İnançların, ilkelerin yok sayılıp küçümsendiği bir çağda Tasfiye Dergisi inandığı değerlerin mücadelesini vermede kararlıdır. Dili açıktır. Söylemi güçlü olma iddiası taşımaktadır.
TASFİYE YÜRÜYÜŞÜNE DEVAM EDİYOR
Tasfiye Dergisi, edebiyatın hayata açılan penceresidir.
İnançların, ilkelerin yok sayılıp küçümsendiği bir çağda Tasfiye Dergisi inandığı değerlerin mücadelesini vermede kararlıdır. Dili açıktır. Söylemi güçlü olma iddiası taşımaktadır. Edebiyatı kişisel bunalımların, saplantılı ruh hallerinin, ahlâkî dejenerasyonların egemenliğinden kurtarmaya kararlıdır. Kişiyi, Rahman’ın ilettiği değerler çerçevesinde anlamlandırmaktadır.
Tasfiye Dergisi yeryüzünün vicdanı olma arzusundadır. Ezilen, sömürülen, ülkesi her alanda yağmalanan mazlumların yanındadır, onların sesidir. Dergi sayfalarından taşan mısralarda, cümlelerde bu son derece açık bir şekilde görülebilir. Tasfiye Dergisi kendi ülkesinin meselelerine doğrudan müdahildir. İnancın ve insanî değerlerin sesi olmayı kendine şiar edinmiştir. Ahlâkî çürümenin tavan yaptığı bir çağda insanları fıtrata çağırmaktadır.
Tasfiye Dergisinin bir sayfası Kudüs, bir sayfası Bağdat, bir sayfası Kandehar, bir sayfası Bosna, bir sayfası İstanbul, bir sayfası Tokat’tır. Şiirini yoksullar, mazlumlar için söylerken, öyküsünü onların acılarına adar. Küresel şeytanî güçlerin karşısında kelimelerini bayraklaştırır.
İnancımızdan kaynaklanan evrensel sorumluluklarımızın her birini Tasfiye Dergisinin ilkelerinden addedebilirsiniz.
Sessizliğin sesimizi kestiği bir vasatta Tasfiye Dergisi sesimizi çoğaltmayı amaçlayan bir işlev üstlenmektedir. Gücü yettiğince sorumluluğunu yerine getirmeye çalışacaktır.
10. sayıda Şükrü Hüseyinoğlu “Zincirlerimizi Kıran Zulme İsyanımızdır!”, Serim Düğüm ise “Sokak” adlı hikayeleriyle okuyucuları selamlıyor. Ahmet Örs, Mustafa Köneçoğlu ve Hermann Krückberg bu sayının şiir söyleyenleri. Süleyman Ceran bir sinema yazısıyla ilk kez Tasfiye sayfalarından sesleniyor. Cemil Arslan, toplumsal değişmeyle ilgili eleştirel tutumunu sürdürürken İlyas Çetin ortadoğudaki fitne ateşini sorguluyor. Bünyamin Esen duyarlı kalemiyle Tasfiye’nin bir başka ‘yeni’ yazarı. Beytullah Emrah Önce, Tokat notları üzerinden hayatın anlamını sorguluyor, okuyucuyu başka diyarlara sefere çağırıyor. magazin haberleri
Neşe Gürer, Dilek Dinçer, Emine
Şimşek hassasiyetleri besleyen yazılarıyla Tasfiye sayfalarında kalıcı olduklarını gösteriyorlar. Hüseyin Türkoğlu da bir denemesiyle omuz veriyor Tasfiye’nin çağrısına. Mehmet Sacit’in ‘hatıraları’ bir dönemin bugüne ulaşan çizgisini tahlil etme amaçlı olarak devam ediyor. Halit Alper Şimşek farklı medeniyetlerin inanç tasavvurlarını sorguluyor, ‘Duvar’ tiyatrosu Filistinli çocukların hayatlarına önemli bir pencere açıyor.Asım Öz derinlikli eleştirilerini sürdürüyor ve tasavvufu edebiyat alanındaki İslami bir kalkış noktası olarak belleyen çevre ve anlayışları sorgulayarak Kur’an temelli bir sanat anlayışını teklif etmeye devam ediyor.
Ahmet Örs’ün ‘düşünce’yi ve düşünmenin onurunu öne çıkaran denemesi ile birlikte uzun bir aradan sonra Tasfiye, arka kapağı ile “tedirgin” etmeye tekrar başlıyor: “Lütfen tedirgin ediniz!” Kimi sorusu ise Tasfiye’nin sayfalarında gezindikçe cevaplanıyor.
İrtibat Tel: 0505 259 07 15