30-08-2012 22:22

Tahran`daki Bağlantısızlar Zirvesi`ne dair bir analiz

İran basının birinci sayfadan duyurduğu, Mısır Devlet Başkanı Muhammed Mursi`nin İran`a gerçekleştirdiği ziyaret, Tahran Zirvesi`ni diğer zirvelerden biraz daha anlamlı kılıyor. Bu ziyeretin taşıdığı anlam yadsınamaz. İran, Mısır devlet başkanının zirveye katılmasıyla Batı`ya güçlü bir mesaj gönderdiğini düşünüyor. Mursi`nin Tahran`a gelişi, Mübarek sonrası Mısır`ın bağımsız bir dış politika yürütmeye kararlı olduğuna ve Orta Şark`ta beliren dengelerin her an değişebileceğine yorumlanıyor.

Tahran`daki Bağlantısızlar Zirvesi`ne dair bir analiz

Tahran, Bağlantısızlar Hareketi'nin 16. zirvesine, 26-31 Ağustos tarihleri arasında, ev sahipliği yapıyor. İran'ın nükleer programı sebebiyle sık sık parmakla gösterildiği ve Batı'nın tek taraflı olarak İran'ı izole etmek için uyguladığı ambargolar hatırlandığında, İran'ın uluslararası bir zirveye ev sahipliği yapması konunun önemini bir kat daha artırıyor. İran, Mısır'dan üç yıllığına bu görevi devralırken, dönem başkanlığının müdahale söylentilerinin artığı bir dönemde gerçekleşiyor olması, İran'a dünyaya seslenebileceği bir platform sunuyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'un da katılması Tahran Zirvesi'nin uluslararası boyutunu güçlendirmekle birlikte, uygulanan diplomatik ambargoyu delmesi sebebiyle Amerika ve İsrail tarafından eleştiriliyor.

Bağlantısızlar Hareketi soğuk savaş yıllarında, Yugoslavya, Mısır, Endonezya, Gana ve Hindistan'ın öncülüğünde 1961'de kuruldu. Geçen yıl ellinci yılını geride bırakan organizasyonun bugün 120 üyesi bulunuyor. Üye devletlerin yanı sıra 17 devlet gözlemci statüsüyle katılıyor. Dünyanın yüzde 55'ine tekabül ediyor. Üye ve gözlemci devletleri bir harita üzerinde işaretlediğinizde dünyanın önemli bir bölümünü kuşattığını, Batı (Amerika-Kanada-Avrupa ) ve Rusya'nın dışında özellikle güney yarım kürenin bu bloka dahil olduğunu görebilirsiniz.

Soğuk Savaş yıllarında kurulan hareket Amerika ve Rusya arasında yaşanan rekabetin dışında kalmayı hedefliyordu. Bu hedefine tam manasıyla gerçekleştirdiğini söylemek güç. Örneğin Hindistan Pakistan'la yaşadığı sorunlar sebebiyle, bir dönem, Rusya'nın desteğine ihtiyaç duydu ve yakınlaştı. Küba, bağlantısızlar hareketine üye iken Sovyetler bloğunun da içinde yer aldı. Amerika'ya yakınlaşanlarda olmadı değil. Sovyetlerin ve Berlin Duvarı'nın yıkılmasından sonra ortaya çıkan tek kutuplu dünyada, değişen ve beliren yeni jeopolitik dengeler içinde hareket kendine yeni hedefler aradı.

Kolonyalizm'den çıkan devletlerin "korunmasını" (dış müdahalelere karşı) sağlamaya yönelik ortak tutumdan, sefaletle mücadele hedefi ve kalkınmayı önceleyen politikalardan, neokolonyal dönemde,  'Sefaletin, kalkınma hedefi içinde,  güvenliği tehdit ettiği' görüşüne varıldı. Soğuk Savaş sonrası dönemde bu görüşle hareket kendine yeni bir yol haritası belirledi. Güvenlik meselelerinin yanı sıra ekonomik konulara da büyük önem veren organizasyon (güney-güney yakınlaşması) kalkınmacı politikaların desteklenmesine de öncülük etmeye çalıştı.

İran bu büyüklükte bir zirveye ilk kez ev sahipliği yapıyor. Dönem başkanlığının sesini duyurmaya yönelik önemli bir platform olacağını düşünüyor.  Medyayı ve iletişim kanallarını başarılı bir şekilde kullanmaya kararlı görünüyor. İran, zirveye katılan hükümet ve devlet başkanlarını izole edilmek istenmesine, ayrıca sivil nükleer konusunda sağlayacağı destekle,  uluslararası kamuoyu önünde, tek taraflı olarak dayatılmak istenen "olumsuz görüntüyü" sorgulanabilir hale getirmeyi umuyor. Bu çerçevede kongre binasının girişine 2010'dan bu yana suikastla öldürülen bilim adamlarının arabaları ve resimleri sergileniyor.

İran, dönem başkanlığında, Batı'nın empoze etmeye çalıştığı siyasi ve iktisadi izolasyonları bir şekilde kırmaya çalışacak. İran zaten kendi bölgesi içinde bir şekilde komşusu olan ülkelerle ticaretini geliştirmeye çalışıyor. Ancak Batı'nın devletler üzerinde uyguladığı psikolojik baskı devletleri frenliyor. Amerika'nın Güney Asya'da ki en önemli stratejik ortağı kabul edilen Hindistan'ın, Başbakan Manmohan Singh'in başkanlığında, zirveye 250 iş adamı ile katılması, Hindistan'ın ambargoya rağmen İran'la ekonomik ilişkilerini geliştirme noktasında kararlılığını gösteriyor. Bu durumun,  ambargo çağrılarına rağmen, diğer ülkelere de örnek teşkil edeceğini düşünüyoruz.

Bağlantısızlar Hareketi, siyasi konularda, gerektiğinde uluslararası meselelerde,  tutumlarını ortaya koymuşlardır. Örneğin Irak savaşına karşı çıkarken, 2006'da İran'ın barışçıl sivil nükleer konusunda ki tutumunu desteklerken, Batı ile aynı kanıyı paylaşmadığını duyurmuştur. Bu noktada dünyanın dört bir noktasından gelen  liderler, ayrıca BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'un ziyareti, İran'a PR çalışması yapması için gerekli olan alt yapıyı sunmakta.

İran basının birinci sayfadan duyurduğu, Mısır Devlet Başkanı Muhammed Mursi'nin İran'a gerçekleştirdiği ziyaret, Tahran Zirvesi'ni diğer zirvelerden biraz daha anlamlı kılıyor. Bu ziyeretin taşıdığı anlam yadsınamaz. İran, Mısır devlet başkanının zirveye katılmasıyla Batı'ya güçlü bir mesaj gönderdiğini düşünüyor. Mursi'nin Tahran'a gelişi, Mübarek sonrası Mısır'ın bağımsız bir dış politika yürütmeye kararlı olduğuna ve Orta Şark'ta beliren dengelerin her an değişebileceğine yorumlanıyor. İran'ın zirvede Suriye'de yaşanan iç şavaşı durdurmaya yönelik bir dizi öneride bulunacağı ifade ediliyor.  İran'da yayımlanan İ'timad gazetesi, birinci sayfasına büyük Mursi fotoğrafı yanında " Mısır, Suriye sorunsalının çözümünde İran'la birlikte" manşeti beklentilerin bölgesel ölçekte olduğunu gösterirken,  bu haberlerin daha çok iç kamuoyuna yönelik olduğunu da kabul etmek gerekiyor.

Bağlantısızlar Hareketi'nin Tahran Zirvesi, İran'a yönelik artan baskıların sorgulanmasına yardımcı olabileceği gibi, İsrail'in ileri sürdüğü gerekçelerin yalnızca iktidarlarca paylaşıldığı, kamuoyu oluşturmak için gerekli olan delilleri bir türlü ortaya koyamaması sebebiyle tartışılmasına kapı araladığı ve inandırıcılığını yitirdiğini düşündürüyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin İran'a olan yaklaşımı Batı açısından hassas olan dengeleri biraz daha hassas hale getiriyor. Hem Amerika hem de İsrail'in stratejik ortağı olan Hindistan'ın tutumu denklemin giriftliğini gösteriyor. Mısır'ın yeni dış politikası çerçevesinde İran'a takınacağı tavrı, Mübarek döneminden farklı bir politikanın izlenip izlenmeyeceğini, zaman gösterecektir. Ancak gerçek olan Tahran Zirvesi'nin diplomatik, siyasi ve  iktisadi ambargoları sarstığıdır. 

(Sinan Özdemir/ Dünya Bülteni - Brüksel)

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !