Kadir TURAN

10 Ocak 2016

BUGÜNÜMÜZ - YARINIMIZ

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın Adıyla

Bugün İslam dünyası toplumları birbirinden kopmuş,  tefrikalara ayrılmış, her grup kendisinin haklı/doğru olduğunu savunur olmuştur. Bubölünmüşlük küresel güçlerin sinsi stratejileri ve daha önemlisi müslümanların kitaplarını (Kur'an'ı) gereği gibi anlamamaları, gereken önemi vermemeleri sebebiyledir.

Müslümanlar olarak bu cahiliye toplumunu değiştirmek/dönüştürmek için Kur’an endeksli yeni düşünceler/fikirler üretmeli, hayatımızın her yönünü Kur’an İle şekillendirme/yönlendirme/ idare etme yolunu seçmeliyiz.

Siyasi/hukukî/ekonomik/kültürel anlamda Kur’an dışı sistem ve ideolojilerin etkisi/baskısı/yönlendirmesi altında olduğumuzu ve bu durumun hayatımızdaki düzensizlik, dönemsel iç huzursuzluğu,  ekonomik buhran durumlarının tek sebebi olduğunun farkına varmalıyız. Bilmeliyiz ki yüce Kur’an, hayatı ilâhî bir düzene göre şekillendirmek için gönderilmiştir.

Küresel şer odaklarının İslam dünyası toplumlarını değiştirmek/dönüştürmek,  insan nefsini insan fıtratına aykırı hareket etme noktasına getirmek için tüm iletişim araçlarını bu doğrultuda kullandığının bilincine varmalıyız. Bugün radyo, televizyon, gazete, mecmua, sinema v.s küresel emperyalizmin kontrolünde olup, tamamiyleseküler/dinden bağımsız ve İslâm’ı ibadetlerden ibaret bir din olarak kabul eden bir sosyolojik yapı oluşturma adına kullanılmakta ve büyük oranda başarılmaktadır.

Referans olarak Kur’an’ı ve onu rehber edinen son Peygamberin (s.a.v) yaşantısını almıyor,  bu sebeple boynumuza dolanan ve bizi kuşatan sekülarizmin/modernizm(!)in bizi sürüklediği/yönlendirdiği tarafa hareket ediyoruz. Bizi kendi özümüzden peyderpey uzaklaştıran/koparan küresel emperyal politikaların gerçek mahiyetini kavrayamıyor ve bu sebeple dirayetli bir duruş sergileyemiyoruz. İslâm’ın hayatı düzenlemek için var olduğu gerçeğini gözardı edip toplumsal düzenin sağlanmasını beşerî ideolojilere kendi irademizle teslim ediyor,  bu ideolojilerin koyduğu hüküm/kanun/ilkelerle yönetiliyor, böylelikle İslâm’ı beğenmeme küstahlığını gösterip Allah’tan başkasını Rabb/ilâh ediniyoruz.

İslam,  ezilen/sömürülen bireylerin/toplumların kurtuluş reçetesi iken, tedaviyi bizler gibi beşer olan siyasîlere/ ideolojik liderlere teslim ediyor,  böylelikle zihnen ve fikren bizi İslâm’dan uzaklaştıran narkozun etkisine giriyoruz. Gelinen noktada ‘Ben İslam siyaseti/hukuku/ekonomisi/sosyal düzeni ile yönetilmek istiyorum.’ dahi diyemiyoruz. Çünkü bu ortamı kendimiz oluşturuyoruz. ‘Ölüm bize gelince mühim olacak olan ne ise şimdide mühim olan odur.’ İlkesini şiar edinemiyor, İslam dünyası toplumlarını kuşatan İslam dışılıkları fark edemiyor,  fark etsek de gerekli adımları atamıyoruz. Çünkü kontrol ediliyoruz. Çünkü kontrol edilmeye müsaade ediyoruz.

Bugün dünya üzerindeki bütün İslam toplumları İslâm’ı düşman olarak kabul eden ve bütün stratejilerini İslam dininin/toplumlarının yıkımına endeksleyen küresel emperyalgüçlerin uşağı/kölesi durumundadır.

Küresel emperyal güçler bizleri yeniden şekillendirdikleri/ uydurdukları ve adına İslâm dedikleri din ile değiştiriyor/dönüştürüyorlar.

Bizler değerlerimize sahip çıkmadığımız, İslâm’ı bilmediğimiz,  öğrenmek için çaba sarf etmediğimiz, her namaz kılan kitaptan bir iki ayet okuyan, ailesi baş örtülü kişileri/grupları/siyasîleri kendimiz gibi gördüğümüz için bu müdahaleye,  fikir ve dil dönüşümlerine kolaylık sağlıyor, izin veriyoruz.

Hayatımızı İslam ile şekillendirmeyi düşünmüyor,  bu düşünceyi savunan ya da bu düşünceyi (İslam toplumu düzeni) pratiğe geçirmek için çaba sarf eden az sayıdaki kişileri/grupları çağ dışı/gerici/yobaz/mürteci olarak nitelendiriyoruz. Bizi özümüze/fıtratımıza  döndürecek,  bizi değerli kılacak tek siyasi/hukukî/ ekonomik düzenin İslâm devletinin varlığı durumunda mümkün olacağının idrakine varmalı, bunun ise ancak Kur’an’a uymakla gerçekleşeceğini bilmeliyiz.

Toplumu birey(ler) oluşturur. Birey değişmedikçe toplum değişmeyecektir. Biz her şeyi /herkesi bırakıp, huzur/refah/emniyet ortamını oluşturmak için Kur’an’ı rehber edinerek ilk olarak kendimizi/fikrimizi /zikrimizi/hayata bakışımızı/ yaşayışımızı/ değer yargılarımızı değiştirmeliyiz ki toplum değişebilsin. Ancak bu minval ile Allah’ın rızasını ve yardımını kazanabiliriz.(*)

Referansı/Rehberi Kur’an olana selam olsun.

Dipnot

(*) Kur’an: Râ’d/11