Güngör KARAKAŞ
ALLAH MERKEZLİ DÜŞÜNEBİLMEK
Herkesin bu zamana kadar almış olduğu eğitim sayesinde bir düşünce yapısı olmuştur. Peki insanların duygu ve düşüncelerine yön veren şey nedir? İster örgün eğitim, istersen özgün eğitim olsun, hangi eğitim şekli olursa olsun insanların değerler dizisine (paradigmasına) yön veren şey zamanla şekillenir.
Çocuk dünyaya geldiği andan itibaren yavaş yavaş kişiliği oluşmaya başlar. Bu oluşumda aile, arkadaş ve okul çevresi onun kişiliğini etkiler. Örneğin bir Kızılderili kabilesinde yaşayan bir çocuk atalarının kültürüyle yetişir, Çinli bir çocuk gene büyüklerini taklit ederek onlar gibi olur. Burada geleneğin de karakter oluşumuna büyük etkileri oldugunu görmekteyiz.
İnsan yapısı itibari ile düşünen bir varlıktır. Düşündüğü için farklıdır. Düşünmeyen aklını kullanmayan bir kimsenin hayvandan farkı yoktur. Çevresindekileri modamod kabul eden hiç sorgulamayan bir kişi artık beynini kullanamaz duruma gelmiştir. Yüce Allah kitapta "Aklını kullanan bir toplum için büyük ibretler vardır" diyor.
Aşağıdaki haber sürü psikolojisine iyi bir örnek..
Gevaş'ın Koyun Sürüleri...
Geçtiğimiz yıllarda medyada şöyle bir haber yer almıştı: "Van'ın Gevaş İlçesi'nde sarp kayalık bir bölgede otlayan koyun sürüsünün bir bölümü, inanılması güç bir olay yüzünden uçurumdan düşüp telef oldu. Kayalık bölgede otlayan sürüdeki bir koyun uçurumdan atlayınca 1 480 koyun da peşinden atladı. 450 koyun ezilip ölünce, diğerleri üzerlerinden geçip kurtuldu. Kokmaya başlayan leş yığınları arasında ağızlarını bezle kapatan köylüler, zarar tespiti yapmak için güçlükle çalıştı.
İnsan eşrefi mahlukattır. Bu nedenle düşünür, fikir yürütür, en doğrusunu arar. Böyle yaparsa yaratılmışların en şereflisi olur. Yok böyle yapmaz da Mekke müşrikleri gibi menfaatlerinin doğrultusunda bir doğru beğenirse aşağıların aşağısı olur. Hepimizin bildiği gibi müşrikler menfaatlerine ters düştüğü için Resul'e tabi olmadılar. Onlar da çok iyi biliyorlardı bu putların evrenin rabbi olmadığını. Onlar menfaat merkezli düşünüyorlardı ve diyorlardı ki "Eğer ilahlarımızı terk edersek biz fakir ve hakir düşeriz." İşte tam bir müşrik mantiği. Resul'e "kulak" lakabını takmışlardı; zira o herkesi dinliyordu. Çünkü O bu dünyada herkesin anlatacak bişeyi olduğunu biliyordu. Kitapta "Onlar ki tüm sözleri dinlerler içlerinden en güzeline tabi olurlar. İşte onlar temiz akıl sahipleridir." (Zümer -18) diyordu. İnsan tüm görüşleri dinlemeli, öğrenmeli, kıyaslamalı, ölçmeli, biçmeli ve sözlerin en güzeline tabi olmalıdır. Özgür (özü-gür) olarak, düşünmeden hareket ederse o zaman sırtına binen de semer vuran da çok olur.
Şimdi Türkiye'de koltuk kapma yarışı var. Koltuklara solcu gidecek sağcı gelecek peki kardeşim solcuların bu zamana kadar oturduğu koltuklara sağcı gelince ne olacak? Bu zamana kadar ne oldu ise o olacak. Sağcılar solculardan intikam alacak. Artık halkın malını (devletin demiyorum) biraz da sağcılar idare edecek. Bal tasını tutacak, tastan sızanlardan bunlar da nemalanacak. Diğerleri gibi. Ne değişti? Hiçbir şey. Kitapta yüce Allah şöyle buyuruyor:
"Ey iman edenler bir kavme/topluma olan düşmanlığınız siz adaletten saptırmasın." Varsa adaletten sapmayacak, mülke zarar vermeyecek bir babayiğit sonuna kadar destekleyelim.
Resul 13 sene boyunca Mekke'de o zor şartlarda işte bu öncü toplumun tesisi için çaba harcadı. Koskoca 13 yıl geçmesine rağmen iman eden sadece 250 kişi civarında idi. İşte bu 250 kişi Allah merkezli düşünen çelik çekirdekti. İslam toplumunun kurucuları idiler. Öğretmen olarak çevre bölgelere gönderilenler. Vali olarak atananlar idiler.
Günümüzde menfaat merkezli düşünen kişiler keseri eline alınca hep kendine yontuyor. Lakin Allah merkezli bir düşüncede, toplum menfaati birey menfaatinin önündedir. Kişinin değerler dizisine yön veren şey Allah merkezli düşünce yapısı olmadığı sürede toplumlar sıkıntıdan kurtulamayacaktır.