Bize, Müslümanların kanlarını hafife aldıran nedir?
İyad Kunaybi: Değerli kardeşlerim! Meydana gelen hadiseler ve yayınlar hissedemediğimiz cepheden zihniyetimizi şekillendiriyor. Öyle ki biz namaz kılan Müslümanlar, Müslüman kardeşlerimizin kanlarını hafife alıyoruz ve onlardan başkasının kanını onlardan fazla yüceltiyoruz.
Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun…
Değerli kardeşlerim! Meydana gelen hadiseler ve yayınlar hissedemediğimiz cepheden zihniyetimizi şekillendiriyor. Öyle ki biz namaz kılan Müslümanlar, Müslüman kardeşlerimizin kanlarını hafife alıyoruz ve onlardan başkasının kanını onlardan fazla yüceltiyoruz.
Müslümanlardan yüzlercesinin ölümüne Suriye’de ve Arakan’da her gün şahit oluyoruz. Şimdi bu kafileye Mısır’da eklendi. Hatta “onlarcasının ölümü” sözü hislerimizde solgun bir aşinalık haline geldi.
Buna karşılık Müslümanlar dışında bir kişi öldürülse yahut bir sıkıntıya uğrasa dünya ayağa kalkıyor, boş oturmuyor! Yahudi asker Şalit esir olduğunda Yahudi İşgali, Gazze üzerine savaş açtı ve binden fazla Müslüman’ı katletti. Ve Müslüman esirler üzerine “Şalit cezaları” adı verilen cezalar uygulandı. Şalit’la değişim uzlaşmasına varılmadan önce, bu işgal, yüzlerce Müslümanı tutukladı ki; dünya medyasında ve insanların nazarında, bir Yahudi esirin, binden fazla Müslüman esirin kıymetine denkliği fikri yayılsın diye... Ve şu metin onların yazarlarından biri söylediğinde yazılan bir metindir : “Hiç kimsenin inkâr edemeyeceği ‘bizden birinin, onlardan binine eşit olduğu ’ gerçeği devamlı kalacaktır.”
Bunların hepsi Yahudi devletinin -iddia edilene göre-fertlerine değer verdiğinin ve onlara arka çıktığının göstergesidir.
Buna karşılık, Sina’da, Yahudi İşgali’nin katlettiği kişilerin intikamını alması gereken devletin eliyle, Mısır’da kardeşlerimizden binlercesi öldürülüyor.
Lockerbie hadisesi, yıl 1988…Amerika yaklaşık çeyrek asır Libya halkını suçlamaya devam etti. Bir Fransız rehin üzerine medya ışık tutuyor ve gizli görüşmeciler onun için toplanıp sağlık durumunun iyi olduğuna dünyayı ikna ediyor. ELHAMDÜLİLLAH(!). Bir Amerikan elçisinin duvarlarına yaklaşmak bile, Tunus halkına, onlarca ölüye, yaralıya ve yüzlerce esire mal oluyor. Cahil laik biri dinle alay edip de başına bir şey gelse: “Aman efendim hain eller cesur, mühim bir muhalife dokundu" diye haberler yayılıyor! Böylece İslam’a düşmanlık etmek ve onunla alay etmek, Arap birisi için günümüzdeki yabancılar gibi “mühim” sayılmanın en kolay yolu oldu.
Burada mesele bunlara mukavemetin şer’i hükmünü tartışmak değil fakat sormamız gerekir; niçin dünya bunları önemsiyor? Önemsiyor ki hatta resmi şeyhlerden bazısının, onlara başkaldırıyı reddetmek ve eleştirmekten yüzleri kızardı. Bununla beraber, kardeşlerimizi, Afganistan’da, Amerikan askerleri tarafından parmakları kesilirken, vücutları dağlanır, üzerlerine idrar yapılırken ve onları, köpeklere et olarak sunulurken gördüğümüzde, nerdeyse hiçbir ses duymuyoruz. Amerikan komutanın tepkisi ise: “Konuyu araştıracağız” demek oluyor, Müslümanların kıymetini şiddetle küçümseyen ve onların duygularıyla dalga geçen bir tavır içinde…
Şu an öldürülen bir Mısırlı veya Suriyeli kardeşimizin, bizim için, medyanın kendilerine önem verdiği bu kişilerden daha izzetli ve daha değerli olması gerekmez mi?
Birinci Haliç Savaşı’ndan sonra Madelina Albright (ABD Dışişleri Bakanı)’na soruldu; “Yarım milyon Iraklı çocuk öldü. Peki netice bu bedeli hak ediyor mu?” Cevap: “ Seçim yapmak zor lakin hak ettiğini düşünüyoruz”. Yani yarım milyon çocuğun ölümünde Amerika’nın saygınlığı adına (!) bir beis yok.
Guantanamo ve Ebu Gureyb Hapishanesi’nden işkence ve ihanetin yeni fotoğrafları yayıldığında, emin olun kardeşlerim bu fotoğraflar Amerikan idaresinin bilgisi dışında sızdırılmış değildir. Bilakis Müslümanı değersiz hissettirebilmek ve maneviyatını kırmak için onları bilerek yayıyorlar. Bu fotoğraflarla sana diyorlar ki : “İşte biz sizi soyuyoruz ve boyunlarınıza demir zincirler bağlıyoruz ve bu zincirleri askerlerimizden biri sürüklüyor ey Müslümanlar! İşte bizim yanımızdaki değeriniz, ne yapabilirsiniz ki siz.”
Fiilen etkilendik. Hatta bazılarımız, Mısır’da Müslümanların hayatlarını “yeniden normale döndürme” uğruna öldürülmelerinde bir beis görmez hale geldi. Üstelik bu; Müslümanların yalnızca öldürülmekle yetinilmeyip bilakis cayır cayır yakıldığı ve katillerin öldürdükten sonra dalga geçmek için ayak ayaküstüne attığı vakitte.
İşte bu hadiseler ve yayınlar bilinçaltına, Müslüman’ı değersizleştirme karşısında, kâfirin izzetli olması mesajlarını gönderiyor. Öyle ki psikolojik baskıya uğrayalım ve kardeşlerimize olan ihtimamımız azalsın ve her çığlığın aleyhimize olduğunu ve suçlayıcı parmakların bizi işaret ettiğini hissedelim. Ta ki Müslüman dışında biri bir kötülüğe maruz kaldığında nefsimizi, müdafaa konumunda bulalım.
Bu psikolojik saldırının önünde biz Müslümanlara düşen; psikolojik baskıya maruz kalmamak için ruhumuzu takviye etmektir ve kendimize, İslam devletinde Müslüman bir kişinin kıymetini hatırlatmaktır. Eğer herhangi bir devletin gerçekten İslam devleti olup olmadığını anlamak istersen oradaki Müslümanların değerine bak!
Rasulullah aleyhissalatu vesselam fertler uğruna ordu harekete geçirdi.
1- Bir Yahudi’nin, bir Müslüman kadının örtüsünü açması ve onun intikamını almak isteyen başka bir Müslüman sebebiyle, Beni Kaynuka’yı sınır dışı etti. Müslüman kardeşlerinin ırzına geçildiğini duyduğunda işte bunu hatırla.
2-Osman (r.a)’ı müşriklerin öldürdüğü haberi yayıldığında Rasulullah aleyhissalatu vesselam Rıdvan Biati’nde sahabesinden ölümüne biat aldı.
3-Ve Basra’ya gönderdiği elçisini Gassaniler öldürdüğünde Mute ordusunu harekete geçirdi. Nebi aleyhissalatu vesselam savaşın eşit şartlarda olmadığını biliyordu. Fakat kıyamete kadar gelecek nesiller ve dünya, bir Müslüman ferdin kıymetini ve bu ferde saldırıldığında devletin isyan edebileceğini bilsin istiyordu.
4-Rasulullah aleyhissalatu vesselam, Rum tarafından öldürülen Mean Valisine misilleme olması için Üsame bin Zeyd’i Rum üzerine sevke hazırladı. Fevra bin el-Cüzemi hıristiyanken yeni Müslüman olmuştu ki Rumlar onu öldürdü. İşte Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem vefat etmeden önce bu kişinin misillemesi için Üsame(r.a)’ın mutlaka gönderilmesini emretti.
İslam Devleti’nde Müslüman’dan daha şerefli-saygın insan yoktur. “Gelişmiş ülkeler” adı verilen ülkeler ordularını bireyleri için harekete geçirmekle övünse de, muhakkak ki Rasulullah aleyhissalatu vesselam bu hususta onları geçmiştir. Ve bu çağrısını yaptığımız şeriatın tatbikinin en önemli manalarındandır; Müslüman ferdin izzet-güç sahibi olması… Devleti onun tarafını tutar ve hakkını alır.
Hatta kendilerinde zulümden bir parça olan Müslümanların halifeleri bile bu zulümlerine rağmen düşmanların önünde Müslüman’ın saygınlığını yüceltiyorlardı.
Halife Mu’tasım Rum’da esir edilip “Yetiş Mutasım” diye nida eden bir kadın için ordu yürüttü. Bununla birlikte bazı ahmaklar günümüzün idarecileri ile Mutasım’ı ikisinin arasındaki ortak paydanın zulüm olduğunu düşünerek karşılaştırıyorlar. Oysa ne kadar da fark var! . Şimdi nice “Yetiş ey Mu’tasım” nidası yetim kızların ağızlarından döküldü de bu nidaları kulaklar işitti ama Mu’tasım’ın izzetine dokunmadı.
Ey Ümmet! Sen şikayetlerini gizlemeye devam et. Sen böyle olmasaydın bu paraya köle olanlar muktedir olmazlardı! Halife Hacib el-Mansur üç Müslüman bayanın Navarra Krallığı’nda esir olması üzerine Endülüs’te bir ordu harekete geçirdi. Bu sebeple de Avrupa Hacib el-Mansur öldüğünde kutlama yaptı. Şimdi idarecilerden kimin ölümüne Avrupa kutlama yapıyor? Bilakis özel uçaklar gönderiyorlar, tedavi ettirip, onarıyorlar! Ki ayağa kalksın da ümmetin evlatlarını öldürsün diye!
Öyleyse kardeşlerim, Müslümanların izzetinin gönüllerimizde muazzam olarak kalabilmesi için bize düşen; İslam devletinde Müslüman’ın gerçek değerini kendimize hatırlatmaktır. Ve aramızda Allah Teâlâ’nın ve Resulü’nün, Müslüman’ın şerefi konusunda söylediklerini yaymaktır.
“Kim de bir Mü’mini kasten öldürürse onun cezası, içinde ebedi kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lanetlemiştir. Ona büyük bir azap hazırlamıştır.”
"Bir kimse, Müslüman kardeşine bir demirle işaret ederse, bırakıncaya kadar muhakkak melekler ona lanet eder. (Müslim, Birr ve's-Sıla: 125)
Rasulullah şöyle buyurdu: “Bir Müslüman’ı öldürmek, Allah (c.c)'ın katında dünyanın zeval bulmasından daha büyüktür.”
Burada biri sorabilir : “Allah katında Müslüman’ın bu denli kıymetine rağmen niçin Allah Müslüman kullarının intikamını almıyor? Niçin onların katillerini cezalandırmıyor?”
Kardeşim; çünkü Aziz Ve Celil olan Allah dünyayı karşılık yeri kılmamıştır. Bilakis imtihan yeri kılmıştır. Karşılığın tastamam olacağı yere gelince ; “Kıyamet günü için adaletle tartan terazileri koyarız. (Bu sayede) artık hiç kimse hiçbir şekilde haksızlığa uğratılmaz. (Yapılan şey) bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa onu getiririz. Hesap görücü olarak biz yeteriz.”
Müslüman’ı öldüren kişi onu öldürmeden evvel tokat atarsa, attığı tokat ve öldürmesinden hesaba çekilecektir. Eğer öldürmeden önce sözle aşağıladıysa; aşağılama ve öldürme üzerine ayrı ayrı hesaba çekilecektir. "…..ahirette ise şiddetli bir azap ve Allah’tan bir mağfiret ve hoşnutluk vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir aldatmadan başka bir şey değildir." Dünya hayatı aldatıcı bir aldatmadan başka bir şey değildir. Bu şiddetli işkence ve Müslümanların hapsine rağmen mi? Evet ahiretle kıyaslandığında öyle… Artık o gün O'nun ettiği azabı kimse edemez, Ve O'nun vurduğu bağ gibi kimse vuramaz.
“Allah’ı zalimlerin yaptığı şeylerden sakın habersiz zannetme! Ancak (Allah) onları gözlerin (dehşetten) dışarı fırlayacağı bir güne (kadar) erteliyor.”
Bunun için, her kim Allah'ın tesellisi (izzeti) ile teselli (izzet) bulmazsa, nefsi, dünyaya hasretlerle parça parça olur.
Öyleyse kardeşlerim, gönüllerimizde, Müslüman’ın değerinin yüce olarak kalması ve kıymetinin, binlercesine işkence etmeleri, öldürmeleri ve ya da medyanın bir başkasının halini onlardan daha büyük göstermesine rağmen eksilmemesi gerekir. Muhakkak ki önemli olan Allah’ın mizanıdır.
Celil ve Aziz olan ALLAH’TAN ümmetimize lütfetmesini, içinde bulunduğu durumdan kurtarmasını niyaz ediyoruz.
Allah’ın selamı ve rahmeti üzerinize olsun…
Tercüme: Betül Kırım
Tashih: Kulliyetu Neva
Altyazı: İslamicnews
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !