Türkiye`nin dört bir yanında Arakan için dua
Türkiye’nin 23 ilinde sabah namazı vaktinde buluşan gençler Arakan için dua ve basın açıklamasın yaptılar.
Türkiye’nin 23 ilinde sabah namazı vaktinde buluşan gençler Arakan için dua ve basın açıklamasın yaptılar.
Myanmar devletinin Arakanlı Müslümanlara yönelik baskıları sürerken Türkiye’nin 23 ilinde düzenlenen basın açıklaması ve dualarla Arakanlı Müslümanlara destek geldi. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere katılımın yoğun olduğu programda Arakanlı Müslümanların sahipsiz olmadığı vurgulanırken, İslam dünyasının bir an önce Arakan için harekete geçmesi istendi.
İşte Türkiye’nin 23 ilinde birden Arakan için okunan basın bildirisi:
Mübarek Ramazan ayını idrak ettiğimiz şu günlerde ne yazık ki dünyanın dört bir yanından mazlumların çığlıkları yükseliyor. Bu çığlıkların en yüksek dereceye ulaştığı yerlerden biri de Myanmar'ın batısındaki Arakan bölgesidir. Yıllardır Arakan’ı işgal altında tutan Myanmar devleti tarafından desteklenen fanatik Budist çetelerinin Müslümanlara yönelik başlattığı saldırılar bir soykırıma dönüşmüştür. Son iki ayda yaşanan olaylarda şu ana kadar bine yakın Müslüman hayatını kaybederken, on binlerce Müslüman da evlerini, topraklarını terk etmek zorunda kalmıştır. Yıllardır Myanmar devletinin baskılarına maruz kalan Arakanlı Müslümanlar okullarda, devlet dairelerinde Myanmar yönetimi eliyle ayrımcılığa tabi tutulmakta, Arakanlı kardeşlerimizin dilleri, tarihleri ve İslami kimlikleri yok edilmeye çalışılmaktadır. Ayrıca Arakanlı Müslümanlar topraklarından zorla çıkartılarak kardeşlerimizin yerlerine Budist köylüler yerleştirilmektedir. Bölgede ciddi bir insani kriz yaşanmakta, Arakan'da insanlığa karşı büyük bir suç işlenmektedir.
BM’ye güvenmiyoruz
Türkiye halkı, Türkiyeli duyarlı insanlar olarak söz konusu Müslümanlar olunca sus pus olan BM’den en ufak bir yardım beklemediğimizi, BM’ye hiçbir şekilde güvenmediğimizi açıkça deklare etmek istiyoruz. İslam dünyası, özellikle de yıllarca dünyadaki mazlumların hamiliğini yapmış olan Türkiye, Arakan’daki zulmün sona ermesi için elinden gelen her şeyi yapmalıdır. Bütün dünya Müslümanlarını, dünyanın tüm vicdanlı insanlarını Arakan’da yaşanan zulmün sona ermesi için bir an önce harekete geçmeye çağırıyoruz. Bu vesileyle başta Arakan olmak üzere Filistin, Suriye, Patani, Doğu Türkistan, Somali, Afganistan, Çeçenistan ve Irak’ta zalimlerin zulmü altında olan kardeşlerimizin bir an önce özgürlüklerine kavuşmalarını Rabbimiz’den niyaz ediyoruz. Bu bölgelerde emperyalistlere, işgalcilere karşı direnen onurlu insanları da Türkiyeli Müslümanlar olarak selamlıyoruz. Ve inanıyoruz ki, bir gün bütün zalimlerin sarayları yerle bir olacak, Rabbimiz mazlumları, ezilenleri yeryüzünde iktidar sahibi yapacaktır.
Türkiyeli Genç Müslümanlar
(Kaynak: Haksöz Haber)
-
HUSEYIN SASMAZ 31-07-2012 12:54
Myanmar Müslümanları, Dünyanın Sessizliği Önünde Doğranırken Ülkenin Mücrim Devlet Başkanı ise Onların Kovulmaları Çağrısında Bulunmaktadır! Mübarek Ramazan ayının ilk günlerinde ve Myanmar Müslümanlarına dönük bir biri ardına yapılan toplu katliam ile etnik temizlikten altı hafta sonra, kıyım operasyonları ile sistematik olarak yerinden edilme kapsamında, hain uluslararasının sessizliği önünde ve Arap ve uluslararası medyanın kasıtlı yokluğunun gölgesinde Myanmar Müslümanlarına yönelik küresel bir gizli anlaşmanın, dahası oradaki Müslümanların varlığının sona erdirilmesine dönük bir komplonun olduğuna dair bir manzara ortaya çıkmıştır. Hatta dün, yani 19.07.2012 Perşembe günü orada meydana gelenleri yayınlayan Uluslararası Af Örgütü'nün açıklamaları, hiçbir medyada yer almamıştır bile! 2000 küsur Müslümanın kurban verildiği ve 90.000'den fazlasının yerinden edildiği bu açık cürümün ardından katil Myanmar Devlet Başkanı "Thein Sein", 11 Temmuz'da, yani geçen Çarşamba günü Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiseri "Antonio Jaterres" ile yaptığı görüşme sırasında Myanmar'daki Müslüman azınlık üyelerinin, ülke dışına kovulmaları için "Rohingya" olarak bilinen mülteci kamplarında toplanması çağrısında bulunmuştur. Zira o, şöyle demiştir: "Yasadışı yollarla ülkeye giren Rohingyalıları kabul etmemiz imkansızdır ve onlar, övgü duyduklarımızdan da değillerdir." Sonra da onların, "Ülkenin güvenliği için tehlike oluşturduklarını" eklemiştir. Yani onun görüşü, bu aşağılık ırkçılıktır! Zira o insanları, etnik kökenlerine, ırklarına ve dinlerine göre sınıflandırırken İslam ise Mecusi ve Ehl-i Kitap ile Müslümanlara muamelede bulunduğu gibi eşit olarak muamelede bulunmaktadır. Hem de ajan mücrim beşeri rejimler ile azim ve yüce hükümleri olan İslam arasından çok büyük bir fark var iken. Sonra da sırf Rabbimiz Allah'tır diyenlerin doğranıp katledilmelerinde hiçbir şeyin olmadığı ve onun ulusal güvenlik için bir tehlike olduğu söylenmektedir! Resulullah şöyle buyururken ne kadar da doğru söylemiştir: إِذَا لَمْ تَسْتَحْيِ فَاصْنَعْ مَا شِئْتَ "Haya etmiyorsan dilediğini yap." "Arakan" vilayetindeki Rohingya'da yaklaşık 800.000 Müslüman yaşamaktadır. Zira Amerika Birleşik Devletleri onları, dünyada zulme maruz kalan en büyük azınlıklardan biri olarak görürken Myanmar'daki rejimin, Rohingya'yı tanımaması ve onları, Bangladeş'ten yasadışı olarak gelen göçmenler olarak görmesi dikkat çekicidir. Orada gerçekleşen ve gerçekleşmeye devam edenler hakkında aktarılan haber eksikliğinin gölgesinde bizler, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin raporundaki şu sözler sayesinde oradaki Müslümanların başına gelen cürüm ve zulmün bir kısmını gösterebiliriz: "Myanmar'daki Rohingyalılar, zorla çalıştırma, gasp, dolaşım özgürlüğü üzerindeki kısıtlama, ikamet etme hakkının olmaması, zalim evlilik kuralları ve arazinin müsadere edilmesi de dahil zulmün her türlüsüne maruz kalmaktadırlar." Myanmar'daki Müslümanların Kanları, Üç Tarafın Boynundaki Bir İhmalkarlıktır: 1- Batı ajanı mücrim Myanmar devletine yönelik bu hitabımız, diğer tüm Batılı devletlere yönelik hitabımız gibi olmayacaktır. Şöyle ki; zulüm günleri uzamış olsa da bu, onun için bir yürek acısı ve pişmanlık olacaktır. Zira Firavun'un Mısır topraklarındaki zorbalığı ve büyüklenmesi uzamış ama Allah onu, rezil ve helak etmiştir. Çünkü bu, Allah'ın zalimler hakkındaki sünnetullahıdır. 2-Nüfusunun geneli Müslüman bir İslam beldesi olan Bangladeş devleti, Myanmar'a komşu olmasına rağmen ancak o, katliam ve yerinden edilme gibi birkaç metre ilerisinde meydana gelenlerden dolayı kılını dahi kıpırdatmamaktadır. Dolayısıyla cürüm ve ajanlıkta o da aynen Myanmar devleti gibidir. 3-Medya organları siyasallaşmıştır. Dolayısıyla gerek şeffaflık gerekse de objektif olsun doğru dürüst hiçbir bilgiye sahip değiliz. Dolayısıyla da "fikir ve karşı fikir" sloganları bir yalan ve aldatmadan ibarettir. Nitekim sen, onun hakikatine "daha çok vakıf olsan da" "vakıada olduğu üzere" sadece senin bilmeni istedikleri şeyleri bilebilirsin. Bu da vakıanın kendi arzularına, dahası efendilerinin arzularına göre saptırılmasından öte bir şey değildir. Zira onlar, bu yada şu sömürgeci ülkenin çalışanlarından daha fazla değillerdir. Bizler, Myanmar'daki Müslümanların kanlarının sorumluluğunu taşıyan tarafları belirledik. Bu ise sadece onların bu şekilde olduğu anlamına gelmemektedir. Bilakis bu, onlara yardım etmeye muktedir olan bütün Müslümanların boyunlarındaki bir sorumluluktur. Zira Bangladeş, Endonezya ve Malezya gibi Myanmar'a komşu ülkelerdeki Müslüman askerleri bekleten şey nedir acaba? Peki onlar, kardeşlerine yapılan katliamı ve yerinden edilmelerini görmüyorlar mı? İslam ve akidenin harareti onları harekete geçirmeyecek mi? Ayrıca onlar, Kerim Resul [Sallallahu Aleyhi ve Âlihi ve Sellem]'in şu kavlini işitmemişler midir(?): المُسْلِمُونَ تَتَكَافَأُ دِمَاؤُهُمْ وَيَسْعَى بِذِمَّتِهِمْ أَدْنَاهُمْ، وَهُمْ يَدٌ عَلَى مَنْ سِوَاهُمْ، "Müslümanlar kanlarında birbirlerine denktirler, en alttakiler verdiği emana bağlı kalırlar... ve onlar, kendileri dışındakilere (düşmanlarına) karşı tek yumrukturlar." Allah Azze ve Celle'den, bu nidamızı ve yardım çağrımızı uzatmamasını temenni ediyoruz. Zira bizim, acı ve elemleri uzayan kardeşlerimiz olduğu gibi dünyanın her bir tarafından olan milletler onların üzerlerine üşüşmekteler ve hepsi de onlardan bir pay elde etmek istemektedirler. Ancak zulmün gecesi ne kadar uzarsa uzasın İslam'ın fecri doğacak olup Raşidi Hilafet Devleti yoluyla hak olan aslına geri döneceği gibi bütün şikayetler de sahiplerine geri dönecek ve böylece yeryüzü, zulüm ve zulümatla dolmasının ardından adalet ve hakkaniyetle dolacaktır. Hizb-ut Tahrir olarak bizler, Myanmar'daki halkımıza ve kardeşlerimize karşı işlenen cürümleri ifşa ederek tüm ümmeti, Mevlâ Azze ve Celle'nin mükellef kıldığı üzere Allah'ın şeriatıyla hükmedecek, Müslümanların kanlarını, ırzlarını ve saldırgan mücrimlerin arzu ettikleri servetlerini koruyacak olan bir imama biat etmeye ve Müslümanları da tek bir vücut gibi olmaya davet ediyoruz. Vallahi Allah için kardeşlersiniz ve vallahi Allah'ın emanetini taşımaktasınız. وَاللّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَـكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ "Şüphesiz ki Allah, emrine galiptir, muktedirdir. Velakin insanların çoğu bunu bilmezler! [Yûsuf 21]