Yermuk`ta 9 ayda 200 kişi açlıktan öldü
Uluslararası Af Örgütü, Yermuk kampında Suriyeli ve Filistinli sivillere karşı savaş suçları ve insanlık karşıtı suçlar işlendiğini bildirdi.
Uluslararası Af Örgütü, Suriye'nin başkenti Şam'ın yakınlarında yer alan ve hükümete bağlı güçlerin kuşatması altında bulunan Yermuk kampındaki Suriyeli ve Filistinli sivillere karşı savaş suçları ve insanlık karşıtı suçlar işlendiği uyarısında bulundu.
Suriye'deki krizin üçüncü yılında yayımlanan "Yermuk'ta Ezilen Hayatlar: Kuşatma Altındaki Sivillere Karşı Savaş Suçları" adlı raporda, kuşatmanın sıkılaştırıldığı ve gıda ile ilaç yardımlarının engellendiği Temmuz 2013'ten bu yana kampta yaklaşık 200 sivilin hayatını kaybettiğine dikkati çekildi. Merkezi Londra'da bulunan Uluslararası Af Örgütü'nün yaptığı araştırmaya göre, bunlardan 128'i kampta yaşanan dehşet verici insani kriz sonucu açlıktan öldü.
Örgütün Ortadoğu ve Kuzey Afrika'dan sorumlu direktörü Philip Luther, "Yermuk'ta hayat, hiçbir kaçış yolu olmadan, açlık içinde acı çeken çaresiz siviller için tahammül edilmez hale gelmiştir. Yermuk'taki sivillere, hiçbir söz hakları olmayan ölümcül bir oyunda piyonlar gibi davranılmaktadır" dedi.
Rapora göre, hükümete bağlı birlikler, Yermuk'taki okullar, hastaneler ve cami gibi sivil binalara sürekli hava saldırıları ve ağır silahlarla baskınlar düzenliyor. Saldırıya uğrayan bölgelerden bazıları, iç savaş nedeniyle yerlerinden edilenler için sığınak olarak kullanılıyor.
Luther, "Sivil bölgelere gelişigüzel saldırı düzenlemek, sivillerin ölümüne ya da yaralanmasına yol açmak, savaş suçudur. Sivillerin hiçbir kaçış olanağına sahip olmadığı, yoğun nüfuslu bölgelere düzenlenen saldırılar, uluslararası hukukun en temel ilkelerinin acımasızca ihlal edildiğini göstermektedir" ifadelerini kullandı.
Nüfusun en az yüzde 60'ının yetersiz beslendiği Yermuk kampında kalanlar, Uluslararası Af Örgütü yetkililerine aylardır meyve ya da sebze yemediklerini söyledi. Bir kilogram pirincin 100 dolara satıldığı kampta yiyecek fiyatları, aşırı derecede yüksek.
Luther, "Suriye güçleri, açlığı sivillere karşı savaş silahı olarak kullanarak savaş suçu işliyor. Son çare olarak kedileri ve köpekleri yemek zorunda kalan aileler, yiyecek ararken keskin nişancıların saldırısına uğrayan siviller, Yermuk'ta yaşanan dehşetin artık tanıdık hale gelen ayrıntılarından bazıları" dedi.
Nisan 2013'ten bu yana elektriğin de verilmediği kampa, Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Kuruluşu'nun (UNRWA) Ocak ve Şubat 2014'te birkaç kez gönderebildiği sınırlı miktardaki gıda yardımı, temel ihtiyaçları bile karşılamaya yetmiyor. Yardım görevlileri, şimdiye kadar yapılan çalışmaları "okyanusta bir damlaya" benzetti. Bölgeye son zamanlarda yeniden düzenlenen saldırılar, insani yardım çalışmalarını bir kez daha kesintiye uğrattı.
Yermuk'ta hayatını kaybedenlerin sayısının hızla arttığına, durumun giderek kötüleştiğine işaret eden Luther, "Uygun tıbbi yardımın sağlanması durumunda aslında birçok hayatın kurtulabileceğini düşünmek son derece üzücü" dedi.
Doğum sırasında birçok kadının hayatını kaybettiği Yermuk'ta en çok çocuklar ve yaşlılar acı çekiyor. Ölenler arasında bazıları bebek 18 çocuk bulunuyor. Yenilmez ya da zehirli bitkiler ile köpek maması yiyen kamp sakinleri hastalanıyor.
Kampta en temel tıbbi malzemenin bile bulunmadığı hastanelerin çoğu kapatıldı. Kampta kalanlar, örgüt yetkililerine silahlı muhalif grupların tıbbı malzemeleri yağmaladığını ve ambulansları çaldığını söyledi.
Rapora göre, sürekli tacize uğrayan sağlık çalışanlarından 12'si kuşatma sırasında tutuklandı. Hükümete bağlı güçler tarafından alıkonulan altı sağlık görevlisinden hala haber alınamıyor. Gözaltına alınan bir doktorun ise işkence sonucu hayatını kaybettiği düşünülüyor.
Luther, "Hasta ve yaralı sivillere yardım etmeye çalışan doktorlarla sağlık çalışanlarını hedef almak savaş suçudur. Taraflar, tıbbi ve diğer insani görevlilere saldırmaktan kaçınmak zorundadır" dedi.
Raporda, Nisan 2011'den bu yana devam eden kuşatma sırasında en az 150 kişinin gözaltına alındığı, bunlardan 80'inin Şubat 2014'ten beri gözaltında olduğu belirtiliyor.
Örgüt, siyasi görüşleri ya da kimlikleri nedeniyle gözaltına alınanların derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılması çağrısında bulundu.
Luther, "Yermuk kuşatması, çekmek zorunda bırakıldıkları acıları hak etmeyen sivil nüfusun toplu olarak cezalandırılması anlamına gelmektedir. Suriye hükümeti, Yermuk kuşatmasını derhal kaldırmalı ve yardım örgütlerinin acı çeken sivillere yardım etmesine izin vermelidir" dedi.
Geçen ay BM Güvenlik Konseyi tarafından tüm tarafları sivillerin yaşadığı bölgelerin kuşatmasını derhal kaldırmaya, yardım örgütlerinin sivillere yardım etmesine yardımcı olmaya çağıran bir kararın onaylandığı anımsatılan raporda, kararın kuşatma altındaki sivillerin durumunda henüz hiçbir düzelmeye neden olmadığı vurgulandı.
Luther, "Yermuk kuşatması, Suriye silahlı kuvvetleri ve silahlı muhalif gruplar tarafından ülkedeki 250 bin kişiye uygulanan çok sayıda silahlı kuşatmadan en ölümcül olanı. Tarifi imkansız insani acılara neden olan bu kuşatmalar, derhal sona ermelidir" dedi.
Örgüt, savaş suçları ya da insanlık karşıtı suç işlediğinden ve bu konuda emir verdiğinden şüphelenilen herkesin Uluslararası Ceza Mahkemesi dahil mahkeme önüne çıkarılması gerektiğine dikkati çekti.
Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin kurulmasını öngören Roma Statüsü'nde insanlığa karşı suç, sivil nüfusa karşı işlenen sistematik cinayet, işkence ve kaçırma olarak tanımlanıyor.
(Dünya Bülteni)