Deir ez Zor`da evlere girip çok sayıda insanı katlettiler
Suriye`de halk gösterilerine yönelik devlet şiddeti devam ediyor. Son olarak Deir ez Zor`daki operasyonu tamamlayan Suriye ordusu birçok kişiyi katletmiş ve tutuklamış.
Suriye yönetimine ülke genelinde gerçekleşen halk ayaklanmaları 5'inci ayını geride bırakırken ordu son hız protestoların yapıldığı kentlere gerçekleştirdiği operasyonlarla eylemleri sert bir şekilde bastırıyor. Ramazan ayı başında 700 bin kişinin yaşadığı Hama'ya tank ve ağır silahlarla giren Suriye ordusu, geriye 150'den fazla ölü, paletlerin ezdiği yollar, zarar görmüş binaların yanı sıra adeta hayalet bir kent bırakmıştı.
Suriye Enformasyon Bakanlığı Hama'da olduğu gibi ordunun Deir ez Zor kentinden çekilişi ve kentteki son durumunu göstermek amacıyla Şam'da görev yapan basın mensubu heyetini davet etti. Uluslararası basın kuruluşlarının da aralarında bulunduğu yaklaşık 70 basın mensubu iki otobüs ile dün kente gitti. Şam ile Deir ez Zor arasındaki 450 kilometrelik mesafede her 40 kilometrede bir kutulan kontrol noktaları dikkat çekiyor. Kimi sivil kimi asker giyimli güvenlik birimleri yoldan geçen tüm araçlarda arama yapıyor, tek tek kimlik kontrolü yapıyor. Açık pikaplar üzerinde yerleştirilmiş otomatik silahlarla devriye gezen güvenlik birimleri, fotoğraflarını çeken gazetecilerin makinelerini kırmakla tehdit ediyor.
TEZAHÜRATLAR EŞLİĞİNDE ÇEKİLME
Uzun ve yorucu yolculuğun ardından Deir ez Zor'a ulaşan gazetecileri, kent girişinde ilk olarak sıraya dizilmiş ve çıkmak üzere olan zırhlı araçlar karşılaşıyor. Ellerinde Beşşar Esad'ın fotoğrafları ve Suriye bayrakları taşıyan Suriye askerleri, "Allah, Suriye, Beşşar hepsi bu kadar, Halk Beşşar'ı istiyor” sloganları atarak kentten hareket ediyor. Ordu birlikleri Deir ez Zor ayrılırken 50 kişilik bir grup aynı şekilde askerlere el sallayarak ve attıkları sloganlara eşlik ederek askerleri uğurladı. Gazetecilere açıklama yapan gruptakiler, "Silahlı gruplar vardı bunlar halkı tehdit ediyordu. Ordu geldi bizi kurtardı. Allah ordumuzu korusun." diye konuşuyor.
Ardından şehrin Fırat Nehri tarafında götürülen gazeteciler, ordunun çekilişini burada da izliyor. Bu kez 100 kişilik bir grup, gazetecilerin gelmesiyle birlikte ordu ve Esad lehine tezahüratlara başlıyor. Kimileri zılgıt çalarken, kimileri ellerine tutuşturulan, çiçek ve şekerleri şehri terk eden askerlerin üzerine atmaya başlıyor. Ordu, gövde gösterisi ile Deir ez Zor'dan çekilirken, askeri yetkili de 'silahlı gruplara karşı yapılan operasyonun başarıyla tamamlandığnıı' ilan ediyor. Kentte sükuneti sağladıklarını belirten yetkili, bundan sonra Deir ez Zor'a ordunun tekrar girmesinin söz konsu olmadığını ifade ediyor. Yetkili, ordunun mabedlere saldırdığı iddialarını da reddediyor.
BESİL ESAD HEYKELİNİN YERİNDE YELLER ESİYOR
Ordunun çekilmesinin ardından Suriye Enformasyon Bakanlığı'nın belirlediği program çerçevesinde kent gazetecilere açılıyor. Adını, Beşşar Esad'ın 17 yıl önce trafik kazasında vefat eden ağabeyi Besil'den alan şehir meydanında iki şey göze çarpıyor: Biri meydandaki Besil'in heykelin yerinde olmaması, ikincisi ise diğer caddeler bomboş ve dükkanlar kapalı olmasına rağmen meydandaki dükkanların büyük kısmının açık olması. Şehrin diğer kesimlerinde ise kepenkler kapalı, sokaklarda kimse yok.
"HEPSİ TİYATRODAN İBARET"
Besil Meydanı’nda insanlar kentte sükunetin sağlandığını söylerken, güvenlik birimlerine görünmeyen yerde ise hak çok farklı şeyler anlatılıyor. Halkın korkudan bir şey söyleyemediğini anlatan 50 yaşındaki bir vatandaşın gözleri yaşararak, "Oğlum burada çok şeyler oldu, kimse konuşamıyor. Burada gördüğünüz bir tiyatrodan ibaret. Sizi neden daha farklı mahalle ve sokaklara götürmüyorlar?" sorusunu yöneltiyor. Adam anlatmaya devam ediyor. "Silahlı gruplar yoktu. Halk barışçıl gösteriler yaparken ordu kente girdi. Evlere girdiler. Çok sayıda insan öldürdüler. Bir o kadar da tutuklu var. Halk korkusundan ağzını açamıyor." derken yanındaki bir genç "Başını derde sokacaksın." konuşmasına engel oluyor.
"Ne olursunuz görüntümü çekmeyin." diye başlayan 35 yaşındaki bir adam ise, endişesinin kaynağını şöyle açıklıyor: "Bunları size anlattığımızı duyarlarsa hemen kelepçeyi takıp götürürler. Osman Bin Affan Camii’ne saldırdılar. Minareyi yıktılar. İnsanlar öldü. Çok sayıda tutuklu var. Daha başka ne anlatayım. Bunları anlattığım duyulursa beni yok bil."
(Kaynak: Haksöz Haber)