27-04-2012 17:35

`Bağımsız İslami Öbekler Dayanışma Toplantısı` yapıldı

Ülke çapında örgütlü yapılardan bağımsız İslami kuruluşların ve Kur’an halklarının temsilcileri, 22 Nisan 2012 Pazar günü İstanbul’da tanışma ve dayanışma toplantısı düzenlediler. Yaklaşık 150 kişiyi bulan temsilcilerin katıldığı toplantıda gündem değerlendirmesinin yanı sıra, Müslümanların yaşanan süreçler karşısında nasıl bir duruş sergilemeleri gerektiği konusunda düşünce alış-verişi gerçekleştirildi. Toplantı, tanışıklıkların geliştirilmesi ve dayanışma zemininin oluşturulması hususunda da verimli oldu.

`Bağımsız İslami Öbekler Dayanışma Toplantısı` yapıldı

Ülke çapında örgütlü yapılardan bağımsız İslami kuruluşların ve Kur’an halklarının temsilcileri, 22 Nisan 2012 Pazar günü İstanbul’da tanışma ve dayanışma toplantısı düzenlediler. Ahmed Kalkan ve Mehmet Pamak’ın davetiyle yaklaşık 150 kişiyi bulan temsilcilerin katıldığı toplantıda gündem değerlendirmesinin yanı sıra, Müslümanların yaşanan süreçler karşısında nasıl bir duruş sergilemeleri gerektiği konusunda düşünce alış-verişi gerçekleştirildi. Toplantı, tanışıklıkların geliştirilmesi ve dayanışma zemininin oluşturulması hususunda da verimli oldu. 

 
Türkiye'nin birçok il ve ilçesindeki İslami çalışma öbeklerinden temsilcilerin yanı sıra Almanya'dan da temsilcilerin katıldığı toplantıda, Müslümanların sorunları konuşuldu ve geleceğe dair umutlar dile getirildi. Oldukça verimli ve bereketli geçen toplantıda, sabah kahvaltısını müteakip öğleye kadarki birinci oturumda, önce Mevlüt Akbal, İslam kardeşliği konusundaki bazı ayetleri içeren Kur’an tilavetinde bulundu. Daha sonra Ahmed Kalkan, bu ayetlerin mealini verip, Müslümanların bir arada olmasının öneminden bahsetti ve kardeşlik hukukuna dair sorumluluklarımızı hatırlatan açıklamalar yaptı. Bu girişi müteakip Mehmet Pamak, bu çağrıyı yapmalarının gerekçesini ve amacını ortaya koyan bir açış konuşması yaptı. 
 
 
Ülkede ve bölgede yaşanan değişim süreçlerine ve bu süreçlerin kimi Müslümanlar üzerindeki olumsuz etkilerine, “İslami Kuruluşlar” adı altında bildiriler yayınlayarak sistem içi değişime aktif destekçi konumuna gelen kimi tevhidi uyanış süreci öbeklerinin, giderek muhalif kimliklerini kaybedip edilgenleşerek AKP politikaları eksenli söylem ve eylemlere doğru kaymalarına ve buna rağmen, akredite ve medyatik olmaları sebebiyle, bilmeyen kitleler nezdinde, ülke çapında örgütsüz, lokal İslami yapıları da temsil konumunda görülmeleri vakıasına değinen Pamak, bu yanlış gidişe sessiz kalmak, doğru alternatifi örgütlü ve güçlü biçimde ortaya koymamak durumunda, sonuçta dolaylı olarak da olsa bu sürece katkıda bulunmuş olma vebali altına gireceğimizi hatırlatarak şöyle devam etti:
 
"Sistem içi mücadeleye ve sistem içi kurumları ilkesizce kullanmaya daha mesafeli ve ilkeli yaklaşan bu (ülke çapında örgütlü yapılardan bağımsız olarak lokal faaliyet gösteren) İslami öbekler, akîdevî konulardaki hassasiyetleri ve tevhidi ilkelerle ilgili tutumları daha net çevreler olarak tanınmaktadırlar.  Bu kesimde yer alan mü’minler de, en kısa zamanda bireyler ve küçük öbekler olmaktan çıkıp, ülke çapında örgütlü bir yapı halinde organize olmalıdırlar. Bu kesim de, güç birliği yaparak, tevhidi ilkelere bağlı, tağuti sistemin, baskıcı ve görece özgürlükçü kanadı da dâhil bütününe karşı Kur’an merkezli ve Resulün (s) öncülüğünde, ilk Kur’an neslinin örnekliğinde ortaya konan mücadele sünnetinin ilkelerini günümüze taşıyarak modelleştirecek bir pratik ortaya koymak üzere bir an önce harekete geçmeli ve topluma neyi, nasıl yapması gerektiğinin örnekliğini sunmalıdır. Teorik tebliğ ve eğitimle sınırlı kalmayan bir şahidliği de, hem bireysel olarak, hem yerel öbekler, hem de ülke çapında kuşatıcı bir yapı halinde ortaya koyarak, ıslah ve inşa sorumluğunu daha yaygın bir biçimde örgütlemelidir. Ondan sonra da, bir süredir ülke çapında örgütlenme çabası içinde olan diğer kanatla ilkeli bir birlikteliğe doğru gidecek sürecin içinde yer almalıdır.
 
Öteden beri altını çizmeye çalıştığımız, böyle Kur’an ahlakıyla ahlaklanmış ve kuşatıcı bir yapı, bütüncül ve ülke çapında açık İslami kimlik altında örgütlenmiş bir örneklik, cemaat planında şahidlik yapacak vasat ümmet ortaya konmadığı takdirde, toplumun ıslahına vesile olma ve tevhidi istikamette dönüştürüp inşa etme sorumluğumuzu yerine getirme imkanını bulamayız. Hatta, bugünkü konjonktürün etkisiyle sistem içi politikalara endekslenme eğilimine giren kardeşlerimize de örnek olma ve onları da etkili biçimde uyarma sorumluluğumuzu yeterince yerine getirmiş sayılamayız. Çünkü uyarı sadece kal ile (sözle) değil, aynı zamanda hal ile (amellerimizle) yapıldığında anlamlı ve tesirli olabilir. Bu sebeple, onların yanlış yaptıklarının doğrusunu örgütlü yapımız ve istişareye dayalı kolektif irademizle ortaya koyarak onlara örneklik yapabilir ve hayra vesile olabiliriz.
 
Ne zaman gerçekleşirse gerçekleşsin, mü’min olmamızın temel gereği; birlikte olmak, Allah ipine (Hablullah’a) topluca sarılarak yardımlaşmak ve  dayanışmak, sonuçta tevhidi iman ortak paydasında vahdeti gerçekleştirmektir. Yani diğer mü’minlerle birlikte İslam kardeşlik hukuku içinde bütünleşip güç birliği yapmak, insanlara emri bil maruf ve Hakk’ın şahidliğini yapacak vasat ümmeti oluşturmak imani sorumluluğumuzdur. Bunu gerçekleştiremesek bile, ancak bu hali özlemek, istemek ve gerçekleşmesi için iradelerimizi seferber etmek ve bu hal üzere ölmek halinde mazur sayılabilir ve hiç değilse Rabbimize bu özlem ve çabamızı bir mazeret olarak sunma imkânına kavuşabiliriz.”
 
 
Pamak, bu önemli sorumlulukları sürekli hatırda tutmak yükümlülüğümüze rağmen, bir başlangıç niteliği taşıyan bu toplantının, tanışmak, kaynaşmak ve kalplerin ısınmasına vesile olacak, kardeşliği pekiştirecek bir ortam oluşturmak dışında hiçbir iddiası olmadığını da kaydederek sözlerini şöyle tamamladı: "Tabii ki sizler gündeminize hakimsiniz: Zamanla bu tür bir araya gelişleri belli periyotlarla sürdürerek kalplerimiz ısınırsa, aramızda kardeşlik hukukumuz pekişirse, birlikte olma, her birimizin irade ve akıllarının bileşkesi olacak kolektif irade ve kolektif iş yapma kabiliyeti, şura bilinci ve yeteneği gelişirse ve fikri-ilkesel mutabakatlara dayalı olarak aramızda güven oluşur, bir duvarın tuğlaları, bir vücudun uzuvları gibi dayanışma bilinci neşvü nema bulursa, o zaman sizler dilerseniz, aramızda bugün başlayan bu tanışma ve kaynaşma ilişkisini daha ileriye taşıma iradesine şüphesiz ki sahipsiniz. Ancak böyle bir gelişme olmasa bile, bu günkü tarzda bir araya geliş dahi, İslami sorumluluklarımız bakımından hiç yoktan daha iyi bir pozisyondur, diye düşünmeliyiz. Şunu da ifade etmek isteriz ki, bu toplantıya çağrılanlar, ülke çapında örgütlü yapılardan bağımsız lokal İslami çalışmalar yapan kardeşlerimiz arsından Ahmed Kalkan kardeşimle benim tanıdıklarımızdan aklımıza gelenler olup, bu tür bir toplantıya katılacak nitelikteki muvahhid yapı ve öbekler, şüphesiz ki buraya çağırdıklarımızdan ibaret değildir. Tabii ki, bundan sonraki toplantılara, sizlerin hatırlatacağınız ve bizim hatırlayacağımız yeni çevre ve öbeklerden kardeşlerimizi de ilave etmemiz mümkün olacaktır."
 
Açış konuşmasını müteakip, toplantı  hakkındaki kanaatlerin de ifade edildiği tanışma amaçlı konuşmalara geçildi. Farklı illerden ve öbeklerden gelen temsilciler kendilerini, yapılarını ve çalışmalarını tanıtan konuşmalar yaptılar. Bu konuşmalarda, düzenlenmiş olan bu toplantının gerekliliği ve önemi de özellikle vurgulandı, hatta bir çok konuşmacı geç kalmış çok hayırlı bir adım olarak niteledi. Birinci oturum ve ikinci oturum arasındaki yaklaşık 3 saat sürede, öğle yemeği ve namazını müteakip, tanışma ve kaynaşmayı ilerletecek serbest görüşmeler yapıldı. Daha sonra, “Ülkede ve bölgede yaşanan değişim ve dönüşüm sürecinde sorumluluklarımız ve Müslümanların tutumları” konusunda görüş alış verişinde bulunuldu. Yaklaşık 20 kişinin söz aldığı bu bölümde, konu hakkında, istifade edilecek değerli fikirler ortaya konuldu. Böylece katılımcıların birbirlerini daha iyi tanımları imkanı da doğmuş oldu. Saat 18.00’den itibaren ikindi namazı ve akşam namazı arasındaki iki saat boyunca yine tanışma ve kaynaşmaya vesile olacak serbest görüşmelere vakit ayrıldı. Akşam yemeğini müteakip kılınan akşam namazından sonra Mevlüt Akbal’ın yaptığı duanın duygusal atmosferinde gerçekleşen kucaklaşma ve vedalaşmalarla, 8 Temmuz 2012 Pazar günü buluşmak üzere toplantı sona erdi.
 
(İslam ve Hayat)
YORUMLAR
  • Orman   03-05-2012 12:22

    Selman kardeşim! Bir hukuku koruyayım derken, adaletsiz bir yaklaşımla başka bir hukuku kolayca ihlal etmenin açık örneğini teşkil etmekten çekinmemişsiniz. “yalnızağaç” nickli kardeş bir şeyler anlatmaya çalışmamış, haberden çıkarılması mümkün olmayan bir sonucu çıkarıp, açıkça “ülke çapında örgütlü yapılardan bağımsız lokal faaliyet gösteren öbeklerin “bu toplantıya davet edildiğini vurgulamak için kullanılan bağımsızlık kavramından, mevcut devletten bağımsız bir devlet işlevi görecek bir yapı oluşturmayı anlayıp, böyle bağımsız bir oluşumun, ekonomik, siyasal, eğitim ve sağlık vb alanlarda devletin sunduğu hizmetleri karşılayabilme, toplumsal sorunlara çözüm getirebilme imkanını bulup bulamayacağını sorgulamıştır. Bununla da kalmamış, sadece Müslümanların tanışma ve dayanışmasına vesile olmayı hedeflediklerini açıklamış olan bu hayırlı çabayı ortaya koyanları, kendi bu yanlış çıkarımı sebebiyle, “Burada başta bir kavram kargaşası ve kafa karışıklığı göze çarpıyor” diyerek, “kavram kargaşası” ve “kafa karışıklığı” içinde olmakla suçlamıştır. Üstelik toplantıyı düzenleyenlerin bu çıkarımı yapmaya müsait tek bir cümlesi yokken, tamamen kendi yanlış çıkarımı ve haksız yakıştırması yüzünden bunu yapmıştır. Böylesine hayırlı bir çaba içindeki Müslümanları kolayca “kafa karışıklığı” içinde olmak ve “çalışmalarını salt kendi içerisinde kendisi için yapan” konumunda görmek gibi haddi aşan nitelemelerle mahkum etmek neyin ifadesidir? Bütün bu haksız yakıştırmaları, suçlamaları yapan kardeşi, “bir şeyler anlatmaya çalışmakla” niteleyip, bu kadar açık haksızlığı düzeltmek için, bu sonucu nasıl çıkardın anlamında “pes be kardeşim” demeyi, söylenenleri anlamadan suçlamanın yanlışlığına dikkat çekmeyi bile kolayca “kibir” olarak nitelendirerek, hak ve adaleti sağladığınızı zannedip rahatlayacaksınız öyle mi? İsterseniz böyle bir duyguya kapılarak rahatlayın, ama adil ve objektif değerlendirebilenler, yaptığınızın bir başka hukuk ihlali ve adaletsizlik olduğunu fark edebileceklerdir. Rabbimiz, hepimizi affetsin, hepimize adil şahidler olmayı ve rızasını kazandıracak bir ahlakı kuşanmayı nasip etsin.

  • selman   03-05-2012 08:44

    s.a "yalnızağaç" nickli kardeşim bir şeyler anlatmaya çalışmış;"orman" kardeş te inandığı doğruları söylemekle beraber seviyeyi düşürüyor.Yani bende şimdi "orman" nickli kardeşe sendede sürü mantığı var desem doğrumu olur. asla!sizi bir kardeş olarak "orman" yazdıklarını hatırlatmak istiyorum. Bu yazılanlar bence kibir! "En iyisi mi siz "Yalnızağaç"lığı bırakıp ormana dahil olmayı düşünün.."" Pes be "Yalnızağaç" kardeşim! Orman'dan uzak yalnızlık sizi, söylenenleri anlayamayacak konumlara sürüklemiş galiba""

  • Orman   01-05-2012 16:55

    Pes be "Yalnızağaç" kardeşim! Orman'dan uzak yalnızlık sizi, söylenenleri anlayamayacak konumlara sürüklemiş galiba. Çünkü haberin daha başında şu açıklama yapılıyor; "Ülke çapında örgütlü yapılardan bağımsız İslami kuruluşların ve Kur’an halklarının temsilcileri, 22 Nisan 2012 Pazar günü İstanbul’da tanışma ve dayanışma toplantısı düzenlediler." Yani "bağımsızlık"tan kastın, Mazlumder, Özgürder, Medeniyet hareketi, Medeniyetder, Anadolu platformu ve benzeri, "İslami kuruluşlar" adı altında anayasa vb konularda AKP politikaları ekseninde ortak bildiriler yayınlayan ve ülke çapında örgütlü olan yapılardan bağımsız lokal çalışmalar içinde olup, sistem içi mücadeleye ve sistem içi değişime karşı daha ilkeli duran İslami öbeklerin kastedildiği açıkça ortaya konmuş. Ondan sonra da açıkça şunlar ifade edilmiş: "Sistem içi mücadeleye ve sistem içi kurumları ilkesizce kullanmaya daha mesafeli ve ilkeli yaklaşan bu (ülke çapında örgütlü yapılardan bağımsız olarak lokal faaliyet gösteren) İslami öbekler, akîdevî konulardaki hassasiyetleri ve tevhidi ilkelerle ilgili tutumları daha net çevreler olarak tanınmaktadırlar. Bu kesimde yer alan mü’minler de, en kısa zamanda bireyler ve küçük öbekler olmaktan çıkıp, ülke çapında örgütlü bir yapı halinde organize olmalıdırlar. Bu kesim de, güç birliği yaparak, tevhidi ilkelere bağlı, tağuti sistemin, baskıcı ve görece özgürlükçü kanadı da dâhil bütününe karşı Kur’an merkezli ve Resulün (s) öncülüğünde, ilk Kur’an neslinin örnekliğinde ortaya konan mücadele sünnetinin ilkelerini günümüze taşıyarak modelleştirecek bir pratik ortaya koymak üzere bir an önce harekete geçmeli ve topluma neyi, nasıl yapması gerektiğinin örnekliğini sunmalıdır." Haberin bütünü önyargısız ve anlamak için okunduğunda, sizin "bağımsızlığa" yüklediğiniz anlama yakın tek bir ifade olmadığı gibi, çözüm önerilerine dair söylenenlerde de, sizin şu tür sorularınıza haklılık kazandıracak tek bir cümle bulunmamaktadır. "zikredilen bu öbeklerin kendi çalışmalarını salt kendi içerisinde kendisi için yapan, dışarıya yansıtmayan bir yönü var bana kalırsa! ki, dışarıya yansımayacaksa, kimin bu yapılardan haberi olacak ve buradaki insanlar kendilerini, yapıp ettiklerini, yapacaklarını kime ve nasıl ulaştıracaklar? Dışarıya yansıması, kabul görmesi, anlaşılabilmesi eğer sözde bir bağımsızlığı yok edecekse peki soralım, kapalı kapılar ardında oluşan bağımsızlık neye derman olacaktır?" En iyisi mi siz "Yalnızağaç"lığı bırakıp ormana dahil olmayı düşünün ve okuduğunuzu önyargısız okuma ve anlama çabası gösterin. aksi takdirde "yalnızağaç"lıktan çıkıp kendileri yıllardır farklı bölgelerde ağaç öbekleri oluşturmuş ve birlikte çabalar göstermekte olanların bu lokal öbekleri de birleştirip büyük bir ümmet ormanı oluşturma gerekliliğine vurgu yapan dayanışma çabalarını anlamakta zorlanırsınız. Allah'ın selamı sizin ve orman olma çabası içinde olanların üzerine olsun güzel kardeşim.

  • yalnızağaç   01-05-2012 14:31

    Bağımsız İslami öbekler tanımlaması cümle açısından kendi içerisindee tutarlı, ama işlevsellik açısından biraz değil, tam anlamıyla muğlak kalıyor. Yani konu izaha muhtaç, bir defa... Bu bağımsızlık hangi açıdan ele alınmalı; zikredilen bu öbeklerin kendi çalışmalarını salt kendi içerisinde kendisi için yapan, dışarıya yansıtmayan bir yönü var bana kalırsa! ki, dışarıya yansımayacaksa, kimin bu yapılardan haberi olacak ve buradaki insanlar kendilerini, yapıp ettiklerini, yapacaklarını kime ve nasıl ulaştıracaklar? Dışarıya yansıması, kabul görmesi, anlaşılabilmesi eğer sözde bir bağımsızlığı yok edecekse peki soralım, kapalı kapılar ardında oluşan bağımsızlık neye derman olacaktır? Burada başta bir kavram kargaşası ve kafa karışıklığı göze çarpıyor. Bu da haliyle normal birşey; sanılmasın ki, bu karışıklık sadece belli kesimlerde söz konusu, diğerlerinde ise yok! Keşke öyle olsa, ama hiç de öyle değil! Olayın sebebine gelince; hiçbirimiz uzayda yaşamıyoruz, ayağımız yere basıyor ya da basmıyor ve var olan bir sistem ve onun yansımalarıyla da içiçeyiz! Sistemin gidişatını takip etmek, onu okumaya çalışmak, hakkı ve sabrı tavsiye etmek, ıslah çabaları içerisinde olmak, kendi amacımızı deklare etmek, sisteme yamanmadan da makul ölçüler içre hareket etmek haliyle sistem bağımlı bir hareketle olmadığı, olamayacağı gibi, bağımsız öbek anlayışıyla da nasıl olabilir, bunun üzerinde durmak gerekir, diye düşünüyorum... Bağımlı, ya da bıçak sırtında durmak veyahut ta Bağımsız öbekler olmanın aynı zamanda da çeşitli açılardan bir bedeil vardır. Bu bedeller belki bir çırpıda sayılmayabilir, ama bir hakikat olarak duruyor! Bağımlı olmayı bir kenara bırakalım; eğer bağımsız öbek olarak kalacaksak, hayatın bütünü içerisinde kendi ekonomik, sosyal, siyasal vb. yapılarımızı nasıl oluşturacağız, hiç düşündük mü? Öyle ya, iş kuracağız ya da kurulu olanı sürdüreceğiz kimle ve hangi tavırlar? Eğiitim alacağız bize ait kurumlarımız var mı, yok mu? Varsa mahiyeti nasıl ve nasıl olacak; bu öbeklere mensup Müslümanların çocukları bu kurumlardan nasıl yararlanacaklar, maddi durumu iyi olmayan bağımsız öbek Müslümanların çocuklarını kim ve nasıl finanse edecek; yoksa onlar es mi geçilecek?! İşçiyiz farzedeilim, eğer iş verenimiz bu öbeklere mensup kardeeşlerimniz iseler, ilişkimiz salt işçi-işveren statüsünde mi olacak, yoksa adalet kriterlerinde paylaşm esaslarına göre mi olacak, ya da aramıza işçi, dar gelirliyi vs. almayacak mıyız? Bazılarımız gel gör ki içerisinde oturduğumuz kiralık evlerin eğer kirasını vermede her zaman sıkıntı çekiyorsak,geçim sıkıntısı cenderesi içerisinde isek ödemelerimize muntazaman her zaman katkı olaak mı, yoksa, kirasını ödeyemeyen çeksin köyüne, kentine gitsin vs. durumlar mı söz konusu olacak? Daha devletin genel anlamda üstlendiği sağlık hizmetlerini saymıyorum... Bunlara ilave olarak o bağımsız öbek/ler yüzünü ve kalbini kendisine dönmüş, dönebilecek olan Müslümanların bir nevi çatı kuruluşu, tabiri caizse devleti' olacak, olabilecek ya da olmayacak mı? O bunun altından hakikaten kalkabilecek mi, kalkamayacak mı? Sanırım bağımsız öbeklikten önce insanlardan gelebilecek ve aynı zamanda da yakıcı soru/n/lara yönelik cevaplarımız, çözüm önerilerimiz ve mevcut bir sistemimiz var mı, yok mu, bence öncelikle işe buradan başlamak gerekir. Ki, bu işin sadce bir boyutu olup önemli bir boyuttur sağlıklı hareket etmede... Daha bir çok şey söylenebilir elbette, ama kısacası her şeyin, durumun bedeli ki, vardır. Bu konuda nasıl bir bedel ödeyebiliriz de kendi özgün yapılarımızı oluşturup sahil-i selamette kalalım, selamlar ve sevgiler... Allah(c) yar ve yardımcımız olur, inşaallah...

  • m.emin demir   01-05-2012 12:26

    allah razı olsun programı düzenleyen agabeylerimizden ..zaten vahdetin saglanması fikir birliginde gerçekleşir.bundan dolayı türkiyeli müslümanlar olarak fikir de vahdet oluştugu zaman islam kardeşligi gerçekleşir

  • kuran talebesi   30-04-2012 17:49

    programı düzenleyen ve katılan agabeylerimizden Allah razı olsun. hayra vesile olacak adımları ve buluşmaları atmışlardır. İnşallah hayırlı hizmetlere dönüşen çalışmalara zemin oluşturur. bu tür etkinliklerin artırlmasının müslümanlar için yararlı olacagını düşünüyorum. fakat bu etkinliklerin paylaşılırken tarihi verilmesinin uygun olmadıgını hatırlatmak isterim

  • sezai bünyamin   30-04-2012 16:12

    EDİTÖRÜN NOTU: Değerli okurumuz, bahsettiğiniz Müslümanın, farklı düşünen Müslümanları tekfir etmek bir yana, tekfirci düşünceleri şiddetli şekilde eleştirdiğini biliyoruz. Sistem içi siyasete şu veya bu oranda angaje olmanın tevhidi duruşa uygun olmadığını haklı olarak dile getiren ve bu konuda kardeşlerini uyarmaya çalışan bir ağabeyimizdir ve asla tekfirci düşüncelere sahip değildir.

  • Ahmet Örs   29-04-2012 00:11

    yeni bir oluşum mu var? her zaman örgütlü genel bir hareket iyidir. işlerin açık muhataplar şeklinde hâle yola koyulması iyidir inş.

  • Ahmet Örs   29-04-2012 00:10

    bizde bazı kelimeler/kavramlar vardır; öbek, nüve...