Mehmed MAKSUT
SENSİZLİK VE SESSİZLİK
Bir bayramın arefesinde
Yanlızlıgın en soguk demlerimde
Yüregimdeki fırtınalar selamete ulaşsın diye
Kalemimi yüregime dokundurup
Sensizliğe sessizliği yazıyorum.
Hüzün dolu günlerle geçerken zaman
Dinmeyen, duyulmayan binbir türlü dert
Ahtapotlar gibi sararken
Zihnimi, gönlümü, benliğimi…
Kurturabilmek için
Neler düşlüyorum,
Neler yazıyorum ah bir bilsen…
Her dem yüregimin çografyasında
Sensizlik acı
Sessizlik ürkütücü
Sevgisizlik ölümdür bilesin…
Kaç gece yüregimdeki suskunlugu
Soguk esen rüzgarlarla paylaştım.
Feryadımı yüce dag başlarında
Belki duyan olur diye
Avazım çıktıgınca bagırdım.
Heyhat…
Kimse duymadı.
Belki sagırlardır dedim…
Üşüyen kalemimle
Hasret tüten yüregimle
Sayfalara sessizliği ve sensizliği yazıyorum…
Okuyup anlar umuduyla
Ruhumu nakşettiğim sayfaya.
Heyhat…
Hiçbir göz yanaşmadı….
Bir bayramın arefesinde
Yetim çocukların yetimliğini
Gönlümün çografyasına yazıyorum…
Aglayan gözlerle, titreyen ellerle
Hasret çeken yürekle,
Eriyen bir bedenle
Sessizliği ve sensizliği her gün solurken
Papatyalar, Kardelenler misali
Benimde soldugumu bilesin…
Bileklerdeki zincirleri kırıp gelmek istedim
Olmadık duvarlar çıktı karşıma.
Örülen duvarları yıkmak istedim
Nice sevdiklerim çıktı karşıma.
Sensizlige yar
Sessizliğe ses olmaya gelemesem de
Bilesin, ben sessizliğin ortasında bir çıglığım.
Bilesin ki ben sensizliğin cografyasıyım...