Mustafa UÇURUM

14 Şubat 2007

İÇ SAVAŞ

            İÇ SAVAŞ

 

            Bilmeliyim ve anlamalıyım ki hoşnut değilim çoğu şeyden. Yaşadığım çoğu olaydan hoşnut değilim ve bunu dile getirememek gibi bir sıkıntıyla karşı karşıyayım. Evde, işte, sokakta kendimi tam anlamıyla ifade edemediğim düşüncesi son zamanlarda kafamı çok meşgul etmeye başladı. Nerede durduğumu ya da hayata karşı nasıl bir tavır takındığımı  anlatmaya çalışsam da her vakit; gidişatın değişmiyor olması beni düşünmeye sevkeden en önemli ipucu oluyor. Suçlu aramak ne kadar doğrudur bilmiyorum ama bir suçlunun da olması gerekli gibi geliyor bana. Anlatan da mı bir hata var, yoksa anlaması gerekenler mi kapatmışlar gözlerini ve kulaklarını; asıl mesele bunu ortaya çıkarmakta.

            Doğru olan doğrudur ve yanlış olan da her zaman yanlıştır. Bu değişmezler ne zamana ne de mekâna göre şekillenecek kadar basit bir yapıya sahiptir. “İnanç” her zaman gereklidir insana. İnancı olmayanın hayata karşı hiçbir tutunacak dalı yoktur.

            Bir işte başarılı olmak için ilk şart inançtır. İnsan inanmadığı bir düşünceyi ne kadar anlatırsa anlatsın etkili olması zordur.

            Yapraklar dökülüyor dallardan. Bahar gelip de yemyeşil olunca her yan sanki bir daha solmaz sanmıştım çiçekler, dökülmez sanmıştım yapraklar. İçimde dönüp duran düşünceler hiç kaybetmez sanmıştım ateşini. Habersiz bir fırtınanın eseceğini düşünememişim hiç.

            Efkârıma yenik düşmek istemiyorum. Önce aklım diyorum, önce aklım. Duygularımla hareket edince her şey farklılaşıyor. Kendim dahil her şeyi gözden çıkarabiliyorum. Bu gidiş nereye sorusu aklıma takılınca kararıyor bir anda her yan. Sorular olmayınca rahatım. Düşünmediğim müddetçe sakin her taraf. Yapraklar bile kıpırdamıyor.

            “düşünme, arzu et sadece

             bak böcekler de öyle yapıyor.” diyor Orhan Veli. Düşünmemek elde değil o zaman. Bir böcekten, herhangi bir canlıdan ya da bir ottan, çiçekten farklı olduğumu ortaya koymam için düşünmem gerekiyor ve düşündüklerimi eyleme geçirmeliyim.

            Yaşadığı mekâna bakmadan farklı olduğunun bilincine vararak çıkılan her yol sonuna kadar açılacaktır. Sıradanlıktan kurtulmak ilk şart.

            Sokaktan, mahalleden, semtten, şehirden, bölgeden ve nihayet ülkeden çıkmalıyım dışarı. Sınır tanımamalı benim düşüncelerim. Beni engelleyen her türlü sıradanlıktan, eskimiş bahanelerden, sonu gelmez hırslardan kurtulup bir dünya yükü ağırlığı kucaklamak için tekrar tekrar doğrulmalıyım yerimden.

            Umudum kırılmamalı.

            Sözlerim tükenmemeli.

            Arkada kalmamalıyım.

            Bir savaş sonrası galip gelen ordusunu kutlayan yorgun komutan gibi kendimi kutlamak için uğraşıyorum. Ben varsam her şey tamam. Ben varsam kazanırım kendi savaşımı. Ben varsam istediğim şekilde biter bütün savaşlarım.

            Başkasının yolunu gözlemekle, birinden gelecek hayra adamakla kendini, tükenmez bu yokuşlar.  Başkasının elini gözlemek kadar zor bir durum yok.

            İlk adımı atmak için çıkacağım yola. Kış olsa ne yazar, kar kapatsa yolları kim dinler. Söylediği söze kendi bile inanmayan insanların arasından geçip inandırmak için en inanılması gerekene, dosdoğru bir yol bulup çıkacağım kendi yoluma.

            Rengarenk her taraf. Gözlerim iyice alıştı renklere.  Acının rengi siyahtı eskiden, sevincin rengi pembe. Onlar bile değişti. Renk cümbüşü sardı her yanımızı. Bütün acılar sanki film ya da bizden çok uzak.  Renklendirdik her yanımızı.

            Bir iç savaş çıkarmalı artık. Yangına vermeli bütün iç dünyamı. Ancak bir savaş kurtarır beni. İşte o zaman bütün renkler benim, işte o zaman her taraf benim rengimle ışıldayacak. Başkalarıyla bir savaşa girişmeden önce kendimi yenmeliyim kendi başlattığım savaşta.

            Nedeninin ve niçinini bilerek, bastığım toprağın ağırlığını hissederek, her tarafı toprağın rengine  boyayacağım. Bütün renkler sahte, bütün ışıltılar aldatıcı. Gerçek olan renk topraktan geliyor, ayaklarımda toprağın rengini, gücünü duyuyorum.

            Kazandığım bu iç savaş önce benim sonra da benden başlayan bir kıvılcımın gücüyle herkesin kurtuluşu olacak. Rahat nefesler almak için, yarın için, bugün için en çok da bugün için bir yangına ihtiyaç var.

            Şimdi bana gücünü benden alacak bir şimşek gerekiyor.