Siyonist işgal rejiminin ilk katliamlarından Tantura katliamına dair tezin başına gelenler
Teddy Katz ve yüksek lisans tezinin başına gelenlerin bu özet hikâyesi, İsrail resmi tarih yazıcılığının, kendi bünyesi içinden gelen küçük itirazlara bile ne denli haşin yaklaştığının ilginç bir göstergesi.
Taha Kılınç / Yeni Şafak
İsrail’in en büyük gazetelerinden Maariv’in, 21 Ocak 2000 tarihli manşeti “Tantura’da Katliam!” şeklindeydi. Amir Gilat imzalı haber, İsrail’in kuruluşunun ilân edilmesinden bir hafta sonra, 22-23 Mayıs 1948’de Hayfa kentinin güneyindeki Tantura kasabasında sivil Araplara vahşi bir katliam uygulandığını vurguluyor, olayda İsrail ordu birliklerinin başrol oynadığını belirtiyordu. Gilat, haberini 1998’de Hayfa Üniversitesi’nde Teddy Katz tarafından hazırlanan 150 sayfalık bir yüksek lisans tezine dayandırmıştı.
Haberin içeriği, İsrail’in kurulduğu topraklardaki Arap nüfusun “kendiliğinden ve gönüllü olarak” bölgeyi terk ettiğini savunan resmi Siyonist tarih teziyle taban tabana zıttı. Dahası, bin 500 nüfuslu bir sahil kasabası olan Tantura’da, İsrailli askerler tarafından katliamdan geçirilen 250’ye yakın erkeğin tamamen savunmasız ve silahsız olduğunun vurgulanması, İsrail ordusunun ‘etik’ kodlarını da tartışmaya açıyordu. Habere göre, kurbanların evleri teker teker basılmış, tutuklanan Araplara kendi mezarları kazdırılmış, daha sonra hepsi kurşuna dizilmişti. Haberde, yine Katz’ın tezindeki bilgilere dayanılarak, Tantura sahilinde bugün Dor ve Nahşolim yerleşim birimlerinin ortak otopark olarak kullandığı alanda, öldürülenlerin gömüldüğü devasa bir toplu mezarın yer aldığı da belirtilmişti.
Maariv’in manşeti ülkede öyle büyük bir sarsıntı yarattı ki, katliamın sorumlusu olarak gösterilen Alexandroni Tugayı’nın hayatta bulunan emekli mensupları, Teddy Katz aleyhine hemen dava açtılar. Siyasetçiler, akademisyenler ve tarihçiler de konuya dâhil olmakta gecikmedi. Gelen yorumlar arasında en dikkat çekici olanı, “İsrail ordusunun etik kodları”nı kaleme alan ünlü Yahudi filozof Prof. Dr. Asa Kaşer’inkiydi. Ona göre, İsrail ordusunun Tantura’daki eylemleri “savaş suçu” kapsamında değerlendirilebilirdi.
***
Teddy Katz’ın ilginç akademik serüveni, Ortadoğu Tarihi bölümünde yüksek lisans yapmak için Hayfa Üniversitesi’ne başvurmasıyla başladı. Amacı, İsrail’in kuruluş sürecinde Hayfa ve çevresindeki Arap nüfusun bölgeyi nasıl terk ettiğini çalışmaktı. Danışman hocasının, konuyla ilgili epey çalışma yapıldığını, bunun yerine sahildeki Arap köylerine odaklanmasını tavsiye etmesi üzerine, Katz da kendisine Tantura ve diğer küçük kasabaları seçti.
İlk olarak, Filistinli mülteci Muhammed el Hatîb tarafından 1950’de Şam’da yayımlanan “Nekbe'nin Sonuçları” adlı kitabın İbranice çevirisini okuyarak işe başlayan Katz, Tantura’da büyük bir katliamın yaşandığına dair ipuçlarını burada yakaladı. Arap görgü tanıklarının ve katliamdan sağ kurtulanların ifadeleri, İsrail resmi tarihinin insanlara öğrettiğinden bambaşka şeyleri içeriyordu. Hem de bütün çıplaklığıyla.
20’si Arap 20’si de Yahudi olmak üzere, Tantura’da yaşananlara şahit olan 40 kişiyle yüz yüze görüşmeler yapan Katz, çarpıcı verilere ulaşmıştı. Katz’a konuşan Yahudi tanıklardan biri, 230 cesedin gömülmesine bizzat nezaret ettiğini bile anlatmıştı. Hayfa Üniversitesi’nde kurulan akademik komisyon, uzun ve ayrıntılı bir incelemenin ardından tezi 97 puanla kabul etti. Bu, üniversite tarihinde en yüksek puanla onaylanan yüksek lisans teziydi aynı zamanda.
Kendisi de Hayfa Üniversitesi’nde okuyan Maariv muhabiri Amir Gilat tarafından fark edilip haberleştirilinceye kadar, Katz’ın tezi fakülte kütüphanesinin tozlu raflarında kaldı. Maariv’in ünlü manşetinden sonraysa, her yüksek lisans tezine nasip olmayacak haklı bir şöhrete kavuştu.
***
“İsrail ordusunu lekelemek” suçlamasıyla eski askerlerin Teddy Katz hakkında açtığı dava, 13 Aralık 2000’de başladı. Kamuoyunun yoğun ilgisiyle karşılaşan duruşmalar devam ederken, Katz, “akademik ölçülere sığmayacak hatalar yaptığını” itiraf etmek zorunda bırakıldı. Hayfa Üniversitesi de bunun üzerine tezin yeniden değerlendirilmesine karar vererek, Katz’a metni gözden geçirip tekrar yazması için süre tanıdı. Bir buçuk yıl boyunca tezine yoğunlaşan Katz, 2002 sonunda çalışmasını üniversiteye sundu. Jüri bu defa teze oldukça düşük bir puan vererek, kerhen kabul etti; ama Katz’ın doktora yapmasının önünü de kapatmış oldu.
Ancak konu elbette kapanmayacaktı. İsrail’in resmi tarih tezlerine karşı çıkarak, özellikle devletin kuruluş sürecindeki olayları eleştirel bir bakışla ele alan “Yeni Tarihçiler” akımına mensup iki Yahudi profesör, Benny Morris ve Ilan Pappe, Katz’ın “katliam” tezine destek veren çalışmalarla konuya müdahil oldular. Morris, 1987 tarihli “Filistin Mülteci Sorununun Doğuşu” adlı kült kitabının 2004’teki ikinci baskısına Tantura özel ilavesi yaptı. Pappe de, Kaliforniya Üniversitesi’nin yayımladığı Filistin Araştırmaları Dergisi’ne yazdığı kapsamlı bir makaleyle Katz’ı savundu.
Teddy Katz ve yüksek lisans tezinin başına gelenlerin bu özet hikâyesi, İsrail resmi tarih yazıcılığının, kendi bünyesi içinden gelen küçük itirazlara bile ne denli haşin yaklaştığının ilginç bir göstergesi. Lobi faaliyetleri ve siyasi baskılarla Yahudi Soykırımı’nın (Holokost) inkârını dünyanın birçok hükümetine suç saydırmayı başarmış bir ülke için, izahı zor bir çelişki bu.