`Faiz Lobisi AKP döneminde daha da büyüdü`
Rotahaber Genel Yayın Yönetmeni Ünal Tanık, Yeni Asya’nın “faiz lobisi” ile ilgili sorusu üzerine şöyle dedi: “AK Parti iktidarında bu kesim daha çok büyüdü. Bu insanlar AK Parti döneminde semirdiler.`
Rotahaber Genel Yayın Yönetmeni Ünal Tanık, Yeni Asya’nın “faiz lobisi” ile ilgili sorusu üzerine şöyle dedi: “AK Parti iktidarında bu kesim daha çok büyüdü. Bu insanlar AK Parti döneminde semirdiler. Faiz Lobisi boyutunda ise Türkiye’de sanayileşme yerine yabancı şirketlerin temsilcilikleri önemsendi. Büyük şirketlerin faaliyet dışı kârları yüzde 80’leri buluyor. Yani devlete verdikleri borçlar üzerinden para kazanıyorlar. Ergenekon da ekonomide kat kat büyüdü.”
Yazar Ünal Tanık: “Türkiye’de Ergenekon yapılanması eskisine göre daha güçlü. Ergenekon’un hareket kabiliyeti kırıldı, fakat Gezi İsyanı’nda Ergenekon başını çok acı bir şekilde gösterdi. Ergenekon’u ekonomisiz, medyasız, siyasetçisiz, yargısız olarak düşünürseniz yanılırsınız. Ergenekon’un sermaye ayağının ortaya çıkarılması için alt yapının hazır olmadığını düşünüyorum.”
Taksim Gezi Parkı olayları kimi için bir darbe girişimi, kimi içinse demokratik gösteri hakkı. Fakat olaylardan sonra ortaya çıkan tabloda Türkiye’nin ekonomik olarak yara aldığı ortada. Uluslar arası arenada Türkiye’nin itibarını rencide etmek için yapılan çalışmalar tepkiye yol açtı. Halkın sorduğu en önemli soru ise “Ergenekon bu olayların neresinde?”. Tanık, Ergenekon’un eskisinden daha canlı olduğunu söylerken ekonomik olarak çok büyüdüğünü söylüyor.
Gezi Parkı Olayları’nı nasıl yorumluyorsunuz? Bu bir kalkışma mıydı?
Olayların adını doğru koymak lâzım. Bunun adı “Gezi Parkı Ayaklanması”dır. Bu ayaklanmada çevre duyarlılığı ambalaj olarak kullanılmıştır. Tabi ki orada samimî çevreci bir gurup vardı, fakat ya kullanıldılar ya da kullanışlı arkadaşlardı.
Bu tür bir ayaklanmanın “ağaç olmasaydı başka olaylar bahane edilerek de yapılacağını” savunanlardan mısınız?
Bugün sorun olarak gösterilen projeler 2011 yılında Ak Parti’nin seçimlerden önce kamuoyuyla paylaştığı projelerdi. O dönem bir tepki olmadı. Hükümet 1 Mayıs gösterilerinde ayaklanmanın gerçekleşeceğini düşünüyordu. O da gerçekleşmedi. Fakat hükümet Gezi Parkı üzerinden olayların çıkacağını öngöremedi, gafil avlandı.
Böyle bir ayaklanmanın somut gerekçeleri olduğunu düşünüyor musunuz?
Ak Parti’nin 10 yıllık iktidarından rahatsız olan gayrimemnunlar grubu var. Bardak düşünün, bu grup bardağın yüzde 20’lik kısmını oluşturan tortu. Bardağın taşma nedeni ise belli medya ve çevrelerin köpürtmesi oldu.
Olaylarda muhalefetin eleştirilmemesi, tek muhatabın iktidar olarak seçilmesini nasıl yorumluyorsunuz?
Bu olayların demokratik eylemlerin dışına taşmasının nedeni muhalefettir. Eğer siz iktidara karşı gayrimemnunsanız, iktidara kızmışsanız demokrasilerde adresiniz anamuhalefet partisidir. İktidara kızgın olan insanlar muhatap alacakları muhalefet partisi göremediler.
Bu aslında Kemalizmin iflâsı anlamına gelmez mi?
Türkiye’de 5816 sayılı Atatürk’ü koruma ve kollama kanunu var olduğu sürece Kemalizm ve Atatürk aleyhine yayın yapamazsınız. Yayınlarsanız “Buna dâvâ açmam” diyen savcı bulamazsınız. Şiddetle uygulanan bu yasa büyük bir mahalle baskısını da beraberinde getiriyor. 5816 sayılı yasa olduğu sürece toplumu doğru bilgilendiremezsiniz. Kemalizmin yanlışlarının ortaya çıkması için M. Kemal’in doğru yere oturtulması gerekir. Bugün de insanlar 1982’de tek taraflı bilgilendirdikleri için nasıl “Evet” oyu verdiyse, bazı gerçekleri bilmeyen insanlar da Gezi İsyanı’na katılmak zorunda kaldılar.
Uluslar arası sistemde ve akademide hiçbir değeri olmayan bir ideolojiye insanlar nasıl bu kadar değer atfediyorlar?
Bunları 5816 sayılı yasa kaldırıldığında konuşabiliriz. Türkiye’de Cumhurbaşkanları, hükümetler, vekiller kendilerini resmî ideoloji içinde göstermek zorunda oldukları için dış dünya da bu ideolojiye gerçekten değer verildiğini düşünüyor. İltifat edeceklerse içinde bu değerlerin bulunduğu cümleler kuruyorlar. Türkiye’de, geçen sene K. Kore’nin diktatörü öldüğünde ortaya çıkan tabloyla alay edenler Kemalizme o gözle baksalar ne kadar örtüşeceğini görecekler.
Dönemin MİT Müsteşarı Emre Taner mealen Türkiye Cumhuriyeti’nin resmî ideolojiyle devam edemeyeceğini söylemişti. Devlet aklı CHP’nin bu saplantıdan çıkmasını istiyor olabilir mi?
1970’li yıllarda Adalet Partisi’nin, 1980’li yıllarda ANAP’ın yok olacağını söyleselerdi kimse inanamazdı. Ulusalcı anlayışla hareket eden, Kemalist siyasî anlayışında hiçbir değişiklik yapmayan CHP’nin önümüzdeki Türkiye’de hayat hakkı yok. CHP ya değişecek ya da yok olacak…
Gezi Eylemleri’nin uluslar arası ayağını nasıl yorumluyorsunuz?
Tek taraflı bilgilerle eğitilen insan tipleri ortaya çıktı. Kendi değerlerinden koparılan bu kesim Lozan Anlaşması’na çok değer veriyorlar, hiçbir eleştiriyi kabul etmiyorlar. Aslında Lozan, mandacılığın meşrûlaştırılmış halidir. Lord Curzon Türk milletinin elinden Kur’ân’ı almadıkça başarılı olamayacaklarını söylemiştir. Bu siyaset yıllara yayılarak hayata geçirildi. Yeni bir siyasetçi, iş adamı, sanatçı, gazeteci tipi oluşturuldu. İşte bu insanlar zihinlerine kodlanan bilgiler nedeniyle benzer tepkiler veriyorlar.
Bu yeni insan tipi cemaat gibi davranıyorlar galiba?
Evet. Türkiye’de medyanın büyük çoğunlu kâr etmiyor. Zararlarını farklı şekilde karşılıyorlar. Yeni zenginler medyanın belli kesimini destekliyorlar. O medya da belli sermaye gruplarını destekliyorlar. Bu kesim, ister beğenin ister beğenmeyin sesi tartışılmaz olan İbrahim Tatlıses’ten türkücü diye bahsederler. Fakat daha bir eseri olmayan insanlardan ise sanatçı diye bahsederler. Türkiye’de ilahlaştırılmış iş adamları, gazeteciler, sanatçılar vardır. Vatanın aleyhine yazıp çizebilirsiniz ancak bunların aleyhine yazıp çizemezsiniz.
Peki Faiz lobisi bu sistemin neresinde?
Ak Parti iktidarında bu kesim daha çok büyüdü. 2002 yılında Koç Grubu CEO’su 2011 yılı rakamlarını açıkladı ve 2015 yılı hedeflerini ortaya koydu. 2008 yılına gelindiğinde ise 2015 hedeflerine ulaştık dediler yani 7 yılda 13 yıllık hedeflerine ulaştılar. Tabi o dönem daha Tüpraş ve Garanti Bankası’nı almamışlardı. Bu insanlar Ak Parti döneminde semirdiler. Faiz Lobisi boyutunda ise Türkiye’de sanayileşme yerine yabancı şirketlerin temsilcilikleri önemsendi. Bunun dışına çıkmak kabul edilemez sunuldu. Öbür taraftan şirketlerin her yıl bilânçoları açıklanır. Büyük şirketlerin faaliyet dışı kârları yüzde 80’leri buluyor. Yani devlete verdikleri borçlar üzerinden para kazanıyorlar. Ak Parti iktidarı döneminde yüzde 64 olan faizler 4.60 geriledi. Bu sayede devlet kasasına aktarılan para 642 milyar lira oldu. Hükümet parayı bunlara vermek yerine kamu yatırımı olarak kullandı. Faiz üzerinden para kazananlar bundan çok rahatsız oldular.
Ergenekon’un sermaye ayağının ortaya çıkarılacağını düşünüyor musunuz?
Türkiye’de Ergenekon yapılanması eskisine göre daha güçlü. Eskiden planlar yapıp hemen harekete geçebiliyordu. Bugün Ergenekon’un hareket kabiliyeti kırıldı, fakat Gezi İsyanı’nda Ergenekon başını çok acı bir şekilde gösterdi. Ergenekon’u ekonomisiz, medyasız, siyasetçisiz, yargısız olarak düşünürseniz yanılırsınız. Bugün Ergenekon ekonomide kat kat büyüdü, medya da daha güçlü hale geldi. Bugün daha faaller ancak sinsi davranıyorlar. Ergenekon’un sermaye ayağının ortaya çıkarılması için alt yapının hazır olmadığını düşünüyorum. Hazır hale geldiğinde operasyon yapılacaktır. Hâlâ muhafazakâr sermayenin reklâmları Ergenekon yapılanmasının parçası olan reklâm sektöründe dönüyor.
Ergenekoncu askerlerin yargılanması sivil ayağı daha da mı faal hale getirdi?
Bunlar zaten aktifti, ancak askerî gücünün şehvetiyle kullandılar.
Hükümetin son dönemde “Yandaş Medya” oluşturduğunu söyleyenlere katılmıyor musunuz?
Ak Parti döneminde medyadaki yapılanmaya baktığımızda istisnalar hariç kurgulanan insan tiplerinin buralarda hakim olduğunu görüyorsunuz. İnsanları yıllar içinde reklâmlarla, dizilerle, yaptıkları haberlerle nasıl isyana sürükledikleri ortada. Şimdi daha sinsi hareket ediyorlar. Türkiye’de medyayı düzeltmeden iş dünyasını, reklâm dünyasını düzeltmeden de medyayı düzeltemezsiniz.
AKP kendi zenginlerini oluşturdu söylemini nasıl okuyorsunuz?
Kişi başına düşen millî gelir 3 kat büyüdüyse Koç Grubu tam 11 kat büyüdü. Gerisini siz düşünün…
Ergenokon’un ekonomi ayağı deşifre edilmezse piyasanın derinleşemeyeceği, sürekli krizler çıkaracağı söyleniyor…
Bugüne kadar bu yapılarla savaş sütre gerisinden, soğuk savaş taktikleriyle yapılıyordu. Ancak kavgada bardağı taşıran son nokta yerli otomobil tartışmasıdır. G. Kore Türkiye ile sanayileşmeye 60’lı yıllarda başlamasına rağmen şu an dünyanın tanıdığı dört otomobil markası var. Türkiye’nin büyük sermayeleri ise yerli otomobil üretilemeyeceğini savunuyorlar.
Türkiye’nin İstanbul’la ilgili üçüncü havalimanı, kanal projesi Ergenekon’un ekonomi ayağıyla mücadelede katkı sağlar mı?
Biliyorsunuz Doğan Grubu, Yahudi asıllı Alman sermayesiyle ortaklık ediyor. Alman ortağının sitesine girdiğinizde Yahudiler aleyhinde yayınlar yapılmayacağı taahhütleri var. Böyle bir medya yapısı Türkiye Almanya rekabetinde nasıl davranır. Üçüncü havalimanıyla İstanbul Almanya’yı devre dışı bırakacak. Doğan Medya’nın Türkiye’nin ayağına çelme takması normal değil mi? Bunun yanında Bergama’da kıyamet kopartılırken Koç’un Sivas’ta altın madeni işlettiğini kim biliyor? Türkiye’de Cumhurbaşkanı, Başbakan aleyhine konuşulur, ancak Koç Grubunu rencide edecek küçük bir haber göremezsiniz.
Sizce asker değişti mi yoksa zapt altına mı alındı?
Ergenekon operasyonlarının bir numaralı mağdurları askerler oldu. Bunun neticesinde kimi askerler faaliyetlerini gizliden yürütme kararı alırken bir kısmı ise aslî görevlerine dönmeleri gerektiğini düşündüler. Öbür taraftan hükümetin yapmış olduğu çalışmalar asker-sivil ilişkilerini sağlıklı bir platforma taşıdı. En önemlisi ise bugüne kadar asker kendini eylemlerin beyni sanıyordu daha sonra ise sadece sadece kas gücünün kullanıldığını fark etti. Beynin, kendisinin kullanan gücü fark etti.
Röportaj: H.Hüseyin Kemal / Yeni Asya