14-10-2013 08:44

Bayram harcamalarından harcama bayramlarına

Şimdi pek öyle değil! Sadece çocuklar değil, büyükler de üstüne başına dünyanın parasını harcıyor. Bayramda seyranda bu masraflar katlanarak artıyor. Bayramları birer seyahat imkanı gibi görenlerin tatil masrafları da az buz değil. Donatılan sofralar, ikramlıklar, hediyelikler derken liste uzayıp gidiyor. Bütün bunları tümüyle olumsuzlamak, zinhar yapılmasın demek elbette hem mümkün değil, hem de doğru değil. Ancak işi biraz abarttığımız, hiç azımsanmayacak ölçüde israfa kapı açtığımız da bir gerçek...

Bayram harcamalarından harcama bayramlarına
Bayram harcamalarından harcama bayramlarına...
 
Gökhan Özcan / Yeni Şafak
 
Hayatı çelişkilerle birlikte yaşamaya alışıyoruz galiba yavaş yavaş. Doğrularımızın içine yanlışlar sızıveriyor; iyi bir şeyler yapmaya çalışırken farkında olarak ya da olmayarak yanlarına pek de iyi olmayan başka şeyler karıştırıveriyoruz. Kadim olanı muhafaza etme gayretlerimizi, modern zamanların hanesine yazılacak kazanımlara malzeme etmekten çoğu zaman kendimizi alamıyoruz.
 
Bayram ekonomisi diye bir şeyden sözediliyor şimdilerde, malum... Söz konusu olan Kurban Bayramı olunca hemen akla kurban pazarları geliyor. Doğru, böyle bir ekonomi varsa, kurban alışverişi de bunun bir parçası... Ama aslî bir parçası ve esasen bayramı bayram kılan vecibe de o... Öte taraftan bayram alışverişi diye sözettiğimiz bir başka hummalı faaliyetimiz daha var. O da sonradan ortaya çıkmış bir şey değil aslında, öteden beri insanlarımız güçleri nispetinde bir şeyler almaya gayret ederler. Çocuklara yeni kıyafet, ayakkabı, misafire şeker, kolonya... Bizim çocukluğumuzun efsanesidir, sürekli anlatılır, bayramlığını başucuna koyarak uyuyan çocukların hikayeleri... Öyleydi gerçekten, bir çok aile için öyleydi, çocuklara neredeyse sadece bayramdan bayrama yeni 'esvap' alınırdı. Her şey makûlü zorlamayan bir itidal çizgisindeydi, meşru ve manalıydı.
 
Şimdi pek öyle değil! Sadece çocuklar değil, büyükler de üstüne başına dünyanın parasını harcıyor. Bayramda seyranda bu masraflar katlanarak artıyor. Bayramları birer seyahat imkanı gibi görenlerin tatil masrafları da az buz değil. Donatılan sofralar, ikramlıklar, hediyelikler derken liste uzayıp gidiyor. Bütün bunları tümüyle olumsuzlamak, zinhar yapılmasın demek elbette hem mümkün değil, hem de doğru değil. Ancak işi biraz abarttığımız, hiç azımsanmayacak ölçüde israfa kapı açtığımız da bir gerçek...
 
Geçen Kurban Bayramı için yapılan hesaplamalara göre bayram alışverişlerine harcadığımız para 3.7 milyar TL seviyesine ulaşmış. Bu sene 4 milyar TL'yi aşacağı söyleniyor. Bunun bir kısmı kurban maliyetleri, tamam... Ama geriye kalanı da çok büyük, anlaşılması zor bir para... Üstelik bu harcamaların büyük bir kısmı kredi kartlarıyla yapılıyor, kurban alımları dahil... Kredi kartı, faiz ve kurban... Hediye, ikram ve israf... Bunları bir arada düşünebilmek bu devrin insanına özgü bir durum... Hayır soslu şer... Şer soslu hayır...
 
Kontrolün kaybedildiği dönemler bir çok insanımız için sadece bayramlarla sınırlı da değil üstelik; bunun yılbaşısı var, anneler günü var, sevgililer günü var, öğretmenler günü var, okul günü var, dönem sonları var, hanım günleri var, var da var. Harcamaya, almaya, ödemeye, saçmaya yetişemiyoruz adeta. Sürekli alışveriş bahaneleri üretme halleri psikolojimizin bir parçası haline geldi. Ekonomistler mevcut ekonomik düzenin hassas dengeleri adına hem yerel ölçekte, hem küresel ölçekte bizim bu tüketim iştihamızı gerekli görüyorlar. Alışveriş durursa, her tarafın düzinelerce AVM ile doldurulduğu şehirlerin ekonomik çöküntü yaşayabileceğinden dem vuruyorlar. Onun için de medyasıyla, reklamıyla, kültürel ataklarıyla tüketim açlığımızı ha bire körüklüyorlar. Bunun sonucunda hem arzularımız obezleşiyor, hem kendi üzerimizdeki kontrolümüz kayboluyor, hem israf hassasiyetlerimiz silinip gidiyor. Üstelik devamlılığını sağlayabilmek için bizim ölçüsüzce harcadığımız paralara ihtiyaç duyan tüketime dayalı bir ekonomik mantığın dünyayı uzun süre taşımayacağı da rahatlıkla öngörülebilir. Son on yılda rahatlıkla gözlenebildiği gibi, bu denizin bir sonu var çünkü!
 
Yarın bayram, ağzımızın tadını iyice kaçırdın diye düşünenler çıkabilir. Ağız tadı her şey değil; insanı insan olmaktan çıkaran şeylere dikkatli bakmaktan geri duramayız. Ölçüyü kaçırmamak lazım.
 
Bayramınız mübarek olsun.
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !