ABD`de yaygın kanı: İsrail`in 10 yıl ömrü kaldı
Henry Kissinger ile birlikte 16 Amerikan istihbarat kurumu, yakın gelecekte İsrail’in var olmayacağı konusunda hem fikir.
The New York Post tarafından “harfi harfine” alıntılanan Kissinger’in “10 yıl içinde artık İsrail olmayacak” (Bkz.) sözü kati ve şartsız. Kissinger, İsrail’in tehlikede olduğunu, fazladan trilyonlarca dolar verip düşmanlarını ordumuzla ezersek kurtulabileceğini söylemiyor. Netenyahu’nun eski dostu Mitt Romney’i seçersek, İsrail’in bir şekilde kurtulabileceğini de anlatmıyor. İran’ı bombalarsak, İsrail var olmaya devam edebilir de demiyor. Bir çıkış yolu önermiyor. Basitçe bir gerçeği belirtiyor: 2022’de, İsrail artık olmayacak.
ABD İstihbarat Çevresi de, kesin olarak 2022 tarihinde olmasa da onunla aynı fikirde. Toplam 70 milyar dolar üzerinde bütçeye sahip 16 ABD İstihbarat Kurumu, “İsrail-sonrası Orta Doğu’ya Hazırlık” adlı 82 sayfalık bir analiz yayınladı.
ABD istihbarat raporu, 1967’de çalınan topraklara (tüm dünya bu toprakların İsrail’e değil Filistin’e ait olduğunda hemfikir) çöken 700 bin kanun dışı İsrail yerleşimcinin toplanıp güzel güzel ayrılacağını belirtiyor. Çalıntı topraklardaki süregelen varlıklarını dünya asla kabul etmeyeceği için İsrail, 1980 sonlarındaki Güney Afrika’ya benziyor.
İstihbarat raporuna göre, İsrail’i yöneten aşırı Likud koalisyonu, kanun-dışı yerleşimcilerin yaygın şiddetini ve hukuksuzluğunu artan şekilde destekliyor ve buna göz yumuyor. Rapor, yerleşimcilerin vahşeti ve suçluluğu ile ırkçı duvar ve daha-da-zalim kontrol noktaları gibi büyüyen ırkçı-tarz alt yapının, sürdürülemez ve Amerikan değerleriyle uyumsuz olduğunu kaydediyor.
On altı ABD istihbarat kurumu, İsrail’in Arap Baharı ve İslami Uyanışı ihtiva eden Filistin-yanlısı devasa-güce karşı koyamayacağı noktasında aynı fikri paylaşıyor.
Geçmişte bölgedeki diktatörlükler, halklarının Filistin-yanlısı isteklerini denetim altında tutular. Cumhuriyetler, halkının İsrail’e karşılığını yansıtmak dışında fazla bir seçeneğe sahip değil. Aynı şekilde yani İsrail’le çalışan ya da en azından İsrail’e müsamaha gösteren diktatörlerin devrilmesi şimdilerde tüm bölge boyunca hız kazanıyor. Sonuç daha demokratik, daha İslami ve İsrail’e çok daha az dost hükümetler olacak.
ABD istihbarat kurumları raporu, bu gerçekler ışığında ABD hükümetinin basitçe bir milyardan fazla komşusunun isteklerine karşı İsrail’i desteklemeye devam etmek için askeri ve mali kaynaklarının olmadığını söylüyor. 57 İslam ülkesiyle ilişkileri normalleştirmek için rapor, ABD’nin kendi ulusal çıkarlarını izlemesini ve İsrail’in fişini çekmesini söylüyor.
İlginç şekilde ne Henry Kissinger ne de ABD İstihbarat Raporu’nun yazarları İsrail’in yıkımına yas tutacaklarına dair bir işaret vermiyor. Bu kayda değer zira Kissinger bir Yahudi ve her zaman İsrail’in dostu olarak kabul edilir. Ayrıca istihbarat ajansları dahil tüm Amerikalılar İsrail-yanlısı medyanın güçlü etkisi altında bulunur.
Bu rahatlığın sebebi ne?
Kissinger ve İstihbarat Raporu’nun yazarları gibi uluslararası meselelerle ilgilenen Amerikalılar, İsrail’in fanatikliği ve uyuşmazlığından bıkmış durumdalar. Netanyahu’nun Birleşmiş Milletler’deki garip, herkesçe-dalga geçilen performansı, (“deli bir Siyonist” karikatürüne denk gelen şekilde bir bombanın karikatürünü savurması) ellerindeki kartı fazla abartmaya yatkın İsrail liderlerinin gaf serilerinin sonuncusuydu.
İkinci etmen ise İsrail Lobisi’nin buyurgan kamu söylemine yönelik birçok Amerikalın hissettiği iltihaplı bir gücenikliktir. Sürekli tanınmış Amerikalı gazeteciler İsrail konusunda “kitabın-dışına” çıktıkları için kovulur. Helen Thomas ve Rick Sanchez gibi ve neredeyse görünmez bir tepki oluşur, tıpkı okyanus yüzeyi altındaki gelgit dalgası gibi. Ve ne zaman İsrail lobisi, ABD’yi Irak savaşına sürükleyen İsrail fanatiklerinin şimdilerde aynı şeyi İran’la yapmaya çalıştığını söyleyen Mauren Dowd gibi birisini aşağılasa, çok daha fazla insan uyanıp Dowd, Thomas ve Sanchez’in hakikati söylediğini fark ediyor.
İsrail’in eli-kulağındaki yıkıma karşı rahatlık için üçüncü neden ise Amerikan Yahudi toplumunun İsrail desteği noktasında tek vücut olmamasıdır. Ki bu Likud liderliğine karşı çok daha azdır. Philip Weiss gibi bilge Yahudi gazeteci ve analistler İsrail’in var olan liderliğinin deliliğini ve içinde bulunduğu zor durumun umutsuzluğunu fark ediyor. Yakın zamanlardaki raporlara göre genç Amerikan Yahudileri arasında İsrail hakkında duyarlılık artık moda değil. Netanyahu’nun Yahudi oylarını Mormon Likudçu Mitt Romney’e çelmek için hummalı çabalarına karşı, anketler “yalancı” Netanyahu’dan “nefret ettiğini” söyleyen Obama’nın kolayca Yahudi oylarının çoğunluğunu alacağını gösteriyor.
Son olarak Kissinger ve CIA’nın İsrail’in yıkımı arifesindeki rahatlığı nedenlerinden en az bariz ancak en güçlü olana geldik. Radikal Müslümanlar değil İsrail ve destekçilerinin 9/11 saldırılarını gerçekleştirdiğine dair süzülen görünürde olmayan bilgiler.
Bunu artan şekilde dillendiren uç anti-Semitik gruplar değil aksine üst-düzey sorumlu gözlemciler. ABD Ordusu Savaş Akademisi’nin eski Stratejik Araştırmalar Direktörü yarı-Yahudi Alan Sabrosky, radyo programımda “yüzde 100 kesinlikle” İsrail ve onun destekçilerinin 9/11’i gerçekleştirdiğini çalışma arkadaşlarıyla tartıştıklarını söyledi. BBC’nin eski Orta Doğu muhabiri (ve Golda Meir ile Yaser Arafat’ın arkadaşı) Alan Hart da programa gelerek İsrail ve şirketinin 9/11’i planladığını bildiğini ifade etti.
Bugün El-Kaide’nin değil İsrail’in 9/11 saldırılarını gerçekleştirdiğini söyleyen bir başkan adayımız (Merlin Miller) bile var. 9/11’in asli amacı, İsrail’in düşmanlarına karşı ABD’yi uzun bir savaşa sokarak İsrail’in varlığını teminat altına almak için umutsuz bir çabayla ABD ile İsrail arasında kırılmaz, yoğun bir duygusal bağı “kanla mühürlemek” idi. 9/11 operasyonunu kutladıkları için “dans eden İsrailliler” tutuklandığında polisi ikna etmek için “Bizim düşmanlarımız sizin düşmanlarınız. Filistinliler sizin düşmanınız” demişlerdi.
Fakat bütünüyle ABD istihbarat toplumu dahil daha fazla Amerikalı, İsrail’in düşmanlarının (1,5 milyardan fazla insandan oluşan tüm İslam toplumu) Birleşik Devletler’in düşmanları olmak zorunda olmadığını fark ediyor. Aslında ABD iflas ediyor ve İsrail için savaşlarda binlerce hayatı kurban ediyor. Savaşlar, ABD’nin stratejik çıkarlarına yardım yerine zarar veriyor. (Bu çıkarlar içinde elbette istikrarlı ve işbirliği yapan hükümetlerden petrol ve gaz almak da var.)
9/11’in radikal İslamcı bir saldırı değil de İsrail destekçilerinin kanlı ve alçak bir ihaneti olduğunun fark edilmesi arttıkça, Amerikan politika-yapıcılarının Kissinger ve 16 istihbarat kurumunun adımlarını izlemeleri ve bariz olanı fark etmeleri kolaylaşıyor: İsrail, artık raf ömrünü tamamladı!
Dr. Kevin Barret, Amerika’nın “Terörle Savaşı”nı eleştiren en bilinen isimlerindendir. Fox, CNN, PBS gibi TV kanallarına programlara katılmasının yanında The New York Times, Christian Science Monitor, Chicago Tribune gibi yazılı basında makaleleri yayınlanmıştır. San Francisco, Paris ve Wisconsin’deki üniversitelerde dersler vermiştir. Müslüman-Hıristiyan-Yahudi İttifakı adlı vakfın kurucularındandır. Gerçek Cihat: 9/11 Büyük Yalanına Karşı Mücadelem, Terörle Savaşı Sorgulamak adlı kitapların yazarıdır.
(Kaynak: Timeturk)