`Siyonist rejim Kudüs`ü Yahudileştirmek istiyor`
Raid Salah: İsrail bu günlerde iki şey yapmaya çalışıyor. Bunlardan birincisi Kudüs bölgesini Yahudileştirmek. Bunu da bütün Filistinlileri merhale merhale sürgün ederek yapıyor.
İstanbul'da düzenlenen Mecsid-i Aksa sempozyumuna katılan Kudüs Müessesesi Başkanı Raid Salah Dünya Bülteni'nin sorularını yanıtladı.
İlk olarak Kudüs'teki durumu sormak istiyorum. Mescid-i Aksa'nın bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu söylüyorsunuz?
İsrail bu günlerde iki şey yapmaya çalışıyor. Bunlardan birincisi Kudüs bölgesini Yahudileştirmek. Bunu da bütün Filistinlileri merhale merhale sürgün ederek yapıyor. Bunu süreci 2020 yılına kadar bitirmek istiyor. İkinci merhalede ise Kudüs civarındaki tüm Filistinlileri sürgün etmek ki bunu da 2050 yılına kadar gerçekleştirmeyi tasarlıyor. Bu plana göre Kudüs tamamen Yahudi nüfustan müteşekkil olacak. Bu birinci hedefleri.
İkinci hedefleri ise İsrail, sürekli olarak Mescid-i Aksa'ya yönelik faaliyetlerde bulunuyor. Yavaş yavaş kontrolü tamamen ele geçirmeyi hedefliyor. Asıl amaç efsanevi Süleyman heykelini yeniden dikecekleri şartlara ulaşabilmeleri. Şu anda Kudsü'te bu süreci yaşıyoruz maalesef.
Siz 1948 Araplarından biri olarak tanınıyorsunuz. Şu andaki İsrail'de Netenyahu liderliğinde kurulan hükümeti nasıl değerlendiriyorsunuz? Amerikan yönetiminin baskıları bu hükümeti daha barışçıl yapacak mıdır?
Amerikan yönetiminin çok farklı stratejilerle geleceğini zannetmiyorum. Amerikan yönetimi de eski hükümetlerin uyguladığı stratejileri sürdürmeye devam edecektir. Şunu iyi bilmeliyiz ki Netenyahu ilk kez Başbakan olmuyor. 1900'lü yılların ortalarında da başbakan oldu.
O zaman da her türlü barış sürecine, Filistin devletinin kurulabilmesinin asgari şartlarına karşı çıktı. Netenyahu Kudüs'ün Yahudileştirilmesi operasyonunu sürdürecektir. Yine Mescid-i Aksa yerine Süleyman heykeli dikmenin hayalindedir.
Bence Netenyahu değişmeyecektir. Bilakis aynı planları sürdürecektir. Mescid-i Aksa'ya yönelik faaliyetlerin bu dönemde daha da artacağı kanaatindeyim. Amerikan baskılarına gelince, bu baskılar İsrail'e belirli bir politikayı dayatacak düzeyde olmayacaktır.
Yani, ben İsrail düzenin tamamının Filistin devleti diye bir yapıya inanmadığını düşünüyorum. Özellikle de Netenyahu. Dolayısıyla barış süreci başarısız olmaya mahkûmdur.
Yürütülen pazarlıklar da başarısız olmaya mahkûmdur. Amerika'nın baskıları da medyatik söylem düzeyinde kalacak ve söz olmak noktasında ileriye gidemeyecektir.
Türkiye barış sürecinde ve Kudüs konusunda ne gibi bir rol oynayabilir?
Türkiye'nin bölgede tarihi bir rolü var. Türkiye'nin bir medeniyet birikimi var. Hiçbir akıllı kimse bu rolü inkâr edemez. Türkiye çok önemli bir rol oynayabilir. Türkiye örneğin Kudüs'teki kutsal yapıların korunmasında rol oynayabilir. Özellikle de Mescid-i Aksa konusunda. Nitekim Osmanlı yönetimi döneminde Türkiye bu rolü oynamıştır.
Filistin'de birçok Osmanlı vakıf malı vardır. Filistin'de Osmanlı devletine ait birçok tarihi eser bulunmaktadır. Osmanlı'nın Kudüs kenti ve Mecsid-i Aksa'da parmak izleri halen mevcuttur. Bizim ümidimiz tüm bu eserlerin tüm bu tarihi anıların korunmasıdır. Bunların değeri eşsizdir.
Yine Türkiye'nin baskıları, siyasi veya diplomatik hatta medyatik olabilir. Tüm bu çabalar İsrail vahşetine karşı caydırıcı nitelik taşır. İsrail topraklarımızı ele geçirmekte, tarihi eserlerimizi yok etmekte, Mescid-i Aksa konusunda düşmanca uygulamalara gitmektedir.
Batı Şeria bugün kuşatma altındadır. Hem resmi hem de halk düzeyindeki çabalar bu anlamda olumlu etkileri olacaktır. Tüm bunlar Filistinliler için kolaylık, bir ferahlık vesilesi olacaktır. Filistin halkının geleceğine olumlu katkıda bulunacaktır.