13-02-2009 09:57

Gazze sempozyumundan ilk gün notları

Saldırganlığa Karşı Küresel Girişim tarafından düzenlenen `Gazze ve Zafer` konulu sempozyumda, siyonistler yenilince devreye sokulan NATO`nun Gazze ile ilgili planlarına dikkat çekildi.

Gazze sempozyumundan ilk gün notları

İslam dünyasından yüzlerce düşünürün Gazze’ye destek için bir araya geldiği toplantı İstanbul’da başladı. Program Filistin`in bugünkü haline nasıl geldiğini anlatan süreçlere değinen bir sinevizyon gösterimi ile başladı.

Saldırganlığa Karşı Küresel Girişim tarafından düzenlenen "Gazze ve Zafer" konulu sempozyumda NATO'nun Gazze ile ilgili planlarına dikkat çekildi.

ASIL SAVAŞ NATO İLE OLACAK

Kuveytli ünlü Müslüman düşünür Abdullah en-Nefisi sözlerine şöyle devam etti: "Bugünkü karşılaşma direniş ile İsrail arasında gibi gözükse de buna NATO da dahildir. Yeni fikirlerin ortaya çıkması sonucunda Amerika ve Avrupa daha yakın zaman kadar birbirlerine karşı mücadele etmiş olsa da şimdi İslam karşısında saflarını birleştirmişlerdir. Gazze direnişi İsrail'e karşı direnebilir ancak NATO gibi bir güce karşı tek başına hareket edemez. Avrupa'da Siyonistlerin lehine bir durum oluştu ve süreç içerisinde NATO, ABD, AB İsrail'i tamamen destekler hale geldi. Bu durum direniş için büyük bir tehlike teşkil ediyor. Bu çatışmanın ne olduğunu anlamak gerekir. Bu çatışma enerji ve hammadde çatışması mıdır? İdeolojik bir çatışma mıdır? Yoksa tüm bunları derleyen bir değerler çatışması mıdır? Bundan sonra çatışma sadece bizimle İsrail arasında değil bizimle NATO arasında olacaktır. Çünkü NATO güçleri tüm dünyayı ateşe atmak istiyorlar. Irak da olan budur, Afganistan'da olan budur, Filistin'de ve Somali'de yapmaya çalıştıkları budur. NATO güçleri yakında Gazze'ye konuşlandırılabilir. Buna oyuna karşı dikkatli olmalıyız. NATO birilerinin çıkarları koruyor. Kızıl Rusya'ya karşı kurulan bu güç bugün Yeşil İslam dünyasına karşı mücadele etmektedir. Müslüman ülkelerde çıkarılan çatışmalarla bu gücün buralara yerleşmesi hedeflenmektir. Bu oyunlara karşı uyanık olmalıyız."



“ARAPLARI ANCAK MÜZAKERE MASASINDA YENEBİLİRSİNİZ"

İsrailli yazar Raphael Patai'nin "Arap Aklı" adlı kitabından örnek veren Nefisi, kitabın Araplar ile askeri alanda çatışmaktan kaçınılması gerektiğini öğütlediğini ve Arapları ancak müzakere masasında yenmenin mümkün olduğunu anlattığına dikkat çekti. Bu düşüncenin İzak Rabin tarafından da benimsendiğini söyleyen en Nefisi, “Ehud Barak ve Peres de bu düşüncenin tarafıdır. Çatışmaya girilmeden masada yenmenin daha mantıklı olduğunu düşünürler. Ama buna rağmen İşçi Partisi, Kadima veya Likud Partisinin üyelerinden farklı değildir" dedi.

İSRAİL İLE ARAPLARIN BİR ARADA YAŞAMASI MÜMKÜN MÜ?

Tüm bunlara rağmen Araplar'ın İsrailliler ile bir arada yaşamasının mümkün olup olmayacağını sorgulayan en-Nefisi sözlerine şöyle devam etti; "Onlar insanları kesmeye alışmışlardır. Gazze'de son derece ürkütücü ve korkunç bir manzara ile karşılaştık. Oluk oluk insan kanı aktı. Bu durum savaş prensiplerine uyuyor mu? İsrail normal bir düşman mıdır? Oluk oluk kan akarken nasıl yaşanabilir? Araplar NATO ile ortak çalışıyor. Peki, tüm bu durum karşısında direniş ne yapabilir? Buradaki direniş liderlerine sormak istiyorum, buradan Gazze'ye tvlerden bakınca görüntü çok karanlık gözüküyor, insanlar ölürken nasıl direniş devam edebilir?"

MOSSAD VE ARAP İSTİHBARATLARI İÇİÇE

"Arap düzenleri 60 yıldır şeytanla aynı yatakta" diyen Abdullah en-Nefisi, Mossad ile Arap istihbaratları arasında yakın işbirliği olduğuna dikkat çekti.

"Araplar ise bütün bayrakları, süsleri ve ihtişamlı renkleriyle birlikte işbirlikçilik yapıyorlar” diyen Nefisi Siyonist bir Amerikalı yazar olan Gordon Thomas'ın "Gideon'un Casusları" kitabında yazılanları örnek gösterdi. Kitapta şu ifadeler yer almaktadır: "Mossad ile diğer Arap istihbaratı arasında tek bir çizgi yoktur. Ortak bir işbirliği mevcuttur. Hatta çoğu zaman Arap istihbarat üyeleri, Mossad'ın ajanları ile birlikte eğitim alırlar. Mossad onları çok iyi eğitir." En Nefisi bu alıntıdan sonra şunları söyledi; "Bu derece büyük bir açmaz söz konusu iken, milyonlarca dolar harcayıp Gazze'yi yeniden imar etmek ne işe yarayacak? Ben sizin ümitlerinizi kırmak istemiyorum ama bu sahne çok korkunç bir sahnedir. Bu durumda ne yapmalıyız? Sorunlarımız hemen çözülmeyecek kadar büyük."

ARAP DÜNYASININ ÜÇ BÜYÜK SORUNU

Arap dünyasında liderlik sorununun olduğunu söyleyen Kuveytli ünlü Müslüman düşünür Abdullah en-Nefisi, ümmetin ikinci plana itilmiş olduğunu bildirdi. Arap dünyasının üç büyük temel sorununa işaret eden en Nefisi, bunlardan kurtulmaması halinde Arap coğrafyasının hiç bir şey yapamayacağını belirtti. Nefisi üç problemi şöyle açıkladı: Arap dünyasının üç büyük temel probleminin olduğunu söyleyebiliriz. Birincisi, Siyasi (tuğyan) azgınlık. Bölgede çok az ve küçük bir gurup karar alma mekanizmasını elinde bulunduruyor. Ve bu guruplar halkın isteklerini önemsemiyor. İkincisi, servet dağılımındaki eşitsizlik. Adaletsiz bir yapı olduğu için fakirler gittikçe fakirleşiyor, zeginler ise gittikçe zenginleşiyor. Sonuncu ve en önemli problem ise yabancı işgallerdir. Arap dünyasında hemen hemen her devlet fiili ya da dolaylı olarak işgal altında bulunuyor. Mesela körfez ülkelerine bakıldığında ABD ile iletişim için büyükelçilikler bile yok. ABD bir şey emredeceği zaman faks çekiyor. Bizimkiler de faks ile emredilenleri istisnasız yerine getiriyorlar. İşte, tüm bunlar özelde Arap dünyasının genelde İslam coğrafyasının önemli problemleridir."



VENEZUELA VE BOLİVYA'YA SELAM OLSUN

Körfez ülkelerini sessiz kaldıkları için eleştiren en-Nefesi, İsrail'e meydan okuyan Venezuela ve Bolivya'yı buradan selamlıyorum dedi. En-Nefesi şunları kaydetti: "Bu eksende direniş ne yapacak? Arap dünyasıyla iletişime girecek mi? Tüm bunları Arap dünyasından ayrı düşünmek mümkün değildir. Direnişi bu temel problemlerden farklı mı görmek gerekiyor? Bugün Arap devletleri “de facto” bir meşruiyete dayalıdırlar. Arap iktidar yapısı dışarıya bağımlı, kendi halkına karşı duyarsız bu anlamda meşruiyetini dış politikalardan ve güvenlik güçlerinden alıyor ve halkı sindiriyorlar. Bolivya ve Venezüella bile Araplardan daha büyük tepkiler vermişlerdir. Buradan onları da selamlıyorum. Evet bugün çok karanlık bir tablo vardır. Bu yüzden ben buradan direniş güçlerine seslenmek istiyorum; aceleci olmayın! Yavaş yavaş ve düşünerek hareket edin. Bu çatışmalara zayıf olduğumuz halde girdiğimizde, zaiyat daha fazla olacaktır."

SARAY MOLLALARI VE İŞBİRLİKÇİLER ÇOĞALIYOR

İsrail Dışişleri Bakanı Tzibi Livni'nin dışişleri bakanlığı sitesinde İsrail'i destekleyen Arap yazarların listesinin yayımladığını söyleyen en-Nefisi, bu utanç listesinin zamanla uzadığını ve buna müdahale edilmesi gerektiğini belirtti. Abdullah en Nefisi, Arap liderlerinin gösterilerden korktuğu için halklarının sokaklara dökülmesini engellediklerini açıkladı. Protesto gösterilerinin haram olduğunu söyleyen Suud Müftüsünü de ağır bir dille eleştiren en-Nefisi, saray mollalarının çoğalmakta olduğunu ifade etti. Nefisi, boykotun önemli olduğu ve devam etmesi gerektiğini açıkladı.

GAZZE DİRENİŞİ BİR UYANIŞ OLACAKTIR

İsrail'in 1967 yılında 5 Arap ülkesini 6 günde dağıttığını belirten en-Nefisi, o savaşta 5 ülkenin binlerce kayıp ve 3 bin esir bıraktığını söyledi. Savaş sonrası 30 Filistinli'nin de bulundukları topraklarda sürgün edildiğini belirten en-Nefisi, 6 gün savaşında Suriye'nin Golan'ı, Ürdün'ün Batı Şeria'yı, Mısır'ın Sina Çölü ve Gazze'yi, Suudi Arabistan'ın iki bölgesini ve Lübnan'ında bazı bölgelerini İsrail'in işgaline terkettiğini belirtti. Nefisi, ancak son Gazze savaşında İsrail'in 23 boyunca Gazze'de üç yıldır kuşatma altında tuttuğu direnişçilere karşı bir zafer elde edemediğini ifade etti. Gazze direnişinin önemli olduğunun altını çizen en Nefisi, asıl savaşın NATO'ya karşı verilecek mücadele olduğunun unutulmaması gerektiğini kaydetti.



MUHAMMED EL-AHMERİ: BÖLGEDE İKİ BÜYÜK KUTUP VAR

Abdullah en-Nefisi'nin ardından söz alan Suudi Arabistanlı yazar Muhammed el-Ahmeri, Yahudilerin Filistin'e yerleşme hikayesini kısaca anlattıktan sonra 60 yıl sonra gelinen noktada bölgenin ikiye bölündüğünü, birinci kutbun Siyonistleri desteklediğini, ikinci kutbun yani Türkiye, Katar ve İran gibi ülkelerin bulunduğu kutbun ise özgür bir İslami duruşu desteklediğini söyledi.

Dr. Muhammed el-Ahmeri şunları kaydetti: "Guruplar teknolojik ilerleme sayesinde günümüzde daha rahat hareket edebiliyorlar. Artık herkes bu araçları kullanıyor. Bu sayede haberler gizlenemiyor, artık yaşanan tüm olayları herkes görüyor. Bu sayede ortak bilincimizi artırabiliriz. Eskiden Yahudilere baktığımızda da parça parça olduklarını görüyoruz. Ama Siyonist düşüncede birleştiler. Bizlerde düşünce sahipleri olarak bu birlikteliği sağlamalıyız. Ve kısa vadede sonuç alabileceğimiz ve karşılığı olan düşünceler üretmeliyiz. Aynen Hasan El Benna gibi… Artık bölgede iki büyük kutup var. Birincisi, İsrail ve işbirlikçi rejimler. İkincisi ise, İslami hareketler. Ben diyorum ki Filistin özgürse sen de özgürsün."

Batı'nın Filistin hareketi hakkında insanları korkuttuğuna dikkat çeken el-Ahmeri, "Tıpkı İran’ın nükleer gücü olduğundan bahsediyorlar fakat İsrail’in nükleer gücünden bahseden yok. İşte bu Batı’nın çifte standartlığının göstergesidir” dedi. Ahmeri, Müslümanlar olarak birbirimize ihtiyacımız olduğunu belirterek, “Bugün önemli olan üç Müslüman ırkın birleşmesidir. Bu üç ırk, Araplar, Türkler ve Farisilerdir. Bu gurupların arası açılmamalı. Birileri bizi bölüp yutmaya çalışıyor buna karşı dikkatli olmalıyız” diye konuştu.

Muhammed el Ahmeri, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu bir zillet durumudur. Bu anlamda birbirimize nasihat ederek de direnişe destek vermeliyiz. Çünkü Filistin’in özgürlüğü, İslam toplumun özgürlüğüdür. İslam dünyası Filistin sayesinde uyanacaktır. Birlik ve vahdeti sağlayacaktır. Bu anlamda direnişe her türlü desteği vermeliyiz. En önemlisi de parasal anlamda destek olmaktır. Osmanlı’nın son dönemlerinde İtalya ile Osmanlı’nın girdiği bir savaş sırasında, İtalyan yoksul bir kadının Müslümanlarla savaşa giren İtalya için tek ineğini satıp, “ineğimi Hıristiyanların Müslümanları yenmesi için sattım” demişti. Bizler bundan örnek almalıyız, bizler direnişe karşı eli açık davranmalıyız. Yahudilere baktığımızda finansal açıdan bir birlik oluşturduklarını tüm önemli firmaların İsrail’e yardım ettiklerini görüyoruz."



“ONLAR BİRLEŞİRKEN BİZ BÖLÜNÜYORUZ"

Muhammed el Ahmeri, "Artık Batı'nın kendini Yahudi-Hıristiyan kimliğiyle tanıttığını vurgulayarak “ne gariptir ki, onlar birleşirken biz ayrılıyoruz. Yıllarca onlar birbirleriyle savaştı. Hıristiyanlar tarih boyunca Yahudiler yapmadığını bırakmadı. Yahudiler Hıristiyanları hiç bir zaman benimsemedi fakat bugün onlar bir araya gelebiliyor, bizler ise bölünüyoruz. Örneğin; Hamas kendini tanımlarken biz İslami hareketin bir parçasıyız diyor. Bu düşünce önemli, ortak bir çatı altında birleşmeliyiz. Bir siyaset izlemeliyiz, dünyada bunu yaygınlaştırmalıyız. Siyonist firmaları boykot etmeliyiz. Tüm direniş güçleri beraber çalışmalı. Parasal konularda mücadele edenlere yardım edilmeli, direnişçi aileleri aç kalmamalı” dedi.

“İSRAİL ÇİN TOPLUMUNA SIZIYOR"

İsrail'in Çin toplumuna sızmak için İsrail de Çin Mahallesi kurduğunu ve burada çocuklara Çince'nin ana dilleri gibi öğretildiğini söyleyen el-Ahmeri, “İsrail burada eğittiği çocuklar sayesinde Çin’e açılmayı planlıyorlar. Çünkü geleceğin o coğrafyaya kaydığını görüyor. Hind ve Çin altkıtası geleceğin yıldızı olacak. Onun içi bizler sadece ibadet ile yetinmemeliyiz. Her alanda çalışmalıyız. Bilincimiz kötümser olabilir ama irademiz iyimser…” diye konuştu.

MUHAMMED NEZZAL: İSRAİL SAVAŞI KAYBETTİ

İlk iki konuşmacıdan sonra söz alan Hamas liderlerinden Muhammed Nezzal, İstanbul'da böyle bir toplantı düzenleyerek kitaplarını okuyarak yetiştikleri alimlerle ve düşünürlerle kendilerini bir araya getiren Saldırganlığa Karşı Küresel Girişim yöneticilerine teşekkür etti.

Gazze'ye yönelik saldırının Hamas ateşkesi bozduğu için yapılmadığını bu gerekçenin asılsız olduğunu söyleyen Nezzal, amborgonun Gazze'yi boğmak için atılan ilk adım olduğunu ve Gazze halkının 3 yıl sabretmesinin ardında Rabbani yardımın olduğunu kaydetti. Nezzal, saldırısının aylar öncesinden İsrail tarafından planlandığını belirtti.

Ambargo ile elde edilemeyenlerin diyalog adı altında elde edilmek istendiğini hatırlatan Nezzal, Batı Şeria'da üç Amerikalı generalin direnişi bastırmak için çalıştığını söyledi. Üç yıldır Gazze'de memurların ve işçilerin maaşlarını alamadığını söylen Nezzal, dünyanın başka bir yerinde bir kaç ay maaş almayan insanların sokaklara döküldüğünü söyledi ve Hamas'a karşı halkın neden ayaklanmadığını dünya neden anlamak istemiyor diye haykırdı.

Bugün direnişin suçlu gibi gösterilmeye çalışıldığını söyleyen Nezzal diyalog yolunun da başarısız olması üzerine saldırı yolunu seçtiler. İsmail Heniyye Hükümeti'nin yıkılmasının planlandığını söyleyen Nezzal, Hamas'ın tüm liderlerinin öldürülmesinin hedeflendiğini kaydetti.

Arap liderlerinin Gazze saldırılarına sessiz kalmalarına sitem eden Muhammed Nezzal, "Araplık mazlumun yanında yer almaktır" dedi. Nezzal, "Bana göre, Hugo Chavez Arap liderlerden daha çok arap, Türkiye Başbakanı Erdoğan Arap liderlerden daha çok Arap. Çünkü onlar mazlumların yanın da yer alıyorlar. Yoksa benim için Araplık lisandan öte bir şey değildir" diye konuştu.

SEMPOZYUMDA BUGÜN ve YARIN:

13-02-2009 / Cuma

İlk Oturum

09:00-10:45 Krizi Yönetme Fıkhı
(Konuşmacılar: Muhammed Abdulkerim, Usame Hamdan, Ziyad Neğale ve el Müsenna ed-Dari)
10:45-11:00 Dinlenme

İkinci Oturum
11:00-12:45 Çatışmanın Geleceği
(Konuşmacılar: Abdurrahman el Mahmud, Muhammed Musa el Ameri, Hemmam Said, Samir ebu Remman)
01:00-01:30 Cuma Namazı (Otelde Kılınacak)

Üçüncü Oturum
16:00-20:30 Gazze Katliamının Gerçek Yüzü
(Bu bölümde atölye çalışmaları yapılacak ve Gazze’deki olaylar ekonomik, siyasi, basın, hukuki ve yardım yönüyle ele alınacak)

14-02-2009 / Cumartesi

İlk Oturum
09:00-12:30 Gazze’deki Ambargonun Kaldırılması (Atöyle Toplantıları)

İkinci Oturum
19:30-22:00 Gazze Gecesi ve Kapanış Konuşmaları

Saldırganlığa Karşı Uluslararası Girişim Başkanı Dr. Velid et-Tabatabai
Hamas Siyasi Büro Lideri Muhammed Nezzal
İslami Cihad Lideri Ramadan Şalh
Irak Müslüman Alimler Birliği Başkanı Haris ed-Dari


Sempozyumun sitesi için tıklayın

http://www.palnusra.qawim.net/

http://www.qawim.net/welcome.htm

Holiday Inn Istanbul Airport North Hotel

Mahmutbey Mah. Tasocagi Yolu Cad

İstanbul, 34217, Turkey

Phone: 0212 446 6464 ‎0212 445 0173‎

Fax: 0212 604 1500

(İslam ve Hayat / Timeturk)

YORUMLAR
  • HUSEYIN SASMAZ   13-02-2009 22:41

    SLM.Sevgili musluman kardeslerim sunu iyi bilmemiz gerekirki DOGRU ya acilalim. 1.Sorulan soru yanlis ise otamatik olarak yanlis cevap gelecektir. 2.Dusuncenin yonu yanlis ise yine otomatikman yanlis neticelere varilacaktir. O zaman biz dogruda birlesebilmemiz icin,oncelikle bir olcu tayin etmemiz lazim.Bu olcu butun insanlik tarafindan tastiklenmesi,onaylanmazi lazim. Bu gun akli ve nakli olarak ispatlanmis bir yaraticinin var oldugunda her akliselim kisi bunda mutabik. O Zaman elciye bakmak lazim PROPLEM burada bunu konusup bu proplemi delillerine binaen acikliga kavusturmak lazim. Ha bu proplem cozuldugu zaman,ondan sonra proplem olursa iste NEFIS'tenmi HAK''tanmi belli olur.O zaman ona gore caresine bakilir. Simdi vakalara batilin gozlugu ile bakilip cozumlenmiye gidiliyor. Olmaz.. Cunku batilin proplemi batilla hak'kin proplemi hak ile cozumlenir. Bizler once vakanin nerden kaynaklandigini bulalim. Gerce batil tarafi bunu kesinlikle biliyor.cunku seytan denen varlik cok bilgili ve akilli ve mantikla onunla cedellesemezsin,kesinlikle mahlup olursun.Adem as i bile yendi,gandirdi. Ha, Sen ne zaman galip gelirsin? Sen senin yaraticini dinler itaat edersen bu galip gelme olayi mumkun.