemde belirier! Cevaplarımızı ona göre verelim. Bu meyanda şunu söyleyebiliriz; Televizyon aslında izlenmesse yada hiç izlenmesse hayatımızda bir eksiklik mi oluşur? Kesinlikle hayır! Sadece, belli bir dönem etkiler. O kadar! Yeter ki, biz onu alıp "Ka'be" yapmayalım. Televizyon, herhangi bir alet değil, biz farkında olalım yada olmayalım; hayatımız düzenleyen bir tasavvur olarak karşımızda durmaktadır. Ona olan yaklaşımımızda da ilişki biçimimizi sadece araç kabilinden belirleyelim. Onu mümkün mertebe araçsallaştıralım, yeri geldiğinde zamanımızı teslim etmeyecek oranda bir ilişki içerisinde bulunalım. Yoksa başka türlüsü mümkün olamaz!