06-06-2008 20:00

Bu yazı Milli Gazete`de yayınlandı!

Müslümanalara ve İslam`a yönelik baskıları inkara kalkışıp, `Babacan Türkiye’nin dini özgürlükler konusunda ne derece rahat bir ülke olduğunu bilmiyor olamaz` şeklindeki koskoca yalanı ortaya atan bu yazıyı yayınlayan Milli Gazete, okuruyla daha ne kadar alay edecek?

Bu yazı Milli Gazete`de yayınlandı!

İslam ve Hayat

Ak Partisi'ne muhalefet edeceğim derken ölçüyü kaçırıp bazı ulusalcı isimleri de yazar kadrosuna alan Milli Gazete'de, üstelik Anayasa Mahkemesi'nin başörtüsü düşmanlığına devam kararı aldığı gün öyle bir yazı yayınlandı ki en hafif tabiriyle gazetenin dindar okurlarıyla alay edilmiş oldu.

Daha önce ismi başta kutlu doğum kutlamaları olmak üzere İslami değerlerin açıkça hedef alındığı 28 Nisan e-muhtırasıyla birlikte de anılmış olan ulusalcı Doç. Dr. Hasan Ünal, Tercüman adlı ulusalcı gazetenin yanı sıra düzenli yazı yazdığı Milli Gazete'de, Türkiye'de Müslümanların dini özgürlük sorunu bulunmadığını öne sürebildi.  

"‘Dış şikayet bakanı istifa etmelidir" başlıklı söz konusu yazıda Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın Avrupa Parlamentosunda Avrupalı üyelerin Türkiye'deki azınlıkların dini alanda sorunlar yaşadığını öne sürmesi üzerine dile getirdiği "Türkiye'de sadece gayrimüslim azınlıklar değil, Müslüman çoğunluk da dini özgürlüklerle ilgili sorunlar yaşıyor" şeklindeki sözleri eleştiren Hasan Ünal, şu ifadeleri kullandı:

"Önce bir bakanın ülkesini dışarıya şikayet etmesi çok yanlış. Bu şikayetin konusu tamamen insafsızca. Çünkü Türkiye İslâm dünyası içerisinde dini özgürlüklerin en iyi yaşandığı ülkelerden birisi değil listenin başında yer alanı. İslâm araştırmaları konusunda İslâm dünyasının liderlerinden birisi. Böyle bir Türkiye’yi Müslüman çoğunluğun dini özgürlüklerini yaşayamadığı için AB’ye gammazlamak şikayet bakanı adına bile insafsızlıktır.

Babacan Türkiye’nin dini özgürlükler konusunda ne derece rahat bir ülke olduğunu bilmiyor olamaz. Eğer mesele başörtüsü/türban ise, onun yasaklanmasını onaylayan da yine AB’nin kendisidir. Babacan’ın onu da bilmesi gerekir. O halde geriye ne kalıyor? Babacan, kafasında ne var ise bunu kamuoyuna açıklamak zorundadır."  

Müslümanalara ve İslam'a yönelik baskıları inkara kalkışıp, "Babacan Türkiye’nin dini özgürlükler konusunda ne derece rahat bir ülke olduğunu bilmiyor olamaz" şeklindeki koskoca yalanı ortaya atan bu yazıyı yayınlayan Milli Gazete, okuruyla daha ne kadar alay edecek? Milli Gazete'ye para verip alan Müslüman insanlar bunu ulusalcı yazarların böyle yalanlarını okumak için mi yapmaktadır?

Milli Gazete daha ne kadar bu yalanlara sayfalarını açık tutacak? Hasan Ünal'a, dindar insanların paralarıyla yayınlanan Milli Gazete'de Müslümanlarla alay etme imkanı sağlayanlar bakalım bu yanlış tavırlarını daha ne kadar sürdürecek?  

İşte söz konusu yazının linki. Milli Gazeteye tepkilerimizi dile getirelim: http://www.milligazete.com.tr/index.php?action=show&type=writersnews&id=18808 

  

YORUMLAR
  • Serkan Kara   27-06-2008 16:26

    Ben de bir milli görüşçü olarak sadece bu yazısı değil genel üslubu ve ideolojik konumu itibarı ile Hasan Ünal'ın kesinlikle Milli Gazeteye yakışmadığını düşünüyorum. Sizden ricam bunlardan yola çıkarak tüm milli görüşçüleri itham etmemeniz. Bizim içerimizde de bunların kavgasını verenler var. AKP'ye muhalefet söz konusu ise herşeyi teferruat haline dönüştüren bu sığ zihniyetle mücadele ediyoruz. Zira AKP daha ciddi ve içi dolu eleştirileri hak ediyor.

  • Sait Alioğlu   26-06-2008 19:23

    Milli Gazete, en azından tesis olarak, ilk kurulduğu dönemde mübalağa değil, 'Ortadoğu'nun, Balkanlar'ın, Kafkaslar'ın ve tabii ki Anadolu'nun en büyük tesisiydi. Daha, Hürriyet'in tesisi bile, bu kadar geniş kapsamlı değildi! Haliyle, koca bir hinterland ve kendi ülkesinde şanına yakışır bir mevkute/gazete çıkmalıydı. O günlerin müktesebatı çerçevesinde elden ele dolaşan bir gazete var olmaya başlamıştı. Başlamıştı, başlamasına ama, sakat doğmuştu. Zira; Erbakan'ın gölgesi, onu ne yazık ki, gölgelemişti. Ve bu gölgeleme günümüze kadar geldi. Hatırlıyorum, 80'in ilk yıllarında ıslahatı önceleyen biz Müslümanların ellerinde iki gazete bulunurdu; ya Milli Gazete, ya da Cumhuriyet! Size garip gelebilir ama, vakıa öyleydi. Haddizatında, biz ne Milli Görüşçü'ydük, ne de Kemalizm'in taraftarı! Buna rağmen, o iki gazeteyi okurduk. Ki, o yıllar, yaşayanlar bilir, bir dünya görüşü olarak 'İslamcılığın' toplumsal planda görünür olduğu yıllardı. Ama, ne garip ki, İslamcılık, temelde onu kabul etmeyen, ama çıkarı gereğince kullanmaya çalışan beri taraftaki muhatabın ve karşıdaki muhatabın İslamcılık üzerinden kavgaya tutuştukları yıllardı! O yıllar üzerine, belkiileride birileri insafa ve aşka gelip, objektif kriterler içerisnde bir şeyler yazar da İslamcılığın tarihine bir ışık tutar! İşte bugün, var olan ve aynı zamanda da gasbedilen bir haktan dolayı, bir bakanın belki de mecbiriyetten dolayı yurt dışındaki şikayetini susturmaya ve bir yerlere gammazlamaya çalışan ulusalcı birisinin yazısını, zihin yapısını eleştirdik diye; koxca Milli Gazete, bulamaç misali lapa, lapa dökülecek değil! olmasda varsın dökülsün. Allah'ın fıtraten insana vermiş olduğu haklar mı önemli, yoksa sistemin bekası mı? Bu nasıl beka ki, insanların kırılan kemiği, döktürülen kanı, akıtılan teri, yok edilen emeği üzerine aayakta durdurulmak isteniyor. Cinnet mi, geçirmek istiyoruz yoksa?! Eğer insansak, varoluşsal haklarımızın bir anlamı, derinliği ve inceliği olmalıdır. Gavurları/mızı bilmeyiz ama; eğer bu ülkede Müslümanların ezici bir çoğunluğu şakacıktan olsun, yada olmasımn eğer kendilerini Ebu Hanife'ye -Yani İmam-ı Azam'a- nisbet ediyor iseler, söylemnek isteriz ki, o imam; diğer mezhep imamlarının aksine Kur'ani davranarak, fıtri hakların Allah tarafından bahşedildiğini, o kişinin malı olduğunu, asla ve asla devredilemeyeceğinin altını çizer! İşte size derinlik,incelik ve anlayış! Tabi ki, günümüze kalan Hanefilik, sadece şekilsellikten ibarettir, biline! Bu kadar yorumu niye yazdık dersiniz?! Kimseye ders verme ihtiyacı içerisinde olmadık. Sadece, Osman Kılıç kardeşimizin/yada arkadaşımızın meseleyi anlamadığını, bir de kalkıp, hiç te mevzu bahis değilken Mehmet Şevket Eygicilik yapmasını, bizleri,haya etmeden Akp'nin peşinden gitmekle suçlamasını, iyi bir haltmış gibi de "Vakit, Yeni Şafak, Kanal 7, Samanyolu ve Zaman' gibi medyal kuruluşları takip ettiğimiizi belirtiyor. Herkes kendi, adına konuşmalıdır. Ben, kendi adıma konuşsam, o gazeteleri okuyor ve kanalları izliyor isem, hiç bir zaman eleştirimi de eksik etmiyorum. Kendisi, onunla aynileştiğini düşünmek zorunda kaldığımız Milli Gazete'yi ve Tv 5'i eleştirel bir gözle okuyor ve izliyor mu acaba?! Sanmıyıorum! Zira, Erbakan hazretleri ne buyururlarsa, ancak onunla iktifa ediyorlar. Denemesi bedava, yeter ki objektif olalım. Bizler sahih bir kafa ve zihin yapısına sahip olmak ve o minval üzere de Kitab'ın bağlıları olarak, söylenmesi gerekenleri söylemek istiyoruz. Kompleksiz davranıyoruz! Çünkü, iman ediyor ve bu bağlamda da güçlü olduğumuzu Rabbimizin bize olan vahyinden biliyoruz. Putçu değil, görünür görünmez her putu kırmaya çalışıyor, hayırlı bir gelecek kurmak istiyoruz. Osman Kılıç kardeşimiz/ yada arkadaşımız da aynı dileklere katılıyor iseler, birlikte çalışmaya varız! Ama, iftira, hakaret ve o kişinin satırlarında gizlice işlendiğini gördüğümüz tekfir olmayacaksa!

  • osman kılıç   22-06-2008 15:59

    milli gazetedeki haberlerin bir tanesine yalan diyebilecek varmı.yayınlanan haberler nefsinizi okşamadığı için saldırıya geçiyorsunuz.yazar M.Ş EYGİ'yi ümmet bölücülüğü ile suçluyorsunuz ama asıl ümmet bölücülüğü yapan ,ahde vefasızlık gösteren davayı yaralayan .ABD askeri için dua eden bir zihniyetin (AKP)peşinden gitmekten haya etmiyorsunuz.ve bütün bunları iyi bir haltmış gibi gösteren basın kuruluşlarını tabip ediyorsunuz(VAKİT,YENİ ŞAFAK,KANAL 7.SAMANYOLU ve ZAMAN)mademki siz bölücülük yapmıyorsunuz o halde neden milli gazeteye bu tür ithamlarda bulunuyorsunuz.oda müslüman gazetesi değilmi.insan bu kadar pişkin oluyormuşya hayret...!!!

  • Beytullah Emrah   10-06-2008 09:10

    Saadet Partisi muhalefetini sistemden AK Parti'ye kaydırarak stratejik bir hata yapmaktadır. Anti bir söylem geliştirdiği için de AK Parti ne dese, ne yapsa itiraz etmektedir. Bu körlük derecesine vardığı ve "düşmanımın düşmanı da dostumdur" gibi yanlış bir kapıya dayandığı için bu tür büyük hataları sık işlemeye başlaması şaşırtıcı değildir, lakin üzücüdür. Bu haber, tıpkı Mustafa İslamoğlu'nun haberinde olduğu gibi, bir uyarı vazifesi görmektedir. Uyarıya karşı, AK Parti'nin hatalarını sayıp dökmenin anlamı yoktur, nitekim bu sitede o hatalarda defalarca kıyasıya eleştirilmiştir. Ayrıca gündemde hep Milli Gazete yok. Herhalde arşiv araştırılırsa Yeni Şafak, Zaman ve Vakit için de benzer uyarılar yeterinde bulunabilir. "Gündeminizde hep milli gazete ve mensupları var" diyen arkadaş, gazetenin de yayın politikasının etkisiyle kendisini merkezi bir konuma oturtmuş gibiyse de Türkiye tablosuna bakınca bu o kadar da doğru bir tespit sayılmaz. "Akidenizi gözden geçirin" ifadesi de tekfir etmenin yeni versiyonu herhalde! "Milli Gazete'ye kayıtsız şartsız itaat etmek ve onun hatalardan münezzeh olduğunu kalp ile tasdik söz ile ikrar" gibi bir akide şartı var da biz mi bilmiyoruz? Söyleyecek çok söz var ama anlamak isteyene bu kadarı kâfi gelmeli...

  • mustafa kıyak   09-06-2008 14:01

    Milli Gazete yi ve bu saçma sapan politikalarını kınıyorum. Milii Görüşçüler tarihlerinin en sefil günllerini yaşıyor herhalde. Kuran düşüncesinden bu kadar uzaklaşırsanız böyle kendi kendinizle çelişkiye düşer tutarsız olursunz. Kınıyorum. Kendinize gelin.

  • Sait Alioğlu   08-06-2008 20:36

    Muammer rumuzuyla yorum yazan kardeşimiz, Akparti ve onun uluslararası iktidar düzleminde yapıp ettikleri bir çok konunun elbette Müslümanlara bir faydası yok ama; Milli Gazete'ye ve o gazete'de insaf ehli bir insanın -müslümanın- kaleminden asla ve asla çıkmayacak olan o meşum yazıya ne buyurulur?! Artık bu tür konulara, kendi bakış açımızı devreye sokup, son kertede bir çözüm sunalım ve karar verelim. Olmaz mı dersiniz?!

  • Şükrü Hüseyinoğlu   08-06-2008 16:11

    Doğrusu şaşırmamak elde değil. Adı, İslami değerlerin açıkça hedef alındığı 28 Nisan e-muhtırasıyla birlikte anılacak kadar bize yabancı, ulusalcı-Kemalist bir akademisyene sayfalarını açan Milli gazetenin, bu adamın "Babacan Türkiye’nin dini özgürlükler konusunda ne derece rahat bir ülke olduğunu bilmiyor olamaz" şeklindeki çocukların bile güleceği (gerçekçi olsun diye kargaların bile güleceği demedim!) koskoca bir yalanı okurlarına pazarlamasının eleştiirlmesine bile karşı çıkanlar çıktı aramızdan. İslam ve Hayat sanki Babacan'ın elkeştiirlmesine içerlemiş, mesele de Babacan'ın şikayet edip etmemesiymiş gibi meseleyi yatağından uzaklaştırmak ne kadar doğru? Niçin bazıları bu kadar açık bir yanlışında bile takım tutan amigolar misali gazete, cemaat filan tutup da yanlışa omuz veriyor anlamak mümkün değil. Buradan Milli Gazete savunusu yapan arkadaşlara soruyorum: Şu cümlelerin Milli Gazete'de yazılıp yayınlanması sizi hiç mi rahatsız etmedi: "Türkiye İslâm dünyası içerisinde dini özgürlüklerin en iyi yaşandığı ülkelerden birisi değil listenin başında yer alanı." "Babacan Türkiye’nin dini özgürlükler konusunda ne derece rahat bir ülke olduğunu bilmiyor olamaz." Ne dersiniz?

  • HÜSEYİN   08-06-2008 13:56

    neden sizin gündeminizde hep milli gazete ve mensupları var Bu dünyada yanlış yapan sadece milli gazete ve mensupları mı var sizin derdiniz ne bence akidenizi gözden geçirin Allah size akıl fikir versin

  • veysel   07-06-2008 16:51

    sizler milli gazeteyi eleştiriyorsunuz da kaç günde bir milli gazete okuyorsunız. ayrıca milli gazete dışındaki diğer gazetelere bir bakın ne tür haberler yazıyorlar. acaba halkın ihtiyacı olanaı mı yoksa halka birilerinin duyurmak istrediklerini mi??? burada elinizi çenenizin altına koyun da 10 dakika düşünün. birileri ille de olmazsa olmaz ab diyor ve gidip bop eşbaşkanlığını yaparak ortadoğuda dökülen mazlum kanınan ortak oluyor ve sizler de akp kafalı olarak henüz vasfına erişemediğiniz bilgileri eleştiriyorsunuz. sizler önce kendinize bakın nereden geldiniz ve kimsiniz???... bu ülkede kim ne konuşacağını ve ne yazacağını bilir ve siz de bilin!!!...

  • fahrettin   07-06-2008 15:51

    Milli gazete denen gazetenin müslümanlara zarar verdiği açıktır.Sadece Hasan Ünal değil orda yazan M.Ş.Eygi adlı yazarda yazmış olduğu yazılar ile güya Ehli Sünnet islamı diye bir dinden bahsetmekle ümmeti bölmektedir.Sanki diğer mezhepler İslam değil de sadece Sünniler İslamı temsil ediyor.M.Ş.Eygi şunu iyi bilki mezhep din değildir,dinin kollarıdır.Müslüman isterse tüm mezheplere birden uyabilir.Kafanı artık kum torbasından çıkar.Bu dine de artık o boş yazılarınla zarar vermekten vazgeç.Selam hidayete tabi olanlara olsun.

  • Said   07-06-2008 14:55

    Muammer kardeş Allah aşkına yapmayın. akpnin yanlışları milli gaztede ulusalcı kemalist birine yazı yazdırmayı meşrulaştırır mı. bakın işte ne yazmış o adam. türkiyede dini özgürlük sorunu yoknu da diyor. bunu da milli gaetre yayınlıyor. bu tam bir rezalettiir

  • muammer   07-06-2008 11:54

    bop eş başkanı kim zina yasasını suç olmaktan çıkartan kim petrol kanun dış küçlere peşkeş yapmaya çalışanlar kim amerikan askerlerine dua eden kim işte bunları yapan akp dir doğruları yazınca kötümü oluyor milli gazeteye yi eleştire arakadaşlara diyorum ki biraz vicdanınızın sessini dinleyin

  • Sait Alioğlu   07-06-2008 01:50

    Halkın bilgi dağarcığında gündeme 'cuk' oturan güzel bir deyiş vardır, bilirsiniz. "Otu çek, köküne bak!" diye! Bizde bu halk deyişinden yola çıkarak var olan otu çektiğimizde istisnasız her şeyin kendi cinsine çektiğini görürüz. İki tür milliyetçilikle karşı karşıyayız: 1- Tamamen İslam düşmanlığı üzerine kurulu, kendi ulusal değerlerini din haline getiren milliyetçilik; 2- Sözde İslam'dan yana görünüp, Müslümanları yerine göre çağdaş dünya şartlarında oluşturulan ve yerine göre de çoğu zaman emperyal projeler için 'insanları Allah'ın adıyla kandırıp, dönüştürmeye çalışan milliyetçilik! Herhalde Milli Gazete mevkutesi'nin anlı şanlı yazarı ikinci gruba dahil oluyordur! Lanet olası ulusalcı bir dürtüyle; kendisi Müslüman ama; laik bir devlet adına bakanlık yapan bir zatın, ülke dışında, içerisinde az çok bir gerçeklik barındıran sözlerini kalkıp eleştiri konusu yapıyor. O adamın kinini görüyoruz, kendisini de anlıyoruz ama; Milli Gazete'yi inanın ki anlamıyoruz/anlamak istemiyoruz. Bir hareket, kendini bu kadar mı rezil eder?! Yazık ki, çok yazık! Soralım M.Gazete, neyin peşinde, diline yıllarca pelesenk ettiği ümmetçiliği zihinsel plandan başlayarak terkedip, ulusalcılara bir yaranmanın mı peşinde?! Yoksa, ön takıları olan 'MİLLİ' takısı hakikaten ulusalcılığağı dek geliyordu da bizler farkında değildik?! Tabii ki, bir insan, bir hareket var olması gereken 'Adalet' olgusunu terkettiğinde adaletsizleşir, bakış açısı flulaşır, gözü kamaşır ve en sonunda da Allah korusun kör olur. İşte, geçmişte Müslümanlık, ümmetçilik edebiyatıyla kendi grubundan, cematinden ve hareketinden olmayan Müslümanları neredeyse yer yer tekfir'e kalkışan Milli Görüşçü zihniyetin geldiği son nokta bu olsa gerek! Akparti'yi, şunu bunu beğenmeye bilir, beğenmediğinizi de açıkça belirtebilirsiniz. Amma, adaletsiz davranamaz, adaletsizlik yapamazsınız. Zira adaletli olmak, her şeyden önce iman etmenin en önemli saikidir! Adaletli olmayannın ilişkisi de unutmayalım ki, İslami olamaz! Allah, 'Müslümanın, müminim' deyip te yalpalayanlara, hidayet ve basiret nasip etsin. Ulusalcı ve bilimum İslam/insanlık düşmanlarını da kahretsin!

  • ahmet örs   07-06-2008 00:54

    milli gazete'yle ilgili kapsamlı bir çalışma yapılması gerekiyor. islam düşüncesini tahrip eden sözde fikri/edebi yazılara mı, yoksa böyle zırvalara mı şaşmalı bilemiyorum. geçen yıl 27 nisan muhtırasından sonra da manşete bir (afedersiniz) öküz resmi koymuşlardı. muhtiradan hiç bahsetmemişlerdi. bunları unutmadık, unutmayacağız da! ey milli gazete ve bağlı bulunduğu siyaset: artık akıllan, kur'an'a dön, gözünü hırs bürümüş, artık adalete dön!

  • Mustafa   06-06-2008 20:42

    Milli gazete müslümanlrdan özür dilemelidir ve bu yalancı adamı kapı dışaraı etmelidir.