19-03-2013 00:00

`Suriye halkı demokratik diktatörlüğe İzin vermeyecek`

Araştırmacı yazar Ahmet Turgut Ulucak selamlama konuşmasında ABD ve Batının Orta doğuyu yeniden şekillendirme planı çerçevesinde var olan diktatörlükler yerine yeni demokratik diktatörlükler inşa ettiklerini ve buna Türkiye, Tunus, Mısır ve Libya’nın dahil olduğunu, şimdi ise Suriye’de de Baas diktatörlüğünden sonra demokratik bir diktatörlüğün yerleştirilmek istendiğini ifade etti. Ulucak konuşmasında bu demokratik diktatörlüğe Suriye halkının ve direnişinin izin vermediğini ve İnşaAllah da izin vermeyeceğini vurguladı.

`Suriye halkı demokratik diktatörlüğe İzin vermeyecek`

Suriye Kıyamının başladığı günden bugüne 50 ye yakın faaliyet ile İslami Devrimin ve Suriye halkının yanında olduğu gösteren Köklü Değişim Dergisi İstanbul Fatih’te yaptığı bu son konferans ile Suriye etrafında örülmüş İhanet Çemberinin Payitaht İstanbul’da kırıldığını duyurdu.

Renk Konferans Salonunda gerçekleşen programa genci yaşlısı tüm müslümanlar çok yoğun ilgi gösterdiler. Müslümanlar hınca hınç dolan salonda başından sonuna kadar yoğun atmosfer ve sıcaklıkta tekbirler, tevhidler ve Suriye halkı ile özdeşleşmiş sloganlar ile salonu adeta inlettiler.

Köklü Değişim Dergisi Yazarlarımızdan Musa BAYOĞLU’nun sunumunu gerçekleştirdiği program giriş konuşmasından sonra Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Hafız Fazıl Karataş’ın Kur’an tilavetinden sonra Suriye için hazırlamış sinevizyon film gösterimi yapıldı.

Ardından Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Müdürü Dr. Osman BAHAŞ’ın program için verdiği video konferans izlendi.

Kudüs’ün kurtuluşu Şam’dan Geçmektedir.

Konferans davetine icabet eden katılımcı konukların selamlama konuşmaları ile devam eden programda ilk selamlama konuşmasını Yeni Akit Gazetesi Yazarı Araştırmacı yazar Ahmet VAROL yaptı. Konuşmasında Suriye’de devrim başladığında bu sürecin bu kadar uzun sürmesini istememiştik diyen VAROL, bu kadar katliam yaşanmasını beklemiyorduk. Ama bazı işbirlikçi hainler yüzünden Baas rejimi varlığını sürdürdü ve katliamlarını devam ettirdi diye konuştu. Varol konuşmasında şu vurguyu yaptı: Bu uyanış geri dönüşü olmayan bir uyanıştır. Kudüs’ün özgürlüğü Şamdan geçmektedir, Ve İnşaAllah Suriye devrimi tamamlanınca Kudüs’te özgürleşecektir.

Gözümüz Kulağımız Şam’da Ama İşimiz Burada…

Davetli katılımcılardan Timeturk yazarı Abdurrahim ŞEN selamlama konuşmasında dünyanın yaşadığı iki büyük dünya savaşından bahsetti. Suriye kıyamı ve Hilafet devrimi ile bu iki büyük dünya savaşının ilişki ve kurgusunu kuran ŞEN batının 3. Büyük dünya savaşı ile karşı karşıya olduğunu, Suriye’de Baas rejimine ve Beşşar Esed’e destek verilmesinin sebebinin ise bu bölgede kurulması muhtemel Hilafet Devletinden duyulan endişe olduğunu ifade etti. Şen Türkiye’de yaşayan Müslümanlara hitaben ise “Gözümüz kulağımız Şam’da Ama İşimiz Burada” diyerek Şam kıyamına gölge düşürmek isteyen ve devrimi çalmak isteyen kirli planların deşifre edilmesi için çok çalışılması gerektiğini vurguladı.

Suriye Halkı Demokratik Diktatörlüğe İzin Vermeyecek.

Yine davetli katılımcılardan Araştırmacı yazar Ahmet Turgut Ulucak selamlama konuşmasında ABD ve Batının Orta doğuyu yeniden şekillendirme planı çerçevesinde var olan diktatörlükler yerine yeni demokratik diktatörlükler inşa ettiklerini ve buna Türkiye, Tunus, Mısır ve Libya’nın dahil olduğunu, şimdi ise Suriye’de de Baas diktatörlüğünden sonra demokratik bir diktatörlüğün yerleştirilmek istendiğini ifade etti. Ulucak konuşmasında bu demokratik diktatörlüğe Suriye halkının ve direnişinin izin vermediğini ve İnşaAllah da izin vermeyeceğini vurguladı.

Müslümanların Kendi Nizamları İle Yönetilecekleri Günler Yakın…

Son selamlama konuşmasını Milat Gazetesi Yazarı Araştırmacı Yazar Hamza Er Yaptı. Er Konuşmasında Türkiye’de Suriye devrimine nasıl bakıldığına ilişkin bazı değişik yaklaşım tespitlerinde bulundu. Bu tespitlerin ortak paydasının “İslam ümmetinin kendi başına bir şey başaramayacağı” algısının altını çizen Er,Suriye kıyamında Müslümanların bu bozuk ve köhne algıyı nasıl yıktıklarını ortaya koydu. Bu bozuk algıdan dolayı bu kesimerin Suriye devriminin arkasında ABD ve Avrupa’nın olacağını düşündüklerini ifade etti. Er,konuşmasının bir bölümünde, demokratların ve laiklerin dünyasında her türlü pisliğe yer olduğunun ama Müslümanlara yer olmadığının altını çizerek Hizb-ut Tahrir yargılamalarından dolayı verilen ağır cezaların buna kanıt olduğunu söyledi. Hamza Er, konuşmasının son bölümde Müslümanların kendi nizamları ile yönetilecekleri günlerin yakın olduğunu müjdeledi.

Selamlama konuşmalarından sonra Musa BAYOĞLU Suriye devriminin başladığı ilk yer olan Derâ çocukları için şunları söyledi:

Derâ’nın nice zulümlerine şahitlik etmiş caddeler

Duvarlara Eş Şâb yurid ıskat en-nizam yazan minik eller

Küresel bir kıyama öncülük ettiklerinden habersizdiler.

Minik ellerin diktiği fidana kan damlaları düştü.

İşte o fidan iki yılda asırlık bir çınara dönüştü.

Davetli katılımcı konukların selamlama konuşmaları, Müslümanların tekbir, tevhid nidaları ve Hilafet talebini ifade eden “el Ümmeh türid Hilafeh İslamiyyeh” sloganları ile ara ara kesildi. Salondaki atmosfer tüm katılımcıları olumlu etkiledi. 

Dokuzyüzbin Asker Rumlara Esir Düşen Müslüman  Bir Kadın İçin Yola Çıktı….

Selamlama konuşmalarından sonra Konferansın ilk konuşmacısı Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi ÜyesiAmir el- Heşlemun sunumunu gerçekleştirdi. Türkiye’de olmaktan, Osmanlı Hilafet Devletinin son beşiği olan İstanbul’da olmaktan, bu müthiş atmosferi yaşamaktan çok büyük mutluluk duyduğunu söyleyen Amir el- Heşlemun Osmanlı Hilafet Devleti ve Halifeleri döneminden bazı anektotlar verdi.  Müslüman ve mazlum kadınların feryadına ses veren ve ordularını seferber eden Mutasımların artık bugün olmadığını ve Suriyeli kadınların ve çocukların nidalarının boşlukta kaldığı söyleyen Amir el- Heşlemun Müslüman beldelerdeki yönetimlerin batıya köle olduğunu ifade etti. Mutasım’ın esir düşmüş bir kadını kurtarmak için tam 900000 askerle kuşatmaya çıktığını ve kadını esaretten kurtarmak için orduları seferber ettiğini söyleyen Amir el- Heşlemun konuşmasında bir çok kere “Ey Osmanlı Hilafet topraklarının halkı” diyerek konuklara hitap etti. Sunumunun son bölümünde Suriye devriminde ABD’nin Suriye Ulusal Koalisyona bir rol biçtiği ve görev verdiğini ifade eden Amir el- Heşlemun, daha yeni ABD dışişleri bakanının Muaz el-Hatib den istedikleri var. Bu isteklerinin ise başında baas rejimi ile görüşme gelmektedir dedi.

Konuşmasının son bölümünde Hizb-ut Tahrir’den bahseden Amir el- Heşlemun, İslam ümmetinin liderliğini kazanmak için mücadele eden Hizb-ut Tahrir’e destek ve yardım elinizi uzatın ve Onunla birlikte İslami Hilafet Devletinin ikamesi için çalışın dedi.

Suriye Halkı Artık Bugün Sadece Baas Rejimine Karşı Direnmiyor

Son konuşmacı olarak Kürsüye Çıkan Köklü Değişim Dergisi Yazarı Mahmut KAR, Şam Ehline ve Şam’ın direniş gruplarına selam gönderdi. Zalim kavramı ve ihanet kavramı üzerinde duran KAR, Şam’da zulmün yeni başlayan bir şey değil de ta eskilere dayandığını ifade etti. Kar konuşmasında 40 yıldır Baas zulmüne maruz kalmış Müslümanların bu zulmünün Türkiye ve diğer devletler tarafından niçin görülmediğini sorguladı. İran’ın 1980 Hama katliamını niçin görmediğini sorguladı. Suriye’de hesaplaşmanın sadece Baas rejimi ile değil tüm küresel güçlere karşı bir direnişin devam ettiğinin altını özellikle çizen KAR, kim Suriye’de halkının sadece Baas çetesine karşı mücadele verdiğini söylüyorsa yalan söylüyor dedi.

Suriye Halkının Devrim yapmakla ne istediğini hatırlatan Mahmut KAR, Suriye halkının özgürlük ve İnsan haklarını istemediklerini, aksine İslam ve İslami devlet istediklerini söyledi. Kar aynı zamanda 1 Nisan 2012 de İstanbul’da yapılan Suriye Dostları Toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan’ın sözlerini ağır ve sert bir şekilde eleştirdi.

Köklü Değişim Dergisi olarak Suriye Devrimini başından beri İslami Hilafet ile neticelenmesi için destekledikleri ifade eden Kar, bu ayaklanmaların Müslümanlara bir şeyi hatırlattığını söyledi. 1953 yılında Şeyh Takiyyuddin En-Nebhani tarafından Kurulan Hizb-ut Tahrir’in ümmet içinde ümmetle ve ümmetin liderliğinde yürüttüğü İslami davet çalışmasının bu günlere ne kadar çok katkı sunduğunu ifade etti.

Konuşmasının son bölümünde Müslüman beldelerdeki yönetimlere, Âlimlere, STK, Cemaatler ve Müslümanlara Suriye Devrimi sürecindeki sorumluluklarını hatırlattı.

Programın son bölümünde Kürsüye gelen Hüsamettin Hoca Konferans ve konuşmacıların hitaplarından çok etkilendiğini, söylenecek sözün kalmadığını ve artık bizlerin mahalleler ve köyleri dolaşarak bu anlatılanları yaymamızın gerekliliğini ifade etti. Konuşmasında duygulu anlar yaşayan Hüsamettin Hoca son bölümde yaptığı dua ile müminlerin kalplerini ferahlattı. Salonu dolduran tüm Müslümanlar duaya kıyama kalkarak amin dediler ve salon amin sesleri, Tekbir sesleri, El-ümmeh türid Hilafeh İslamiyyeh, Lebbeyk Lebbeyk Lebbeyke Ya ALLAH sesleri ile yankılandı ve inledi.

Programdan son bulduğunda davetliler ile konuşmacılar arasında sıcak kucaklaşmalar ve hasbıhaller gerçekleşti. Son bölümde katılımcı davetliler ve konuşmacılar konuşmacılarla birer röportaj yapıldı

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !