10-10-2022 11:13

3.5 yıl tutsaklıktan sonra Taliban’a katılıp Afganistan’a yerleşen Avustralyalı öğretmen

Taliban iktidarının birinci yılında Afganistan’a giden Habertürk yazarı Nagehan Alçı, “Bugün size hayatım boyunca dinlediğim en ilginç hikayelerden birini yorumsuz anlatacağım. Okuduklarınıza hayret edebilir, kızabilir, öfkelenebilir ve isyan edebilirsiniz. Gerçek öyle çarpıcı ki değerlendirmesini şimdilik size bırakıyorum…” diye yazdı.

3.5 yıl tutsaklıktan sonra Taliban’a katılıp Afganistan’a yerleşen Avustralyalı öğretmen

Taliban elinde tutsak iken İslam’ı seçen Avstralyalı İngilizce öğretmeni Timothy Weeks daha sonra aldığı ismiyle Cebrail Ömer, Taliban iktidarının bir yılının sonunda Afganistan’ı yeniden ziyaret eden Nagehan Alçı’nın sorularını yanıtladı.Alçı, bugün Habertürk’teki köşesinde o söyleşiyi şöyle aktardı:

Taliban’ın elinde 3.5 yıl tutsak kalan ve sonra Taliban’a katılıp Afganistan’a yerleşen Avustralyalı öğretmen anlattı: “Büyük bir aydınlanma yaşadım”

Timothy Weeks, yeni adıyla Cebrail Ömer.

56 yaşında. ‘Taliban’ın içindeki tek Batılı Mücahit’.

Weeks Avustralyalı bir eğitimciydi. 2016 yılında Kabil Üniversitesi’ne İngilizce ders vermeye gelmişti. Henüz çalışmaya başlayalı 10 gün olmuşken bir gün Amerikalı meslektaşı Kevin King ile birlikte okulun kapısının önüne çıktı ve kafasına bir torba geçirilerek arkadaşıyla bir arabaya bindirildi. Taliban güçleri tarafından alıkonulduğu 3.5 yılın hikayesi işte böyle başladı.

Okulun kapısının önüne çıktığı o an Weeks’in hayatının ebediyen ve 180 derece değiştiği andı…

Ben Timothy Weeks, yeni ismiyle Cebrail Ömer’i Kabil Havaalanı’na iner inmez gördüm. Baştan aşağı yerel kıyafetler içinde Batılı görünümüyle dikkatimi çekti. O da başka bir uçaktan inmiş, şehre giriş yapıyordu. Daha sonra hikayesini araştırdım, Taliban’ın kaçırdığı Avustralyalı olduğunu ve 6 hafta önce Afganistan’a taşınarak kendisini kaçıranların saflarına katıldığını öğrendim, röportaj talep ettim. Kabul etti.

Karşılıklı oturduk.

Önce yaşadığı travma sonrası stres bozukluğundan ve çektiği sıkıntılardan bahsetti. İlaç kullanmadığını söyledi. Sonra kanser atlattığını, 11 ameliyat ve radyoterapi gördüğünü anlattı.

Peki tüm bu sağlık sorunlarının arkasında yaşadığı 3.5 yıllık esaretin bir payı yok muydu?

ELLERİ VE AYAKLARI ZİNCİRE BAĞLI VE HÜCRELERDE GEÇEN 3.5 YIL

Kaçırılma hikayesini dinlemek bile insanda kaygı bozukluğu yaratıyor, bunları yaşamak nasıl yaratmasın?

Taliban tarafından bir araca bindirilip elleri sıkı sıkı bağlandıktan sonra devamlı karanlık ve kapalı yerlerde, çoğu zaman hücreyi andıran mekanlarda tutulmuş Cebrail Ömer.

Elleri ve ayakları zincire bağlı imiş. Sabahları bir parça bisküvi ve çay, akşamları bir küçük tas kuru fasulye ve pirinç. 3.5 yıl bunlarla ayakta kalmış. “Ayda ya da iki ayda bir yumurta da veriyorlardı”, diyor ve ekliyor: “Onlarda da yoktu, olanı paylaşıyorduk.”

Arkadaşı Kevin King’in zincirlerini bir yıl sonra çözmüşler ama Weeks kaçıranların gözünde daha tehlikeli göründüğü için zincirlerden bir türlü kurtulamamış.

Defalarca çok hasta olmuş, ölümden dönmüş ve hiçbir ilaca erişimi olmamış. Tam 50 kilo vermiş. “Serbest bırakıldığımda yürüyebilen iskelettim” diyor.

Peki nasıl olmuş da kendisine bu işkenceleri yapanların arasında karışmış? Onlara karşı ne hissediyor?

“AFFETMEYİ ÖĞRENDİM”

“Ben affetmeyi öğrendim” diyor. “Onları affettim, onları sevdim, bazıları bana çok kötü davranıyor bazıları ise insani bağ kuruyordu. Kaçırıldıktan iki yıl sonra bu insanları tanıdıkça hayata bakışım değişmeye başladı ve İslam’ı seçtim. Birçoğu çok iyi insanlardı. Şimdi de bu ülkeyi düzeltmek için çalışıyorlar. ”

“Peki Müslüman olduktan sonra farklı davranmaya mı başladılar?” diye sorunca “Hayır bazıları kötü davranmaya devam etti, zincirlerimi de çözmediler” cevabını veriyor.

3.5 yıl boyunca defalarca yer değiştirmişler. “Bazen bir köyde yerin altında bir yere sokuyorlardı, oksijenin olmadığı bir delikte zincirli bir şekilde bekliyordum. Yukarıdan bomba sesleri duyuyordum, Amerikalılar bütün köyü bombalıyorlardı. Bazen de oynayan çocuk sesi işitiyordum. Çocukların sesi dünyanın her yerinde aynıdır. Talihsiz minikler o imkansızlıklar içinde oynayacak bir şeyler buluyorlardı” diye anlatıyor.

Ömer 2019’da bir takas sonucu serbest bırakılınca Avustralya’ya evine dönmüş. Annesi o tutsakken yaşamını yitirmiş, kardeşleri ise Ömer’in dönüşümünü kabul edememişler, Stockholm Sendromuna kapıldığını söylemişler. “Benim yaşadığım aydınlanmayı, dönüşümü anlamadılar” diyor. Peki ya arkadaşları? “Bazıları anlıyor, bazıları anlamıyor” yanıtını veriyor.

“DAVET ÜZERİNE TÜRKİYE’YE GELDİM”

Avustralya’da bir süre kaldıktan sonra Türkiye’ye gelmiş Ömer. Röportajın bu kısmını bire bir kendi ağzından aktarayım:

– Afganistan’a ne zaman geldiniz?

6 hafta önce.

– 6 hafta öncesine kadar Avustralya’da mıydınız?

Hayır, Türkiye’deydim. Diyanet’in daveti ile İstanbul’a gelmiştim. Şöyle oldu: Türkiye’nin Avustralya Büyükelçisi ile çok iyi bir hukukum vardı. Serbest bırakıldıktan sonra kendisiyle tanışmaya gittim ve son iki yıldır ne zaman Canberra’ya gitsem Büyükelçi’ye ziyarete uğruyordum, Türk kahvesi eşliğinde çok güzel sohbetler yaptık. Ve sonra Sidney’deki Türkiye konsolosluğu vasıtasıyla bana oradaki Diyanet ulaştı ve bir Türk camiinde hikayemi cemaatle paylaşmamı istedi.

Biliyorsunuz Avustralya’da çok büyük bir Türk toplumu var. Onlar beni daha sonra İstanbul’a davet ettiler. Geçen aralıkta böylece Türkiye’ye geldim, iki ay İstanbul’da kaldım, Türkiye’yi ve Balkanları dolaştım ve sonra da Afganistan’a geldim.

– Burada ne yapmak istiyorsunuz?

Kız çocukları için bir okul açmak istiyorum.

– Ama desteklediğiniz hükümet kız çocuklarının okula gitmesinin önüne engel çıkarıyor…

Hayır sadece geçici olarak alınmış bir önlem bu. Bu hükümet kız çocuklarını DAEŞ’in saldırılarından korumaya çalışıyor. Bakın daha geçen hafta birçok kız öğrenciyi hedef alan bir saldırı gerçekleştirdi DAEŞ.

Daha sonra Taliban mensuplarına ve çocuklarına yüzme ve voleybol dersleri verdiğini anlattı Ömer. “Burada sık sık sel oluyor, yüzme bilmedikleri için boğuluyorlar, onlara yardımcı olmaya çalışıyorum” diye ekledi…

“BENİMLE BİRLİKTE KAÇIRILAN KEVIN ABD’DE AMİŞLERE KATILDI”

Ömer ile röportajımızı bitirirken birlikte 3.5 yıl tutsak kaldığı arkadaşı Kevin King’in nasıl ve nerede olduğunu sordum.

“ABD’de” dedi. “Onun yaşadıklarımızı atlatması çok daha zor oldu, ciddi psikolojik problemleri vardı ama şimdi iyi. Pensilvanya’da Amişlere katıldı, o da hayatını bambaşka bir şekilde değiştirdi.”

(Amişler’in ABD’de otomobil, telefon, elektrik kullanmayı reddeden, at arabalarıyla yaşayan tutucu Hıristiyan topluluk olduğunu hatırlatayım-na)

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !