Anadolu buluşması sonuç bildirgesi
Kısa adı Anadolu Platformu olan Anadolu Eğitim ve Davet Gönüllüleri Platformunun, “Kuzuluk Buluşmaları” adı altında 6 yıldır sürdürdüğü sempozyumları, bu yıl “Anadolu Buluşmaları” adı altında 7. kez gerçekleştirdi. Programın sonuç bildirgesi...
Sonuç Bildirgesi
Bütün insanlar sadece insan oldukları için, sınırlandırılamaz, devredilemez, vazgeçilemez haklara sahiptir. Bu haklar doğuştan gelir, devletler tarafından korunur ve kullanılması teminat altına alınır.
Adalet ve özgürlük; evimizde, iş yerimizde, şehrimizde yani bulunduğumuz her yerde hayat bulmalıdır. Herhangi bir yerde bir insanın ayağına diken batsa bunun acısını duymalı, çare üretmeli, yardımına koşmalıyız. Başkasının hakkını, hukukunu ve özgürlüğünü savunduğumuz ölçüde biz de özgür olabilir ve özgürlükten yana olduğumuzu söyleyebiliriz.
Hak ve özgürlük mücadelesi, insanlık tarihi kadar eskidir; hiç kimse meşru hak ve özgürlük arayışı karşısında duramaz. Toplumsal, siyasal ve hukuksal meşruiyete dayanan haklar sonsuza kadar engellenemez. Zulüm ile abad olunamaz.
Din ve vicdan özgürlüğü tüm hak ve özgürlüklerin anasıdır. İnanma, öğrenme, yaşama, anlatma ve yayma hakları kısıtlanamaz, sınırlandırılamaz.
İslam evrensel, çağlar üstü mesajlara sahiptir. Bundan dolayı da İslam’da tek tipçilik yoktur ve farklılıklar ayrılık nedeni olarak görülmez; bir yerde insanlar birbirlerine benziyorsa orda aslında hiç kimse yoktur.
İnsanlığın evrensel birikimine ve temel referans kaynaklarımıza dayanarak, yeni bir İslami paradigma oluşturulmalıdır. Bu paradigma, kişilikleri bastırmayan bir toplumculuğa, özgürlüğe rezervli olmayan bir devrimciliğe, adaletle çelişmeyen bir eşitlik anlayışına, ümmetçiliği ufkunda tutan bir yerelliğe dayanmalıdır. Bu paradigma, aynı zamanda çevremizdeki tüm varlıklardan sorumlu olan bir kalkınmaya, Batıcı ve Doğucu, Sağcı veya Solcu olmayan; ama bunların olumlu yanlarını içeren bir yaklaşıma, “Darüs Selama” yani barış yurdunun inşasına, ümmetin ulusa önceliğine, üretimin ve tüketimin kışkırtılmasına değil paylaşım ve dayanışma esaslı bir iktisada, bireysel tatmine değil sorumluluk ve vicdanı temel alan bir ahlaka, gücün değil hakkın üstün tutulduğu bir adalete, maddi ve manevi olanı uzlaştırmaya ve aşkın olana buradan ulaşmaya çalışan bir estetiğe yaslanmalıdır.
Yenidünya adalet, ahlak ve eminlik üzerine bina edilmeli; emek, erdem ve edep ile bunun gerçekleştirilmesi için çalışılmalıdır.
Bu anlamda sözümüzü kalıcı kılmak için adımlar atmalı; sahici, uzun soluklu değişim ve dönüşümlerin yaşanması için çabalar ortaya koymalı, teorik olandan çok, yaşanan hayata temas etmeliyiz.
Sahih bilgi, sağlıklı iletişim ve salih amel ile ailelerimizde oluşturduğumuz uygulamalarla, özgür bireyler olarak birbirimizi tamamlayıp geliştirerek, örnek aile modellerini ortaya koyabiliriz. Sorumlu birey olunmadan özgür bireyler olunamaz. Hiç kimse her istediğini yapma hakkına sahip değildir. Özgürlüğün sınırı bir başkasının hakkının başladığı yere kadardır.
Dinlerin, etnik yapıların, kültürlerin meşru olan değerlerini, kendi kültürü içinde rahatlıkla yaşadığı bir dünya oluşturma çabasında olmalıyız.
Sadece kendimiz için ya da toplumdan birileri için değil; tüm kesimler için adalet ve özgürlük istiyoruz. Bir toplumda tek bir kişi dahi zulme uğruyorsa o toplumda hiç kimse özgür sayılamaz.
Toplum olarak yaşadığımız sorunların çözümü ve bir toplumsal sözleşme için yeni bir anayasa arayışının arifesindeyiz. Bu hususta atılan doğru adımların sonuca ulaşması en büyük temennimizdir. Daha adil ve özgür bir Türkiye için, bu kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.
Küresel ölçekte faal olan, mahiyeti değişmeyen esaret ve zulmün yenilenen yüzüne karşı duyarlılığımızı her dem korumalıyız. Özgürlüğün esaret, adaletin zulümle sık sık yer değiştirdiği dünyamızda daha kalıcı sözler söylemeli, daha esastan çözümler önermeliyiz.
Adalet ve özgürlükler adına çok şeylerin söylendiği coğrafyamızda konuşulanlar toplum vicdanında makes bulmalıdır.
Adalet ve özgürlükler, sadece siyasi iktidarın inisiyatifine bırakılacak kadar önemsiz değildir!
Özürlü, ödünç ve ithal özgürlükler, sorunlarımızı sahici biçimde çözmeyecektir. Özgürlük anlayışımız tevhid ve takva ile temellendirilmiş nitelikte olmalıdır. Özgürlüğü taşıyabilmek için selim bir kalp, selim bir akıl, selim bir duyarlılık lazımdır. Adanmışlık ve aşk yoksa özgürlük de yoktur.
Müslümanların ahlak ve eminlik özelliği bu çağa da taşınmalıdır. Adaletin sembol ismi olan Hz. Ömer adalet, ehliyet, meşveret ve maslahat esaslarına dayanan bir anlayışla devleti yönetmiştir. Bu ilkeler günümüzde de devlet yönetimlerinin esasını oluşturan temel ilkeler olmalıdır.
Bölmeye çalışan, birbirimizi dışlamaya teşvik eden unsurlara rağmen birliğimizi, beraberliğimizi ön plana çıkaran bir bilinç ile bu toprakların inşa edici dinamiği olan İslam’ın diriltici soluğuyla adil ve özgür bir gelecek kurabiliriz. Özgürlük dilemek ya da dilenmekle değil, direnmekle elde edilir.
“anadolu platformu” bu amaçla, küçük harflerle başlayan, ancak; yalın cümlelerle topluma kalıcı sözler söyleme çabasında olanların ocağıdır. Bu ocağın ateşinin sönmemesi için herkes sorumluluk sahibidir.
Anadolu Eğitim ve Davet Gönüllüleri Platformu
(Kaynak: Haber 10)