Meşru Katliamlar (!)
İşgalci İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği katliamlar büyük şeytan ABD tarafından `meşru müdafa` kapsamına sokularak meşrulaştırılıyor.
Talat İSMAİL / el-Beyan Gazetesi - BAE
Gözlere öylesine bir kül çekildi ki maalesef bazıları hiç göremez hale geldi. ABD, İsrail’i güya saldırılarında sivilleri öldürmemek için azami dikkat göstermeye çağırdı. Oysa İsrail’in bu saldırıları, özellikle de her yönden kuşatmaya alınmış olan Gazze’de büyük katliamlara yol açıyor. ABD ise savunmasız kadınların ve çocukların öldürüldüğü bu saldırıları “meşru nefsi müdafaa” olarak nitelendiriyor.
ABD başkanı, onun için aylardır Beyaz Saray’da bekletilen çözüm ve barış planını hayata geçirme kılıfını kullanarak bölgeye bir ziyaret gerçekleştirdi. Fakat gözü, mesajı en üst düzeyde değerlendirmek için uğraşan ve bu doğrultuda Filistinlilere saldırılarının dairesini genişleten Tel Aviv’i daha fazla korumaya alma ve daha çok ondan yana durma üzerindeydi.
Kendi içimizden bile bazıları İsrail saldırılarının, Gazze’den İsrail yerleşim merkezlerine yönelik füze saldırılarına cevap olarak gerçekleştirildiği bunun da İsrail’in hakkı olduğu iddiasında bulunabilirler. Tıpkı ABD’nin “nefsi müdafaa” olarak değerlendirdiği gibi. Fakat İsrail’in saldırılarını ve katliamlarını gereği gibi inceleyen birinin bu tür iddiaları kabul etmesi mümkün değildir. Her şeyden önce İsrail’in direnişçilerden önce sivilleri katletmesi sistemli bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Şeyh Ahmed Yasin’in –Allah kendisine rahmet eylesin- sabah namazını kıldıktan sonra camiden çıktığı sırada nasıl öldürüldüğünü hepimiz hatırlıyoruz.
Deir Yasin katliamından, Kefer Kasım, Cenin ve son Gazze katliamlarına kadar İsrail, Filistin halkını tasfiye ve sürgün amacıyla katliamlar gerçekleştirmekten hiçbir zaman geri kalmamıştır. Ne var ki her cinayet ve kan dökme istasyonunda ABD ve Batı mutlaka bütün bu cinayetler için bir gerekçe, bir mazeret bulmuştur.
El yapımı birkaç füzenin bütün bu hengâmelerin çıkarılmasının, ABD’nin verdiği en modern silahlarla silahlanan İsrail’in harekete geçmesinin ve Gazze’de büyük katliamlar ve yıkımlar gerçekleştirmesinin asıl sebebi olduğu iddiasını doğrulamamız mümkün müdür? Herkes biliyor ki gerçekleştirilen saldırılar Filistinliler tarafından atılan birkaç el yapımı füzeye karşılık olmanın sınırlarını çok fazla aşmaktadır. İsrail’in boğazına batan bir diken haline gelen, başkalarında da baş ağrısı yapan Gazze’nin ABD ve İsrail güçlerinin eliyle “terbiye” edilmesine, oradaki direnişin kırılmasına ihtiyaç duyuluyor. Bu yolla oranın üzerinde kesin hâkimiyetin sağlanması ve sonsuza kadar oradaki çıkarların garantiye alınması isteniyor. Bush’un bölgeye gezisini nasıl İsrail’in bir Yahudi devleti olduğunu vurgulayarak ve Filistinli mültecilerin yurda dönüş haklarına karşı durup bu işi maddi tazminatla kapatma önerisinde bulunarak başlattığını hep birlikte gördük. Aynı şekilde ABD’nin samimi bir çözüm üretebilmesi için BM’nin bu yarışmadan çekilmesi gerektiği iddiasını dile getirdiğine şahit olduk.
Bütün bu gelişmeler karşısında ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Sean Mc Cormack’ın, İsrail saldırılarını haklı çıkarmak için “meşru kendini savunma hakkı” olarak nitelemesi pek de garip değildir. Adamın: “İsrail, kendini savunma hakkını kullanmak zorunda kaldığı zaman sivillere herhangi bir zarar vermemeye azami dikkat etmesi için onu teşvik edeceğiz. Tıpkı bizim silahlı kuvvetlerimize karşı yaptığımız gibi” sözleri de zaten ABD’nin nerede durduğunu ortaya koyuyor. Irak’ta binlerce savunmasız masum insanın kanını akıtan ABD askerlerinin yaptıkları da zaten söylenenleri açıklamaya yetiyor. Bu askerlerin Irak’ta sivillere nasıl davrandıklarının en bariz şahitlerinden biri de Hadisa katliamıdır.
Filistinlilerden istenen, Siyonistlerin projeleri amaçlarına uygun bir şekilde hayata geçirilirken susmalarıdır. Siyonistler onların topraklarını gasp ederken, ırkçı ayrım duvarını inşa ederken herhangi bir tepki göstermemeleri, itiraz bayrağı kaldıranları da şiddetle cezalandırmalarıdır. Çünkü bu şartlarda onlardan istenen her şeye “eyvallah” demeleri, fırtınalara, kendilerini yolda yutması ihtimali olan İsrail ve ABD rüzgârlarına boyun eğmeleridir.
Gazze cinayetleri, İsrail’in Filistinlilerin haklarını gasp ederek gerçekleştirmek istediği amaçları için harcadığı çabalardan bağımsız değildir. İleri sürülen gerekçelerin ve sebeplerin ortadan kalkması da kan akıtma faaliyetinin sona ermesini sağlamayacaktır. Bazıları her ne kadar bu sebepleri ileri sürerek sessiz kalsa veya olanlara arka çıksa da. Fakat şunu özellikle belirtelim tehlike hiç kimseyi müstesna tutmayacaktır.
(Filistin Haber.com)