04-11-2017 12:50

Asgari ücretli enflasyon karşısında daha da yoksullaştı

Birleşik Metal İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) tarafından hazırlanan Enflasyon ve Hayat Pahalılığı Ekim 2017 Dönem Raporu’nun sonuçlarına göre asgari ücret geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 7.9 artış göstererek AGİ (Asgari Geçim İndirimi) dâhil 1404 lira seviyesinde buna karşın ekim ayı enflasyon oranı resmi olarak yüzde 11.9 olarak gerçekleşti. Asgari ücret geçtiğimiz yılın aynı ayına göre enflasyon karşısında alım gücünü yüzde 3.8 seviyesinde kaybetti. Aylık alım gücü kaybı ortalaması yılın ilk 10 ayı için yüzde 2.9 olarak gerçekleşti.

Asgari ücretli enflasyon karşısında daha da yoksullaştı

Asgari ücretli ürün grupları esas alındığında bir yıl öncesinin aynı ayına göre alım gücünü balıkta yüzde 15, ette yüzde 4.2, temel hastane hizmetlerinde yüzde 3.3, sebzede yüzde 12, katı ve sıvı yağlarda yüzde 5, gerçek kirada yüzde 1.3,  süt, peynir ve yumurtada yüzde 8.6 kaybetti. Genelde kayıp yüzde 3.8 olarak gerçekleşti.

Toplamda asgari ücretli enflasyon hesaplamasına dahil edilen ürünlerin yüzde 70’i için alım gücü kaybı yaşadı. 4 kodlu alt sınıf kapsamındaki 91 harcama grubunun yüzde 89’unun karşısında asgari ücretli alım gücünü kaybetti.

Asgari ücretlilerde geçtiğimiz yılın aynı ayına göre alım gücü kaybı ise bölgelere göre yüzde 3 ila yüzde 5 oranında değişiklik gösterdi. Asgari ücretlinin en çok alım gücü kaybı yaşadığı bölge geçtiğimiz ay olduğu gibi yüzde 5 ile Gaziantep, Adıyaman, Kilis ve Zonguldak, Karabük, Bartın bölgesi oldu. Bu bölgeleri yüzde 4.9’luk kayıpla Van, Muş, Bitlis, Hakkari, yüzde 4.8 ile İzmir ve Konya-Karaman bölgesi takip etti. Ankara’da ise asgari ücretlilerin yaşadığı alım gücü kaybı ise yüzde 3 olarak gerçekleşti.

Asgari ücrete geçtiğimiz yıl aralık ayında 2017 yılı için tek bir ücret artışı yapılmıştı. Ancak asgari ücretli, yüksek enflasyon oranları karşısında, her ay bir önceki yılın aynı dönemine göre alım gücü kaybı yaşamaya devam etti. Asgari ücret enflasyon karşısından alımgücünü aylık ortalama yüzde 2.94 oranında kaybetmemiş olsaydı, asgari ücretlinin 10 ayda eline 413 TL daha fazla geçmiş olacaktı. Bir başka ifade ile asgari ücretli geçtiğimiz yılın aynı dönemine (ocak-ekim) göre reel olarak 413 TL daha az gelir elde etti.

BİSAM, TÜİK Tüketim Harcamaları İstatistikleri ve TÜİK Tüketici Fiyat Endeksi Harcama Gruplarına Göre Endeks Sonuçlarını kullanarak farklı gelir grupları için yaptığı enflasyon hesaplamasına göre:

Ekim 2003-Ekim 2017 dönemleri arasında genel TÜFE yüzde 213 artış gösterirken bu oran düzenli ücretlilerde yüzde 232,

Yevmiyeli çalışanlar için yüzde 245,

Emekli aylığı ile geçinenlerde yüzde 237,

Nüfusun en yoksul yüzde 20’lik kesiminde yüzde 241 oldu. En zengin yüzde 20’lik dilim için ise enflasyon yüzde 228 olarak gerçekleşti.

BİSAM tarafından Ekim 2003-Ekim 2017 dönemlerine göre gizli yoksullaşma oranları hesaplamalarına göre, son 14 yıllık dönemde (Ekim 2003-Ekim 2017) gizli yoksullaşmayı en yoğun olarak yaşayanlar, işteki duruma göre yüzde 10.3 ile “Yevmiyeliler”, mesleğe göre yüzde 8.9 ile “Nitelik gerektirmeyen işlerde çalışanlar”, temel gelir kaynağına göre yüzde 9.5 ile “Diğer Transferlerle Geçinenler” oldu. Enflasyon nedeniyle yaşanan gizli yoksullaşma, en yoksul yüzde 20 için yüzde 8.8 seviyesinde gerçekleşti. Buna karşın en zengin yüzde 20 için gizli yoksullaşma yüzde 4.7 oldu.

Enflasyondaki hareketler doğrudan doğruya alım gücüne etki eden bir role sahip. Kişinin kendi yaptığı harcama kalemlerindeki fiyat artışları (enflasyonu) ile resmi Tüketici Fiyat Endeksi arasındaki fark istatistiklere yansımayan bir yoksulluğa neden olmaktadır. Aynı zamanda sepete her yıl müdahaleye olanak tanıyan yöntem, sonuçların güvenilirliği açısından soru işaretlerine neden olmaktadır. Dar gelirli için ağırlığı son derece önemli olan kira ve gıdanın, sepetteki ağırlığının sistematik olarak azalması enflasyon verileri üzerinden yaşanan tartışmaları artırmaktadır. Ayrıca yüksek enflasyonlu günlere geri dönüş yaşandığı bu dönemde ücret kayıpları derhal giderilmelidir. Bu nedenle;

Ücret artışlarında dar gelirlileri dikkate alınacak ayrı bir endeks oluşturulmalıdır.

Toplum tarafından yaygın olarak kullanılmadığı halde, yüksek değer taşıdığı için enflasyonu önemi oranda etkileyen ürünlerin mal sepetindeki ağırlığı gözden geçirilmeli, teknolojik gelişmeye koşut olarak fiyatları sürekli olarak gerileyen ürünler, sepetten çıkartılmalıdır.

Her türlü sübjektif müdahaleye açık olan yıllık sepet değişiminden vaz geçilmeli. Sepetteki değişiklikler üçer yıllık dönemler halinde gerçekleştirilmelidir.

İstatistik konseyinin kapsamı genişletilerek emek örgütlerinin katılımı ve denetimi sağlanmalıdır.

Hükümetin TÜİK’e müdahalesi anlamına gelecek yaklaşımlardan ve söylemlerden uzak durulmalıdır.

Enflasyon hesaplamasında araştırma kapsamında belirtilen unsurlardan kaynaklı olarak yaşanan gelir kayıpları giderilmelidir.

Asgari ücrete yapılan artışın enflasyon verilerinin gerisinde kaldığı görülmektedir. Yılsonu tahminleri de bu durumun süreceğini göstermektedir. Bu nedenle yaşanan kayıplar derhal giderilmelidir.

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !