Mehmed MAKSUT
KURTULUŞ FAKAT NASIL?
Yeryüzünde tarih boyunca insanlar hep bazı gayeleri içlerinde taşıyagelmişlerdir. Zamana, mekâna, döneme, fikirlere göre değişiklik gösteren bu gayelerin hepsi insanın daha mutlu ve huzurlu olma eğiliminden kaynaklanmaktadır. Bu eğilim, insanları bir araya getirdiği gibi kimi zaman da birbirine düşürmüştür. Söz konusu gayelerin başında da kurtuluş kaygısı gelmektedir.
İnsanların içinde var olan kurtuluş kaygısı eski zamanlarda olduğu gibi modern zamanlarda da insanı kuşatmaktadır. Fakat bu kuşatma doğru yönlendirilmediği zaman birçok kötü akıbete davetiye çıkarmakta ve insanı esarete mahkûm etmektedir. İşte burada, acaba insan kurtuluşunu nerelerde arayacak, neyi kurtuluş olarak benimseyecek, kimin rehberliğinde kurtuluşun aydınlığına doğru yürüyecek ve hangi ilkelerle bu dünyanın esaretinden arınıp hürriyetin tadını tadacak?
Her konuda olduğu gibi bu konuda da Allah insanları rehbersiz ve programsız bırakmamıştır. İnsanın kurtuluşu için Allah her döneme ve her kavme kurtuluşun kılavuzu olan ayetlerini göndermiştir. Peygamberler de bu kurtuluş mücadelelerinin hem şahidi hem de öncüsü olmuşlardır. Bunun için birçok mücadeleye girişilip bedeller ödenmiştir. Yanlış kurtuluş çağrılarına karşı hakkın kurtuluş çağrısını haykırmışlardır. Hak olan kurtuluşu insanlara anlatmışlar ve bâtıl tüm kurtuluş çağrılarına karşı insanları uyarmışlardır.
“Ey kavmim ben sizi kurtuluşa davet ederken siz beni ateşe çağırıyorsunuz” (Mü'min 41)
Peygamberlerin kurtuluş çağrılarına karşı insanlar çok farklı tepkiler vermişlerdir. Bir çoğu kurtuluş davetine karşı peygamberleri; ataların yoluna (Şuara 76), kendi şirk düzenlerine çağırmışlardı.
Yüce Allah, bâtıl yoldaki insanların çağrılarına karşı kullarını kurtuluşa davet etmiştir. Bu kurtuluş davetine icabet edenleri kurtararak selamete erdireceğini beyan eder. Bizler de, evvela Rabbimizn kitabı olan Kuran'ı Kerim'de kurtuluşun ne olduğuna bir bakalım. Acaba kurtuluş; malların, gücün, itibarın, mevkiin, hâkimiyetin çokluğu mudur?
Elbette ki tercihini Allah'tan yana yapanlar için yukarıda sayılanlar kurtuluş değildir. Yukarıda zikredilenler, tercihini Allah'tan bağımsız yapanlar içindir. Bizim için yegâne kurtuluş, hayatta islam'ın şahitliğini yapabilmek ve rızayı ilahiyi kazanmaktır.
”Allah dedi ki: Bu, doğrulara, doğru söylemelerinin yarar sağladığı gündür. Onlar için, içinde kalacakları altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı oldu, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş budur.” (Maide119)
”Muhacirlerden ve Ensardan ilklerle, güzel düşünüp güzel davranmada onları izleyenler var ya, Allah onlardan razı olmuştur; onlar da O’ndan razı olmuştur. Onlara altlarından ırmaklar akan cennetler hazırlanmıştır. Sonsuza dek hep orada kalacaklardır. Büyük kurtuluş budur.” (Tevbe 100)
“Mü'min erkeklerle ve mü'min kadınlara, altından ırmaklar akan cennetler vaat etmiştir. Orada sürekli kalacaklardır. Adn cennetlerinde de tertemiz barınaklar vaat etmiştir. Allah'ın hoşnutluğu ise hepsinden büyüktür. İşte büyük kurtuluş budur.” (Tevbe 72)
Yukarıdaki ayetlerden anlaşıldığı gibi, yüce Allah'ın rızasını kazanmak, büyük kurtuluşu insana sağlamaktadır. Bundan dolayı tüm eylem/ fikir/ çalışma/ gayretlerimiz hep Allah'ın rızasını kazanma istikametinde olmalıdır. Zira bu istikamet üzere olan her şey Allah'ın izniyle başarıyla sonuçlanır...
Allah, kurtuluşa erebilmemiz için bazı yükümlülükleri yerine getirmemizi bizden istemektedir. Gerçek anlamda Allahın rızasını kazanıp kurtuluşa ulaşabilmemiz için istenilen şeyleri yerine getirmemiz gerekmektedir. Yoksa kurtuluş eylemsiz ve bedelsiz hiçbir zaman olmamıştır. İnsanın kurtuluşa erebilmesi için insandan istenen yükümlülükleri genel hatlarıyla şöyle ifade edebiliriz:
1) Allah'tan gelen hidayete uymak (Bakara 38)
2) Tagutu inkâr etme Allaha inanma ve sağlam kulpa (Kur'an'a) tutunmak
3) Tevbe edip Salih ameller işlemek (Tevbe 67)
4) İman edip Salih amel yapmak, hakkı ve sabrı söylemek (Asr1–3)
5) Takva sahibi olmak (Meryem 72) ve şeytanın işlerinden uzaklaşmak (Maide 90)
6) Allah ve elçisine inanmak mal ve canla Allah yolunda mücadele etmek (Saff 11)
7) Sözü dinleyip en güzeline uymak (Zümer 18), kötülüğü iyilikle savmak (Rad 22)
8) Dünya hayatına aldanmamak (Lokman 33) malı sadece Allahın rızasını umarak vermek (Leyl 18)
9) Günahların büyüklerinde kaçınmak, Allaha ve resulüne inanıp şüphe etmemek, mal ve canla mücadele etmek. (Hucurat 15)
10) Allahın taraftarı olmak. (Mücadele 22)
11) İyiliği( tevhid) emredip kötülüğü( şirk) yasaklamak. (Âl-i İmran 104)
12) Allah'ın yolunda gayret göstermek ve Allah'ın buyruğuna ters düşmemek. ( Maide 35)
13) Kur'an'a ve Peygambere ima etmek ve onları desteklemek, yardım etmek ( A'raf 157)
14) İman edip hicret etmek. ( Tevbe 20)
15) Allahı çokça anmak ( Cuma 10) ve benliği arındırmak. ( Âla 14)
Yukarıda zikrettiğimiz maddeler kuranı kerimde insanın kurtuluşu için yapması gereken vazifelerdir. Bu vazifeler hep bir bütünlük arz etmektedir. Hepsini hayatımızda topladığımızda o zaman kurtuluşu Allahtan talep edebiliriz. Bunları yerine getirmeden kurtuluş umuduna girmek yanlıştır.
Allah, Kur'an'da kurtuluşa erenlerin vasfını belirtigi gibi kurtuluşa erenleri de bizlere belirtmiştir. Bizler bu kurtuluşa eren kişilerin özelliklerini tanıyıp onların yolunu takip edersek o zaman bizler de selamete ereriz. Bu konuda Kur'an-ı Kerim'deki bazı ayetlere bir bakalım:
O halde, gücünüz nispetince Allah'tan korkun, dinleyin, itaat edin. Ve benlikleriniz için bir hayır olarak infakta bulunun. Nefsinin doymazlığından ve cimriliğinden korunanlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. ( Tegabun 16)
Allaha ve aralarında hüküm vermek üzere O’ nun resulüne çağrıldıklarında, müminlerin sözleri sadece şunu söylemeleridir:”işittik ve itaat ettik .” işte bunlardır kurtuluşa erenler. (Nur 51)
İçinizden hayra çagıran, kötülükten alı koyan bir topluluk bulunsun. Kurtuluş ve zafer işte onlarındır. ( Âl-i İmran 104)
İman edip hicret edenler, allahın yolunda mallarıyla ve canlarıyla didinenler derece bakımından Allah katında daha yücedirler. Kurtuluşa erenler işte bunlardır.( Tevbe 20)
O halde, akrabaya hakkını ver. Yoksula yolda kalmışa da. Allahın rızasını isteyenler için bu daha hayırlıdır. İşte böyleleridir kurtuluşa erenler. ( Rum 38)
Bu ayetler bizlere gösteriyor ki insan ancak Rabbine ve ondan gelenlere bağlanarak hayatın sıkıntılarından, baskılarından kurtulabilir. Bizleri bu dünyada da ahirette de kurtaracak olan yegâne kurtuluş gemisi İslam’dır. O halde var gücümüzle bu gemiyi hak etmek ve gemiye binmek için uğraşalım.
Bu geminin tüm güzelliklerini insanlara anlatalım ve kurtulma umudu olan insanlarını bu gemiye davet edelim. Bizler bu gemiye bindiğimiz gibi başkalarının da binmesi için tüm yüreğimizle seferber olalım. İnsanların kurtuluşu için bizlerde nebevi bir açılım yapalım. Yeniden islamın tek kurtuluş ve huzur projesi olduğunu insanlara aktaralım. Kurtuluş mücadelesini yeniden bu diyarlarda başlatalım. Ataleti, yenilgi psikolojisini, neme lazımcılığı, yaptıklarım bana yeter söylemlerini bırakalım. Başkalarının gündemlerine kapılmadan kendi gündemimizi ve sorumluluklarımızı hatırlayalım. Sorumluluklarımızın, işimizin, kaygılarımızın, okumalarımızın, kitaplarımızın başına “daveti yeniden diriltme” bilincini koyalım. Kurtuluşu birbirimize değil, kurtuluşa muhtaç insanlara anlatalım/yaşatalım.
Başkalarının kendi sistemlerinin bekası için yaptıkları acılımlar yerine gelin bizlerde tevhidi/ nebevi/ Kurani daveti açalım insanlara. Uzatalım ellerimizi, elimizden kayan çocuklara/ gençlere/ büyüklere. Aydınlıktan karanlığa çağıranlar kadar bizlerde karanlıktan aydınlığa davet edelim insanlarımızı, en yakını.
SELAM OLSUN İNSANLIĞIN KURTULUŞ MÜCADELESİNİ İSLAM İLE VEREN TÜM YİĞİTLERE…