19-10-2012 07:51

Mursi`nin 100 günü

Mürsi, ordunun iki önemli ismi Tantavi ve Anan`ı görevden yağdan kıl çeker gibi almasına rağmen bu defa da karşısına yargı bürokrasisi çıktı. Başsavcı Dr. Abdulmecid Mahmut çetin ceviz biri. Mürsi önce başsavcıyı görevinden aldı ve Vatikan`a elçi olarak tayin etti. Lakin başsavcı direndi ve görev mahallinden ayrılmayacağını ve kendisini görevden almanın cumhurbaşkanının yetkileri arasında bulunmadığını hatırlattı.

Mursi`nin 100 günü

Mursi'nin 100 günü

Mustafa Özcan / Dünya Bülteni

Demirel'in 100 günlük (tutulmayan) vaatleri gibi bazı vaatleri olan Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mürsi'nin 100 günü doldu ve şimdi hesap verme vakti geldi çattı. Vaatlerini yerine getirip getirmediği ise tartışmalı. Bununla birlikte, Muhammed Mürsi milli gün münasebetiyle 6 Ekim tarihinde halkın huzuruna çıkarak bir değerlendirme yaptı ve 100 günlük vaatlerinin büyük ölçüde yerine getirildiğini duyurdu.  Stat'taki konuşmasında güvenlik alanında iyileştirmenin yüzde 70'i bulduğunu belirtti. Bu arada şunu söylemek gerekir ki, Mısır son yıllarda aynen Türkiye gibi pek güvenli değil.  Asayiş, ve sosyal güvenlik giderek zayıflıyor.  İnsanlar geceleri dışarıya çıkmaktan ve bir saldırı veya gaspa uğramaktan çekiniyorlar. Kahire ve İstanbul gibi şehirler Latin Amerika şehirleri gibi köprü altı çocuklarıyla kaynıyor.  Dolayısıyla asayiş giderek artan bir sorun haline geliyor. Mürsi  100 gün içinde bu sorunun yüzde 70'lik bölümünün üstesinden geldiklerini ifade ediyor.  Keza gaz ve enerji konusunda da sıkıntıların yüzde 85'inin üstesinden geldiklerini duyurdu.  Son sıralarda Ürdün gibi ülkelere sattıkları gazı keserek mahalli tüketime yönlendirdiler.  Yani önceliği halka verdiler. Bu bir tercih meselesi. Halkına hesap vermeyen Mübarek rejimi herhalde böyle bir tercihi kullanmazdı.  Mısır ve Kahire'nin en büyük sorunlarından birisi ise trafik meselesi. İstanbul'dan daha keşmekeş olduğunu söylersek ne demek istediğimiz anlaşılabilir.   En azından trafik polislerin halka yaklaşımında büyük değişiklikler olduğunu farz edebiliriz.   Trafik polislerinin halka yaklaşımı ve üslubu yeni döneme ayak uydurmuş olmalı. En müzmin meselelerden olan temizlik ve çöplerin toplanması meselesinde de yüzde 40 oranında başarılı olduklarını ilan etti.  Kahire dev bir şehir ve sorunları da ona nispetle büyük. Temizlik de en zor ve müzmin meselelerden birisi.  Yine de devlet aygıtının yavaş işlemesini aşmak mümkün değil. Bununla birlikte meseleler biraz teşvik biraz da gönüllülük esasıyla çözülmeye çalışılıyor olsa gerek.

*

Elbette Mürsi'nin rakamlarına ve oranlarına katılmayanlar da var.  Eşref Aşri adlı liberal eğilimli El Ahram gazetesi yazarı bu rakamları ve oranları tutarlı bulmuyor ve Muhammed Mürsi'nin Merih'te mi yaşadığını soruyor.  Halkın yüzde 70'lik bölümünün Mürsi'nin 100 günlük performansını ve icraatını başarısız bulduğunu ve bu durumda Mürsi'nin sokağa bile çıkamayacağını ileri sürüyor. Bir başka eleştirisi de genelde ulusalcı ve sol kesimlerin paylaştığı başka bir suçlama. Mürsi'nin aldığı kararlarda  Müslüman Kardeşler cemaatinin parmağının olması ve cumhurbaşkanının cemaat güdümlü olduğunun ileri sürülmesi.   Bu mesele bir yönüyle Türkiye'de de uç vermişti. Özellikle askeri darbeler döneminde veya askeri kesimlerin etkili olduğu dönemlerde ordu ile ilişiği kesilen dindar askerler tarikatçı olarak nitelendiriliyor ve bunların şeyhlerinden talimat alarak ordu hiyerarşisini bozdukları ileri sürülüyordu.

*

Mürsi,  ordunun iki önemli ismi Tantavi ve Anan'ı görevden yağdan kıl çeker gibi almasına rağmen bu defa da karşısına yargı bürokrasisi çıktı. Başsavcı Dr. Abdulmecid Mahmut çetin ceviz biri.  Mürsi önce başsavcıyı görevinden aldı ve Vatikan'a elçi olarak tayin etti. Lakin başsavcı direndi ve görev mahallinden ayrılmayacağını ve kendisini görevden almanın cumhurbaşkanının yetkileri arasında bulunmadığını hatırlattı.  Ve ilginç bir benzetmeyle başka bir tartışmayı tetikledi veya alevlendirdi.  Nasır döneminde 1954 yılında baltacıların makamını basarak dönemin en büyük hukukçusu Senhuri Paşa'yı tedhişle görevinden el çektirdiklerini hatırlatarak kendisini Senhuri Paşa'nın yerine koydu ve ona benzetti.  Halbuki kendisi Senhuri Paşa'nın hilafına Nasır'a yakışan birisi. Ayrıca Mürsi yerine Nasır olsaydı herhalde böyle görevinde kalamazdı.  Herhalde postu deldirirdi.

Fulul yani kalıntılar savunma hatlarını yargı içine çekmiş bulunuyorlar.  Mürsi'ye karşı direnişlerini orada sürdürmeye çalışıyorlar.  Bununla birlikte başsavcı görevinin başında iken  2006 yılında Mısır'ın en büyük gemilerinden birisi batmış ve bu felakette bin kişi ölmüştü.  Sorumluları yargı önüne taşıyamadı. 2010 yılında ise Mübarek'in son marifeti olarak hileli seçimler düzenlendi ve bu işlemle ilgili hiçbir cezai müeyyide uygulamadı. Bunun dışında Cemel Vakası  olarak anılan meseleyle ilgili zanlıların tamamını serbest bıraktı. Bu zanlılar genelde baltacılar denilen rejimin milis güçlerinden oluşuyordu.  Tahrir meydanında halka saldırmışlardı.  Zaten bu serbest bırakma meselesinden dolayı Mürsi  başsavcıyı görevden almıştı.  Orduyla çekişmeyi çok hızlı bir biçimde kapatan Muhammed Mürsi şimdi kalıntıların yargı ayağıyla uğraşmak zorunda.  Öyle ki, oğlu Ömer twitter hesabından yargıçlardan Ahmed Zened ve  Dr. Abdulmecid Mahmut'a sataşması üzerine  iki oğlunu da ( Üsame ve Ömer) uyarıyor ve kendisini insanların önünde zor durumda bırakmamalarını istiyor.

Bunların üzerine, 28 Şubat'ın aktif savcılarından Nuh Mete Yüksel'in 'yaptıklarımdan pişman değilim. Ordum istedi ben yaptım' sözlerini hatırlamak yargının pek de yargıdan ibaret olmadığını hatırlatıyor.  Anlayacağınız Mısır'la Türkiye arasında bayağı izdüşüm var.

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !