Mehmet Görmez bunları da gördü mü?
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Çin ziyaretinde kendisini çok sevindiren anılarını basınla paylaşıyor. Bu açıklamalardan, Görmezin Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin acı hatıralarını dinleyip paylaşabilme fırsatı olmadığı düşünülüyor.
Görmez, Çin ziyaretinin barış ve dostluğa hizmet etme gayesi taşıdığına vurgu yaparak, ziyaretlerin Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin başkenti Urumçi'deki ayağında özellikle bölge valisi Nur Bekri ile görüşmelerinin çok önemli olduğuna işaret etti.
Görüşleri yankı bulmuş
Urumçi'deki temasları kapsamında İslam Akademisi'ne yapılan ziyarette dini eğitim metod ve müfredatının çağdaş dünyaya entegre edilmesi yönünde görüşme ve fikir alışverişi yaptıklarını söyleyen Görmez, "Erkeklere dini eğitim verilmesi ne kadar önemliyse kadınlara da aynı oranda verilmesi gerektiği görüşümüz bölgede büyük yankı buldu" diye konuştu.
Görmezi ne sevindirmiş?
Çin'deki Müslümanların 13 asırdır İslamiyet'i kendi topraklarında yürekten yaşadıkları ve bugüne kadar mabetlerinde ve hanelerinde dinlerini yürekten yaşadıklarının altını çizen Görmez, bu durumu yerinde gördüklerini ve büyük sevinç duyduklarını ifade etti.
Görmez, "Yinçuan'daki Merkez Camisi'nde Cuma Namazını bölgedeki Müslümanlarla beraber eda ettim ve bu hatırayı kalbimde hafızamda önemli bir yere koyuyorum" ifadelerini kullandı.
Doğu Türkistan Çinli kafirlerin zulmü altında... Mehmet Görmez bunları niye görmedi?
Çin hükümeti Doğu Türkistanlı müslümanlara sistematik soykırım uyguluyor. 2000 yılı aşkın bir tarihi ve geçmişi olan Doğu Türkistan coğrafyası 12 asırdır İslam kültürüyle yoğrulmuş kadim bir medeniyet merkezi.18.yüzyılın ikinci yarısından itibaren Çin istilaları ile karşılaşan,1955'te resmi olarak Çin'in otonom bölgesi ilan edilen ve ismi "Sincan Uygur Özerk Bölgesi"(İşgal edilmiş topraklar)olarak değiştirilen Doğu Türkistan, halen Çin işgali altında. Dünyada komünizmin çökmesiyle beraber Çin, kapitalist kalkınma yöntemleri ile emperyalist politikalar izlemekte...
Başta İslami eğitim, sembol ve ibadetlerin yasaklandığı, oruç tutmanın ve camiye gitmenin yasaklandığı, temel insani hakları ellerinden alınan, eğitim ve sağlık hizmetlerinin kısıtlandığı, genç kızlarının fuhuşa, erkeklerinin uyuşturucu gibi nesilleri ifsad eden sapkınlıklara zorlandığı, yurtlarından sürülen ve sistematik soykırıma maruz kalan kardeşlerimiz sürekli olarak zulümlerle karşı karşıya...
Tesettür yasağı
Doğu Türkistan’da peçe takmak isteyen kadınlara 1500 yuan(470tl) ceza veriliyor ve 10 gün hapse atılıyor. Bu fiyat Doğu Türkistan’da bir aylık asgari maaştan daha fazla... Hastaneler ile taksi ve halk otobüsü gibi araçlara sakallı-peçeli insanların binmesi yasaklanmış durumda. Tesettürlü ve sakallı birini aracına alan kişiler Çin yönetimi tarafından trafikten men ediliyorlar.
Doğu Türkistan kasabalarında tanklar sokaklarda
Doğu Türkistan`ın Kaşgar kentine bağlı tüm kasaba ve yerleşim birimlerinde Komünist Çin rejimi tarafında tank ve panzerler yürütülüyor. Çin yönetimi Doğu Türkistan sokaklarında terör estiriyor. 2009 yılındaki Urumçi katliamı hafızalarda yerini koruyor.
Uygurlu yüzlerce Müslüman`ın tutuklanarak Çin zindanlarına götürüldüğü ve kendilerinden haber alınamadığı biliniyor.
Bütün dükkan, şirket ve ticarethanelere ani baskınlar düzenleyen Çin, İslami DVD, VCD ve kitap gibi sesli-görüntülü materyalleri suç kapsamında değerlendiriyor.
Turfan bölgesine Çin Hükümeti tarafından 6 milyon Çinli yerleştirilmiş. Gelen Çinliler Müslüman halkın dükkanlarına ve arazilerine el koymuşlar.
Doğu Türkistan’da Müslüman gençlere oruç yasağı
Çin’in kuzeybatısında yaşayan halk Ramazan’da bazı kısıtlamalarla karşı karşıya kalıyor. Çin her yıl, özellikle Ramazan ayında Müslümanların dini özgürlüklerini kısıtlayarak zulüm yapıyor. Doğu Türkistan’da (Sincan Uygur Özerk Bölgesi) 18 yaş altı öğrencilerin oruç tutması yasaklanıyor.
Çin otoritelerinin ailelerden, çocuklarının oruç tutmayacağına yönelik söz ve garanti istiyor.
Çin makamlarının, tatil için Doğu Türkistan’a dönen Uygurlu Müslüman öğrencilere yönelik kısıtlamalarına göre, öğrenciler oruç tutamayacak ve dini aktivitelere katılamayacak. Kurallara uymayan öğrenciler cezalandırılacak.
Çin aileleri ispiyonculuğa sürüklüyor
Çin’in ispiyon uygulamasına göre, 10 evden tek bir çocuğun oruç tuttuğu ortaya çıkarsa, 10 aile birden ceza ödeyecek. Çin buna, “10 hane garanti sistemi” adını vermiş.
Camiye girmeyi de yasakladılar
Uygur halkına getirilen “Ramazan kısıtlamaları” kapsamında öğrencilerin Ramazan boyunca camiye gitmeleri de yasaklanırken, fitre ve zekât verilmesinin önü de kesildi.
Doğu Türkistan Derneği Genel Başkanı Seyit Tümtürk'ün Temmuz 2013'de yaptığı açıklama:
Çin'in Doğu Türkistanlı Müslümanlara uyguladığı zulmün her geçen gün arttığının altını çizen Doğu Türkistan Derneği Genel Başkanı Seyit Tümtürk "Son durum Ürimçi başta olmak üzere, birçok şehirlerde askeri birlikler devreye girmekte. Sıkıyönetim ilan edilmiş durumda. Burada psikolojik olarak halk sindirilmek istenmektedir. Bu manada tehdit ve caydırıcılık olarak askeri birlikler sokağa sürülmüştür.
4 gün sonra, 5 Temmuz katliamının yıldönümü. Tabi Çin yönetimi bunun yıl dönümünde büyük bir isyandan, başkaldırıdan korkuyor. Çin yönetimi bir şeyleri bahane ederek askeri birlikleri bölgeye sürmüştür. Büyük bir katliam olmasından korkuyoruz. Üzülüyorum hiçbir İslam ülkelerinden Çin'i kınayan bir cümle yok. Biz bu tutumu hiçbir şekilde anlamış değiliz. Eğer dünyada adalet mekanizması varsa bu ne zaman işleyecektir bunu merak ediyorum.
Burada Çin askeri birlikleri, Çin kolluk Kuvvetleri Doğu Türkistan'da bir olay olduğu zaman Çinlileri korumaya alarak sivil insanların katliam yapmasının önünü açıyor. Bunu 5 Temmuz'da da görmüştük. Bugün de aynı olaylar söz konusu. En ufak bir adi olay basit suçta dahi sorgusu sualsiz Doğu Türkistanlılar sokak ortasında infaz edilmektedir. Aynı şekilde Çinliler bir suç işlediklerinde hiçbir şekilde yargılanmamaktadır. Yada göstermelik olarak göz altına alınmakta ve arka kapıdan serbest bırakılmaktadır" dedi.
Çin yönetiminin Doğu Türkistan halkını düşman gözü ile gördüğünü ifade eden Tümtürk "Çinliler Doğu Türkistanlılar hiçbir şekilde vatandaş olarak görmemekte ve adeta onları buradan silmeye çalışmaktadır. Devlet eliyle Doğu Türkistanlılar katletmek istiyorlar. Eğer bir yardım eli uzatılmazsa burada korkarım Doğu Türkistan, Müslümanlar kalmayacaktır.
Bugün Doğu Türkistan'da, Çinlilerin nüfusu sistematik olarak nüfus kaydırması ile artmaktadır. Bugün Doğu Türkistanlı insanlar hiçbir şekilde dini vecibelerini yerine getirememektedir. Geçen yıl zorla oruçları bozulmuştur buradaki insanların. Bugün İslam İş Birliği dediğimiz teşkilat ne zaman bu Çin zulmüne bir cümle edecek çok merak ediyorum. Orta Doğu'da aynı kurum Filistin'in yanında olduklarını ifade ediyorlar ancak aynı zulüm burada yaşanıyor hiç kimse ses etmiyor. Bu riyakâr bir tavırdır, bu ikiyüzlü bir tavırdır. Ben buradan Türkiye Cumhuriyeti'ne ve Sayın Başbakanımıza sesleniyorum, Çin'e orantısız güç kullandığını söylemesini ve gerekli girişimleri yapmasını arz ediyorum.
Bu olaylar 1 haftadır burada cereyan ediyor ancak maalesef hiçbir medya kuruluşunda bura ile ilgili bir haber görmedik" şeklinde konuştu.
Doğu Türkistan Maarif Derneği Başkanı Hidayet Oğuzhan'ın Temmuz 2013'de yaptığı açıklama:
Dünya medyasının Doğu Türkistan'ı göz ardı ettiğini ifade eden Doğu Türkistan Maarif Derneği Başkanı Hidayet Oğuzhan "26 Haziran'da bir hadise yaşandı. 46 kişinin hayatını kaybettiğini öğrendik. Ama maalesef dünya medyası Doğu Türkistan meselesini göz ardı etmektedir" dedi.
"Doğu Türkistan'da insanların sadece kimliğini koruma ve vâr olama mücadelesi verdiğini biliyoruz" diyen Doğu Türkistan Maarif Derneği Başkanı Hidayet Oğuzhan "Çin'in iddia ettiği gibi yurtdışından gelenlerin olduğu doğru değil. Çin'in büyük gücüne rağmen insanlar kendilerini ateşe atıyorsa bunun bir nedeni vardı.
Eşlerimize bacılarımıza saldırmaya çalışıyorlar. Dinimizi koruyamıyoruz, yaşamıyoruz, evlatlarımızı eğitemiyoruz.
Çin'den, buraya getirilen insanlar yerleştiriliyor. Evlerimizi ellerimizden alıyorlar. Evlerimizin elden alınmasına başlayan tepki ile ortaya geldi ilk olaylar. Buna karşı koyan insanlara ateş açıldı ve 46 kişi yaşamını yitirdi.
Cuma günü Cami'de de Çin askerlerinin bir katliam gerçekleştirdiğini anlatan Oğuzhan "Cami'de Çin güvenlik güçleri insanların üzerine ateş açtı. 4 kişi camide hayatını kaybetti. Bunu duyan insanlar sokağa çıkınca onlara da ateş açıldı ve bu olayda da 26 kişi hayatını kaybetti.
Urumçi'de de aynı olaylar yaşandı, orada da silah kullandılar. Pazar günü Doğu Türkistan'da büyük çapta askeri tatbikat yapıldı. Milletimize göz dağı verilmeye çalışıldı. Çinliler burada ev ev baskın düzenliyor. Gençlerimizi alıyorlar. İletişimler kesik, yakın akrabalarımızla görüşemiyoruz. Şuan Temmuz ayına da girdik. 5 Temmuz 2009'da yaşanan bir katliam vardı. Çinliler de bundan korkuyordu insanların buna tepki olarak sokaklara çıkmasından korkuyordu. Çinlilerin tavrı devlet tavrı değil. Çin Cumhurbaşkanı bu işin çok sert bir şekilde bastırılması için emir verdi.
Askerin sokağa dökülmesi de bize çok büyük katliamın gerçekleşeceğini gösteriyoruz. Türkiye'nin de bu konuda açıkça taraf olması lazım. Türkiye, İslam birliği, BM ve insan hakları derneklerinin bir araya gelmesi lazım. Buradaki meseleyi inceleyip adımlar atmasını istiyoruz taleplerimizde budur" ifadelerini kullandı.
(Küre Medya)