10-03-2008 19:04

Bir Müslüman, batıl bir sistemin yöneticisi olabilir mi?

Bugün demokrasinin taşeronluğuna soyunanların yaptığı ile Yusuf (a.s)’ın yaptığı arasında hiçbir benzerlik yoktur. Yusuf (a.s) işinde kimseden emir almayacak ve işine asla karışılmayacaktır. O ne derse aynen yerine getirileceği konusunda kesin güvence verilmiştir.

Bir Müslüman, batıl bir sistemin yöneticisi olabilir mi?

Soru: Hz. Yusuf (a.s)’ın hak olmayan bir idarede kendi ölçeğinde vazife talep etmesi, bugünün "iktidar taliplerine" dayanak teşkil eder mi? Bu meyanda "göreve talip olunmaz verilir" darbı meseli de ele alınabilir. Bir de Musa (a.s) zamanında "imanını gizleyen adam" (40/28) misal olabilir mi müminlere?

Cevap:  Bugün demokrasinin taşeronluğuna soyunanların yaptığı ile Yusuf (a.s)’ın yaptığı arasında hiçbir benzerlik yoktur. Yusuf (a.s) işinde kimseden emir almayacak ve işine asla karışılmayacaktır. O ne derse aynen yerine getirileceği konusunda kesin güvence verilmiştir.

"....ve böylece Yusuf’a orada dilediği gibi hareket etmek üzere ülke içinde yetki verdik. Biz dilediğimiz kimseye rahmetimizi eriştiririz. Ve güzel davrananların mükafatını zayi etmeyiz." (12/56)

Bugün müslümanları kuşatan şartlar ise tamamı demokratlarca konulduğu gibi her türlü hareket imkanları da yasalarla kayıt altına alınmıştır. Siz istediğinizi değil, sizden isteneni yapmak için çağrılmaktasınız. Bununla birlikte demokrasiye olan inanıcınızdan da emin olunması gerekiyor. Demokrasiye olan imanında şüpheye düşülenlere mahalle muhtarlığı bile verilmez. Hiçbir ideoloji, kendisine inanmayanların eline bırakılmaz. Hz. Muhammed (a.s) ı, Darun Nedve’nin reisliğine çağırırken ilk ve tek şartları, Davasından yani Dininden vazgeçmesiydi. Onun cevabı ise: "Güneşi sağ Ayı da sol elime koysanız ben bu davamdan yine vazgeçmem"oluyordu. Müslümanlar için örnek bu olmalı değil mi?

Kafirlerin koalisyon teklifine karşı: "Ey kafirler! Ben sizin tapmakta olduklarınıza tapmam sizde benim taptığıma tapmıyorsunuz. Bende sizin taptıklarınıza asla tapacak değilim. Evet siz de benim taptığıma tapıyor değilsiniz (o halde) sizin dininiz size, benim dinim banadır" (109/1-6) diyen bir duruşun örnek alınması müslümanlar için kurtuluş olur diyoruz..

Allah'ın sünnetinde asla bir  tebdil ve değişme söz konusu olamaz. Bu nedenle bütün peygamberler aynı hassasiyeti göstermişlerdir. Hiçbir peygamber küfrün icraatını eliyle yapmaya talip olmamıştır. Bu nedenle Hz.Yusuf’un Mısır’daki görevi yanlış yere konulmaktadır.

İmanını gizleyen insan da bunlar için delil olamaz. Çünkü Musa (a.s)’ın davetinin Mekkesi’nde cereyan eden bir olaydır. Din tamamlanmamış olduğundan bunlarla ilgili bir hüküm yoktur. Mekke’nin fethinden önce imanını Kureyş’ten gizleyen müslümanların olduğunu Allah'ın beyanıyla biliyoruz. Bunlar farklı zaman ve mekanlarda vaki olan olaylardır.

Topluma öncülük etmeye talip olanların takiyye yapma şansı yoktur. Söylem ve eylemlerde açık, anlaşılır ve istikrarlı olmak; bu işin doğasıdır. Çifte standartlılık ve bin bir suratla tevhidi duruş asla bağdaşmaz.

(Kaynak: İktibas Dergisi)

YORUMLAR
  • adem   15-03-2008 02:10

    Bu konu hakkında Çok önemli bir makale http://www.abdullahdai.com/tevhidibakis/005.htm

  • necati türkoğlu   14-03-2008 21:23

    Müslümanın böyle net olması gerek, böylesi netliği [ Rahmetli ercümend beyden başkası söyleyemezdi eminim bu görüş ona aid ]Allah gani gani rahmet etsin , sözleri hep orjinliğini muhafaza etmektedir . türkiyedeki böylesi net görüşün öncüsü olduğunu söylemek istedim elbetteki o güzelim netlikle islamı beniseyelerde vardır .selamlarımla