15-12-2007 13:37

Kardeşler bu ne lahana bu ne perhiz!

Tefsir dersinde Kur`an hakikatleri, reklam kuşağında hurafenin saltanatı.. Oldu mu şimdi, Hilal Tv’yi yöneten kardeşler! Bu durumda sormazlar mı adama, “Bu ne lahana, bu ne perhiz!” diye.

Kardeşler bu ne lahana bu ne perhiz!

Kadıtör yazıyor...

 

Sizleri selamların en güzeliyle selamlayıp söze başlamak istiyorum değerli kardeşlerim.

Avrupa’da laisizmin doğuşuyla ortaya çıkan din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması düşüncesi, son zamanlarda bizim cenahta da maalesef farklı bir versiyonda kendini göstermeye başladı gibime geliyor.

Laisizmin “din ayrı devlet işleri ayrı” şeklindeki yaklaşımının Batıdan ithal edilmesiyle geçtiğimiz yüzyılın başından itibaren İslam dünyasında da “Göklerin ilahlığı Allah’a, yerlerin ilahlığı bize ait olmalı” tuğyanı baş gösterdi.

Tamam, Müslümanlar bu tuğyana karşı direndi ve hiçbir alanın alemlerin Rabbi yüce Allah’tan bağımsız olamayacağını, O’nun göklerin olduğu kadar yerlerin de Rabbi olduğunu söylemeyi ve bunu davasını gütmeyi sürdürdüler. Lakin, son zamanlarda Müslümanların bazı kurum ve kuruluşlarında yapılıp edilenlere baktığımda, laisizmin farklı çeşitlerinin Müslümanlar eliyle üretilmeye başlandığını görmekte ve tabii bundan üzüntü duymaktayım.

Efendim, Müslümanlar tarafından kurulan bazı gazete ve televizyon kanallarını takip edenleriniz bilir. Söz konusu gazete ve kanallardan bazıları ilk yıllarında yer vermedikleri İslami ölçülere aykırı reklam ve programlara yer vermeye başladı.

Kur’an-ı Kerim’de “Allah ve Rasulü’yle savaşmak” olarak nitelendirilen faiz üzerine kurulu bankaların reklamları sayfaları doldurmaya, reklam kuşaklarında boy göstermeye başladı. Bundan başka, Batının kadın ve cinsellik istismarına dayalı batıl kültürünü taklit eden program ve reklamlara yer verilir oldu.

Şimdi durup “ne oldu da böyle oldu” sorusunu sormamız lazım dostlar. Haşa yeni bir ayet indirildi de bunların haramlığı iptal mi edildi? Düne kadar, haram olduğu için kapısından geçilmeyen yaklaşımlar nasıl oldu da su yolu yapılır oldu?

Ne olduysa “zaferle değil seferle mükellefiyet” bilincinden uzaklaşılıp, mutlaka sonuca varmaya endeksli Makyavelist yaklaşımların benimsenmeye başlanmasıyla oldu değerli kardeşlerim. İlkelere sadakat ve dosdoğru olmak eksenli Nebevi çizgiden uzaklaşıp, hedefe giden yolda her şeyin mubah sayıldığı Makyavelist anlayışa yönelenler, kısa sürede tanınmaz hale geldiler, Batının batıl değerleri olan faizin ve kadın istismarının misyonerleri olup çıkıverdiler, kurdukları gazete ve televizyon kanallarının ayakta durması uğruna.

İşte bu, laisizmin farklı bir tonda yeniden üretilmesidir, değerli kardeşlerim. Laisizm “Din ayrı devlet işleri ayrı” diyordu, şimdi birileri de “Din ayrı, reklam ayrı” demeye başladılar hal diliyle. Efendim neymiş “Televizyon ve gazetelerin ayakta kalması için bunlar gerekli”ymiş! İslam adına büyük hizmetler ediyorlar ya bu gazete ve televizyonlar, o yüzden ayakta kalmaları gerekiyor, ayakta kalmaları için de faizden ve kadın istismarına dayalı reklam kültüründen nemalanmaları gerekiyor! Ne kötü bir alışveriş, ne kötü bir hükümdür bu!

Geçtiğimiz günlerden birinde, iki yıl önce “Yüzde yüz helal” olma iddiasıyla kurulan Hilal TV’de Mustafa İslamoğlu kardeşimizin tefsir dersini izliyorum. Zuhruf Suresi tefsir ediliyor ve 66. ayete geldiğinde İslamoğlu, haklı olarak kıyamet alametleri anlayışının Kur’an dışı bir anlayış olduğunu söylüyor, ayete dayanarak. Söz konusu ayet-i kerime şöyle:

Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla

“Onlar, hiç farkında  değilken kendilerine apansız geliverecek olan kıyamet saatinden başkasını mı gözlüyorlar?”

İslamoğlu kardeşimiz ayeti okuduktan sonra, ayetin “kıyametin ansızın gelip çatacağını” haber veren ifadelerinden yola çıkarak, Kur’an’ın haber verdiği bu “apansız” gelişin aksi bir anlayış oluşturan kıyamet alametleri anlayışının Kur’an dışı bir yaklaşım olduğunu belirtiyor haklı olarak.

Buraya kadar her şey çok güzel. Kur’an’ın, çeşitli İsrailiyat kaynaklı rivayetlerle üzeri örtülen bir hakikati kitlelere ulaştırılmış oluyor. Fakat o da ne? Birkaç dakika sonra yayına giren reklam kuşaklarında, Harun Yahya’nın “kıyamet alametleri” VCD setinin reklamı yapılmaya başlanıyor. Ve bildik İsrailiyat ve Mesihiyat kaynaklı senaryolar İslam adına anlatılıp duruluyor.

Oldu mu şimdi, Hilal Tv’yi yöneten kardeşler! Bu durumda sormazlar mı adama, “Bu ne lahana, bu ne perhiz!” diye.

Şimdi kalkıp kanalın giderlerinden filan dem vurmayın Allah aşkına. Şayet iki sözünüz birbirini tutmayacaksa, “Ramazan’da Müslüman Şevval’de demokrat” misali, programda Kur’an’ın hakikatleri, reklamda hurafenin saltanatı olacaksa onca çabanın, gayretin, iddianın ne anlamı kalır ki!

Bir sonraki yazımda, sitemiz İslam ve Hayat’ın reklam konusunda yaşadığı birkaç tecrübeye değineceğim inşaallah. O yazıda, sitemize gelen bazı reklam tekliflerinin reddedilmesinden yola çıkarak, son yıllarda oluşturulan “hizmet yapmak için harama bulaşmanın kaçınılmaz olduğu” şeklindeki batıl iddianın tamamen bir aldanış ve aldatıştan ibaret olduğunu izah etmeye çalışacağım Rabbimin izniyle. Şimdilik sizleri dönüşün kendisine olacağı alemlerin Rabbi’ne emanet ediyorum.            

                

YORUMLAR
  • yucel   25-05-2010 00:03

    sayin kaditor kardesim , ortada elestirilecek bircok insan ,kurum kuulus,daha onemlisi emperyal ve siyonist gucler, onlarin yaltakcilari varken . kalemlerimizi,kiliclarimizi onlara karsi dogrutmak varken. neden bilinmez gazete, dergi ve sanal alemde bu yazar cizerler batakligi yok etmeye calismadiklari gibi bataklikta acan gulleri yok etmeye calisiyorlar.sizde yazilarinizda elestiri diye isin cacigini cikariyorsunuz. hicmi elestiri yapilmayacak. tabiki yapilacak . EGER ELESTIRI OLMASA , HIC KIMSEYE ELESTIRI YAPILMASA, HER GELENE GIDENE SOYLEMIN GUZEL , YAPTIKLARIN GUZEL DIYE ILTIFAT EDILSE, INSANLAR BULUNDUKLARI NOKTADAN DAHA ILERIYE GITMELERI IMKANSIZLASIR . AMA YAPICI BIR ELESTIRI O INSANIN HATASINI ANLAMASINA YARDIMCI OLUR VE HATASINI DUZELTEREK DAHA ILERI GITMESINI SAGLAR. gercektende allah rizasi icin yapici bir elestiride bulunacaksan bunun daha degisik yonleri vardir. sanal alemde kimse kimseyi bilmez ve tanimaz.busekilde ahkam kesmek kolay tabiki. belkide elestiri yaptigin kisiler,kurum ve kuruluslar bu elestirileri ne gormektedirler nede duymaktadirlar. dedimya allahin rizasi gozetilerek yapici bir elestirilerde bulunulacaksa, kisi yada kuruluslara ulasmaniz daha iyi olacaktir. Keske ah keske bu sisteme yama olmayan muslumanlara karsi buhassasiyeti gosterenler , muslumanlarin problemlerindede bukadar hassas olsalar. Biz muslumanlarin en buyuk problemlerinden birisi iste bu ELESTIRI. neyi elestiriyorsun ,ne icin elestiriyorsun.? isin en kolay yolu elestirmek. Peki sen kimsin ve ne yapiyorsun? Bu sozlerim sadece kaditor efendiye deyil, onun gibi elestiriyi yamuk yapanlara . herkez kendi gorusunden ,kendi fikrinden,kendi cemaatinden, kendi grubundan hatta kendi mezhebinden olmayan lara karsi herzaman yamuk bakip yamuk gormekte.iste asil problem bu , Birbirimizi kardes solarak bile gormuyoruz. Kardeslerimiz kuran ve sunnete gore degil yukaridaki sebeplere gore oluyor.boyle oluncada veryansin basliyor. Allah (cc) bizleri taassubculuktan ve getirdigi asiriliklardan uzak eylesin. Selam ve dua ile

  • SEDAT   10-05-2008 15:37

    YA TAPMAYIN HOCALARIMIZIN HATALARINA.. TOZ KONDURMUYORSUNUZ...SİZE BAKA ,BAKA .ALIŞIRSAK AYNI ŞEYİ BİZDE YAPARIZ MERAK ETMEYİN.. GÖNÜLDEN SAHİP ÇIKTIĞINIZ TV LERİN PROGRAMLARINDAKİ GÖRÜNTÜLERİ KENDİ HAYATINIZDA YAŞAMAYI NORMAL KARLŞILIYORSANIZ EĞER BU KONULARDA GARNINIZ GENİŞSE VE GENİŞLEMEYE DEVAM EDİYORSA BİRŞEY DİYECEK HALİMİZ YOK.KİMİNE BİR DAMLA İÇKİ NAHOŞ GELİR GÖRÜNTÜSÜDE REKLAMIDA.. KİMİNE FABRİKASI NORMAL GELİR..YETERKİ BANA Bİ ZARARI OLMASIN..PEH...NOLUR KENDİMİZE GELELİM AVUTMAYALIM.SİZ EY TV SAVUNUCULARI SORUYORUM BU KANALDA AP AÇIK BÜYÜK GÜNAHLAR İŞLENMEDİĞİNE VE BU GÜNAHLARDA ISRAR EDİLMEDİĞİNE İNANIP SORUMLULUĞUNU DA ALARAK ALTINA GÖNÜL İMZANIZI ATAR MISINZ? KIZGINLIĞIM SİZE DEĞİL. FİKİRLERİNİZE NE ZAMAN KIZARIM AP AÇIK DÜŞMAN OLURSANIZ.. İSLAMA GÖNÜL VERİP BÜYÜK GÜNAHLARI ES GEÇMEYEN DİKKATE ALAN KAFASINA TAKAN ONLARA ARACILIK YAPAN GÖRÜŞ VE FİİLLERDEN VE ONLARDAN KURTULMADIKÇA MÜMİNE DÜNYADA VE AHİRETTE RAHAT YOK DİYEN KARDEŞLERİMİZE SELEEEEM (çok ee uzat demek) OLSUN ..

  • tuğba   27-12-2007 14:54

    Vurgulanan yanlıştan ziyade Hilal tv nin reklam aracı olarak kadını kullanan zihniyetin reklamlarını yayınlamasından rahatsızım. Bir takım reklamın da takıların gösterileceği bir vitrin yok mudur ki kadın buna aracı kılınıyor ve dahi kadının gözlerinin ta içini göstermenin altınla ne alakası vardır onu da çözemedim. Hilal Tv bir misyon belirlemişti bu doğrultuda gidişatını takdir ediyorum amma velakin en ufak bir sapma ve çizgi ihlali ötesinin önünü alamaz, alamıyor bu her durumda geçerli bir tezdir örnekleri azımsanmayacak kadar çoktur..

  • uğur   24-12-2007 13:45

    Yine yanlış hep yanlış. Keşke insanların ve başta müslümanların problemleri ile iligli bu kadar hassas olabilsek. yazıda belirtilen ve sorun gibi görünen konudaki hassasiyetinize hayran oldum. Yüceltmek için yazmıyorum keşke tüm kanallar Hilal TV gibi olsa. Kardeşler, bizim görevimiz ne. Benim bildiğim eğer bir kardeşimin bana göre yanlışı varsa gider onunla konuşmaya çalışırım. bilmem anlatabildim mi.

  • Önemli değil...   19-12-2007 15:29

    - Yorumda, yazıda bahsi geçen tv kanalından bahsettim. bunu anlamamak için nasıl bir akıl lazım... - Önce tv 5'i örnek gösterdim, al birini vur ötekine...

  • önemli!   19-12-2007 11:20

    Önemli değil adıyla yazan yorumcu arkadaş kanalları karıştırmış. Bu yazıda tv5 değil hilaltv konu ediliyor.

  • önemli değil...   18-12-2007 23:52

    Tv 5'in durumunu aşağı yukarı basın camiasındaki herkes bilir. bahsi olan tv kanalının ekranından çok ekranın arkasına bakmak lazım. Kadıtör bence yanlış yere bakmış. bahsi geçen tv kanalını, geçmişte çalışnlarına gidip sormak lazım... müslümanlar iyi konuşuyorlar iyi anlatıyorlar ama uygulamaya gelince her işte olduğu gibi basın sektöründede sınıfta kalıyorlar. Aslında problem davet ya da itikad problemi değil ahlak problemi...

  • mustafa kocaman   18-12-2007 18:41

    A'râf Sûresinin 187 . Ayetinde "Sana kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi ancak Rabbimin katındadır. Onu vaktinde ancak O (Allah) ortaya çıkaracaktır. O göklere de, yere de ağır basmıştır. O size ancak ansızın gelecektir.” Sanki senin ondan haberin varmış gibi sana soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi sadece Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bilmiyorlar." Peygamberimizin kendisine sorulan kıyametle ilgili soruya vermesi istenilen cevap gayet açık ve net. Bizim için de ölçü niteliğinde. Eğer düşündüğümüz gibi alametler olsa Peygamberimizin bunları zikretmesi istenmez miydi ilgili ayette. Gaybi mevzularda yegane ölçü vahyin kendisidir ve onla da sınırlıdır. Çünkü gaybi konularda zanna yer yoktur, ahad haberlerle itikad oluşturulamayacağı akaid usulü kitaplarında da belirtilmiş bir husustur zaten. Kur'an'ı aşan yorumlar gaybı taşlamakdır. Diğer taraftan söylemlerimizle, eylemleriniz paralellik arz etmeli. Yazıda değinildiği gibi bir taraftan "kıyamet ansızın kopacaktır" hakikatini seslendireceğiz, araya reklamlar girince "alametler vardır" olacak. Bu tek başına bir yanlış olmaktan öte söylediğimiz doğrularla çelişmektir. Allah rızası için kardeşlerimiz bu yanlışları tekarlamaktan vazgeçsinler.

  • Aişe Has   18-12-2007 08:49

    Kadı bey kıyamet alametleri size göre efsane hadis literatürüne göre değil , ayrıca zikrettiğiniz ayetten yani kıyametin ansızın gelip çatacağı ile ilgili ayetten onun alametleri olmadığı ya da olmayacağı anlamı da çıkmamakta . lütfen yorumlarımızı mutlaklaştırmayalım. neticede alametler vardır ya da yoktur demek insanı dinden çıkarmaz , fakat var diyenleri ısrarla akidesi bozuk diye tanımlamak istiyorsanız o sizin bileceğiniz şey tabii !

  • Hüseyin S.   18-12-2007 00:00

    selam ile, degerli kardesim site yöneticisi şükrü kardeşim, yazınızda Allah için bir çaba ve uyarı görüyorum şüphesiz, bunu yapmalıyız her yerde ve an... Hilal tv yi ben de sıklıkla izliyorum...ama Allah düşmanlarını memnun edecek herhangi bir seye rastlamadim henüz.. İnşallah da hep öyle olur.. yazınızda kıyamet alemetleri hurafesinden bahsetmissiniz..evet haklısınız...ancak hurafenin hurafe oldugunu gördükten sonra bunu tefsirle işledikten sonra...isterlerse binkez h.yahya reklamını versinler..birşey farketmez.. yani o kadar da problem olarak görmüyorum. ve sahih çizgilerinden saptıklarına da henüz kani değilim. ama yine de Allah razı olsun.. uyarılarılarınızı, hakkı tavsiyelerinizi yapınız...ama yıpratmadan...selam ve dua ile...

  • Kadıtör   17-12-2007 16:45

    Selamların en güzeliyle.. Değerli kardeşim, tabii ki bazı konularda farklı yorumlar olması doğaldır, fakat özellikle de itikadi konularda göreceliliğe yer yoktur. Aksi bir düşünce, hakikatin izafi olduğunu savunan ve "tek doğru yoktur" yaklaşımına sahip bulunan postmodernizmin paraleline düşmek anlamına gelir. Şu var ki "hakikatin çokluğu" demek aslında "hakikatin yokluğu" demektir. Şimdi, Kur'an'ın yukarıda söz konusu ettiğimiz ayet-i kerimesi ve kıyamet saatinin bilgisinin yalnızca yüce Allah'ın bilgisi dahilinde olduğu ve onun ansızın (beklenmedik bir anda) gelip çatacağını bildiren diğer ayetler, "kıyamet alametleri" efsanesini tamamen boşa çıkarmaktadır. Kur'an'da geçen Yecuc- Mecuc, Dabbetul Arz gibi hakikatler de, öne sürüldüğü gibi birer "alamet" olmayıp, ayetlerde kıyametin kopma zamanında gerçekleşecek olağanüstü hadiseler şeklinde geçtiği görülmektedir. Kur'an bizlere kıyametin her an kopabileceği bilincini verirken, "alamet" efsaneleri kıyamet bilincini yok etmekte, kıyametin kopuşunu ileriki tarihlere ertelemektedir. Hadisenin özeti budur.

  • ercümend   16-12-2007 18:22

    kadı kardeş bir şeyin alametinin olması onun zamanının kesinkes bilinmesini gerektirir mi? bu güne kadar beliren alametlerin varlığı şu an kıyamet ansızın kopsa bize yarar sağlamaz ama alametlerin varlığı da realitedir. kaldı ki, hiç bir konu yoktur ki, hakkında iki görüş olmasın. kurban edilen çocuğa bir kısım sahabe ishak derken bir kısmı da ismail demiştir. ta buraya kadar birçok en az iki türlü görüş vardır. o halde kendi görüşümüze uymayan görüşleri israiliyyat vs diye nitelemeyelim, sonra birileri de çıkıp seni ve senin gibi kardeşleri mealci, modernist, rasyonalist vs. diye nitelerler sevgili kadıcığım.