LÂ DİYEMEMEK -VI-
Hızır YILDIRIM
29-12-2021 11:59
Davud aleyhisselam, Kur’an’da 16 kez ismi zikredilen bir peygamberdir. Sesinin güzelliği ile bilinen Davud Peygamberin sesi o kadar güzeldi ki, ona dağlar ve kuşlar eşlik ederdi. Peygamberlik vazifesinden evvel, Talut’un ordusunda asker olarak savaşmıştır. Peygamberlik göreviyle beraber, İsrailoğulları’na meliklik yapmıştır. Asıl mesleği demirciliktir ve Davud aleyhisselama kitap olarak Zebur indirilmiştir.Tih çölüne sürülen Musa (as)’ın kavminden birçoğu öldü. Peygamberlik müessesesi, Musa (as)’dan sonra çeşitli isimlerin yanı sıra Davud aleyhisselam ve oğlu Süleyman aleyhisselam ile devam etti.
“Lâ bilincini” bir türlü kavramak istemeyen Samirilerin soyu az da olsa vardı.
Davud (as), Talut’un ordusunda genç neferdi.
Talut ve İsrailoğulları sefere çıktıkları bir zaman diliminde, bir ırmaktan geçmeleri gerekiyordu. Ancak Allah azze ve celle, Talut ve askerlerine ırmağı geçerken bir avuç dışında, fazla su içmemeleri konusunda emir buyurdu. Çok susayan ordu için bu imtihan büyük bir imtihandı. Allah azze ve celle ordunun içerisinden, en ufak bir imtihanda bile orduyu yarı yolda bırakacak, “La bilincinden” uzak, iradesi zayıf halkaları temizlemek istiyordu. Ve beklenen oldu. “Lâ bilincini” kavrayamamış zayıf halkalar sudan kana kana içti ve döküldüler. Talut’un ordusu, Calut ve ordusuna karşı sayısal olarak zayıflamıştı. Ancak Allah katında, nicelikten ziyade nitelik daha önemliydi ve Talut’un ordusu bunun bilincindeydi. Davud (as) ve “lâ bilincini” kavramış nice az müminler, sayısal olarak az da olsa savaşta Allah’ın yardımıyla galip geldi. Davud (as), küfrün başı olan Calut’u öldürdü.
Müminler, Câlût ve askerlerinin karşısına çıktıklarında dediler ki: “Ey Rabb’imiz! Üzerimize sabır yağdır. Ayaklarımızı sabit kıl. Kâfirler güruhuna karşı bize yardım et.”
"Böylece Allah’ın izniyle onları mağlup ettiler. Davud, Câlût’u öldürdü. Allah, Davud’a hükümdarlık ve hikmet verdi. Ve dilediği şeyleri ona öğretti. Eğer Allah, insanların bir kısmını diğerleriyle savmasaydı, yeryüzü mutlaka fesada uğrardı. Fakat Allah, âlemlere karşı lütuf sahibidir." (Bakara Suresi 250 – 251)
Davud (as)'ın, dik duruşu, hikmetli bakışı, adil oluşu, Allah’ın isteği doğrultuda yaşaması, yeryüzünün halifesi ve hükümdar peygamber oluşu Allah’ın ona bir lütfüdür.
Oğlu Süleyman aleyhisselama da, böyle güzel bir babadan yetişmesi sonucunda, Allah'ın bir lütfu olarak, önce peygamber seçilmiş, ardından mucize olarak yeryüzünde yaşayan hayvanlar, rüzgâr ve cinler kendisinin hizmetine verilmiştir.
Allah azze ve cellenin hazineleri biter mi? Yeter ki kul hak edecek eylem ve salih amel işlesin.
Bugün bizler, Allah’ın yardımını alamıyorsak hak etmediğimizdendir. Ellerimizle yapmış olduğumuz günahlar yüzünden, “tembelizm” hastalığından, birbirimize kol kanat geremediğimizdendir.
Allah azze ve celle, zalimlerin zulmünü bizim ellerimizle def etmek ister, vahdet olmamızı, güzel amellerde sabır göstermemizi ister. İşte bunları hak ettiğimizde, Allah'ın yardımı fevc fevc yağacaktır. İnanın buna engel olan biziz.
Allah azze ve celle, Kur’an’ı Hâkiminde, Muhammed Suresinin 7. Ayetinde, “Ey iman edenler! Eğer siz, Allah’ın davasına yardım ederseniz, Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı İslâm üzerine sabit tutar” buyurmaktadır.
Peki, Allah azze ve celle neden kâfirlere, zalimlere karşı bize yardım etmiyor? Bu sorunun tek cevabı var. Vahdet olmaktan uzak, parça parça parçalanmış, Allah'ın davasının yüceltilmesinden çok, kendi çıkarlarını düşünen bir topluluğa Allah neden yardım etsin ki? Biz Allah'ın davasına hakkıyla, Allah'ın arzu ettiği şekilde yardım etmiyoruz ki, Allah bize yardım etsin.
Şu insan ne gariptir ki! Puta, aya, güneşe tapar. Kendilerini, bu kâinatı ve içindekileri yoktan yaratan Allah’a kulluk etmez.
Sebe kâvmi ve melikesi, Allah’ı bırakıp güneşe secde ediyorlardı. O bölgenin güçlü orduları kendi ellerindeydi. Süleyman aleyhisselamın daha güçlü ve karşı konulmaz ordularını görünce, bu güce itaat etme zorunluluğunu hissettiler. Allah’ın ordularına ne yapabilirlerdi ki?
Çıplak gözle görünmeyen mikroplar bile, Allah’ın bir emri ile koca bir topluluğu tarumar edebilirler.
Ey insan! Gücün yetiyorsa ölümü yensene!
Eyyub (as) da, önce zenginlik, sonra fakirlik, daha sonra da evlat ve hastalıkla imtihan edildi. Malı ve mülkü, ailesi elinden gidince, isyan etmeyip sabretti ve Allah’ın emrinin dışına çıkmadı.
“İnsana gelince, Rabbi onu imtihan edip kendisine ikramda bulunduğunda ve bolca nimetler verdiğinde, o: “Rabb’im bana ikram etti” der.
Ama Rabb’i onu imtihan edip rızkını daralttığında ise: “Rabb’im beni önemsemedi” der." (Fecr Suresi 15 – 16)
Eyyub (as), bu ayetlerin bahsettiği nankör insanlardan olmadı. Tevekkül edip, tek dayanağı ve tek Rabbi olan Allah (cc)’a yalvardı.
Hastalığı uzun sürdü, ona da sabrederek bizler için de sabır timsali oldu. Neye ve kime iman edeceğini iyi biliyordu. Allah uğrunda neleri feda edeceğini çok iyi kavramıştı. Lâ ilahe illallah demesi ve tevekkül etmesinin sonucu olarak Allah azze ve celle, kaybettiklerini tekrar ve misli ile ona geri verdi. Sıkıntılı haline hiç isyan etmeyerek illallah sarayına, oradan da sonsuz cennet sarayına girdi.
Yunus (as), insanlığa gönderilen bir diğer elçi idi. Kavmi bir türlü “lâ” diyemiyordu. Atalarından öğrendikleri dinleri, Yunus alehisselamın tebliğ ve davetinin önüne geçiyordu. Yunus peygamber, ne kadar tebliğ etse onlar kulaklarını tıkıyor, ne yazık ki hakka dönmüyorlardı.
Yunus (as), halkının bunaltıcı baskısından ve davetine icabet etmemesinden dolayı, Allah’ın izni olmadan maalesef görev yerini terk edip bulunduğu yerden hicret etti. Gemi ile giderken fırtınaya tutulması, gemiden atılıp balığın yutması ve balığın karnında pişman olup tevbe etmesi, tevbenin kabulü ile iman eden kâvmine dönmesi neticesinde kâvmi iman hakikatini görüp iman şerefiyle şereflendiler.
Yunus (as)’ın tevbesi dostlar çok güçlüydü. Âlemlerin Rabbi olan Allah'ın bu tevbeyi kabul etmesi gecikmedi ve duasına icabet etti.
“Balık sahibi (Yunus’u) da hatırla. O, bir zaman (kavmine) kızıp gitmişti. Kendisini asla sıkıştırmayacağımızı sanmıştı. Derken karanlıklar içinde: “Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Seni tenzih ve tesbih ederim. Şüphesiz ben zâlimlerden oldum!” diye nida etti." (Enbiya Suresi 87)
Allah’ın dinine hakkıyla yardım edemeyen, tebliğ ve davette üzerine düşen sorumluluğu yerine getiremeyen bizlerin de, aynı Yunus peygamberin duasında olduğu gibi, sorumluluklarımızı yapmamızı engelleyecek tüm bahanelere “Lâ” dedikten sonra, Ya Rabbi ben nefsime zulmettim dememiz, ölüm gelinceye kadar bu imanda olmamız, bize de kazandıracaktır.
Hz. İlyas, Kur’an’da 3 kez anılmıştır. İsrailoğullarının Ba’l putuna tapan bir kabilesine peygamber olarak gönderilmiştir.
Hz. Elyesa, Kur’an’da 2 kez anılmış ve Hz. İlyas’a yardımcı olarak görevlendirilmiştir.Hem İlyas (as), hem de Elyasa (as), Babil halkını, Ba’l putuna tapmaktan sakındırmaya çalıştılar. Ancak Babil halkı da, diğer kavimler gibi kulaklarını Hakka tıkadı. İlyas ve Elyesa peygamber, görevlendirildikleri kavimlerinin davete icabet etmeleri noktasında belki istediklerini alamadılar ancak, Allah’ın emrini dinlediler ve görevlerini layıkıyla yerine getirdiler.
Lâ diyemeyen babil kavmi kaybetti. İlyas ve Elyasa (as) ise kazandılar.
Hz. Zekeriyya, Kur’an’da 7 kez anılmıştır. Hz. Süleyman’ın neslinden gelmiştir. Kudüs’te Hz. Meryem’i himayesi altında korumuştur. İsrailoğulları tarafından şehit mertebesine ulaştırılmıştır.
Hz. Yahya, Kur’an’da 5 kez anılmıştır. Hz. Zekeriya’nın oğludur. Adı kimse tarafından kullanılmamış ve Allah tarafından konulan özel bir isimdir.
İmrân ailesinden, İmrân’ın hanımı Hanne validemiz, herkesin kolay kolay yapamayacağı bir şey yaptı. Karnındaki çocuğu Allah’a adadı. Ve bu hareketi, onu Allah katında üstün kıldı. Allah cc onun hâlisane yaptığı tüm dualarına icabet etti. Allah cc onun adanmışlığını güzel bir kabul ile kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi (eğitip) yetiştirdi. Allah cc, Hanne validemizden dünyaya gelen Meryem validemizi her türlü kötülükten ve şeytandan korudu. Çünkü Meryem validemiz, yakın bir gelecekte çok büyük bir misyon yüklenecekti. Allah’ın babasız yaratacağı, “ol kelimesi” İsa peygamberi dünyaya getirecekti.
Zekeriyya her mabede girdiğinde Meryem (as)’ın yanında çeşitli yiyecek bulur ve “Ey Meryem (her gün bu yiyecekler) sana nereden geliyor?" sorusuna cevaben, tevekkül sahibi Hz. Meryem ise, “Bu, Allah katındandır. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verendir” derdi. Evet, aynı Hz. Meryem’in dediği gibi, Allah dilediğine sınırsız verir. Ve kullarına karşı da çok merhametli ve çok cömerttir. Yeter ki biz kulluğumuzda samimi olalım.
Zekeriyya (as), kendisi yaşlı, hanımı ise kısır bir karı-kocaydılar. Zekeriyya (as) mabette bir gün dua ederken kendisine Yahya (as) müjdelendi. Zekeriya (as) şaşkındı. Nasıl olurdu? Kendisi yaşlıyken, hanımı da kısırken bu nasıl mümkündü? Bu tıbben mümkün değildi. Ancak tıbbı da yaratan Allah değil miydi? O “ol” dedikten sonra her şey boyun eğmiyor muydu?
Ve Zekeriyya peygamberin Yahya adında bir yavrusu oldu. İşte Rabbimiz mülkünden sınırsız verince böyle verir ve onun mülkünden hiçbir şey de eksilmez.
Zekeriyya (as) ve oğlu Yahya (as), sapmış ve Tevrat’ı tahrif etmiş İsrailoğullarına Allah’ın emirlerini doğru bir şekilde anlatmışlardı. Bu kavim davete icabet etmedi. “Lâ” demekten çok uzak olan bu kavim, sürekli düşmanlık ve kin güttüler, sonunda iki peygamberi de şehit ettiler.
İsrailoğulları, birçok mucize gördükleri halde, hatta birçok Resuller kendi akrabalarından oldukları halde onlara itibar etmemişlerdir. Allah cc onlara merhamet edip sayısız nimetler gönderdiği halde “lâ” diyememişler, birçok peygamberi de şehit etmişlerdir.
Meryem (as)’a iftira atmışlar, İsa (as), bebekken beşikte konuşmasına rağmen, kavmine “Ben Allah’ın peygamberi, Meryem oğlu İsa’yım” demesine, böylesine büyük bir mucizeye şahitlik etmelerine rağmen yine de inanmamışlardır. Bu mucizeyi görüp daha sonra ona inanan Yahudiler ise, bu sefer de ölçüyü kaçırarak onu (hâşâ) Allah’ın oğlu diye nitelemişler ve ilahlaştırmışlardır.
Hristiyanlar ve Yahudiler hiçbir zaman “lâ” diyemediler. Yahudiler, (hâşâ) Üzeyir Allah’ın oğludur dediler. Hristiyanlar ise (hâşâ) İsa Mesih Allah’ın oğludur dediler ve kâfir oldular.
Sürekli isyan, taşkınlık, tuğyan içinde zulmedici bir kavim oldular. Hala olmaya da devam ediyorlar. Bugün dünyada zülüm ve kargaşa varsa, altında hep bu zalimlerin imzası var. Bu zalim kâfirleri örnek alırsak ateş bize de dokunur.
İsa (as)’ı hep kurtarıcı olarak beklediler. Gelince de yapmadıkları zulüm kalmadı. Sayısız mucize gördükleri halde, kendi akrabaları olduğu halde onu öldürmeye kalktılar.
Yüce Allah onların tuzaklarını bertaraf etti. O kadar nimete gark oldular ki, o nimet başlarını döndürdü de, iman nimetinden çok azı dışında hiç nasipleri olmadı. Nasipsizler!
Bu azgın toplum, kutsallık üretip, Allah’a kulluk yolunu tıkadı. Halkı uyutup, soyup soğana çevirdi. Azgın azınlık bugüne kadar insanlığı uyutup her türlü soygun ve talanı yaptı. Yapmaya da maalesef devam ediyor.
Çağdaş köle sınıfı olan bu halkı da, belâm kılıklı sözde hocalar aldattı. Gerçek İlah olan Allah’ı hakkıyla tanıtmadılar ve anlatmadılar.
Gerçek Rabb olan Allah’ı, biz mümin şahsiyetler tanıtacak ve sabırla, bıkmadan, usanmadan bu topluma anlatacağız ve bu toplumu biz dönüştüreceğiz İnşaAllah.
YORUMLARHenüz Yorum Yok !Diğer Yazıları
- 30-11-2024 SEVGİSİZLİK DUVARI İNŞA ETMEK!
- 14-11-2024 DOĞMA EY ÇOCUK!
- 02-11-2024 DÖRT AYET ÇINLAR KULAĞIMDA!
- 17-10-2024 HANİ KUR'AN'A SORACAKTIK?
- 03-10-2024 TEKNOLOJİ VE ONUN GÜDÜMÜNDEKİ İNSAN!
- 16-09-2024 ÇEVİR SAYFALARINI!
- 06-09-2024 SİYONİZM: İNSANLIĞIN DÜŞMANI
- 29-05-2024 KÜRESEL TANRICIKLAR(!)
- 29-04-2024 KUR'AN HAYATIMIZIN NERESİNDE?
- 05-02-2024 DİYARBAKIRLI RAMAZAN HOCA
- 16-01-2024 GAZZE'DEN YAYILAN IŞIK!
- 15-01-2024 GAZZE'DEN YAYILAN IŞIK!
- 15-12-2023 EBÛ UBEYDE!
- 02-12-2023 GAZZE: İSLÂM ÜNİVERSİTESİ!
- 15-11-2023 FİLİSTİN; ÜMMETİN DİRİLİŞİ!
- 27-10-2023 ÜMMETİN KANAYAN YARASI: FİLİSTİN!
- 13-10-2023 BEKLE BİZİ EY FİLİSTİN!
- 01-09-2023 DUA: HAYATIN NİRENGİSİ -II-
- 05-08-2023 KINADIK, KINANACAK DURUMA DÜŞTÜK
- 17-07-2023 ŞİKAYETİM VAR..!
- 04-07-2023 RUH-BEDEN İLİŞKİSİ
- 02-06-2023 ALLAH'IN DİNİ ÜZERE Mİ YAŞIYORUZ?
- 15-05-2023 ŞİİR: SÖYLESENE EY DÜNYA!
- 05-05-2023 DUA HAYATIN NİRENGİSİ -1-
- 30-03-2023 NEYDİK NE OLDUK?
- 15-03-2023 ŞİİR: SEHER VAKTİ!
- 04-03-2023 DEPREM Mİ YIKICI İNSAN MI?
- 15-02-2023 KIRILAN FAY'LAR
- 01-02-2023 İNSANLIĞIN DÜNYA SERÜVENİ -1-
- 17-01-2023 DAĞLAR! (ŞİİR)
- 02-01-2023 UNUTULAN İBADET TEFEKKÜR
- 19-12-2022 SESSİZ ÇIĞLIK
- 07-12-2022 EY İNSAN, KENDİNİ TANIYOR MUSUN!
- 04-10-2022 ÖLÜM HAKKINDA DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLAR!
- 21-08-2022 "BÜYÜ EY ÇOCUK!.."
- 17-07-2022 HANGİ SAFTASIN?
- 29-06-2022 OLMAYAN KITLIK ve OLAN PAHALILIK!
- 16-06-2022 DOYMADIN MI EY NEFSİM!.. (ŞİİR)
- 01-06-2022 BEYNİMİZDE ÇÖP TAŞIMAK
- 21-05-2022 İMTİHAN -II-
- 30-04-2022 YOLDAKİ İŞARET LEVHALARI
- 02-04-2022 BÜYÜNÜN ETKİSİNDEKİ İNSANLIK
- 19-03-2022 İMTİHAN -I-
- 06-03-2022 ONLAR BİR ÜMMETTİ GELDİ GEÇTİ
- 15-02-2022 GÖRDÜM!..
- 31-01-2022 ANLIK HAYAT BU DÜNYA
- 15-01-2022 SELÂM OLSUN GARİPLERE!
- 29-12-2021 LÂ DİYEMEMEK -VI-
- 19-12-2021 GARİPTİR ŞU ÇOCUK GARİP! (ŞİİR)
- 03-12-2021 FURKAN ile HAYATA BAKABİLMEK
- 02-11-2021 GERÇEK BİR DÂVÂ ADAMI AHMED KALKAN HOCA
- 03-10-2021 BÂTIL UYUTUR, İSLAM DİRİLTİR!
- 01-09-2021 GERÇEK SEVGİ
- 01-08-2021 KORKU ÜZERİNE
- 01-07-2021 İNSANLIĞIN ÜÇ DÜŞMANI -III-
- 28-05-2021 İNSANLIĞIN ÜÇ DÜŞMANI -II-
- 07-05-2021 İNSANLIĞIN ÜÇ DÜŞMANI -I-
- 11-04-2021 SON NAMAZ
- 27-02-2021 NE ÇOK ŞEY KAYBETTİK -II-
- 19-02-2021 NE ÇOK ŞEY KAYBETTİK -ı-
- 01-02-2021 MEZUNİYET TÖRENLERİ (ARASAT MEYDANI)
- 30-12-2020 İSLAM MEKTEBİNDEN MEZUN OLMAK
- 05-12-2020 İNSAN, YÜCE ALLAH'I SORGULAYABİLİR Mİ?
- 13-11-2020 KADIN MUTLULUĞU NEREDE ARAMALI?
- 08-10-2020 RABBİMİZ BİZDEN NE İSTER?
- 05-09-2020 GÜL YAPRAĞI OLABİLMEK
- 03-08-2020 BİR HİKÂYE ÜZERİNDEN HAYATIN ANLAMI
- 01-07-2020 GELİN KUR’AN İLE HAYATI OKUYALIM
- 10-05-2020 KORONA İLE MEÇHULE YOLCULUK
- 09-04-2020 “KORONAVİRÜS” MÜ? “ŞİRKVİRÜS” MÜ?
- 24-03-2020 KUDÜS'TE İZ ARAMAK
- 20-03-2020 LÂ DİYEMEMEK -V-
- 07-02-2020 LÂ DİYEMEMEK -IV-
- 05-01-2020 LÂ DİYEMEMEK -III-
- 04-12-2019 LÂ DİYEMEMEK -II-
- 10-11-2019 LÂ DİYEMEMEK -I-
- 06-10-2019 SU VE ATEŞ CEZA MI MÜKAFAT MI?
- 05-09-2019 AİLE OLMAK -III-
- 30-07-2019 AİLE OLMAK -II-
- 05-07-2019 AİLE OLMAK -ı-
- 04-06-2019 MÜSLÜMANIN BAYRAMI, KÂFİRİN BAYRAMI
- 06-05-2019 ADİL ŞAHİTLERDEN OLMAK
- 03-04-2019 İNSANIN TOPRAKLA SERÜVENİ
- 05-03-2019 KOŞMAK AMA NEREYE
- 20-01-2019 YAPMAMIZ GEREKENLERİ YAPMAMAK ZULÜMDÜR
- 02-01-2019 DÜNYA HAYATI
- 04-12-2018 KARDEŞLİK ÜZERİNE
- 06-11-2018 21. YÜZYILDA ÇOCUK OLMAK
- 01-10-2018 İSLAM VE BATIL DÜZENLER -II-
- 07-09-2018 İSLAM VE BATIL DÜZENLER -I-
- 31-07-2018 DİKKAT! ŞİRK AMELLERİ YOK EDER
- 11-06-2018 TAKVA AYI RAMAZAN
- 25-04-2018 RASULULLAH'IN AHLAKI VE BİZİM AHLAKIMIZ
- 04-04-2018 ÖLÜM GERÇEĞİ
- 26-02-2018 VASAT (DENGELİ) ÜMMET
- 29-01-2018 ÖZELEŞTİRİ
- 08-12-2017 ÖMÜR BOYU EĞİTİM
- 16-10-2017 HABERİN VAR MI?
- 26-07-2017 MAGAZİN MÜSLÜMANLIĞI!
- 14-05-2017 MODERNİZMİN GİRDABINDA OLAN İNSANLIK!
Makaleler
Hava Durumu