18-11-2008 19:02

Yine o kafa!

Ahmet Kekeç daha önce çeşitli muhafazakar yazarların da yaptığı gibi başörtüsünü savunmak adına kaş yapayım derken göz çıkaran bir değerlendirmede bulundu.

Yine o kafa!

İslam ve Hayat

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın önceki seçimlerde olduğu gibi önümüzdeki yerel seçimler arefesinde de hiç yüz kızarma belirtisi de göstermeden alenen din istismarına yönelip başörtülü ve çarşaflı bir grup kadına parti rozeti takması bugünün en çok tartışılan konularından biri oldu. Gerek CHP yandaşı medya organlarında ve gerekse CHP'ye muhalif yayın organlarında konuyla ilgili çeşitli görüşler dile getirildi. 

Daha birkaç ay öncesinde üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan kanun düzenlemesini militan söylemlerle iptal ettiren CHP'nin bu son derece sırıtan icraatı birçok köşe yazarı tarafından eleştirildi. CHP ve Genel Başkanı Deniz Baykal'a yönelik eleştirilerden biri de daha önce Vakit ve Yeni Şafak'ta yazan ve şimdi Star Gazetesi'nde yazı hayatını sürdüren Ahmet Kekeç'ten geldi.

Kekeç, "Buyrun, buradan yakın" başlıklı bugünkü yazısında Baykal'ı din istismarı yapmakla itham etti ve Baykal'ın artık her seçim dönemi öncesi mutad hale gelen "u" dönüşlerine değindi. Lakin Ahmet Kekeç daha önce çeşitli muhafazakar yazarların da yaptığı gibi başörtüsünü savunmak ve Baykal'ın başörtüsü istismarını eleştirmek adına kaş yapayım derken göz çıkaran bir değerlendirmede bulundu. Kekeç, "Eski Baykal, başörtüsü tercihinin ‘bireysel özgürlükle ilgili olmadığını’ savunuyordu. Hatta, bu 1 metrekarelik bez parçasına ‘bölücü’ ve ‘yıkıcı’ bir misyon bile yüklüyordu." cümlesiyle yüce Allah'ın emri, Müslüman kadının kimliği mesabesinde bulunan başörtüsüne "1 metre bez parçası" nitelemesinde bulunan muhafazakar yazarlar kervanına katıldı.

İslami değerleri savunmak yerine bu hayat kaynağı değerleri -statükoya "şirin" göstermek adına- tahrif etmeyi alışkanlık haline getirmiş olan bu muhafazakar kafalara söylenecek en isabetli söz şu olsa gerek:

Gölge etmeyin başka ihsan istemez! 

YORUMLAR
  • Sait Alioğlu   23-11-2008 22:35

    Yirmi yıla yakın bir süredir yukarıda adı geçen kişiyi Mektup Dergisi ve akabinde de İmza Dergisi'nin hem teknik işlerini yapan ve hem de bir dönem İmza Dergisi'nde yazdığı zamanlardan beri biliriz. Ağzı laf yapan, kalemi güçlü ve ne gariptir ki özellikle de doksanlı yıllarda köşe yazarlığı dönemlerinde sağcı cenaha en ufak bir eleştiri getirmeden ve şu anda zımmen de olsa savunduğu Baykal'lı CHP üzerinden, ton farkına ve adalet unsuruna bakmadan, tenezlül dahi etmeden sol kesime yönelik eleştiri bombardımanı içerisinde olmuştur. Meraklıları Yeni Şafak mevkutesinde Ahmet Kekeç ve M.Ertuğrul Yavuz müstearının yazdıklarına bakabilir. Geçmişte onunla yapılan bir söyleşide belirttiği gibi CHP'ye düşmanlığı babasından miras bir düşmanlıktır! Bu ruh hali bir dereceye kadar normal ama yukarıda da belirttiğimiz gibi, bir karşıtlık o tür bir ruh haline elbette indirgenemez! Yazarımızın yaptığı polemik içerisinde bulunan en önemli kişide Cumhuriyet'in yazarı Özdemir İnce'dir. Hakikaten de hakkını yememek lazım; Özdemir İnce'yi evire çevire mağlup ediyordu! Ama, o kişi kendilerini tanımlama açısından sol/sosyalist bir çizginin sahibi olmaktan ziyade Kemalist ve haliyle de faşistti! Ahmet Kekeç'e dönelim; Ahmet Kekeç, hayatının hiçbir döneminde ne geleneksel ve ne de öze uygun tevhidi çizgi üzere olan hiç bir İslami yapılanmannın içerisinde bulunmadı ve olmadı! Her zaman tek başına oldu, belki de aynı duygu ve düşünceleri paylaşmayan ve bunun yanında da belirtilen yapılanmalarda bulunmamış insanlarla bireyselkik/bireycilik konusunda kesişim gösterdiler. Böylesi bir kesişim gösterme haliyle o insanların daha erken bir dönemde havlu atmalarınna kaynaklık teşkil etti! Zira hesap verecekleri kimseleri yoktu. Bireydiler ve bireycidiyler ve gide gide İslam'ı da biteysel bağlamda değerlendirme moduna girdiler. Bu yargımız kesin bir ifade olmamakla birlikte o arkadaşların İslam anlayışı zaman içerisinde zihnen laikliğe, liberalliğe, konformizme ve salt bir kültürelliğe evrilmişti. O tür insanların bu yapısı camiamız için, pek te bilinmeyen şeyler değildi! Bu yapılıp edilenlerden yola çıkarak söyleyebilirsek eğer; Hayatınızın evreleri temel vaz geçilmez olan İslam'ın nuru, tevhidi özü ve o özden kaynaklanan bilgi birikimi ve kısmen de olsa sınanmış ve sınanmaya devam eden samimiyetle doluysa, yazıp çizmeleriniz, konuşmalarınız günün bağlamı içerisinde hakk'a şahitliğe kurguluysa ve her şeyden önce adalet ilkesini baz alıyor iseniz, yolunuz açık demektir. Ama aksi yönde ise işiniz zor demektir. Ki bu zorluk, penceremizden baktığımızda gözümüze görünen zorluktur. Ama muhataplarımız bunu bir zorluktan ziyade,kendileri açısından bir kaçış, rahatlık ve konformizm olarak telakki ediyorlarsa mesele yok demektir! Her şeyden önce durulan ve temel kalkış noktası çok önemlidir. Anlaşılan Ahmet Kekeç'te durulan nokta açısından baştan beri farklı kulvarlarda oldu! Ondan dolayı da geldiği noktanın "hatta, bu bir metrekarelik bez parçası" muhabbeti eğer maddi düzlemde matematiksel bir olguyu içeriyorsa başka, yok eğer Müslüman kadının onuru olarak İslam tarafından resmedilen bir emri hafife almak ve bu olumsuz(!) yaklaşımın muhfazakar demokrasinin tökezlediği zaman diliminde külliyen gündemden düşmesine yönelikse Allah'ın sözünden başka hiçbir sözün anlamı olmaz; "Nefsinizi ve ehlinizi yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyunuz "(tahrim-6) Hak söze ne demeli?! Sonuç müttakilerin ve hidayete tabi olanlarındır! Vesselam...

  • hutame   23-11-2008 10:44

    bu şahıs müslümanmı