Doğu Türkistan`daki son katliamın ayrıntıları netleşiyor
Son 10 gün içinde meydana gelen olaylarda 100`e yakın Uygur hayatını kaybederken, Komünist Parti`nin yerel yöneticisi göstericilere rastgele ateş açıldığını itiraf etti.
Doğu Türkistan'da 23 Nisan 2013'te Kaşgar bölgesinin Sırıkbuya kentinde 21, 26 Haziran'da Turfan'ın Lukçun kentinde 25, 28 Haziran'da Hoten'in Hanırık kentinde 2, ve 29 Haziran'da Urumçi'de 2 kişi olmak üzere işgal karşıtı olaylarda toplam 70 Müslüman Uygur öldürüldü. Katliamdan sonra, Çin işgal yönetimi 29 Haziran'dan başlayarak Urumçi'ye Çin'den onbinlerce asker, tank ve zırhlı araçlar ile toplumsal olaylarda kullanılan çeşitli saldırı araçları sevk etti. Etnik, dışlayıcı ve ayırımcı bir politika izleyerek Müslüman Uygur halkına gözdağı veren Çin'in İçişleri bakanı da olaydan sonra derhal başkent Urumçi'ye gelerek operasyonları bizzat yönetti.
BBC'de yer alan haberlere göre; Çin İçişleri Bakanlığı 1 Temmuz'da bir genelge yayınladı. Genelgeye göre Doğu Türkistan'da yaşayan Uygurların sapı ile birlikte boyu 15- 22 santimetreyi geçen ve yanında taşıdığı cep çakıları ile yanıcı ve patlayıcı maddeler ile bunların yapımında kullanılan maddeleri 10 gün içinde en yakın güvenlik birimine teslim etmeleri istendi.
Bugün yayınlanan emirnamede ise yönetim aleyhtarı fikirler taşıyan, Çin yönetiminin terörist olarak nitelendirdiği eylemlere katılan veya şüphe çeken kişilerin ihbarının Doğu Türkistan bölgesinde yaşayan her Çin vatandaşının (Müslüman Uygurların) öncelikli görevi olduğu, bunları ihbar edenlerin isimlerinin gizli tutulacağı ve koruma verileceği bildirildi. Ayrıca ihbarın şifahi, yazılı, telefon ve sosyal medya aracılığı ile yapılabileceği, ihbarcılara 50-100 bin Yuan (8.100 – 16.200 $) arasında para ödülü verileceği açıklandı. Çin işgal yönetiminin bu genelge ile esas amacının, cep çakısı taşımayı geleneksel halde sürdüren Uygurları bu adetten soğutmak, aralarındaki birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularını yok etmek ve birbirine düşman etmek olarak yorumlanıyor.
İstanbul'a gelen görgü şahitlerinin ifadelerine göre başkent Urumçi başta olmak üzere bütün Doğu Türkistan şehirlerinin ana yolları, giriş-çıkış noktaları, meydanlar ve özellikle Uygurların yaşadığı bölgeler abluka altına alındı. Seyahat eden yaşlı ve çocuklar dahil hemen herkes kimlik kontrolü ve aramaya tabi tutuluyor, en küçük eksiklik veya şüphe çeken durum gözaltı ve tutuklanma ile sonuçlanıyor. Şahitlerin ifadesine göre Urumçi adeta hayalet şehir halini aldı. İnsanlar mecbur kalmadıkça sokağa çıkamıyor. Yurt dışı uçak seferleri de gecikmeli olarak yaptırılıyor veya iptal ediliyor.
KOMÜNİST PARTİ YÖNETİCİSİ: GÖSTERİCİLERE RASTGELE ATEŞ AÇILDI
Bu arada 28 Haziran Hanırık olaylarının sır perdesi de aralanıyor. Washington merkezli Hür Asya Radyosunun muhabiri Şöhret Hoşur katliamla ilgili yeni bilgilere ulaştı. Rfa haber sitesinde yer alan bilgilere göre, Hanırık kenti mahalli Komünist Parti (KP) Genel sekreteri Abdullah Mehmet Kurban olaylar ile ilgili şöyle konuştu:
"Dün yerel KP merkezi komitesi toplantısına katıldım. Bize izletilen video görüntüleri adeta 1989'daki Tienenman olaylarını hatırlatıyordu. Cuma namazından çıkan 300- 400 kişilik gurup, Hoten şehrine doğru tekbir getirerek yürüyordu. Olaya önce Polis merkezindeki 12 polis müdahale etmeye çalışıyor, fakat başaramayınca ilçeden yardım talebinde bulunuyor. İlçeden takviye olarak gelen güvenlik güçleri halka rast gele ateş açıyor. Ateş neticesinde 2 kişi öldü ve onlarca kişi yaralandı. Bu aradada Hoten İttifak meydanında Çinli göçmenler ile Uygurlar arasında da etnik çatışmalar meydana geldi. Göstericilerin elinde sopalarvardı. Çatışmaların tamamı bize gösterilmedi, ancak yürüyüş anı izlettirildi. Göstericilerin teşhisinde yardımcı olmamız istendi. Göstericilerin taleplerini bilmiyoruz, yalnız tekbir getirerek Balamıs kentinden Hanırık ilçesine doğru yürüyorlardı. Gösteri yapan gruba güvenlik güçlerinin rastgele ateş etmesinden sonra motosiklet ve arabalarıyla olay yerinden Teklemakan çölüne doğru kaçmaya çalıştılar, çölde motosiklet ve arabalarını bırakarak kayboldular. Güvenlik güçleri onları ele geçirmek için operasyon başlattı. Olayda ölen, yaralanan ve tutuklananlar hakkında bize bilgi verilmedi. KP üst makamları ileride ayrıntılı bilgi verecek fakat bu konuda konuşma yasağı getirildi."
TÜRKİYE VE BATININ SESSİZLİĞİ
Gezi eylemlerinde üzerlerine su ve gaz sıkılan kişiler için çok sayıda bildiri yayınlayan ABD, Çin yönetiminin Doğu Türkistan'da gerçek mermilerle gerçekleştirdiği katliama çok cılız bir tepki göstermekle yetindi. Hhayvan haklarının korunmasında sınır tanımayan Almanya, Fransa, İngiltere ve diğer batılı ülkeler ile insan hakları örgütleri ve diğer STK'ların Çin katliamını görmezlikten gelmeleri, sessiz kalmaları, iki yüzlülük, riyakarlık, çifte standart ve dini ayırımcılık olarak algılanıyor.
Türkiye'deki siyasi partilerin, iktidar partisi dahil, Çin katliamlarınıı kınamamasına da bir anlam verilemiyor. Hükümetin sessizliği, ay yıldız armalı tişört giydikleri için Çin işgal polislerince tutuklanarak, işkence ve hakarete maruz kalan Doğu Türkistan Türklerini derinden yaralıyor.
Dışişleri Bakanlığı'nın diğer uluslararası sorunlara karşı mutat olarak yayınladığı bildirilerde dahi Uygur katliamını yok sayması, 90'lı yıllardaki koalisyon hükümetlerinin Doğu Türkistan Türklerine reva gördüğü tarihi yanılgıyı ve takındığı tavrı hatırlatıyor.
(Kaynak: Dünya Bülteni)