14-06-2012 10:50

modernizm konusundaki çalışmaları ile bilinen Prof. Dr. Bedri Gencer, İslam Medeniyeti kavramını Fransız oryantalistlerin icat ettiğini söyledi.

İstanbul İktisatçılar Derneği, 14. iktisatçılar buluşmasını geçtiğimiz günlerde Şehzadebaşı’ndaki bir otelde gerçekleştirdi. Kısa adı İKDER olan derneğin, bu son toplantısının konuğu modernizm konusundaki çalışmaları ile bilinen Prof. Dr. Bedri Gencer Hocamızdı.

Kısa adı İKDER olan İstanbul İktisatçılar Derneği Başkanı Prof. Dr. Süleyman Özdemir Hoca’nın açılış konuşması ile başlayan programa çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı. Akşam vakti olması itibari ile kısaca derneğin faaliyetlerinden bahseden Prof. Dr. Süleyman Özdemir Hoca, katılımcılara teşekkür ederek konuşmasını bitirdi.

Birçok kavram aslını kaybetti

Bedri Gencer Hocamız, dinleyicilerin arasında akademisyenlerin olması hasebi ile ileri seviyeli bir konferans verdi. Latince, İngilizce, Fransızca ve Arapça terimlerin yoğunluklu olarak kullanıldığı konferansta modernleşmeyle birlikte gelen arızalar bir bir masaya yatırıldı. Bedri Gencer Hocamız, çoğu insanın ezberden kullandığı kavramların ne anlama geldiğini, kimler tarafından, niçin üretildiğini delilleri ile ortaya koydu. Ve en önemlisi de kavramların aslını nasıl kaybettiğini ispat derecesinde izah etti.

Din, şeriat, fıkıh, ilim gibi kavramları Asr-ı Saadet’teki kullanıldığı anlamda veya İmam-ı Azam’ın kullandığı anlamda kullanmadığımızı söyleyen Bedri Gencer Hoca, buna örnek olarak “şeriat” kavramını verdi. Şeriat denildiği zaman insanların algı dünyasında bunun sadece amelî hükümleri karşıladığını oysa bu kavramın amelî hükümlerle birlikte akide ile ilgili hükümleri de kapsadığını söyledi. İmam-ı Azam’ın akaid ile ilgili yazdığı kitabına Fıkh-ı Ekber adını vermesinin nedenini İmam-ı Azam’da akaid-şeriat ayrımının olmaması olarak açıkladı. Bu ayrımın Müslüman dünyaya müsteşrikler tarafından sokulduğunu ileri süren Bedri Gencer Hoca, bugün maalesef birçok ilahiyat profesörümüzün Hıristiyanlıktan gelen bu ayrımı benimseyerek kullandığını söyledi.

Tikel hikmet sünnet, tümel hikmet şeriattır

Bu konferansta genel olarak Müslümanca düşünmenin önündeki sarp yokuşlardan bahsedildi ve bu yokuşların nasıl aşılacağı anlatıldı. Geleneği, diğer adıyla sünneti iyi okuyan bir münevverimiz olarak Bedri Hoca, ancak sünnete ittiba metodu ile Müslümanca düşünceye ulaşabileceğimizi söyledi.

Tikel hikmetin sünnet, tümel hikmetin ise şeriat olduğunu söyleyen Bedri Hoca, modernizmle birlikte hikmete sırtımızı döndüğümüzün altını çizdi. Modernleşmeyi hikmetin kaybı, hikmetten uzaklaşmak ve hikmetin dönüştürülmesi olarak tanımlayan Hoca, Batıdaki modernleşme serüveninin evrensel hikmetin kaybına tekabül ettiğini söyledi.

Hikmet-i ameliyenin karşılığı fıkıhtır

Hikmetin dinin hakikatinin hem evrensel hem tikel, hem teorik hem pratik boyutlarını ifade eden varlığın merkezinde yer alan temel bir kavram olduğunu söyleyen Bedri Gencer Hoca, hikmetin, hikmet-i nazariyye (teorik hikmet) ve hikmet-i ameliyye (pratik hikmet) olmak üzere ikiye ayrıldığını söyledi. Bugün bu ayrımların unutulduğunu söyleyen Bedri Gencer Hoca konuşmasına şöyle devam etti: “Hikmet-i nazariyye dediğimiz şey kabaca iki boyuttan oluşuyor. Metafizik ve fiziği kapsıyor. Metafizik varlık bilgisi demek, fizik ise eşyanın bilgisi demektir. Hikmet-i ameliyye ise beşeri dünyanın bilgisidir. Bunun Müslüman dünyadaki karşılığı fıkıhtır.”

Şeriatla hikmeti uzlaştırma ihtiyacı sonradan ortaya çıktı

Dinlerin aydınlarının en temel misyonunun hakikati isimli ve isimsiz, tümel ve tikel boyutlarıyla kavrayarak, şeriatla hikmeti bağdaştırmak veya uzlaştırmak olduğunu söyleyen Bedri Gencer Hoca bu konuda şunları söyledi: “Şeriatla hikmeti uzlaştırma ihtiyacı nerden kaynaklanıyor? Müslümanların ilk döneminde yani Asr-ı Saadet’te şeriat saf olarak hayata geçmişti. Ondan sonraki dönem de kısmen öyleydi. Ancak Abbasilerden sonra İslam’ın evrenselleşme sürecine girdiğini görüyoruz. Bu süreçte İslam’ı farklı kültürlerden insanların benimsemesi bir tabakalaşmayı getirmiştir. Tabakalaşmayla gelen eşitliğin kaybı ile insanlar arasındaki haksızlığın artması ilahi adalet ve şer problemini gündeme getirmiştir. İşte bunun için şeriatla hikmetin bağdaştırılması ihtiyacı ortaya çıkmıştır.”

Bu durumun Batıdaki karşılığını ise şöyle anlattı: “Batıda ise bu problem Aziz Pavlus’la birlikte geliyor. Cenab-ı Hak Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam’a hikmeti ve şeriatı verdiği halde, bugün Batıdaki egemen din anlayışının temelini atan Aziz Pavlus Hıristiyanlığın şeriatını bertaraf etmiştir. Bir dinin evrenselleşmesi için Yahudiliğe has olan şeriat kaygısının bir kenara bırakılması gerektiğini düşünmüştür.”

Medeniyet kavramı Sanayi Devrimi’nden sonra ortaya çıktı

Bedri Gencer Hocanın medeniyet kavaramı ile ilgili tespitleri de gerçekten dikkate değerdi. Aydınlanma döneminin Batıda hikmetin kaybedilmesinde bir dönüm noktası olduğunu söyleyen Hoca bu konuda şunları söyledi: “Aydınlanma dönemi modernleşmenin gerçekleştiği ve medeniyet kavramının ortaya çıktığı dönemdir. Batının kaybettiği hikmetin yerine civilization kavramı bu dönemde geçmiştir. Bu kavrama Türkçede medeniyet diyoruz ancak bu o lafzı karşılamıyor. Çünkü medeniyetin İngilizcedeki karşılığı ‘civility’dir. 1850’li yıllarda Sanayi Devrimi’nden sonra Hıristiyan medeniyeti veya Avrupa medeniyeti gibi tamlamalar kullanılmaya başlıyor. Kısaca Hristiyan ümmetinin yerini Hristiyan medeniyeti alıyor. Daha sonra Batı küresel bir güç haline geldikten sonra bu tamlamaların yerini sadece ‘civilization’ yani ‘medeniyet’ şeklindeki kullanım alıyor.”

İlk seküler aydınımız Şinasi’dir

Bedri Gencer Hoca, civilization kavramının bize geçişini ise şöyle anlattı: “Bu kavram Tanzimat döneminde Mustafa Reşit Paşa ile dilimize giriyor. Civilization kavramı yeni bir kavram olduğu için o günkü aydınlar bunu çevirmekte bile zorluk çekiyor. Yeni Osmanlı hareketinin öncüsü olan Şinasi bizdeki laik/seküler aydın figürünün öncüsüdür. Onun için ilk seküler aydın diyebiliriz. Mustafa Reşit Paşa’nın yetiştirdiği birisidir. O, Mustafa Reşit Paşa’ya resul-i medeniyet diyor. Bu medeniyetin seküler bir din hale gelerek bize geçtiğini gösteriyor.”

İslam medeniyeti kavramını oryantalistler icat etti

Müslüman dünyada İslam Medeniyeti kavramının ortaya çıkışıyla ilgili çarpıcı bilgiler veren Bedri Gencer Hoca bu konuda şunları söyledi: “İlk defa Fransız oryantalistler İslam Medeniyeti kavramını icat ediyor. Bir taraftan hilafet yıkılacak, bir taraftan İslam medeniyeti kavramı icat edilecek. Önce Arap medeniyeti kavramı icat ediliyor, sonra İslam Medeniyetine çevriliyor. İlk defa İslam Medeniyeti kavramını kullanan da ünlü Hıristiyan Arap düşünürü Corci Zeydan’dır. İslam hilafeti kavramı da bu süreçte tarihe karışmıştır.”

Seyyid Kutup ve Malik Bin Nebi arasında bir tartışma vardı

İslam Medeniyeti kavramının sömürge mağduru ülkelerden bize geldiğini söyleyen Bedri Hoca, Cezayirli Malik Bin Nebi ile Mısırlı Seyyid Kutub arasındaki tartışmayı hatırlattı: Malik Bin Nebi’nin İslam Medeniyetini esas aldığını, Seyyid Kutup’un ise İslam Devletini esas aldığını söyleyen Hoca, onların bu iki farklı ütopyalarının Batıdaki Katolik ve Protestan çağ anlayışlarının bir izdüşümü olduğunu, Fransız sömürgesi bir ülke olan Cezayir’de yetişen Malik Bin Nebi’nin İslam medeniyeti derken bu kavramı Fransızca literatürden aldığını, Malik bin Nebi’nin özlediği İslam medeniyetinin Katoliklikte olduğu gibi gelecekteki bir altın çağ olduğunu, buna karşın Seyyid Kutup’un özlediği İslam devletinin ise geçmişteki bir dönem yani Asr-ı Saadet olduğunu söyledi.

Medeniyet kavramını yaygınlaştıranlar Türkçü milliyetçilerdir

“Bizde İslam Medeniyeti kavramını ilk kullananlar kimdir acaba?” diye soran Bedri Hoca, bunun cevabını da şu cümlelerle verdi: “Türkiye’de bunu yaygınlaştıran Yahya Kemal ve Nihat Sami Banarlı’dır. Medeniyet kavramının yaygınlaştıranların genellikle Türkçü- milliyetçi yazarlar olduğunu görüyoruz. Yahya Kemal için din medeniyetten ibarettir. Mesela bir örnekle açıklayalım. Yahya Kemal için caminin, konumu, silueti, mimarisi önemlidir ama Mehmet Akif için ön planda olan mihraptır, tevhittir… İşte burada din ve medeniyet arasındaki farkı bariz bir şekilde görüyoruz.”

İslam dininin yerini İslam medeniyeti aldı

İslam Medeniyeti kavramının İslam dini kavramının yerini aldığını söyleyen Bedri Gencer Hoca bu konuda birçok münevverin fark edemediği çok önemli bir tespit yaptı. Batı karşısında kendisini yenik hisseden bir kısım insanların medeniyet kavramına bir teselli olarak sarıldıklarını söyleyen Hoca sözlerine şöyle devam etti: “İbni Haldun’un dediği gibi mağluplar galipleri taklit ederler. Yani galiplerin ürettiği medeniyet kavramını kendimize mal etmek, Avrupa medeniyetine karşı İslam medeniyetini kullanıyoruz. Biz bu tepkisel mantıkla İslam medeniyeti kavramını kullanıyoruz. Özellikle kapitalizmin sömürü alanında bulunan ulus devletler için medeniyet kavramı bir teselli mekanizması olarak işlemiştir. Türkiye, Mısır, Cezayir gibi ülkelerde medeniyet ulus devletin bir teselli mekanizmasıdır. Müslüman dünyanın ‘ulus devlet’ olarak kalmalarını sağlayacak ütopik bir tesellidir. Mesela Batıyı öne çıkaran nedir bilimdir, o halde Batının bilimine karşı İslam bilimini kurmalıyız gibi bir anlayışa sahip olunmuş. Bunun ucu nereye varır, İslam fiziği, İslam geometrisi vs… Bu doğru bir yaklaşım değildir. İslam sosyolojisi de boş bir kavramdır. Neden boş? Sosyoloji Batıda teolojinin halefi olmuş bir bilimdir. Şeriatın olmadığı bir toplumda toplumu gözlemleyerek bir bilgiye ulaşma metodunu ön görür. Hâlbuki İbni Haldun’a göre beşerî dünyayı düzenleyecek ilim hikmet-i ameliye yani fıkıhtır.”

Medeniyet seküler bir kavramdır

Müslüman dünyada beşerî dünyayı düzenleyecek ilmin sosyoloji değil de Fıkıh olduğu görüşü üzerinde ciddiyetle durulması gereken çok önemli bir görüştür. Bu önemli tespiti yapan Bedri Gencer Hoca şu hatırlatmayı da yaparak sözlerini bitirdi: “Biz bugün teoloji, ideoloji gibi kavramların Batı kökenli olduğunu kelimenin yapısından anlayabiliyoruz. Ama medeniyet gibi, kültür gibi, değer gibi kavramların seküler olduğunu bilmeden kullanıyoruz. Dünya görüşü kavramı da gizli seküler bir kavramdır. Bunlar Batıda Hıristiyanlığın yozlaşmasından sonra ortaya çıkmıştır.”

(Haber: Aydın Başar/Dünya Bizim)

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !