Suriye`de 2 yılın bilançosu: 70 bin maktul, 4 milyon mülteci
BM, UCM, İİT, Arap Ligi gibi uluslararası güç merkezleri defalarca bir araya gelmesine rağmen, Suriye’de akan kanı durduramıyor veya durdurmak istemiyor. Bunun neticesinde iki yıl içersinde 70 bin insan hayatını kaybederken, 170 bin insan elini, ayağını, gözünü kaybederek ağır bir şekilde yaralandı, 200 bin insan kayboldu ve 4 milyon Suriyeli evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Suriye’de 70 bin ölüm ve 4 milyon göç gerçekleşti
Osman Atalay / Yeni Akit
Suriye direnişi ikinci yılını doldururken, İslam dünyasının gözleri önünde bugüne kadar Suriye halkı, tank ve uçaklardan atılan bombalarla katledildi ve katledilmeye devam ediyor.
Şam, Halep, Hama, Humus, Dera, Rakka ve İdlip gibi şehirlerde camiler, hastaneler, okullar, işyerleri ve şehirlerin altyapıları, tank, top ve SCUD füzeleri ile adeta yerle bir ediliyor.
BM, UCM, İİT, Arap Ligi gibi uluslararası güç merkezleri defalarca bir araya gelmesine rağmen, Suriye’de akan kanı durduramıyor veya durdurmak istemiyor.
Bunun neticesinde iki yıl içersinde 70 bin insan hayatını kaybederken, 170 bin insan elini, ayağını, gözünü kaybederek ağır bir şekilde yaralandı, 200 bin insan kayboldu ve 4 milyon Suriyeli evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Bir milyon Suriye vatandaşı Ürdün, Lübnan, Irak, Mısır, Türkiye ve Körfez ülkelerinde bulunan kamplarda yaşıyor. Göç eden nüfusun yüzde 70’ini kadınlar ve çocuklar oluşturuyor.
Suriye savaşının en büyük mağdurları kadınlardır. Özellikle kamplarda, sağlıksız koşullar nedeniyle çeşitli hastalıklarla mücadele ediyorlar. Hijyen bakımından birçok eksikliğin bulunması da kadınların, psikolojik sorunlarının büyümesine sebep oluyor.
Göç etmeyip de Suriye’nin içinde kalan kadınlar için ise hayat daha da zor. Özellikle tutsak kadınlar, işkence gören kadınlar ve tecavüze uğrayan kadınların durumu için maalesef özel bir gayret ve çaba gösterilmiyor.
Oysaki Bosna savaşı yıllarında insani yardım seferberliği had safhadaydı. 2,5 milyon Boşnak halkına yapılan yardımlar muhtaç insanların derdine çare olabiliyordu.
Suriye’deki durum ise daha vahim bir sürece doğru gidiyor. 23 milyonluk Suriye’de 15 milyon insan her geçen gün yardıma muhtaç hale doğru sürükleniyor. Suriye’de insani yardım krizine çözüm noktasında hâlâ sağlıklı bir yapı oluşturulamadı.
İslam İşbirliği Teşkilatı’nın pasif durağan akademik karakteri maalesef Suriye’de bizleri hayal kırıklığına uğrattı.
BM, ABD ve Rusya yaşanan katliamlardan ziyade Suriye’nin siyasi geleceğini dizayn etmeye çalışıyor.
İran, Irak, Lübnan, Ürdün, Suud, Katar gibi Müslüman ülkelerde din öncelikli değil, iktidar öncelikli bölgesel, ulusal çıkarlar doğrultusunda, Batılı modernist bir inanç düsturu ile Suriye Müslümanlarının kanı üzerinden kavga yapılıyor.
Müslüman ülkeler böyle yaklaşırken, Suriye Müslümanları ise 45 yıllık zalim diktatör bir rejimi devirmek için kararlı bir şekilde mücadelesini sürdürüyor.