Hüseyin KULAOĞLU
18 Şubat 2008
YARIM ÇÖZÜM ÇÖZÜMSÜZLÜK DEMEKTİR!
Başörtüsü ve türban üzerine konuşulan konular çoğu kesimi bıktırdı. Bu konu ilk başlarda başörtüsü mü türban mı? sorusu üzerinde tartışıldı, ilerleyen zamanlarda ikisi arasındaki sekiz fark diye bir yazıda yazıldı! Babaannelerimizin baş bağlaması denildi. Adettir üzerinde duruldu. İslâm’da başörtüsü yoktur diye fetva(!) vermeye kadar vardırdılar işi sonra.
Bütün bunlar şunun için yapıldı: Toplumun sahiplendiği bir değer olan başörtüsünü bir sorun haline getirmeye çalışmak ve İçinden çıkılmaz bir sorun gibi gösterip bazı güçlerden ses çıkmasını sağlamak, bunu da büyüterek kargaşa/kaos çıkartmak.
Laiklik, bu zamana kadar tanımı yapılamamış/yapılamaz bir kelime/kavram olarak önümüzde duruyor. Türkiye’de birçok söz konusu olduğunda bu laikliğe aykırıdır veya bu laikliğe uygundur şeklinde yargı ortaya konuluyor, bazı zamanlarda aykırıdır dedikleri husus ileride uygun olabilirken, uygun dedikleri husus ileride aykırı olabiliyor…
İnsanları kışkırtmaya/fesad çıkartmaya çalışıyorlar. Ellerinde bulunan medya gücüyle darbe çığırtkanlığı yapmaya kadar işi vardırdılar. Yalan haberleri manşetlere taşıyarak yanlış bilgilendirme yapıyorlar ve istedikleri olmayınca da yazıyorlar: 411 el kaosa kalktı…
Sürekli provokasyon düzenliyorlar… (Boğaz köprüsü ayağında, Akmerkezde namaz, ayağa kezzap dökme gibi…)
Buna rağmen sürekli olarak ağızlarında dolaştırdıkları kavramlar, “özgürlük”, “demokrasi”, “insan hakları”dır. Özgürlük/demokrasi/insan hakları kavramlarından acaba ne anlıyorlar? Ne kadar anlıyorlar? Kendi ideolojileri için bu kavramları lastik gibi sürekli her tarafa çekiyorlar…
Laik bir ülke olarak Fransa’yı örnek gösteriyorlar ama Fransa bile bizdeki laiklik konusuna şaşırıyor.
Bir rektörün, üniversiteye başörtüsü/türban girerse kopya çekenlerin sayısı artar gibi komik bir açıklama yapması…
Başka bir rektörün ise, başörtülü/türbanlı öğrencinin hakkını vermem demesidir… (Aldığı notu vermem, notunu düşürtürüm demesi…) Şaşıracak bir olay olarak karşımızda duruyor…
Laiklik kavramı her inanca, görüşe saygılı olmaktı hani? O zaman neden başörtülü/türbanlı bir kızın üniversiteye girmesine karşı olabiliyorlar… Özgürlük her kişiye değil de sadece kendilerine mi? Özgürlük anlayışları, üniversiteye gitmek isteyen birisini engellemek midir? İnsan hakları, kişiyi dininin bir emrine tabi olmasından dolayı ikinci sınıf insan muamelesine tutmak mı?
Başörtülü kızların üniversiteye alınmaması açıkça bir zulümdür. Bu zulmü kaldırmak herkesin üzerine düşen bir vazifedir. Şimdi bu sorunun üninersitelerde ortadan kaldırılması gündemde. Fakat burada dikkat edilmesi veya diğer bir ifade ile altının çizilmesi gereken bir durum var: Yarım çözüm, çözümsüzlüktür gerçeğini unutmamalıyız.
Yarım çözümden kastım, üniversitede başörtüsü yasağını kaldırıp diğer yerlerde (lise, ilköğretim, kamu kuruluşları) kaldırmamak, az önce anlattığım zulümden daha beter bir zulümdür… Üniversite hariç başka yerlerde yasağın kanunen yasallaşması gündeme gelmektedir.
Evet, yarım çözüm çözümsüzlüktür. Şayet sorun çözülmek isteniyorsa başörtüsüne şartsız, ayrımsız bir özgürlük getirilmelidir. Bir tarafta serbest bırakıp başka yerlerde yasağı kanunlaştırmak yanlıştır. Bu yanlışın hiç kanunlaşmaması gerekir. Çözüm isteniyorsa tam çözüm olmalıdır. Bu saatten sonra geri dönüşü de yoktur…
e-posta: hkulaoglu(x)hotmail.com