09-12-2017 22:24

Müslümanlarla Dayanışma Platformu`ndan Kudüs konusunda kamuoyuna duyuru

Emperyalist ABD`nin başkanı Donald Trump, geçtiğimiz Çarşamba günü Kudüs’ü siyonist işgal çetesinin başkenti olarak tanıma ve ABD’nin Tel Aviv’deki büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararını ilan etti. ABD’nin gerçekleştirdiği bu hamle, içi boş, plansız, hesapsız bir karar değildir.

Müslümanlarla Dayanışma Platformu`ndan Kudüs konusunda kamuoyuna duyuru
MÜSLÜMANLARLA DAYANIŞMA PLATFORMUNDAN KUDÜS KONUSUNDA KAMUOYUNA DUYURU
 
Katil ABD’nin Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz Çarşamba günü, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma ve ABD’nin Tel Aviv’deki büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararını bütün dünyaya ilan etti. ABD’nin gerçekleştirdiği bu hamle, içi boş, plansız, hesapsız bir karar değildir.                                         
 
Ortadoğu coğrafyasında büyük bir kargaşa hüküm sürüyor. Siyonist İsrail en rahat ve güvenli günlerini geçiriyor. Kur’an’da çevresi bereketli kılınan mescide işaretle Müslümanların kutsallarından sayılan Mescid-i Aksâ ve Kudüs, Yahudileştirilmeye ve Müslümanlardan arındırılmaya çalışılmaktadır.
 
Ümmetin suskunluğundan aldıkları cesaretle taktiklerini değiştirmeden işletiyorlar. Siyonistler bir yandan provokatif eylemlerle sinsi planlarını icraya çalışırken buna karşı Filistin halkının verdiği tepkileri de yeni baskılar, yasaklar ve sindirme kampanyalarının gerekçesi olarak kullanıyorlar.
 
Kudüs’e ve Mescid-i Aksâ’ya sahip çıkma sorumluluğu İslam Ümmetinin omuzlarındadır. Bunu Mahmud Abbas gibi işbirlikçilerden ve İsrail, ABD, AB gibi ülkelerle ortaklıklar oluşturan ve onlar tarafından da sürekli istismar edilip kullanılan liderlerden bekleyemeyiz. Sorumluluk Ümmettedir, omuzlarımızdadır. Neye denk düşüyorsak onu yapacağız! Sorumluluğumuzun idrakinde olarak şimdi harekete geçme zamanı! İşgale ve gaspa karşı hiç olmazsa sesimizle-soluğumuzla karşı durma zamanı, direnen kardeşlerimizin yanında olduğumuzu haykırma zamanı!
 
Kudüs ve Mescid-i Aksâ’nın işgal altında olmasının sebebi de, ümmetin zulüm ve zillet altında olmasının sebebi de aynıdır. Ümmet uzun tarihî süreçte Kur’an’ı mehcur/terk edilmiş bırakarak, Rasulün ve ilk Kur’an neslinin güzel örnekliğinin mücadele sünnetinden uzaklaşıp önce geleneksel cahiliyeyi üreterek, sonra da modern cahiliye ile uzlaşarak, Allah’ın yardımına müstahak olacak halini kaybetmiştir. Bu süreçte tevhîdî niteliğini ve vahdetini kaybederek parçalanmış, birliğini, zindeliğini ve gücünü yitirerek sömürge olmaya, zulüm altına girmeye ve zillete sürüklenmeye müsait hale gelmiştir.
 
Şimdi, hem öncelikle Ümmetin, sonra da Ümmetin izzetiyle özdeş olan Mescid-i Aksâ’nın da, Kudüs’ün de, Ümmetin kurtuluşu ve izzetli günlere dönmesi de Kur’an’ı ve sünneti terk etme büyük sapmasından dönmesine bağlıdır. İnşâAllah, Ümmet tarihî süreçte üretip tutunduğu,  kendisini zillete düşüren cahiliye iplerini bırakıp, yeniden Hablullah olan Kur’an’a topluca sarılmayı başarabilir ve yeniden vahiyle inşâyı gerçekleştirebilirse, izzetli ve şerefli günler geri gelecek ve tevhid akîdesinde vahdetini sağlamış olan Ümmete Allah’ın izni ve yardımıyla hiçbir güç galip gelemeyecektir. İşte o gün, ikisi de kuruluşlarından itibaren hep mazlum yerli halkların kanlarıyla beslenen vampir devletler olan ikiz terör devletleri ABD ve İsrail de, onların destekçileri diğer emperyalist güçler de bu kadar cüretkâr ve cesaretli olmayacaklardır.
 
Ümmetin onuruyla özdeş olan ve işgal altında bulunan Mescid-i Aksâ da işte o zaman yine Allah’ın izni ve yardımıyla kurtulacak, tekrar Kur’an’ın gölgesinde Mü’minlere kucak açmaya devam edecektir.
 
Filistin, Suriye ve Mısır halklarını katleden, mübarek mescidleri işgal altında tutan terörist İsrail’in de, despot işbirlikçi yönetimlerin de, katil ABD’nin de, ağır yenilgiler aldığı görülecek, bölge halkları üzerindeki tahakküm ve zulümleri inşâAllah son bulacaktır. 
 
Kudüs ve Mescid-i Aksa 1967den beri siyonizmin işgali altında. Kudüs meselesinde İsrail, sorunun temelini oluşturur. Mescid-i Aksa İslam’ın kutsal mekânıdır ve bu durum her türlü tartışmanın üstündedir. Mescid-i Aksa'nın statüsü, dini ve tarihi gerçeklerde olduğu gibi, uluslararası hukuk ve anlaşmalarda da Müslümanlara aittir. 
 
Unutmamak gerekir ki, ne Kudüs İsrail'in başkentidir ne de Mescid-i Aksâ bir yahudi tapınağıdır. Ve yine unutmamak gerekir ki, İslam dünyası, kendi içinde etnik ve mezhep kavgaları ile enerjisini harcadığı sürece, İsrail, ABD ve şürekâsı tüm insanlığı karşılarına alma pahasına, bu tür faaliyetleri ve cinayetleri işleme cesareti bulacak demektir.
 
Vakit, Kudüs ve Mescid-i Aksâ'yı, ümmet bilincini merkezine alan her Müslüman’ın, ses çıkarma vaktidir. Kürt, Arap, Türk, Sünni- Şii gibi sahte çatışmalar yerine, gerçek hedeflere yoğunlaşma vaktidir, Kudüs'ü ve Mescid-i Aksâ’yı kuşanma vaktidir.
 
 
MÜSLÜMANLARLA DAYANIŞMA PLATFORMU
 
 İLKAV-İlmî ve Kültürel Araştırmalar Vakfı, Genç Birikim Dergisi (Medeniyet Vakfı), Kardelen Derneği, Umran Kültür ve Medeniyet Hareketi, Vahdet Vakfı 
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !