Mehmed DURMUŞ
EY İNSAN
Ey insan!Rabbin seni anıyor, duyuyor musun?
Seni kendisine çağırıyor, uyuyor musun?
Sana değer veriyor, biliyor musun?
Seni terbiye ediyor, kabul ediyor musun?
Rabbinin senden istedikleri anlaşılır ve kolaydır.
Kıyam diyor Rabbin, kıyamda olacaksın. Rükû ve secde halindeyken de kıyamda sayılıyorsun. Sadece O’nu yüce bilecek, sadece O’ndan korkacaksın.
O senin Rabbindir.
O senin İlahındır.
‘Değerler’ dediğin şeylere bir bak ey insan.
Senin Rabbinin ‘değer’ dediği değerdir ancak, diğerleri belki de çöptür. Hani demişti ya Rabbin: Sel suyu üzerindeki köpük gibi. Köpük atıktır, atılasıdır. Biraz sonra sönecek. Sel suyu kalıcıdır, arınır durulur o, okyanusa karışır, birlik olur, kuvvet katar, kuvvete katılır.
Ey insan, Rabbin diyor ki, itaat etme yalanlayıcılara,
Sistemi yalan üzerine kurulduğu için, seni inandırayım diye yemin edip duran aşağılıklara,
Allah’ın seni kendisine davet ettiklerinde hep kusur arayan, ayıplı yapmaya çalışanlara,
Sadece laf taşıyan, dizilerle, eğlencelerle ahlaksızlık yayanlara,
Bütün var oluş felsefesi hayrı engellemek olanlara,
Haddini bilmez günahkâr, necis, murdar, günahı sanat edinmiş, kaba ve yobaz, soysuz bile denebileceklere, dövizden zengin, akıldan fakir olanlara… İtaat etme.
Çünkü ey insan! Sen insansın, senin itaatin çok kıymetlidir. Sen Kerîm Allah’ın yarattığı kerîm bir varlıksın. Arı da itaat ediyor rabbine, sinek de, fil de. Fakat sen arıdan da, sinekten de, filden de başkasın. Senin itaatin şu kâinatta, ikinci bir örneği olmayan, biriciktir.
Ey insan!
Dik dur, Rabbin Allah’ın sana ‘baş’ yaptığı uzvun, O’ndan başka kimsenin önünde eğilmesin. Dünya metaına meylederek yüzünü yanlış yöne çevirme, başını yanlış makama eğme. Gözünün önünde talan edilen ahlakın, ar ve namusun, iffetin, kadının, kızın seni galeyana getirsin, leş kesilme. Yağmalanan senin kelimelerindir, tıpkı namusun gibi. Sana ‘yeni’ bir hayat sunuyorlar. Bu ‘yeni’den şüphe et, kanma hemen. Ahlaksıza dur de. Evini ırz düşmanlarına açma. Zamanını şeytana satma. Ömrünü eğlenceye adama.
Ey insan! İblis sana tuzak kuracaktı, unuttun mu? Senin yolun üzerine oturacaktı da önünden, ardından, sağından ve solundan sana sokulacaktı. Belki şeytan soldan gelince onu bir parça fark ediyorsun ama sağdan gelince ruhun bile duymuyor, kararttığın ruhun.
İblis sana tuzak kurmuyor, farkında mısın?
Ey insan!
Kaybettiklerini yeniden kazanabilirsin. Hiçbir şey için geç olmadı. Sen ve ben, önce umudumuzu kazanmalıyız, yeniden. Umudumuzu yitiririz de sonra, kesintisiz umudun Rabbinden utanırız. İmanımızı, umudumuzu ve şevkimizi yeniden kazanmalıyız. Ey insan! İman etmişsen, en üstün sensin diyor Yaratan. Senden daha üstünü yok. Çiçekler, böcekler, bulutlar, bulutların boşalttığı yağmurlar, rüzgâr, toprak, güneş, yıldızlar, her şey, her şey inanmış adamın dostu ve destekçisidir. Hepsi umut veriyor inanmış insana, müjde getiriyor, karamsarlığı kovuyor.
Hepsinin ötesinde alemlerin ve insanın rabbi, meliki, ilahı Allah mevlasıdır iman etmiş insanın. O varsa, keder niye var? Allah dostumuz ise, bütün dünya düşmanımız olsa ne yazar.
Ey insan!
Sen, bir gasıp değilsin, arzı işgal edip de, kaçak bina kurmadın. Allah’a ait arzda, Allah’ın dinini, Allah’ın kulu olarak din edindin. Her şeyinle meşrusun. Her şey yerli yerince. Peki, neden çekiniyorsun? Kimden korkuyorsun? Yoksa korkun, onun arzında, onun dinini din edindiğin, adını ila etmek istediğin için Allah’tan mıdır?
Haydi ey insan! Biraz gayret, biraz enerji, biraz çaba. Silkiniş ve tevbe zamanıdır.
Ey insan!
Allah seni ve beni cennetine, darusselam’a çağırıyor. Vallahi cenneti kazanmak mümkündür. Cenneti Allah kendisi için değil, sen ve ben için var etmiştir. Ebedi kurtuluşun için cennet…