SOYKIRIM
Srebrenitsa Soykırımı, Batı`nın -bilhassa Avrupa`nın- kolektif suçudur. Bunu asla unutmayacağız!
SOYKIRIM
Yıl 1993. Yüz bini aşkın Boşnak, Avrupa'nın dördüncü büyük ordusu olan Yugoslavya ordusunun bütün imkanlarını kullanan Çetnikler (Sırp faşistleri) tarafından hunharca katledilmiştir. Doğu Bosna'daki Srebrenitsa şehrinde bir avuç mücahit, etraflarındaki Sırp kuşatmasını yarıp katliamdan kurtulmak için aslanlar gibi savaşmaktadırlar. Bosna-Hersek'teki Birleşmiş Milletler Koruma Gücü'nün Fransız komutanı General Morillon, Sırp deryasında Müslüman bir ada olan Srebrenitsa ahalisine "Silahlarınızı bırakın, sizi biz koruyacağız" diye seslenir. Srebrenitsa ahalisi bu vaade kanarak silah bırakır. Bunun üzerine şehre yönelik Sırp taarruzu durur ve Birleşmiş Milletler Srebrenitsa'yı "Güvenli Bölge" ilan eder. Mücavir şehirlerden ve kasabalardan da binlerce Boşnak, silahlarını bırakarak, "Güvenli Bölge"ye sığınır. buca escort bayanlar
Yıl 1995. General Ratko Mladic liderliğindeki Çetnik ordusu, Srebrenitsa'yı yeniden bombalamaya başlar. Şehir ahalisini korumakla yükümlü olan Hollandalı BM askerleri bombardımana karşılık vermezler. Sadece, Sırp bombaları kendi kışlalarının yakınlarına düşmeye başlayınca, Saraybosna'daki BM karargâhından hava desteği isterler. Bu istek önce karşılanmaz. Hollandalıların ısrarı üzerine sonradan birkaç uçak gönderilir, ancak BM karargahındaki yoldaşlarından bunu haber alan Çetniklerin Srebrenitsa'daki BM kışlasını tehdit etmekten vazgeçmeleri üzerine, uçaklar yarı yoldan geri çevrilir. Birkaç gün sonra Çetnikler, ellerini kollarını sallayarak Srebrenitsa'ya girerler. Boşnaklar dehşet içinde Hollandalı askerlere koşup, "Madem siz Sırplara karşı koymuyorsunuz, bizi korumuyorsunuz, öyleyse silahlarımızı geri verin, biz kendi kendimizi koruyalım" der. İnanılmaz, ama gerçek: Bu talep geri çevrilir. BM Koruma Gücü(!) ne Srebrenitsalılar için savaşır ne de onların kendileri için savaşmalarına izin verir. Çaresiz kalan Boşnaklar BM kışlasına sığınırlar. Fakat, Ratko Mladic'le kadeh tokuşturan Hollandalı komutan, onları Çetniklere teslim eder. Sözde "Savaş suçu soruşturması"ndan geçirilmek üzere kamyonlara ve otobüslere yüklenip BM kışlasından çıkarılan 14 ile 70 yaş arasındaki bütün Srebrenitsalı erkekler, yaklaşık 10 bin kişi, üç gün boyunca katliamdan geçirilir ve toplu mezarlara gömülür. Hollandalı BM askerleri ve genel olarak Bosna-Hersek'teki "BM Koruma Gücü" bu katliama kayıtsız kalır. Boşnakların saldırgan Sırplara karşı meşru bir hamlesi sözkonusu olduğunda hemen harekete geçen Fransız ve İngiliz birlikleri, Srebrenitsa'daki mezalimi durdurmak için kıllarını bile kıpırdatmazlar. Hadiseyi uydu aracılığıyla izleyen ABD de kılını kıpırdatmaz. Çünkü, Sırpların kontrolündeki en büyük şehir olan Banyaluka'nın kapılarını zorlamaya başlayan Bosna-Hersek Ordusu'nun başkomutanı Aliya İzzetbegoviç'in ateşkese zorlanması gerekmektedir! Şu mesaj verilmelidir İzzetbegoviç'e: Evet, savaşı kazanabilirsin. Ama Sırp ordusu geri çekilirken, Boşnak nüfusunun hatırı sayılır bir kısmını yok ederek çekilecektir! Ve dünya buna seyirci kalacaktır!... İzzetbegoviç bunu göze alamaz ve Dayton'da masaya oturur.
***
Bu köşede daha önce de yazmıştık; Fransız filozof Jean Baudrillard,
Lettre dergisinin Kış 1995 sayısında yayınlanan
bir makalesinde, Bosna Müslümanlarının maruz kaldığı amansız zulmü "Yeni Avrupa Düzeni'nin tekâmül sürecinde bir merhale" olarak tanımlamış ve şu tespitte bulunmuştu: "'Etnik temizliğin' infazcısı olan Sırplar, yeni şekillenen bir Avrupa'nın öncülüğünü yapıyorlar."
Masum Boşnakların cesetleri üzerinde yükselen "Yeni Avrupa Düzeni"nin nasıl bir şey olduğunu öğrenmek için, Baudrillard'ın 1997 yılında çıkan "The Perfect Crime" (Kusursuz Cürüm) adlı kitabına bakalım:
"İşin aslı şu ki, Sırplar, etnik temizlik vasıtası olarak, Avrupa'nın inşasında öncü bir rol oynuyorlar. Gerçek Avrupa'nın, beyaz Avrupa'nın; hem ekonomik, hem etnik, hem de ahlaki bakımdan sıvalanmış, yekpare kılınmış, arınmış bir Avrupa'nın... Parlamentoların gölgesinde şekillenen gerçek Avrupa budur ve bu Avrupa'nın öncüsü Sırbistan'dır." (Jean Baudrillard, The Perfect Crime, Verso Yayınevi, Londra 1997 / s. 135, 136)
***
Den Haag'daki Uluslararası Adalet Divanı, Srebrenitsa katliamını soykırım olarak nitelendirdi. Peki, soykırımcılardan ne haber? Batı, bütün sorumluluğu Mladiç ve adamlarına (Sırbistan devletine bile değil) yükleyip çıkabilir mi işin içinden? Kendi sorumluluğunu inkâr edebilir mi?
Srebrenitsa Soykırımı, Batı'nın -bilhassa Avrupa'nın- kolektif suçudur. Bunu asla unutmayacağız!
(Hakan Albayrak, 27 Şubat 2007, Yeni Şafak)