`TRT Arapça bir hayal kırıklığı`
Filistinli akademisyen Azzam et Temimi, Ak Parti Hükümeti`nin Arap dünyasına yönelik kurduğu TRT Arapça kanalını değerlendirdi. Temimi, TRT Arapça`nın hayal kırıklığı olduğunu belirterek `Başımıza gelen ifsat edici kanallar bize yeter.` diye yazdı.
(Azzam et Temimi / El Kuds El Arabi)
Bir Türk dostum bir yılı aşkın bir süre önce Arapça Türk kanalı kurulması niyetinde olduklarını bana bildirdiğinde Türklerin bu düşüncesinden dolayı Allah’a şükrettim. Özellikle de Türkiye son yıllarda dış politikasında Araplara geçmiştekinden daha fazla yakınlaşmışken, hükümet ve halk olarak birçok Arap’ın kalbinde Arap Birliğine üye ülkelerden hiçbirinin ulaşamadığı bir yer işgal etmişken, bizdeki ve onlardaki faşist milliyetçi çağrıların inanç kardeşliği, ortak tarih ve uygarlık bağını bozma noktasında başarısız olması sonrası ben de dâhil birçok Arap, Araplar ve Türkler için en iyi geleceği umut etmişken…
O vakitler dostuma “ne güzel bir düşünce ve karar” demiştim. Çünkü Araplar başta Filistin sorunu olmak üzere kendilerini ilgilendiren siyasi konularda Türkiye’nin düşüncesini duyma ihtiyacındalar. Ayrıca Türkler, Arap sokaklarının ne düşündüğünü öğrenmeye gerek duyuyorlar. O vakitler Türkiye’nin bu kanal aracılığıyla Arap kamuoyuyla doğrudan diyalog programlarıyla bağlantı kurabileceği umudu beni almış götürmüştü. Kendi kendime İranlıların, Britanyalıların, Rusların, Fransızların, Almanların ve Amerikalıların Araplara kendi dilleriyle seslenen ve kanaatlerini etkilemeye çalışan kanallarının olduğu bir zamanda Türkiye’nin Arapça kanalının olmasının çok uygun olduğunu ifade etmiştim.
HARCANAN PARAYA ACIDIM
Türkler bu girişimlerine hazırlandıkları bir süre geçirdiler, kuruluş ve hazırlık döneminde Türkiye içinde ve etrafında çok sayıda sanatçı, sunucu ve prodüktörü aldılar. Bu büyük projeye yoğunlaştılar. Fakat kanal yayına başladığında tam bir hayal kırıklığı oldu. Açılış töreninde kanalı izlemek için oturdum. Kutlamaya Başbakan Erdoğan, çok sayıda yetkili, diplomat ve medya sektörü çalışanı katıldı. Kanalı iki-üç gün takip ettim. Derin bir üzüntü sardı beni ve Arap izleyici olarak Arapların veya Türkiye’nin istifade edeceği bir mesaj bulamadığım projeye harcanan onca paraya acıdım. Kanal sahiplerinde Araplara taşımaları gereken bir düşüncelerinin olup olmadığını bilemiyorum.
Arap olmayan ülkelerin sahip olduğu Arapça uydu kanallarının çoğunluğunun programlarına haberler, analizler, Arap vatandaşın önem verdiği dosyaların açılması hâkim. Yerel Arap rejimlerinin sahip olduğu yerli kanalların politikalarına göz yummamaktalar. Türk kanalı ise bu satırları yazana kadar izlediklerim mutlak şekilde sevindirici değil. Kanalın programlarına Türk şarkılarının sunumu, dublajı yapılmış Türk dizileri hâkim. Sanki Araplar Suudi ve Körfez ülkelerinin sahip olduğu uydu kanallarında bu dizilerin yoğun dozuna doymamış gibi… Bunun yanı sıra Arap izleyiciye Türkiye ile ilgili bazı görüntülerin sunulmasına Arap dünyasındaki Türkiye sevdalıları karşı çıkıyor. Bu kimseler genelde ciddi veya mütedeyyin hayat biçimlerini takip ediyorlar.
TÜRKÇE KANALLARIN TENEZZÜL ETMEDİĞİ YAYINLAR
Türkiye’de oldukça ileri bir fikri ve siyasi hareketlilik, edebi üretkenlik var. Türkiye’nin Arapça kanalı bu bağlamdaki gelişmeleri Arap okuyucuya ulaştırma aracı olma imkânı vardı. Türk kanalının en azından Rusya El Yevm kanalı gibi ancak Araplara Türk mesajı şeklinde olmasını bekliyordum. Arap olmayanların Arapça yayınladığı bütün diğer kanallardan daha iyi olmasını arzuluyordum. Haberi analiz eden siyasi analizlerle devam eden haber bültenleri, Türkiye’nin Arap komşularıyla ilişkisi ve İslami taleplerinden Türkiye’nin başka milletlerle ilişkisi ve Avrupa taleplerine, Türkiye’nin içinde bulunduğu sorunlara kadar bizlerin ve onların ilgilendikleri konulardan bahseden başka programlar olmasını rica ediyordum.
Fakat kanalın politikasını belirleyenleri bu sorunun uzaktan veya yakından ilgilendirmediği görülüyor. Arap vatandaşın şu an Arapça El Türkiye kanalında izledikleri Türkçe kanalların Türklerin izlemeye tenezzül etmediği yayınlarının aktarılmasından, tercümesi veya tekrarından öteye geçmiyor. 1990’lı yılların başlarında Türkiye’ye yaptığım ziyaretlerden birinde birçok Türk dostuma Türk kanallarının yayınlarının insanın İstanbul’un sokakları ve semtlerinde gördükleriyle bir bağlantısı olmadığını işaret etmiştim. Düşüncem aynı şeyin Arapça El Türkiye kanalıyla tekrarlanacağı yönünde.
TÜRKİYE SEVDALILARININ UMUTLARI SUYA DÜŞTÜ
Ben Türkiye sevdalılarındanım. Kendi milletlerinin tarihinden, dininden ve kültüründen uzaklaşmış bir grubun dayattığı Batılılaşmanın zincirlerinden çözülmesi çağrısı yapanlardanım. Türkiye, halkının ve hâlihazırdaki yöneticilerin sevdalısı olarak ben bu kanalda sevdiğim Türkiye’yi bulamadım. Aksine hayâsızlığın baskın olduğu yaşam biçiminin, düşüncesinin ve davranışının lanse edilmesi olarak buldum. Bu durum programlarını izleme isteğimi aldı. Belki de binlerce ve hatta milyonlarca Arap Türkiye sevdalısı da bu sonuca vardı ve benzer bir karar aldı.
El Türkiye kanalı bu haliyle Türkiye için hayır istemeyenlerin hoşuna gidebilir, çıplaklık görüntülerinin sıkıntı oluşturmayacağı kimseleri kendisine çekebilir. Umut ve şevkle bekleyenlerin ise umutları suya düştü ve kalplerindeki şevk, hayal kırıklığına dönüştü. Çünkü kanaldaki programlar tatmin etmiyor ve birçok Arap’ın örfünde izlenilmeyecekler babına giriyor. Türk yetkililerin bu korkunç dengesizliği düzeltmekte acele etmelerini ve bu büyük hatadan dönmelerini umuyoruz. Bu haliyle kanalın hiçbir açık mesajı yoktur. Aksine bu programlarıyla Arap dünyasındaki izleyicilerin önemli bir kesiminin nefretine yol açacaktır. Aksi takdirde bu kanalı kapatsınlar. Çünkü başımıza gelen ifsat edici kanallar bize yeter. Her dava sahibi bu programları izleyerek zamanını zayi etmek, kendisini ve ailesinin hayâsını bozmaktan uzak durur.
Not: Bu makale Halil Çelik tarafından Özgün Duruş için çevrilmiştir.
-
Sait Alioğlu 01-06-2010 14:51
Televizyon nesnesi toplumsal katmanda ilk görücüye çıktığı günlerde kesinlikle bir haklılık içerisinde dedelerimiz, ninelerimiz; yani büyüklerimiz tarafından pek te iyi karşılanmadı! O insanları çağını anlamayan gerici ve yobazlar gürühu olarakn değerlendirebilirdik! Gerçi öyle yapanlarda oldu! Televizyon istikametsiz bir vasatta ne getirmiş ve ne götürmüştü? Saymakla bitmez. Ama her eşyayı adam gibi Müslümanca kullanma zamanına vardığımız bir vasatta bu konuda da işin daha iyisini, takvaya en uygununu yapmaya niyetlendiğimiz bir anda; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin muhafazakar iktidar elitleri güya bzim adımıza olacak şekilde dışa açılmaya karar verdiler; vizeler kalktı, ticaretler gelişti. Ama bir şey değişmedi. O da bizlere yaklaşık iki yüzyıldır dayatılmaya çalışılan modernleşme döngüsü içerisinde batıcı elitlerin bizleri güya medenileştirme operasyonlarını biz bu kez, yarı batıcı, yarı muhafazakar ve yarı da Müslüman(!) olarak Arap kardeşlerimize yapmaya çalışktık! Onları fahşaya çağırıyoruz! Utanın beyler; sözde o kanalın başında Arapça'yı, Arapları, Arap dünyasını çok iyi ise ne yaptığı ve ne olduğu flulaşıyor, bizden söylemesi. Eğer o kanalda durmayı düşünüyorsa ya o kuruma Müslümanca bir renk versin, ya da ekmek telaşına düşmeden istifa etsin, onurunu kurtarsın; Allah ona da rahmet eder. 'O ne güzel vekildir"
-
ihsan görücü 30-05-2010 07:04
Adamın şerefsizi hiç dostu olmayandır derler. Daha da şerefsiizi hazır dostunu kaybedendir diye devam eder. Bu şerefli ve imanlı ahlaklı milleti meyhane kerhane görüntüleriyle dünyaya rezil etmeyin yeter..Türkün ve İSLAM ın yüzkarası basın ve yayına YUH...Utanın...Sarkozy diyor ki artık Laikliği sorgulamalıyız. Biz katolikiz yani Hrıstıyanız diyor. Modası geçmiş kendi gavurların bile terk ettiği gavurlukları terk edin.. Biz müslümanız halk olarak bU kanallar da bizim paramızla açılıyor. Bizim inanç ve ideallerimize hizmet etmek zorundasınız.. Azınlık zorbalar.