14-11-2015 17:41

İki Ölçüsüzlük: İşgalciye Gül, Halkına Bomba

Bir uçta diyalog ve hoşgörü adına emperyalist işgalci-yağmacıları dahi hoşgören, onlara karşı yegane seçenek olan direniş yerine diyalog adı altında teslimiyetçi ve işbirlikçi bir tutumu savunan bir yaklaşım sergilenirken, diğer uçta ise beldelerimizi işgal eden ve değerlerimizi yağmalayan emperyalist güçlere karşı doğru seçenek olan direniş seçeneğinde ölçüsüz davranarak, işgalcilerin ötesinde onların halklarını da fiilen hedef seçen, alışveriş merkezlerini, metroları vs bombalamakta beis görmeyen bir şiddet körlüğü sürdürülmektedir.

İki Ölçüsüzlük: İşgalciye Gül, Halkına Bomba

İki Ölçüsüzlük: İşgalciye Gül, Halkına Bomba

Şükrü Hüseyinoğlu

Günümüzde "İslam coğrafyası"na yönelik yoğun bir emperyalist kuşatmaya tanık olmaktayız. Soyvet blokunun çöküşünün ardından İslam'ı ve Müslümanları birinci tehdit ilan eden emperyalist Batı bloku, yükselen İslami uyanışı durdurmak veya yolundan saptırmak için çeşitli yollara başvurdu ve başvurmakta. Savaş ve işgal politikalarından, "ılımlı İslam" ve "medeniyet içi çatışma" gibi projelere kadar her yol denenmekte. 

Müslümanların yaşadığı coğrafyaları kana bulayan işgal politikalarıyla, diğer yandan İslam'ı modern ve postmodern cahiliyenin kavram ve değer yargılarıyla tanımlama ve "evrensel değerler" olarak nitelendirilen bu cahili değer yargılarına tâbi kılarak dünyaya nizam verme iddiasından soyutlamaya dönük çabalar eşzamanlı olarak yürütülmekte.

Bu itibarla bugünün Müslümanları olarak her iki alanda da emperyalist kuşatmaya karşı mücadele vermekle yükümlü olduğumuzu bilmeliyiz. Savaş ve işgal politikalarına da, İslam'ın "dine karşı din" politikalarıyla saptırılması girişimlerine de karşı durmak imani görevimizdir.

Bu yazıda, söz konusu kuşatma politikaları karşısında İslam adına ortaya konan, ifrat ve tefrit olarak değerlendirebileceğimiz iki farklı ölçüsüz tutumu konu edinmeye ve Müslümana yakışan tutumu ifade etmeye çalışacağız...

MAKALEYİ OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !