07-10-2011 23:16

Kukla Kadirov`dan Kevin Costner`li yaş günü partisi!

Rus kuklası lider Ramazan Kadirov, başkent Grozni`de film ve müzik dünyasından uluslararası yıldızları davet ettiği bir parti düzenledi - ancak bu partinin, 35. doğum günü ile bir ilgisi olmadığını söyledi.

Kukla Kadirov`dan Kevin Costner`li yaş günü partisi!

 Kadirov 35. doğum gününün kutlanmasını yasaklamış, hediye vermeye çalışan kamu görevlilerini işten atacağını açıklamıştı.

Doğum günü, başkentin kuruluşunu kutlayan Grozni Günü ile aynı tarihe rastlıyor ve partinin de bu vesileyle düzenlendiği açıklandı.

Ancak partiye katılan Hollywood yıldızları, sırayla Kadirov'un doğum gününü kutladılar.

90'lı yıllarda Rusya'daki merkez yönetime karşı verilen iki savaş yüzünden yerle bir olan Grozni'de parti için hazırlanan lazer şovlar bu kez yeni gökdelenleri aydınlattı.

Daha sonra Çeçen kılıç dansçıları dev sahnede hünerlerini sergiledi.

Belçikalı dövüş sanatları ustası Jean-Claude Van Damme, konuşmasını "Sizi seviyorum Kadirov!" diye noktaladı.

Oyuncu Hillary Swank de ülkede bulunmaktan büyük onur duyduğunu belirterek cumhurbaşkanına mutlu yıllar diledi.

Daha sonra sahne alan Vanessa Mae'nin bu partiye katılmak için yarım milyon dolar aldığı söyleniyor.

Bu kadar paranın nereden geldiği sorulan Ramazan Kadirov "Allah vergisi" diye yanıt verdi.

Hollywood yıldızlarının Kadirov'un partisine katılması, onu ve adamlarını muhaliflere işkence yapıp öldürmekle suçlayan insan hakları eylemcilerini öfkelendirebilir.

İnsan hakları grupları, beş yıl önce iktidara gelen Kadirov'u Çeçenistan'ı keyfi bir şekilde yönetmekle suçluyor.

Çeçen yönetiminin zaman zaman Türkiye ve diğer ülkelerdeki muhaliflerini öldürttüğü iddiaları da gündeme geliyor.

Ramazan Kadirov'un babası Ahmed Kadirov, iki Çeçen savaşı arasındaki dönemde saf değiştirerek Rusya'nın ikinci savaşı kazanmasına yardım etmişti.

Bağımsızlık savaşçıları da intikamlarını onu büyük bir bombalı saldırıda öldürerek almıştı.

Ondan sonra iktidara gelen oğlu Ramazan, Rusya Başbakanı Vladimir Putin'in güçlü destekçilerinden. 

(Kaynak: BBC)

YORUMLAR
  • ebu osman   09-10-2011 20:11

    Kafkasya'ya Bahar Ne Zaman? İnsanları; şirkten tevhide, karanlıklardan aydınlığa, haksızlıktan adalete, tutsaklıktan özgürlüğe ve şanı yüce Allah’a giden yolda rehber olan Efendimiz Muhammed’e temiz ailesine seçkin sahabelerine ve kıyamete dek onları takip edecek salihlere, âlimlere, şehitlere ve tüm Müslümanlara selam olsun Tarih boyunca mağdur, mazlum ve mustaz’afların kanları üzerinde saltanatlarını bina eden müstekbirler; fırsat buldukça benzer sahneleri uygulamaktan çekinmemişlerdir. İşlenen tüm cinayetler, zalimlerin asli yapılarının tezahürüdür. Dünyanın gözü önünde cereyan eden katliamlar, ne bir ilktir ve ne de son olacaktır. Dünyada zalim iktidarlar var oldukça benzer katliamlar ve soykırımlar da olacaktır. Kafkasya, 50'nin üzerinde etnik grubun yaşadığı bir coğrafya… Balkarlardan Çeçenlere, Çerkezlerden İnguşlara, Kabardaylardan Karaçaylara, Osetlere ve Avarlara varıncaya kadar etnik farklılık açısından oldukça zengin. Bugün 80 ayrı dil ve lehçenin konuşulduğu Kafkasya'da ortak tek payda İslâm’dır. Bu karışık coğrafyanın tarihi, savaşlar, tehcirler ve katliamlarla doludur. Tarih boyunca akıl almaz bir vahşete maruz kalan Kafkas halklarının belleklerinde silemediği bir tek zorba var; o da Rusya’dır. Şeyh Şamil'in imamlığa ile birlikte Kafkasya'daki mücadele önemli bir hız kazanmış. Bütün imkânsızlığa rağmen Şeyh Şamil ve cemaat fertleri uzun bir süre Ruslara kelimenin tam anlamıyla kök söktürmüştür. Ama imkânsızlıklar yüzünden Şeyh Şamil'in Ruslara karşı gösterdiği asil direniş ancak 1859 yılına kadar sürdürülebilmiştir. İmam Şamil'in Ruslara esir düşmesinden sonra Dağıstan'ın Rusların eline geçtikten sonra Muhammed Emin Efendi Çerkezistan'daki mücadeleyi bir süre daha devam ettirdiyse o da 1861'de Ruslara yenildi. Çar hükümeti çeyrek asırdan fazla süren bir direnişin ardından elde ettiği Kafkasya'da; artık Rusya'nın sömürgeleştirme, iskân, göçe zorlama politikası bütün şiddetiyle tatbik edildi. Ruslara karşı durabilecek bütün güçler ya imha edilerek ya da çeşitli bölgelere sürülerek etkisiz hale getirildi. Rusya'nın Kafkasya'daki despotizmi, halen değişik taktik ve Kadirov gibi köpeklerin desteği ile devam etmektedir. “Şüphesiz zalimler birbirlerinin dostlarıdır.”(Casiye: 19) Çünkü zalim, her yer ve zamanda zalimdir. Onun kimliği, dini, meşrebi, mezhebi önemli değildir. Bazen Bosna’da “Çetnik” adını alır, bazen Filistin’de Siyonist, bazen Esad adını alır, bazen de Saddam adını alır… Şüphesiz Çeçenya’da “Zalim” ismi en çok Kadirov’a yakışıyor. Çünkü Rusya’nın hain, zalim laik, sosyalist kuklası hem katliam yapmakta; diğer bir tarafta cami yapmakta başka bir tarafta ise Rus köpekleri ile kadeh tokuşturmaktadır. Bu zalimler Müslüman halklarına karşı ihanetlerini gizleme ihtiyacı bile hissetmemişlerdir. Firavun yönetimi Kadirov, mazlum Çeçenler 'e ve Çeçenistan'a bir kez daha ihanet etmiştir, İslam'a ve Müslümanlara ihanet etmiştir. Tevhidi düşünceye sahip Müslümanlar olarak Kadirov’un ihanetini kesinlikle her platforma ifşa etmeliyiz. Daha geçtiğimiz günlerde üç Çeçen mücahide suikast yapıldı Türkiye’nin merkezinde. Hem de. Rusya’nın ve Kadirov’un tetikçilerinin necis elleriyle. Destansı Çeçenistan gerçeği, beş yüz yıllık küfre karşı mücadele geleneğiyle zaten herkes tarafından biliniyor. Çeçen halkı kendilerine yüzyıllardır reva görülen zulüm ve hayat haklarına yapılan tecavüzler, sürgünler, imha politikaları, Rus’un şövenist bütün saldırıları ve Kadirov alçağının uyguladığı aşağılık işkence, ajanlaştırma, psikolojik baskı pratiklerine karşı Çeçen halkı tavrını, duruşunu ve varlığını, inandığı la ilahe illallah gereği olarak artık ortaya koymalıdır. Müslüman bir topluluk olarak kendi vatanlarında; Allah’a ait olan hâkimiyetini Ruslara devretme keyfiyetinden uzak tutarak ve “Çeçen topraklarında Rus egemenliğine hizmet eden kukla yönetimlere asla razı değiliz” itirazını yüzyıllardır yaptıkları gibi günümüzde de yapmalılar. Çeçen halkının yapacağı bu başkaldırı, hem Çeçenler hem Kafkasyalılar hem İslam ümmeti ve hem de bağımsızlık özlemi çeken ve buna hakkı bulunan diğer mazlum halklar için gurur verici olacaktır. Çeçenistan’da yaşanan savaş ve direnişi, hangi zorlukların kuşatmışlığı açısından görmemiz gerektiğini yeniden ve iyice düşünmemiz gerekir. Rusların emperyalizmi, Kadirov gibi soysuzların ihaneti, Müslümanların zaafları olsa da Emr-i bil ma’ruf üzere, Allah yolunda ve kulluk imtihanını verme kararlılığında öncülerimiz, önderlerimiz, askerlerimiz, mücahitlerimiz Çeçen halkı ile bütünleşmelidir. Bu mübarek mücadele yolunda Kafkasya’nın tüm halkları Kafkasya baharı ile meydanlara çıkıp Rusya’nın köpeği R. Kadirov’u devirmelidirler. Yürek yoksa ölmeye, yürek nasıl dayansın. Biz ayakta ölürüz sürünenler utansın. Bir Çeçene yakışmaz dizleri üzerinde yaşamak. Ayakta izzetlice ölmeyi tercih etmişti ceddin. Bak Kadirov ve işgalci Rus askerleri tetkikçileri bazı komutanları şehid ederek savaşın biteceğini düşünüyorlar ama hala şu gerçeğin farkına daha varamadılar. Bu dava belli kişilerin davası değil ümmetin davasıdır her zaman bu davayı omuzlayacak birilerin çıktığı gibi yine çıkacaktır. Korkusuz bir yürekle İslami mücadeleyi sürdürenler, Allahın izniyle batıla üstün gelip zafer kazanacaklardır. Bizler şunu çok iyi biliyoruz ki, İslâm, zulmün defterini asırlar önce nice İslami devrimlerle dürmüş, önderimiz rehberimiz Peygamber (as) de zulüm sistemlerinin oluşturduğu bozuk düzene karşı çıkarak insanlığı zulümden adalete, zilletten izzete çıkarmıştır ve karanlıklar aydınlıklara yerini bırakmıştı. Çeçenya’da halen bebekler, yaşlılar, kadınlar, zayıflar öldürülüyor. Diğer bir taraftan suikast timleri mücahitleri tespit etmek için Türkiye’deki istihbarat birimlerine Rus iş adamları tarafından paralar ödüyor. Çeçen sığınmacıların Türkiye’de kaldıkları yerler Nazi kamplarını aratmıyor. Tüm bunlar yaşanırken acaba ümmet neden bu kadar suskun? Neden bu kadar umursamaz? Müslümanlar katledilirken ya da mücahitlerin eşlerinin çocuklarının ırzları kirletilirken, canlı canlı ölüme terk etme politikası yaşanırken bu sessizlik niye? Hüzün bulutları Çeçenistan’ın ufkunu sarmış. Gökyüzü mavi gözlerinden kan damlatır. Gözün bakmaya dayanamadığı manzaralar yaşanır. Kulakların işitmeye güç yetiremediği haberler dinlenilir. Rabbimiz ise bu feryada cevap vermemiz için bize sesleniyor: “Size ne oldu ki, Allah yolunda ve çaresiz bırakılan erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!” (Nisa:75) Bunca zulmün arzı titretmesi gerekmez miydi? Bunca vahşet karşısında dağların ufalanıp parçalanması lazım gelmez miydi? Ümmet bu derin suskunluğa gömülmüşken, bir şeyler yapmak için adım atılmazken hiç olmazsa beddua yüklü dualar Arş-ı ala’ya gönderilsin. Öyleyse gel ey azap yüklü bulut! Hem beraberinde ebabilleri de getir! Kur'an’da öğrendiğimiz tüm helak çeşitlerini de yanına al! Bir tufan ile bir sayha ile bir zelzele ile gel! Gel ki kafir Moskof ve alçak kuklası Kadirov un defteri dürülsün! “Zulmedenler, yakında nasıl bir inkılâpla devrileceklerini göreceklerdir.”(Şuara: 212) Zalimler İçin Yaşasın Cehennem! (Hürseda Haber) ebuzer çetin.