Hutbede Mısır ordusuna Hz. İsmail benzetmesi
Hayrettin Karaman, Mısır`da Silahlı Kuvvetler Camii`ndeki bayram namazı hutbesinde ortaya konan çirkinliği gündeme getirdi ve `din istismarı` konusuna değindi...
En kötü istismar
Hayrettin Karaman / Yeni Şafak
En kötü, en iğrenç, en tehlikeli, en ahlak dışı istisimar 'din istismarı'dır. İslam tarihinde bu istismarın, dini siyaset için kullanmanın en unutulamaz örneği, Sıffîn Savaşı'nda yenileceklerini anlayan kavmiyetçi ve saltanat düşkünü Emevî ordusunun başvurduğu Kur'an istismarıdır; Kur'an sayfalarını mızrakların ucuna takarak hakkı temsil eden Hz. Ali'nin askerlerinin kimyasını bozdular ve sözde 'Kur'an'ın hakemliğini' istediler. Halbuki maksatları Kur'an'ın gösterdiği hakkı kabul etmek değil, yenilgiden kurtulmak idi. Daha sonra hilafeti saltanata çevirdiler, saltanatın da meşru olduğuna dair fetvalar verebilen 'saray ve saltanat uleması'nı kullandılar, dini kullandılar, raşid hilafetin kâmil manada bir daha geri dönmemek üzere tarihe karışmasını sağladılar. Sonrakiler de ne zaman İslam'ın engelleyeceği bir tasarrufa kalkışsalar yanlarında, halkı kandıracak, sözde meşruiyeti sağlayacak saltanat fetvacılarını buldular, bulundurdular.
Din istismarı yalnızca İslam'ın ve Müslümanların başının belası da değil, Haçlı Seferleri'nde dindar veya menfaatini din ile birleştirmiş Hristiyanları Müslümanlara karşı kışkırtan ve oluk gibi kan akmasını sağlayan papazlar da dini istsimar ediyorlardı. Bugün en barış sever postunda görünen Budist din adamları da Müslümanların kanlarını akıtmak için dinlerini istismar ediyorlar. Ümmeti inşa etmek ve zalim diktatörlerin sultasından Müslümanları kurtarmak için yola çıkan ve bedel ödeyen 'Bahar Müslümanları'nı mağlub etmek için milyarları akıtan Arap sultanları da dini istismar ediyor, bunu yaparken Tunus'tan Suriye'ye kadar bu Bahar'ın çiçeklerini soldurmanın 'cihad ve cennetlik bir amel' olduğunu söyleyen kiralık fetvacılardan istifade ediyorlar.
Şu bayram günlerinde bu acı ve sert yazıyı yazmama sebep olan son örnek ise Mısır'da bayram namazında yaşandı. Darbenin ardından oluşturulan geçici yönetim ve ordu yetkililerinin katıldığı bayram namazında verilen hutbede hatib, Allah'tan korkmadan, kuldan utanmadan şöyle diyor: 'Mısır ordusu, Hz. İsmail gibi kendisini feda etmiştir'. Bu sözün söylendiği hutbe, Başkent Kahire'nin Medine't en-Nasr bölgesindeki Silahlı Kuvvetler Camisi'nde kılınan bayram namazında veriliyor, cemaat içinde Mısır Geçici Cumhurbaşkanı Adli Mansur, Başbakan Hazım Biblavi, Savunma Bakanı Abdulfettah es-Sisi, İçişleri Bakanı Muhammed İbrahim'in yanı sıra ordu ve İçişleri'ne bağlı çok sayıda subay bulunuyor. Suriye'de de bir alim, 'Esed'in askerleri ashab gibidir, muhalifleri öldürenler cennetlik, ordudan ölenler şehiddir' kabilinden sözler söylüyordu.
Bu kimi kiralık, kimi nefsinin esiri, kimi gafil olan sözde alimlerin günahları büyüktür. Eğer bu konuda 'gafil olan' takım, gerektiğinde iktidarı, sultanları ve orduyu da tenkit etse, yanlışlarını söylese ve onları hakka ve hakkaniyete davet etselerdi, 'samimi gafiller' safında olur ve bağışlanabilirlerdi. Ama ne yazık ki bunlar, zalim iktidarlar karşısında ahras (dilsiz) ve mazlumları mahkum etmeye sıra gelince bülbül gibidir.
Sisi denilen sinsi, son günlerde ortaya çıkan bir konuşmasında bu hareketi, 'sırf ordunun menfaati için yaptığını' açıkça söylüyor, buna rağmen ve o söylemese de bu apaçık ortada iken bu nasıl alimliktir ki, hakkı batıl, batılı hak gösteriyor; Allah cümlemizi emmare nefsin esaretinden kurtarsın!
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !