İmad Muğniye’ye suikast: Yeni dalga başladı mı?
ABD-İsrail ekseninin Ortadoğu barışını yeni işgal, savaş ve terörist saldırılara endekslediği ve bu kararı da Annapolis’te tescil ettiği böylelikle anlaşılmış oldu. Yine böylece, HAMAS, Hizbullah ve İran’ın Annapolis’ten barış değil, savaş çıkacağına dair öngörüleri de harfiyen doğrulanmış bulunuyor.
Serdar Özmen / Fikri Takip
İsrail’in 2006 yazında Lübnan’a karşı başlattığı saldırının püskürtülmesi ve İsrail ordusuna ağır bir yenilgi yaşatılmasında önemli rol oynamış Hizbullah komutanlarından İmad Muğniye, İsrail tarafından düzenlenen bir suikastte Şam’da hayatı kaybetti.
İlan edilmiş savaşta büyük bir yenilgiye uğrayan İsrail’in suikast ve terör yöntemleriyle varlığını göstermeye çalışmasına Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’tan sert cevap geldi: “İmad Muğniye’nin kanı, İsrail’in varlığına son verecek!”
Batı medyası. Nasrallah’ın konuşmasından Hizbullah’ın, İsrail tarafından başlatılmak istenen yeni savaşı kabul ettiği sonucunu çıkardı.
Muğniye’ye düzenlenen suikast ile Danimarka’da ikinci karikatür krizinin başlaması aynı günlere denk geldi.
Amerikan Başkanı Bush, yine önceki gün Suriye’ye karşı yaptırımların ağırlaştırılacağını açıkladı.
Gelişmeler, İslam’a ve Müslüman dünyaya karşı yeni bir terör dalgasının başlamış olabileceğine işaret ediyor. Önce Gazze’ye yönelik İsrail saldırıları ve Filistinlilerin dünyanın gözleri önünde açlığa mahkum edilmesi, ardından Muğniye suikasti ve karikatür krizi, Annapolis zirvesinin aslında ne istediğini açıkça ortaya koyuyor.
ABD-İsrail ekseninin Ortadoğu barışını yeni işgal, savaş ve terörist saldırılara endekslediği ve bu kararı da Annapolis’te tescil ettiği böylelikle anlaşılmış oldu. Yine böylece, HAMAS, Hizbullah ve İran’ın Annapolis’ten barış değil, savaş çıkacağına dair öngörüleri de harfiyen doğrulanmış bulunuyor.
AK Parti hükümeti, bölgesel politikalarını bu gelişmeler ışığında acilen güncellemelidir.
Filistin-İsrail barışı ham hayaldir. İsrail’in barış istemesi mümkün değildir. İşgal ederek ve topraklarını genişleterek ayakta kalabilen Siyonist rejimin ancak savaş, gerginlik, saldırı ve istila ile varlığını koruyabileceği Muğniye suikasti ile bir kez daha ispatlanmıştır.
Muğniye suikastinin gösterdiği en önemli doğru şudur ki İsrail asla kurallı, adı konulmuş ve ilan edilmiş bir savaşa kalkışamamakta, sadece suikastler, terör eylemleri ve entrikalarla kargaşa çıkararak siyasal nüfuz sağlamaya çalışmaktadır. Gazze’de Filistinlileri yönelik terör eylemleri de, son Muğniye suikasti de İsrail’in yıldırma politikalarını benimsediğini gösteriyor.
Batı medyası Hizbullah lideri Nasrallah’ın konuşmasını çarpıtıp Hizbullah’ın dünyanın her yerinde İsrail hedeflerine saldırabileceği propagandası yapsa da Hizbullah, ne Lübnan’da bir iç savaşa, ne de dünyanın çeşitli ülkelerinde İsrail’in uyguladığı terör yöntemlerine bulaşmayacağını gösterecektir. Hizbullah, Lübnan’ın savunma gücü olarak, İsrail saldırılarına ve işgaline karşı topraklarını koruyan bir güç olduğunu uluslararası topluma kanıtlamıştır. Bu tutarlı tavrın ABD ve İsrail saldırganlığına bahane vermeyeceği ortadadır.
Fakat İsrail’in kuralsız savaşının örneklerinden biri olarak İmad Muğniye’ye suikast düzenlenmesi kolay unutulacak bir olay olmayacaktır. Tel Aviv, bu tür eylemlerle bölgenin asli unsuru olmadığını ispatlamakla kalmamakta, hızla yeni bir kıyamet savaşının zeminini oluşturmaktadır.
Bu kez İsrail’in karşısında 6 gün savaşlarının bezgin güçleri değil, İsrail’in terörüne son vermeye ve bölgeyi istikrara kavuşturmaya kararlı yüksek irade vardır.
İsrail, Muğniye’ye suikast eylemi düzenlemekle bütün bölgeyi akıl almaz bir gerginliğe sürüklemiştir. Bu terör eyleminden sonra ne Lübnan’da cumhurbaşkanlığı seçimi rutin sürecinde devam edebilir, ne Gazze muhasarası olduğu gibi devam edebilir, ne Suriye uzlaşma zeminlerinde konuk edilebilir, ne İran’ın nükleer faaliyetleri müzakere adı altında kesintiye uğratılabilir.
Muğniye’ye bombalı saldırı eylemi düzenleyerek savaş istediğini açıkça ilan eden İsrail ve onun stratejik destekçisi ABD, sonucunu asla kestiremeyecekleri bir yangının kıvılcımını tutuşturmuş görünüyorlar.
Danimarka’daki ikinci karikatür krizini kesinlikle bu gelişmeye eklemek gerekir.
Yapılan açıklamalara göre arkasında MOSSAD’ın bulunduğu kesinleşen Muğniye suikasti, İsrail’in bütün Batıyı İslam dünyası ile savaştırma çabasının ürünü olmalıdır. Hizbullah, kendisini Lübnan topraklarını İsrail saldırılarına karşı korumakla yükümlü görse de bu küresel girişime kayıtsız kalmayabilir. Fakat Hizbullah’ın, özellikle Bush yönetiminin yeni saldırıları için bahane üretecek bir misilleme planlamadığı da kesindir. Hizbullah lideri, Lübnan direnişinin en önemli komutanlarından birine karşı düzenlenen suikasti medeni dünyanın önüne koyarak İsrail’in meşruiyetini sorgulamanın haklılığını gösterebiliyor.
Hizbullah Lübnan’ı koruma dışında bir tek eylem yapmamış ve dünyanın hiçbir yerinde terörist faaliyetler içinde olmamışken İsrail Filistin’e, Lübnan’a ve Suriye’ye karşı sürekli taciz, terörist saldırı ve tehdit uyguluyor. İran’ın nükleer faaliyetlerine son vermek için ani saldırı planlarını detaylarıyla açıklayan İsrail’e uluslararası toplumdan bir tek tepki bile gelmemesi BM’ye üye devletleri telaşlandırıyor olmalıdır.
İsrail gizli servisinin, çeşitli ülkelerde elini kolunu sallayarak terörist faaliyetlerde bulunması kaygı verici değil mi?
İsrail’in hem bölgeyi, hem de dünyayı istikrarsızlaştıran terör eylemlerine nereye kadar göz yumulacak?
Öyle görünüyor ki Hizbullah, İsrail’in Lübnan’a saldırdığı cephe savaşında İsrail ordusunun ve MOSSAD’ın efsanelere konu edilmiş karizmasını fazlasıyla bozmuştu. İsrail’in bu yenilgiye cevabı, bombalı araç kullandığı bir terör eylemiyle Lübnan direnişinin en büyük kahramanlarından birini öldürmek oldu. Aslına bakılırsa dünyada hiç kimse, hatta en iyi korunan liderler bile ulaşılmaz değildir ve Hizbullah gibi bir gücün İsrailli liderler arasında ulaşamayacağı hiç kimse yoktur. Fakat Nasrallah, bu yolu benimsemediklerini öteden beri hem söylüyor, hem de bunu davranışlarıyla kanıtlıyor. Şu halde İsrail’in, yeni dalgada savaşı bu biçime taşımaya çalışması, gelişmeleri izleyenlere çok şey anlatıyor olmalıdır.
Bu büyük kayba rağmen Hizbullah lideri Nasrallah’ın intikam ve misillemeden sözetmemesi anlamlıdır. BBC, CNN, Reuters, el-Cezire, el-Arabiyye, İran televizyonu tarafından yayınlanan Muğniye’nin cenaze töreninde video konferans ile konuşan Nasrallah, Muğniye gibi değerli şahsiyetleri iyi tanıtmakla mükellef olduklarını ve bunu yakında yapacaklarını söyledi. Nasrallah’ın bu cümlesi Batı medyasında misilleme olarak yorumlandıysa da, böyle bir niyeti olsa bunu açıkça söyleyebilecek olan Nasrallah, intikam ve misillemeden bahsetmedi.
Önümüzdeki günlerin hayli gergin geçeceğine hiç kuşku yoktur. Muğniye suikasti Hizbullah için tahammülün sınırı olabilir. Eğer bu sınırı geçecek yeni bir olay yaşanırsa İsrail ve ABD’yi 80'li yıllarda olduğu gibi Lübnan’dan söküp atmak Hizbullah için hiç zor değildir. Bu kez ABD, yıllardır kökleştirmeye çalıştığı yerli uzantılarını da peşinden sürükleyip götürmek zorunda kalabilir.