`Andımız` dayatmasına İstanbul`da protesto
MAZLUMDER İstanbul Şubesi, ilköğretim kurumlarında okutulan “Andınız” dayatmasının kaldırılması için İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde protesto ve basın açıklaması gerçekleştirdi.
Eylemde ilk olarak MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar, "Bugün burada ilköğretimin ve ortaöğretimin yeni yılının başlangıcında, yıllardır devam eden, bir başkalaştırma ve asimilasyon projesi olarak gerçekleştirilen andımız ile ilgili fikirlerimizi paylaşmak üzere sizlerle bir aradayız" diyerek sözü, 'Andınız' ile ilgili kendi duygu ve düşüncelerini ifade ettiği metnini okumak üzere ortaöğretim 8. sınıf öğrencisi olan Hüseyin Arif Sarıyaşar'a verdi.
Hüseyin Arif Sarıyaşar, Türkiye'de her sabah okullarda zorunlu bir şekilde okutulan 'Andınız'ı doğru bulmadığını söyleyerek "Çünkü bu metin, benim dini niteliklerimi es geçiyor, evrensel ve nesnel bir dil kullanmıyor, düşünce özgürlüğünü hiçe sayıyor. Andımızı doğru bulmayan öğrenciler bile bu metni okumak zorunda kalıyor ve inanmadıkları bir şey için her gün ant içiyorlar. Küçükken bunu fark etmeyen kişiler zamanla bu metnin içeriğiyle kendi fikirlerinin uyuşmadığını fark ediyor ki bunlardan biri de benim. Andımızdaki 'Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim' ifadelerini doğru bulmuyorum ve sadece bu bile benim andımızı okumak istememem için yeterli bir sebep" dedi.
Son olarak, MAZLUMDER Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Beyhan basın açıklaması metnini okudu. Beyhan, "Avrupa'nın faşist yönetimlerinden etkilenen dönemin Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip tarafından 1932'de yazılan 1972, 1997 yıllarında revize edilen ve hala milyonlarca çocuğa her sabah okul kapısında ırkçı, şoven bir ant, yemin ettiren bir okul düzeniyle muhatabız" diyerek başladığı açıklamada, talim ve terbiye meselesinin esasının kişi ve ulus kültü oldukça, bireysel ve toplumsal yabancılaşmanın hızla artacağını vurguladı.
Ramazan Beyhan konuşmasına şöyle devam etti: "Devlete makbul vatandaş, resmi ideolojiye sadık kul ve orduya ucuz asker yetiştirmek üzere temellendirilen eğitim öğretim anlayışına son verilmelidir. Daha adım atar atmaz açıkça ırkçı, ayrımcı ve askerî formatta düzenlenmiş ulusal ant içme törenlerine zorlanan çocuklarımızın muhatap olduğu zulmün sürdürülmesine daha ne kadar müsaade edilecektir?".
Tek başına ant konusunun bile Hükümetin 'barış ve çözüm süreci' söylemini boşa çıkartmaya yeter bir yanlış olduğunu ifade eden Beyhan, "Açık bir biçimde ırkı, etnik kimliği yücelten; farklı kimlikleri asimile etme zihniyetini yansıtan ve her sabah milyonlarca çocuğu yalan söylemeye zorlayan bir tutumu sürdürerek inandırıcı olunamaz! Bizler MAZLUMDER olarak militarist, seküler ideolojik eğitim anlayışına ve eğitimde merkeziyetçi, tektipçi yaklaşımlara karşı çıkmanın hukuki, ahlaki ve insani bir hak ve sorumluluk olduğuna inanıyoruz. Eğitim alanında süregelen ulusçu, militarist, laik dayatmacı anlayışın terk edilmesi ve resmi ideolojik kalıpların esareti altında tutulan beyinlerin özgürleştirilmesi için eğitim sisteminin baştan aşağıya yenilenmesi ve sivilleştirilmesi gerektiğine inanıyoruz" dedi.
(Küre Medya)