14-10-2012 14:00

İslâm düşmanıydı, Müslüman oldu

Daniel Streich, minare yasağının uygulanmasını savunan İsviçre Halk Partisi`nin üyelerinden birisi, Freiburg kantonunun Gruyères bölümünün kurucusuydu. Aynı zamanda düzenli olarak kiliseye giden, inançlı bir Katolikti. Partisi, minare yasağını yasalaştırmaya çalıştığı sıralarda Streich da İslâmofobik düşüncelere sahipti. Ve bu düşüncelerini temellendirmek için İslâm üzerine kitapları ve elbette Kur`an`ı okumaya başladı. Ancak bu arayış, onu hiç beklemediği bir yola çıkardı.

İslâm düşmanıydı, Müslüman oldu

İslâm düşmanıydı, Müslüman oldu

Hilal Kaplan / Yeni Şafak

"Belki Allah, sizlerle onlardan kendilerine karşı düşmanlık besledikleriniz arasında bir sevgi bağı kılar. Allah, güç yetirendir. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir." (Mümtehine, 7)

İsviçre, dünya standartları açısından bakıldığında demokrasi ve refah seviyesi en yüksek olan ükelerden birisi.

Ancak bu müreffeh ülke, son yıllarda Müslüman nüfusuna kafayı fena halde takmış durumda.

Müslümanlar, İsviçre nüfusunun sadece %5'ine tekabül ediyor. Ama bu kadarı bile 'endişeli modernler'in İsviçre'nin kimliğinin 'çalındığına' inanmasına yetiyor.

2005 yılında bir İslâm merkezi binasının yanına minare yapılmasına karşı çıkanlar dava açtılar. Dava, yerel mahkeme tarafından anayasanın din ve vicdan özgürlüğü maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle reddedildi.

Bunun üzerine ülkenin popüler partilerinden birisi olan 'İsviçre Halk Partisi', minarelerin yasaklanmasını ilişkin yasa teklifini parlamentoya taşımaya karar verdi. 'Doğrudan demokrasi'yle yönetilen ülke, 2009 yılında referanduma gitti. İktidardaki hükümet veya diğer semavî dinlerin temsilcileri desteklemese de İsviçre halkının %57'si minare yasağını onayladı. Yasak, üçü hariç, tüm kantonlarda geçerli hale geldi.

Ülkede minareler hakkında kızılca kıyamet kopmaktayken, gökyüzüne yükselen minare sayısı sadece dörttü...

Birazdan anlatacağım hikâye de işte bu minare tartışmaları sürerken şekillenmeye başladı.

Daniel Streich, minare yasağının uygulanmasını savunan İsviçre Halk Partisi'nin üyelerinden birisi, Freiburg kantonunun Gruyères bölümünün kurucusuydu. Aynı zamanda düzenli olarak kiliseye giden, inançlı bir Katolikti.

Partisi, minare yasağını yasalaştırmaya çalıştığı sıralarda Streich da İslâmofobik düşüncelere sahipti. Ve bu düşüncelerini temellendirmek için İslâm üzerine kitapları ve elbette Kur'an'ı okumaya başladı. Ancak bu arayış, onu hiç beklemediği bir yola çıkardı. Streich, İslâm'a karşı çıkmak yerine, ona teslim olmaya karar verdi. Fakat, 'mahalle baskısı'ndan çekindiğinden olsa gerek, Müslüman kimliğini iki yıl boyunca sır gibi sakladı.

Ne zaman ki partisi, minare yasağı girişimini ciddi boyutlara taşıdı; Streich da arkasındaki toplumsal ve siyasî desteği bir kenara bırakarak Müslüman olduğunu kamuoyuna duyurdu. Açıklamasında partisiyle ilişkisinin artık dayanılamaz hale geldiğini, yürütülmekte olanın tam bir 'cadı avı' olduğunu söyledi. Ayrıca 'Hayata dair önemli sorularımın cevabını hiçbir zaman Hristiyanlıkta bulamamıştım. İslâm sorularıma mantıkî cevaplar bulmamı sağladı' diyordu. Böylelikle partisinden ve makâmından istifa etmiş oldu.

Şimdi 'namazında niyazında' bir Müslüman olan Streich, Yeni Muhafazakâr Demokrat Parti'nin inşa etmeyi planladığı camiye destek olacağını söylüyor. Kim bilir, belki bu cami girişimi sayesinde İsviçre'deki yasak, Avrupa İnsan Mahkemesi'nin gündemine taşınıp iptal edilecek. Ve İsviçre göklerine uzanan beşinci minarenin yapımında, bir zamanlar minareleri yasaklatmaya uğraşmış Streich'ın da katkısı olacak.

Bir daha, herhangi birisine karşı kendi nefsimizi daha üstün hissettiğimizde, yaklaşık dört yıl önce, hayata, bir bebek masumiyetiyle tekrar başlamış olan bu adamın hikâyesini hatırlamamızda hayır olabilir. Ne dersiniz?

YORUMLAR
  • ZÜLKÜF ARSLAN   14-10-2012 14:57

    iman özel bi nimettir ve Allah bu nimeti kimin hak ettiğini bildiği için,ancak hak edene verir.kişinin çok ilimli ve bilgili olmasınada bakmaz rabbimiz,çünkü kişiler çok ilimli ve bilgili olabilirler ancak bu bilgi, bu ilim kişilerin özel nimete nail oldukları anlamına gelmez.Bu anlamda yukarda bahsi geçen şahsın inşaallah kuranı incelemeye göre ilk attığı adımla,kurani bi mümin olmuş ve öylede devam eder inşaallah..