LÂ DİYEMEMEK -III-
Hızır YILDIRIM
05-01-2020 13:09
Şuayb aleyhisselam güzel hitabından dolayı “Peygamberlerin Hatibi” lakabını almıştır. Hilebaz, ölçü ve tartıda çok hile yapan Medyen ve Eyke halkına ise Peygamber olarak gönderilmiştir. Kızlarından birini ise Hz. Musa ile evlendirmiştir.
Hile ve tartıda eksik verdiğinde çok kazanacağını zanneden ahmaklar, dünya hayatında her zaman var olmuşlardır. Bu ahmakların mevcudiyeti kıyamete kadar da devam edecektir. Ancak bu ahmakların akıbetleri ölüm, yeniden diriliş ve cehennem olacaktır. Peki değer miydi; “Lâ” diyemeyen Medyen ve Eyke halkı, kazançlarını haram yollardan değil de helal yollardan temin etselerdi, tefecilik yapmasalardı, insanların kanını emerek zengin olmasalardı, insanların omuzlarına basarak yükselmeselerdi, zarar mı ederlerdi?
Bugünün tefecisi, kan emicisi banka ve bankerler oldu, onların sonları daha da beter olacak.
Şuayb (as,) bu kâvmi sürekli “la” demeye, ondan sonra da “illallah demeye davet etti.
Kâvmi ise, Şuayb (as)’ın çağrısına sürekli kulak tıkadı ve yapmış oldukları haram ticaret, kazandıkları haram para, onlara hep lezzetli geldi.
Şuayb (as,) Allah’a çokça tevekkül eden, huşu içinde namaz kılan Resul idi. Kavminin, Şuayb (a.s) da en çok etkilendikleri husus, Şuayb (as)’nın huşu ve vakur bir şekilde kıldığı namaz idi.
“Ey Şuayb, atalarımızın ibadet ettiği şeyleri ve de mallarımız konusunda dilediğimizi yapmayı terk etmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysa sen akıllı ve uyumlu birisin” dediler. (Hud, 87)
Hilekârlık, eksik verme, aç bırakma, ambargo, faiz, tefecilik, haksız rekabet, adaletsiz taksimat, günümüzde maalesef had safhadadır. Devlet ise bunların birçoğunu da resmi olarak yapmaktadır. Toplum “lâ” bilincinden uzak olunca, tevhidin “illallah” kısmını, yani tevhidin kendisini anlamadılar veya işlerine gelmediği için anlamak istemediler. Köle gibi, hiç düşünmeden, akletmeden ilahi olmayan çağrıya kulak verdiler. Dünya hayatının aldatıcı cazibesine kandılar.
Hz. Musa, Kur’an’da tam 136 kez anılmıştır. Kuran’da en çok bahsi geçen peygamberdir. Hz. Şuayb’ın damadıdır. İsrailoğulları’na peygamber olarak gönderilmiş, davet ve tebliğ görevi ile vazifelendirilmiştir. İsrailoğulları onun vesilesiyle firavunun zulmünden kurtulmuşlardır. Kendisine Tevrat kitap olarak inzal olmuştur.
Yusuf ve Yakub (as)’dan sonra toplum ve liderleri “lâ” bilincinden, bir başka ifade ile Tevhid akidesinden uzaklaşıp yine şirke ve batıl inançlarına dönmüşler, Allah’ın şeriatinden tamamen yüz çevirmişlerdi. İman edenler ise bir hayli azalmıştı. Firavun ve düzenlerine karşı ise şirk sarayında iki güzide şahıs kalmıştı. Bunlar firavunun karısı Asiye ve mümin kişiydi.
“Lâ” bilincinden uzak firavun, kendisini “en üstün rab” olarak ilan etmiş, fakat en yakını olan hanımı Asiye’ye rabliğini kabul ettirememiştir. Hanımı ise, “lâ” bilinci güçlü, güzide bir mü’mine idi. Firavun ona işkence ettirse de, O, imanından zerre taviz vermedi. Rabbimiz ona cennette sayısız nimetler vermeyi vadetti.
Selâm olsun Asiye validemize… Selam olsun Asiyeleşmiş muvahhide kardeşlerimize!..
Firavun zalimane bir şekilde halkına zulmeden bir zalim idi. İsrailoğullarını köle etmiş, yeni doğan çocukları öldürüyordu.
İşte tam bu sırada, sarayına bebek olarak Musa (as) giriyordu. Saltanatını yok edecek bir çocuğu, kendi elleriyle sarayına almıştı, fakat ne firavun ne de onun sihirbazları farkında değildi.
Musa (as), sarayda yetişip olgunluk çağına gelmiş, kendisine hikmet verilmiş, firavunun israiloğullarına yaptığı zulümden rahatsızlık duyan yiğit bir genç olmuştu.
Ve hayat imtihanı bir kişiyi öldürerek başlıyordu.
Saraydan imanlı bir kişi, koşarak Musa’yı uyarmış, şehirden hemen çıkması gerektiğini söylemişti. “Hakkında ölüm hükmü vermek üzereler”.
Bizler de bazen koşmamız gerekiyor. Tebliğe aç olan kişiye, yardım isteyen kişiye, evi yanan kişiye yürüyerek değil; koşarak gitmek.
Medyen’e hicret de bu imtihan ile başlamıştı. Yolda yapmış olduğu dualar neticesinde, Rabbi ona yeni kapılar açacağının müjdesini veriyordu. Kendisi farkında olmasa bile, Yusuf (as) gibi Rabbi onunla beraberdi.
Senin rabbin, sahte rabler yerine Âlemlerin Rabbi olursa sırtın yere gelir mi?
İşte Musa (as) da, göndereceğin her hayra muhtacım diye Rabbinden yardım diliyordu.
Rabbi’de, onu Şuayb (as)’a damat ediyordu.
Orda kaldığı 10 yıllık süre dolunca, bu sefer ailesi ile tekrar yolculuğa başladı.
İnsan fıtrata uygun bir yaşamı hedeflerse, Rabbi ona, o güzel yolu açar ve yardımını hiç ummadığı yerden gönderir. Bir anlık kötü yolu tercih etse dahi, Allah (cc) o kötü yola giden tüm araçları ortadan kaLdırır ve günah ile kulu arasında engeller yaratır.
İnsan kendi tercihlerini kendi belirler. Başkalarının ise olumlu veya olumsuz bu sürece katkısı olur. Bu dünya hayatında iki yol var ey insanoğlu, üçüncüsü yok. Hak yol ve batıl yol, tercihini yap!..
Allah (cc), Tuva vadisinde Musa (as) ile konuşup ona peygamberlik verdi ve “lâ” bilincinden uzak firavun ve kavmine gönderdi. Sürekli yardım edecek olan Yüce Allah bir insanın yanında olursa, arkasında Rabbi Allah olursa, ona ne gam ne de keder dokunur. Senin dostun ve vekilin: Rahman ve Rahim olan Allah olursa, Muntakim olan yüce Allah olursa! insan neden korksun ki o zaman!..
Musa (as), firavunun “lâ” bilincinden uzak harap sarayına gelmesi, kendini ve halkını Allah’a kul olması için tebliğ etmesi, dilini yumuşak tutması önemli. Dinini yumuşak değil de dosdoğru anlatması daha da önemlidir. Firavunun ve halkının tebliğe olumlu veya olumsuz cevap vermesi kendilerini bağlar. Önemli olan tebliği eğmeden, bükmeden anlatılması bizi bağlar. Bizim ilk görevimiz Allah’a kul olmak, sonra uyarmaktır. Sonucu tayin etmek yüce Allah’a kalmıştır. İşte Musa (as)da bu şuur içindeydi. Kendini rab olarak ilan eden firavun, Musa ve kardeşi Harun (as) karşısında o kadar mucize gördüğü halde iman etmemesi onun için krallık koltuğunun ne kadar tatlı olduğunu göstermektedir..
Lâ bilincini en iyi kavrayan sihirbazlardı.
Allah’ın karşısında sihirleri tutmayan, gerçek mucizeleri gören sihirbazlar, kendilerini ve halkı büyüleyen sözde rahat ve konfor büyüsü ortadan kalkınca, Allah’ın burhanını gördüler, Musa ve Harun (as)’ın Rabbine hemen iman ettiler. Hem de ne iman!..
“Lâ” bilinci işte tam burada, insanı kölelikten kulluğa sevkediyor. İnsanı özgür kılıyor, kula kul olmaktan uzak tutuyor. Gerçek kurtuluş bu. İşkence ve ölüm, sonu ölümsüz bir hayat. Şehit ve şehadet, RAB katında ölü sayılmayan ve sonsuz rızıklandırılan bir hayatın başlangıç noktası. Ve bunu en iyi anlayan ise ancak gerçek müminlerin ta kendisi.
Günümüzde ekâbir insanlar, mal, makam, toprak parçası için büyülenmiştir. Bunları bu büyüden uyandırmak gerekmektedir. Firavunun, halkı parçalara bölen, onları manipüle ederek algılarını değiştiren nasıl sihirbazları varsa, her gün yanlı ve yanlış haberler yapan, insanların ahlaki çöküntüye uğratan medya ise günümüzün bir numaralı sihirbazıdır. Bir ‘tık’la uyutuyor, bir ‘tık’la ‘uyandırıyor’. Hepsi o kadar. Çünkü ipleri zalimlerin elinde, medya ne derse insanlar oraya doğru evriliyor. KUR’AN ile uyanan çok az. Büyüden uyanmaları için Musa ve Harun’lar lazım.
“Haydi o zaman kardeşler bu toplumu şaşalı büyüden kurtarmaya.”
Firavun, Haman ile askeri düzen, Karun ile ekonomik düzen, Belâm ile dini bozma düzeni diye zalimane bir sistem kurmuştu.
Firavun bu düzenin yıkılması, çarkının bozulmasını istemiyordu.
İnsanları ifsad eden zalim düzenleri kuranlar, o düzeni uygulayanlar ve o düzene gönül rahatlığıyla uyanlar, bu dünya hayatında stresli bir yaşam, ahirette ise sonsuz ve acıklı bir akıbet onları bekliyor.
Musa (as), kavmi israiloğullarını, firavununun zulmünden kurtarıp “lâ” bilincini kavmine aşılamaya başlamıştı ki, daha Kızıldeniz’e varır varmaz cıvıttılar. Musa (as)’a güven duymuyorlardı.
Mısır’da birçok mucizelere tanık oldukları halde, yinede Allah’ın yanlarında olduklarını hesaba katmıyorlardı. Musa (as), denize Allah’ın emri ile asasını vurunca deniz ikiye ayrıldı ve karşıya geçtiler ve firavunun zulmünden kurtuldular.
Firavun ise askerleri ile denizde boğulup gitti. Boğulma anı yaklaşınca firavun “Musa ve Harun’un Rabbine imam ettim” dedi. Fakat iş işten geçmişti. Ölüm anında, bazı gaybi perdeler açıldıktan sonra imanın fayda etmeyeceğini Rabbimiz bize kitab-ı Hakim’inde bildiriyor.
Günümüz insanı da aynı değil mi. Ömrünün en verimsiz çağı olan yaşlılıkta tövbe eder, emekli olunca tövbe eder, cazibesi kalmayınca tövbe eder, pazarlıklı tövbe eder, eder de eder ama ne fayda!..
Denizi geçince karşıda puta tapan bir kavim buldular. İsrailoğulları Musa (as)’a “bize de bir put yapsana” diye istekte bulundular. Daha yeni deniz yarılıp büyük mucizeyi gördükleri halde put istemeleri ne garip değil mi! Bu kavmin Allah ile ciddi problemleri var güven duymuyorlar bir türlü.
İşte buda imtihanın farklı boyutu. Bugünün insanı da benzer özellik taşıyorlar. Verilen bunca nimetle yetinmeyip daha fazlasını ve haramları tatmak istemeleri, günah çukuruna dalınca o düşkünlükten kopamamalarıdır.
Bu kavim inek kesmekle imtihan olundu. Musa (as)a bir sürü mazeretler sundular az kalsın onu da yapmayacaklardı.
Musa (as) tur dağına Allah cc ile görüşmeye gidince kâvmi yine başlarındaki Samiri denen alçak adam, mühendislik bilgisiyle böğüren bir buzağı heykeli yaptı. “lâ” diyemeyen bu kavim, buzağı putuna tapmaya başladılar. Musa (as) gecikince Musa sizi unuttu diye yaygara çıkardılar. Bu tip insanlar sürekli mazeret üretir, kendi putunu yapar sonra tapmaya başlar. Boş bırakılmaya gelmeyecek bir kavim maalesef.
Musa (as) gelince elindeki şeriat kanunlarının yazılı olduğu levhaları yere attı ve kavmine müdahale etti. Kendi kardeşini azarladı. Putun karşısında eğilmediği halde müdahale etmeyenleri, puta tapanları ve put yapıcısı Samiri’yi azarladı. Yaptıkları buzağı heykelini parçaladı ve denize attı. Samiri’yi de kavminden uzaklaştırdı.
Pekala şeriat kanunlarını niye yere attı diye sorarsak? İlk önce şeriat kanunlarını anlatmak fayda vermeyecekti, müdahale edilmesi gerekiyordu ve öyle de yaptı. Sonra Allah’ın emirlerini laf anlamak ve dinlemeyen istemeyen bu kavme anlattı.
Yüce Allah yine de bu kavmin rızkını kesmedi ve bol bol verdi. İsrailoğullarına hazır verilen yiyecek kudret helvası ve bıldırcın eti, hiç zahmet çekmeden göklerden hazır halde geldi. Ne mi oldu dersiniz? Bildiniz!.. O yiyecekten bıktıklarını, yerin bitirdiği soğan, sarmısak, mercimek vs. istemeleri sonunda Allah (cc), onlara izzet yerine, aşağılık damgası vurdu. İyi olanı istememek, Allah’tan gelene ve resulüne güvenmemek bu kavimde hep olagelmiştir. İnsanoğlu sözde beşer ağalara güvenir, rezzak sahibi olduğunu sanır, Allah’ın el-Rezzak sahibi olduğunu unutur veya ağaya güvendiği kadar haşa Allah’a güvenmez.
Allah da onları tih çölüne sürdü, orda şaşkın şaşkın dolaştılar. Birçoğu orda helâk oldu.
Siyonist Yahudiler insanlığın ve Müslümanların en büyük düşmanı şeytanlaşmış insanlardır. Bugünde Filistin halkına etmediği zülüm kalmadı. İsraili destekleyen Samiri babaları bir hayli çoktur. Hastalıklı ataları Samiri gibi yer altında fitne üreten dostları hep vardırlar ama! Allah müsade ettiği kadar, biz müslümanların eliyle bu fitne odaklarını bertaraf etmemizi ister.
İnşaAllah o günler yakın olsa gerek.
- 30-11-2024 SEVGİSİZLİK DUVARI İNŞA ETMEK!
- 14-11-2024 DOĞMA EY ÇOCUK!
- 02-11-2024 DÖRT AYET ÇINLAR KULAĞIMDA!
- 17-10-2024 HANİ KUR'AN'A SORACAKTIK?
- 03-10-2024 TEKNOLOJİ VE ONUN GÜDÜMÜNDEKİ İNSAN!
- 16-09-2024 ÇEVİR SAYFALARINI!
- 06-09-2024 SİYONİZM: İNSANLIĞIN DÜŞMANI
- 29-05-2024 KÜRESEL TANRICIKLAR(!)
- 29-04-2024 KUR'AN HAYATIMIZIN NERESİNDE?
- 05-02-2024 DİYARBAKIRLI RAMAZAN HOCA
- 16-01-2024 GAZZE'DEN YAYILAN IŞIK!
- 15-01-2024 GAZZE'DEN YAYILAN IŞIK!
- 15-12-2023 EBÛ UBEYDE!
- 02-12-2023 GAZZE: İSLÂM ÜNİVERSİTESİ!
- 15-11-2023 FİLİSTİN; ÜMMETİN DİRİLİŞİ!
- 27-10-2023 ÜMMETİN KANAYAN YARASI: FİLİSTİN!
- 13-10-2023 BEKLE BİZİ EY FİLİSTİN!
- 01-09-2023 DUA: HAYATIN NİRENGİSİ -II-
- 05-08-2023 KINADIK, KINANACAK DURUMA DÜŞTÜK
- 17-07-2023 ŞİKAYETİM VAR..!
- 04-07-2023 RUH-BEDEN İLİŞKİSİ
- 02-06-2023 ALLAH'IN DİNİ ÜZERE Mİ YAŞIYORUZ?
- 15-05-2023 ŞİİR: SÖYLESENE EY DÜNYA!
- 05-05-2023 DUA HAYATIN NİRENGİSİ -1-
- 30-03-2023 NEYDİK NE OLDUK?
- 15-03-2023 ŞİİR: SEHER VAKTİ!
- 04-03-2023 DEPREM Mİ YIKICI İNSAN MI?
- 15-02-2023 KIRILAN FAY'LAR
- 01-02-2023 İNSANLIĞIN DÜNYA SERÜVENİ -1-
- 17-01-2023 DAĞLAR! (ŞİİR)
- 02-01-2023 UNUTULAN İBADET TEFEKKÜR
- 19-12-2022 SESSİZ ÇIĞLIK
- 07-12-2022 EY İNSAN, KENDİNİ TANIYOR MUSUN!
- 04-10-2022 ÖLÜM HAKKINDA DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLAR!
- 21-08-2022 "BÜYÜ EY ÇOCUK!.."
- 17-07-2022 HANGİ SAFTASIN?
- 29-06-2022 OLMAYAN KITLIK ve OLAN PAHALILIK!
- 16-06-2022 DOYMADIN MI EY NEFSİM!.. (ŞİİR)
- 01-06-2022 BEYNİMİZDE ÇÖP TAŞIMAK
- 21-05-2022 İMTİHAN -II-
- 30-04-2022 YOLDAKİ İŞARET LEVHALARI
- 02-04-2022 BÜYÜNÜN ETKİSİNDEKİ İNSANLIK
- 19-03-2022 İMTİHAN -I-
- 06-03-2022 ONLAR BİR ÜMMETTİ GELDİ GEÇTİ
- 15-02-2022 GÖRDÜM!..
- 31-01-2022 ANLIK HAYAT BU DÜNYA
- 15-01-2022 SELÂM OLSUN GARİPLERE!
- 29-12-2021 LÂ DİYEMEMEK -VI-
- 19-12-2021 GARİPTİR ŞU ÇOCUK GARİP! (ŞİİR)
- 03-12-2021 FURKAN ile HAYATA BAKABİLMEK
- 02-11-2021 GERÇEK BİR DÂVÂ ADAMI AHMED KALKAN HOCA
- 03-10-2021 BÂTIL UYUTUR, İSLAM DİRİLTİR!
- 01-09-2021 GERÇEK SEVGİ
- 01-08-2021 KORKU ÜZERİNE
- 01-07-2021 İNSANLIĞIN ÜÇ DÜŞMANI -III-
- 28-05-2021 İNSANLIĞIN ÜÇ DÜŞMANI -II-
- 07-05-2021 İNSANLIĞIN ÜÇ DÜŞMANI -I-
- 11-04-2021 SON NAMAZ
- 27-02-2021 NE ÇOK ŞEY KAYBETTİK -II-
- 19-02-2021 NE ÇOK ŞEY KAYBETTİK -ı-
- 01-02-2021 MEZUNİYET TÖRENLERİ (ARASAT MEYDANI)
- 30-12-2020 İSLAM MEKTEBİNDEN MEZUN OLMAK
- 05-12-2020 İNSAN, YÜCE ALLAH'I SORGULAYABİLİR Mİ?
- 13-11-2020 KADIN MUTLULUĞU NEREDE ARAMALI?
- 08-10-2020 RABBİMİZ BİZDEN NE İSTER?
- 05-09-2020 GÜL YAPRAĞI OLABİLMEK
- 03-08-2020 BİR HİKÂYE ÜZERİNDEN HAYATIN ANLAMI
- 01-07-2020 GELİN KUR’AN İLE HAYATI OKUYALIM
- 10-05-2020 KORONA İLE MEÇHULE YOLCULUK
- 09-04-2020 “KORONAVİRÜS” MÜ? “ŞİRKVİRÜS” MÜ?
- 24-03-2020 KUDÜS'TE İZ ARAMAK
- 20-03-2020 LÂ DİYEMEMEK -V-
- 07-02-2020 LÂ DİYEMEMEK -IV-
- 05-01-2020 LÂ DİYEMEMEK -III-
- 04-12-2019 LÂ DİYEMEMEK -II-
- 10-11-2019 LÂ DİYEMEMEK -I-
- 06-10-2019 SU VE ATEŞ CEZA MI MÜKAFAT MI?
- 05-09-2019 AİLE OLMAK -III-
- 30-07-2019 AİLE OLMAK -II-
- 05-07-2019 AİLE OLMAK -ı-
- 04-06-2019 MÜSLÜMANIN BAYRAMI, KÂFİRİN BAYRAMI
- 06-05-2019 ADİL ŞAHİTLERDEN OLMAK
- 03-04-2019 İNSANIN TOPRAKLA SERÜVENİ
- 05-03-2019 KOŞMAK AMA NEREYE
- 20-01-2019 YAPMAMIZ GEREKENLERİ YAPMAMAK ZULÜMDÜR
- 02-01-2019 DÜNYA HAYATI
- 04-12-2018 KARDEŞLİK ÜZERİNE
- 06-11-2018 21. YÜZYILDA ÇOCUK OLMAK
- 01-10-2018 İSLAM VE BATIL DÜZENLER -II-
- 07-09-2018 İSLAM VE BATIL DÜZENLER -I-
- 31-07-2018 DİKKAT! ŞİRK AMELLERİ YOK EDER
- 11-06-2018 TAKVA AYI RAMAZAN
- 25-04-2018 RASULULLAH'IN AHLAKI VE BİZİM AHLAKIMIZ
- 04-04-2018 ÖLÜM GERÇEĞİ
- 26-02-2018 VASAT (DENGELİ) ÜMMET
- 29-01-2018 ÖZELEŞTİRİ
- 08-12-2017 ÖMÜR BOYU EĞİTİM
- 16-10-2017 HABERİN VAR MI?
- 26-07-2017 MAGAZİN MÜSLÜMANLIĞI!
- 14-05-2017 MODERNİZMİN GİRDABINDA OLAN İNSANLIK!
Makaleler
Hava Durumu