Arakan’da Müslümanlara yönelik büyük katliam
Tebliğ cemaatine mensup 10 Müslüman gencin Budistler tarafından katledilmesinin ardından Arakan Müslümanları`na yönelik saldırılar hızlandı, bölgeden yeni bir katliam başladığına dair haberleri geliyor.
Son dönemlerde Myanmar’da estirilen demokrasi havası Müslümanlara uğramadı. Eski ismiyle yeni ismiyle Myanmar’nın başkenti Yangoon’dan ders vermek üzere arakan’a gelen Tebliğ cemaatine mensup Müslümanlara Budist çetelerin saldırması ve 10 müslüman gencin bıçak ve kılıçlarla hunharca katledilmesinin ardından başlayan gerginlik devam ediyor.
Yaşanan bu olayın ardından Müslümanlar Cuma namazı çıkışında gösterilere başladı, ancak göstericilere ırkçı ifadeler kullanarak saldıran Budistler ve polisin ateş açması nedeniyle olaylar büyüdü. Yaşanan olaylarda 2 Müslüman daha hayatını kaybetti. Budist bir grup da arakan’da iki Müslüman köyünü ateşe verdi.
Myanmar hükümeti gerginlik yaşanan Kuzey ve Batı bölgelerinde sokağa çıkma yasağı ve olağanüstü hal ilan ederken, güvenlik güçlerinin çok sayıda arakanlı müslümanı gözaltına aldığı, bu kişilerden haber alınamadığı da bildiriliyor.
MÜSLÜMAN GENÇLER KADIN VE ÇOCUKLARI KORUYOR
Yaşanan katliamların ardından bazı Müslüman köyleri boşaltılırken insanlar Bangladeş’e kaçmaya başladılar. Evlerini terk etmeyen Müslüman aileler ise tedirgin bir bekleyiş içerisinde. Özellikle kadın ve çocuklar büyük tehlike altında olması nedeniyle, Müslüman gençler onları korumak için çaba gösteriyor.
Müslümanlara yönelik daha büyük bir baskıdan korkuyorlar.
Budist ırkçılara silah verildiğini ve Müslüman köylerine yapılan baskınlara engel olunmadığını söyleyen arakan halkı, cinayetleri işleyenlerin serbest bırakıldığını aktarıyor.
"200 MÜSLÜMAN ÖLDÜ"
Resmi raporlara yansıtılmayan, ancak bölgedeki tanıkların ifadelerine yansıyan çok sayıda köy baskını olduğu, son bir kaç hafta içinde en az 200 arakanlı Müslüman'ın farklı bölgelerde katledildiği de gelen haberler arasında.. Öldürülenlerin cesetlerinin yakınlarına verilmediği de bildiriliyor.
Yaralı Rohingyalılar ise tedavi edilemiyor. Yüzlerce müslüman köylerinden çıkamadığı için gıda ve su sıkıntısı çekiyor.
En az bir cami de olaylar sırasında Budistler tarafından yakıldı.
Sonbahar mevsiminin yaşandığı ülkede birçoğu zaten evsiz olan Arakan müslümanları bir yandan koordineli görüntüsü veren yeni saldırılarla bir yandan da hava şartları ve gıda eksikliği ile mücadele ediyor.
Rakhine eyaletindeki Maungdaw ve Buthidaung arakan köylerinde evler ateşe verilirken, devlet medyası olayların sorumluluğunu müslümanlara yükleme telaşında. Bu söylemin Budist çeteleri cesaretlendirdiği ve saldırıların daha acımasız hale geldiği ifade ediliyor.
Hemen hemen bütün dükkanların kapalı olduğu ve Müslüman nüfusun saldırı korkusuyla yaşadığı bölgede ordu birlikleri konuşlandırıldı.
BM ofisi yer değiştiriyor
Birleşmiş Milletler, Myanmar'ın Rakhine eyaletindeki şiddet olaylarının ardından acil işlerde görevli olmayan personelini başka bir bölgeye taşıma kararı aldı.
BM'in yaptığı açıklamada, "acil işlerde görevli olmayan BM personeli, aileleri ve örgütlerinin gönüllülük temelinde geçici olarak yer değiştirmesine karar verildiği" belirtildi.
Bölgeden ayrılma kararı alan personel başkent Rangoon'a taşınacak.
Myanmar’ın nüfusu şu an 51 milyon civarında ve Miyanmar halkının yüzde 80’i Budizme inanıyor. Müslüman arakan halkı ise Budistler tarafından sürekli olarak din değiştirmeye zorlanıyor.
İlk olarak 28 Mart 1942 yılında Minbya şehrine bağlı Çanbilli Köyü’nde başlayan, daha sonra da bütün arakan’a yayılan Müslümanlara yönelik katliamlarda en az 150 bin arakanlı hayatını kaybetti.
Bu tarihi katliam esnasında yüz binlerce arakanlı vatanını terk ederek komşu ülkelere sığındı.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Bürosu (UNHCR)’na göre Bangladeş’teki Rohingyalıların sayısı yaklaşık 200 bin ki bunların sadece 28 bini resmî olarak belgelenmiş ve yardım desteği görüyor. Geri kalan kısmı ise ciddi zorluklar ile karşı karşıya.
Arakan’da 4 milyon civarında olan Müslüman nüfusun yarısından fazlası bugün öz vatanları dışında, çoğu Bangladeş’teki mülteci kamplarında olmak üzere, Tayland, Malezya, Pakistan, Suudi Arabistan olmak üzere çeşitli ülkelerde mülteci statüsünde son derece zor şartlar altında açlıkla ve salgın hastalıklarla pençeleşerek hayata tutunmaya çalışmakta.
Onlarca yıldır hükümet, yüz binlercesi ülkeyi terk etmeye zorladığı arakan müslümanlarına karşı ciddi baskılar uyguluyor.
Arakan'da, devletin kimlik vermediği çocuklar okula gidemiyor, seyahat edemiyor hatta ilerde evlilik yapmaları da engelleniyor.
Sözde "nüfus artışını kontrol" uygulaması yüzünden ikiden fazla çocuk sahibi olan aileler 10 yıl hapis cezası ile karşı karşıya kalabiliyor.
BM'nin Vatansız Kişilerin Statüsü Antlaşması'na, Vatansız halklar arasında, arakan Müslümanları ilk sırada..
KATLİAM, TECAVÜZ, YAĞMA...
İngiliz sömürgeciliğinin canlandırdığı ırkçı Budist rejimin sürekli zulmüne maruz kalmasına rağmen, arakan Müslümanları 1982 yılına kadar Burma'da vatandaşlık statüsüne sahipti.
O yıl, diktatör Ne Win tarafından yürürlüğe sokulan vatandaşlık yasası ile kimlikleri ellerinden alındı. Bu, arakan Devleti'ne karşı 1978 yılında başlatılan Naga Min Operasyonu'nun (Ejderha Kral Operasyonu) en karanlık bölümlerinden birinin son darbesi oldu.
"Yasadışı göçmen" ilan edilen bu toprakların binlerce yıllık sahipleri, bu tarihten sonra ordu acımasız saldırılarına maruz kaldı, binlerce arakan müslümanı ordu tarafından öldürüldü, tecavüze uğradı ve tutuklandı. arakan köyleri yakıldı ve yağmalandı. Camiler ve diğer dini mekanlar özellikle hedef alındı. Bu zulüm yaklaşık 200 bin arakanlı müslümanı komşu Bangladeş'e kaçmak zorunda bıraktı. Bunların çoğu 1979 yılı sonuna kadar geri iade edildi.
1991-1992 arasında, yeni bir zorla çalıştırma, yargısız infaz, işkence ve tecavüz dalgasından kaçan 250 bin arakanlı ülkeden ayrıldı. Şu anda rejimin baskıcı uygulamaları devam ediyor.
Tayland'da protesto
Gerilim komşu Tayland'da da yankı buldu. Başkent Bankong'da toplanan Müslümanlar, Myanmar'daki şiddete müdahale için uluslararası toplumdan yardım istedi.
Yaşananların soykırım olduğunu savunan göstericiler, Müslümanları güvenliği için Birleşmiş Milletleri göreve çağırdı.
(Kaynak: Dünya Bülteni)