30-11-2011 23:48

Bazı İslami kuruluşlardan şehidlerimiz için ortak bildiri

Bazı İslami kuruluşlar​, Afganistan​`daki şehidlerim​iz ve Türkiye`de​ki el-Kaide yaftalı operasyonl​arla ilgili ortak bildiri yayınladıl​ar.

Bazı İslami kuruluşlardan şehidlerimiz için ortak bildiri

Afganistan şehidlerinin şehadetini tebrik eden bazı İslami kuruluşlar, yayınladıkları ortak bildiriyle, Irak ve Afganistan’da yerli halklardan yüz binlerce masum insanı katleden işgalci ABD ve NATO’nun katil ordularını protesto ve tel’in ettiler. Türkiye’yi de bu işgalci emperyalist devletlerle işbirlikçiliği ve Afgan halkına ihaneti, bu konuda duyarlı Müslümanları gece yarısı operasyonlarıyla hukuksuzluğa muhatap kılması sebebiyle uyarıp, kınadılar.

İLKAV (Ankara) – Kur’an Nesli Derneği (Şirinevler) – Kalem-Der (Ümraniye) – Özgün-Der (İzmir) – Hay-Der (Fatih) – İktibas Dergisi (Ankara) – Bir Nesil Derneği (Esenyurt) – İlke-Der (Çorum) –Kardeşlereli Derneği (Edremit)– Davet-Der (Levent) – Zeynep-Der (Kocaeli)

Söz konusu bildirinin tam metni:

Katil NATO ve ABD’nin Afganistan’da Katlettiği Kardeşlerimizin Şehadeti Mübarek Olsun

İçinde Türkiye’nin de asker bulundurduğu, emperyalizmin ABD öncülüğündeki kan içici örgütü katil NATO orduları, yaklaşık on yıldır Afganistan’ı işgal altında tutuyor. Yüz binlerce masum Afganlıyı ve onların onurlu ve haklı direnişine destek için giden mücahid Müslümanları katlettiler. Aynı katil orduyu oluşturan, emperyalist devletler, AKP yönetiminin içinde yer almak için çok istekli olmasına rağmen, ilgili tezkerenin bir hesap hatasıyla meclisten dönmesi üzerine Türkiye’nin de lojistik desteği, hava limanlarını, hava sahasını ve üslerini kullanma izni veren işbirlikçiliğiyle, Irak’ta da milyonlarca masum insanı, çocuk, kadın, yaşlı, hasta ayırmadan katlettiler.

Sürekli yeni katliamlara imza atan bu katil ordu, insafsız insansız hava araçlarıyla, masum halka kendi topraklarında, kendi evlerinde saldırmaktadır. Tam da korkak canilere yakışır biçimde, havadan, çok yukarılardan fırlattığı füzelerle sivil yerli halkı ya da işgale karşı haklı silahlı mücadele veren evlatlarını yok etmeye, sindirmeye çalışmakta ve emperyalist emellere teslim olmaya zorlamaktadır. Hatta sadece Afganistan’la da sınırlı kalmayıp bu alçakça katliamlarını Pakistan’a da yayarak, sürekli yeni katliamlarla yerli halkları, masum insanları vurmaktadır. Tüm dünya devletleri ve sözde barışı sağlamak için kurulduğu iddia edilen uluslararası kuruluşlar, bütün bu vahşeti hiç utanmadan sadece seyretmektedir.

Sürekli büyük acılar yaşanan, her gün birçok masum insanın katledildiği bu bölgede, NATO’nun öncü gücü katil işgalci ABD ordusu tarafından Kasım ayı içinde yine insansız hava aracıyla gerçekleştirilen bir saldırıda 21 Türkiyeli Müslüman kardeşimizin şehid edildiği bildirilmiştir. Müslümanların çoğunun; sekülerleşme ve dünyevileşme bataklığına saplanarak iktidar ve rant peşinde koştuğu, daha çok biriktirme ve daha çok tüketim eksenli kapitalistçe bir hayata savrulduğu üzücü bir vakıadır. İşte böyle bir süreçte, bu kirlenmeye bulaşmamak, Allah’ı razı etmek amacıyla mazlum Afgan halkına yönelik katliamlara ve işgale karşı direnişe destek vermek için Afgan dağlarına koşan bu yiğit kardeşlerimizin şehadetlerini tebrik ediyor, ailelerine ve ülkemiz Müslümanlarına başsağlığı diliyoruz.

İşgal altındaki Afganistan halkları, bir yandan ülkelerinde barış ve huzur içinde yaşayamamakta, kendi kaynaklarını kullanamamakta, arazilerini özgürce ekip biçememektedirler. İşgalci zalimlerin yol açtığı büyük sıkıntılar, fakirlik ve zaruretler, sefalet ve imkânsızlıklar içinde hayatlarını sürdürmeye çalışmaktadırlar. Tüm bu zorluk ve imkânsızlıklara rağmen işgalci katil ordulara karşı onurlu bir direnişi sürdürüyorlar. Bundan yaklaşık bir asır önce, içinde yaşadığımız bu topraklar da aynı Batılı emperyalistler tarafından işgal edilmişti. Bu işgale karşı buradaki halkın direnişine Afgan erkekleri biriktirdikleri paralarını, kadınlar da kollarındaki bileziklerini göndererek büyük çapta destek olmuşlardı.

İşte o zor günlerimizde bize karşı kardeşliğin ve dostluğun gereğini yapan, ancak bugün kendisi de aynı işgalcilerin mağduru olmuş bulunan Afgan halkının, ahde vefa duygusuyla yanında yer alarak, onların işgale karşı direnişini destekleyeceğine; Türkiye yönetimi tam tersini yapmıştır. Ahde vefasızlık yaparak, Afgan halkına ihanet edip işgalcilerin safında yer almış ve işgalci katil orduya asker vermeyi tercih etmiştir. İşte bu haksızlığı kabul etmeyen Müslüman gençlerden bazıları, ahde vefa duygusuyla Afganistan’daki kardeşlerine yardıma koşmuş bulunuyorlar. Evet o zaman ülkemize saldıran emperyalist ve işgalci devletlere karşı verilen mücadelede ülkemiz halkına maddî - manevî desteğini esirgememiş, hatta bizzat savaşa katılarak destek vermiş olan Müslüman halkların, bugün aynı emperyalist devletlerce işgal edilen ülkelerine karşı seyirci kalmayan gençlerimiz var. Bu ahde vefa ve İslâm kardeşlik hukuku duyarlılığı ile oralardaki kardeşlerine yardıma giden gençlerin kınanacak ve suçlanacak bir konumda olmadığına, tam tersine bu onurlu tercihe herkesin saygı göstermesi gerektiğine inanıyoruz.

Buna rağmen, TC hükümeti, işgalcileri destekleme utancının yanında, bir de kendisinin göstermediği ahde vefayı göstererek Afgan halkına yardıma koşan ülkemiz Müslüman gençlerinin peşini bırakmıyor. ABD ve NATO adına onları takip ediyor, gece yarısı operasyonlarıyla, mahremiyetleri ihlal eden hukuksuzluklarla sindirmeye, bu onurlu çabadan vazgeçirmeye çalışıyor ve sırf oraya gittikleri için gençleri yakalayıp hapse atıp zulmediyor. Üstelik hiçbir örgütle ilişkisi olmayan gençleri “el-Kaide üyesi” yaftasıyla damgalayıp yaptığı zulümleri kamuoyu nezdinde haklı göstermeye çalışıyor. Son günlerde Konya, Bursa, Adana vb. illerde yapılan ve her zamanki gibi hukuk ihlali içeren operasyonlarla, aynı damgalamayla birçok masum Müslüman gözaltına alınmış bulunmaktadır. Yıllardır sürdürülen bu tür operasyonlarla aynı hukuksuzluğa muhatap olan pek çok Müslüman, bilâhare, iddiaların asılsızlığı sebebiyle serbest bırakılmış, ancak gördükleri hukuksuz muamelenin hesabı kimseden sorulmamıştır. Bütün bunların sorumlusu, görece özgürlük vaat ederek iktidar oldukları halde, sadece yandaşlarına özgürlük getirmeye endekslenmiş olan, ABD ve NATO işbirlikçisi AKP-Gülen koalisyonudur.

Nitekim, Wikileaks belgelerine göre, ABD'nin Türkiye elçiliği de, Türkiye polis yetkililerinden aldıklarını iddia ettikleri bilgilere dayanarak, Türkiye'de yapılan el-Kaide operasyonlarının el-Kaide ile organik bağı bulunmayan İslâmî oluşumları sindirmek amacı taşıdığını belirtmiştir. Türkiye'de el-Kaide zanlısı diye tutuklananların el-Kaide'yle ilgisinin olmadığı, gözaltıların önleyici amaçla gerçekleştirildiği ifade edilmiştir. Sadece bu bilgi bile, Türkiye’de hukuk adına yaşanan rezaleti ortaya koymaya yettiği halde, halktan ciddi bir tepki görmeyen hükümet, nedense ABD ve NATO’nun rızası için bu hukuksuzlukları ısrarla sürdürmektedir. Gerçek terörist olan Amerika’nın, hak ve adalet mücadelesi veren Müslümanları terörist olarak yaftaladığı gibi, kendi ülkesinin Allah’ın emrini yerine getirmekten, işgale karşı bağımsızlık mücadelesi vermekten ve Müslümanlara ait topraklarda hakkın, adaletin ikamesini istemekten başka amacı olmayan mücahid Müslümanlarına sahip çıkmak yerine, ABD’nin emri doğrultusunda terörist muamelesi yapmak ne ile izah edilebilir?

AKP yönetimi, bugüne kadar, Afganistan’ı işgal eden katil NATO ordusu içinde bulunmaktan hiç rahatsız olmamış, NATO ve ABD’nin bu katil ordularının, hem Afganistan’da hem de Irak’ta, milyonlarla ifade edilen sivil ve çocuk katliamları Filistin’den yüzlerce kat fazla olduğu halde, İsrail’e karşı gösterilen tepkinin çok daha cılızını bile NATO ve ABD’ye karşı göstermemiştir. Bir kez olsun NATO içinde bulunmak tartışma konusu yapılmamış ya da hiç değilse “NATO’nun sivil ve çocuk katliamları durdurulmazsa, Afganistan’daki askerimizi çekeriz” benzeri bir uyarı bile gündeme getirilmemiştir. Üstelik Batılı emperyalist devletlerden bile bir kısmı bu konuyu tartışmaya açarak, asker çekmeye başlamışlardır. Türkiye hükümeti ise, tam tersine bütün bu katliamlara sessiz kalarak ve işgalci güç içinde yer almayı her şartta sürdürerek Allah’ın ve Müslümanların düşmanlarını desteklemiştir. Anlaşılmaktadır ki, sadece Filistin’deki zulüm sebebiyle İsrail’e karşı ve ona da sadece söylemde kalan bir tepki gösterilmekte, ABD, AB ve NATO ile ise, yaptıkları bütün işgal ve katliamlara rağmen tek bir tepki vermeden tam bir işbirliği sürdürülmekte, istenenlere tam bir itaat sergilenmektedir.

Anlaşılmaktadır ki, bir yandan İsrail’e karşı sert söylemlerle, emperyalist devletlerin dönüştürme hedefi olan bölgede kahramanlaşan bir lider profili sergilenmek suretiyle, bölge halklarına, değişimin istikametini gösterecek ılımlı laik-demokratik model güçlendirilmekte, bölge halklarını etkileme imkânı yükseltilmektedir. Diğer yandan da, İsrail’i, ABD’yi ve Batıyı memnun etmek için, İsrail’in OECD üyeliği onaylanarak, Füze Kalkanına destek verilerek, İsrail’le ilişkiler tamamen kesilmeyerek, ABD ile stratejik müttefiklik sürdürülerek, model ortak ve NATO içinde itaatkâr bir üye olarak kalınarak, onların işgal ve katliamlarına ortak olunmaktadır. Ayrıca, laiklik ve demokrasi istikametinde bölge halklarını yönlendirme istikametinde rol oynama gibi görevler üstlenilmekte ve içtenlikle yerine getirilmektedir.

Aynı şekilde, “Mavi Marmara”daki İsrail katliamıyla Türkiyeli 9 Müslüman’ın şehid edilmesinde, sözde de kalsa İsrail’e ciddi sayılabilecek bir tepki gösterilirken, ABD ve NATO katil ordularının ahlâksız ve alçakça saldırısında şehid edilen 21 Türkiyeli Müslüman görmezden gelinmektedir. Afganistan, Irak ve Filistin ile ilgili olarak ortaya konan tavırlar arasındaki bu büyük farklılık, bu büyük çelişki ne ile izah edilecektir? Hatta, Afganistan’da şehid olan bu kardeşlerimizin ailelerinin evlerine gece yarısı baskınlarıyla operasyon düzenlenip; “sizin çocuklarınız el-Kaideci miydi, sizin de bir ilginiz var mı?” gibi sorularla taciz edilmeleri bile ihtimal dahilindedir. Eğer, bu kardeşlerimiz şehid olmayıp da bir şekilde Türkiye’ye geri dönselerdi, kesinlikle tutuklanıp eza görür, siyasi kararlarla mahkûm edilirlerdi. Yani bugüne kadar yapılanlara bakılırsa, şehid olmayıp ülkelerine dönebilselerdi, NATO ve ABD’nin bu Müslüman mücahidlere yapamadığını, Türkiye güvenlik ve yargı kurumlarının onlara yapmaları kaçınılmaz bir sonuç olurdu.

İşte bütün bu sebeplerle, bir yandan Afganistan halkının işgale karşı onurlu bir mücadeleyi sürdürerek ümmetin izzetini temsil eden evlatlarından oluşan Afgan mücahidlerine dualarımızla destek veriyoruz. Bu kutlu direnişe destek vermek amacıyla, ümmet bilinci ve cihad ruhuyla, sadece Allah rızası için oralara koşup da, ABD ve NATO’nun katil ordularına karşı cihada destek veren ve Allah yolunda canlarını feda eden kardeşlerimizin şehadetlerini tebrik ediyoruz. Rabbimizin onlara cennetinde büyük lütuflarda bulunacağına inanarak, bu istikamette dua ediyoruz. Bu vesileyle, şehidlerimizin yakınlarına ve Türkiyeli Müslümanlara da, sabır ve şehadet bilinci nasip etmesini Rabbimizden niyaz ediyoruz.

Diğer yandan da, bu kardeşlerimizin katilleriyle işbirliği halinde olan ve bugüne kadar bölge halklarına yönelik katliamları sebebiyle katil NATO ve ABD’ye hiçbir tepki vermediği gibi, bugün Türkiyeli 21 kişinin alçakça şehid edilişine de suskun kalan, üstelik bu kardeşlerimizin duyarlılığına sahip olan Türkiyeli Müslümanları sırf ABD’yi razı etmek için, “el-Kaide” yaftasıyla damgalayıp hukuksuzluklara muhatap kılan, gözaltına alan AKP yönetimini kınıyoruz. Bu tür hukuksuzlukların, altına imza attıkları uluslararası sözleşmelere de, insanî ve fıtrî değerlere de aykırı olduğunu, bir an önce bunlara son verip, hiç değilse kabul ettikleri kendi hukuklarına sadakat göstererek bir daha tekrarlamamaları ve ayrıca bu haksızlık ve hukuksuzluklara muhatap kılınan, operasyonlarla rahatsız edilen Müslümanlardan da özür dilenmesi gerektiğini hatırlatıyoruz.

Afganistan ve diğer bölgelerde işgale karşı direnen mücahid kardeşlerimize, Rabbimizden zafer diliyor, sabır ve direniş gücü vermesi için dua ediyoruz. İşgalci katil orduları ise, Allah’ın izniyle döktükleri kanda boğulacakları zelil akıbetin dünyada mutlaka kendilerini kuşatacağı, ancak ahrette de şedid azapla kahrolacakları hakikatini hatırlatarak, tel’in ediyoruz.

İLKAV (Ankara) – Kur’an Nesli Derneği (Şirinevler) – Kalem-Der (Ümraniye) – Özgün-Der (İzmir) – Hay-Der (Fatih) – İktibas Dergisi (Ankara) – Bir Nesil Derneği (Esenyurt) – İlke-Der (Çorum) –Kardeşlereli Derneği (Edremit)– Davet-Der (Levent) – Zeynep-Der (Kocaeli)

YORUMLAR
  • Selehattin Baybars   01-12-2011 08:18

    Kasas 17. Dedi ki: "Rabbim bana verdiğin nimetlerin hakkı için artık günahkârlara arka çıkmayacağım/destek olmayacağım..” Hz Musa bildiğiniz gibi iman edenlerle birlikte Fravunun sarayından ayrılıyor. Ayrılmamayı, orada kalmayı düşünse “Fravundan sonra mirası alacağım” diye düşünerek sonra “islamı getiririm tevhidin yaşanmasını sağlarım” diye bilirdi.. "Fravundan sonra onun yerine geçerim, başbakan olurum veya diyanet işleri başkanı olurum veya ben olmasam bile kendi adamlarımı getiririm" deyip, suçlu günahkarlara hizmet etmeye devam edebilirdi. Ama böyle yapmadı, peki şimdi böyle yapanlara vahiy mi geldi? Seleme b, Nubayt dedi ki: Abdu'r-Rahman b. Müslim, ed-Dahhak'a Buhara ahalisinin maaşlarını gönderdi ve: Bunu onlara ver dedi. ed-Dahhak: Bu işten beni affet dedi ve kendisini affedinceye kadar affedilmesini isteyip durdu. Ona: Senin onlara bir zararın olmadığı halde bağışlarını ne diye onlara vermiyorsun? denilince şöyle dedi: Ben hiçbir işlerinde zalimlere yardımcı olmayı sevmiyorum. Ubeydullah b. el-Velid el-Vassâfî dedi ki; Ata b. Ebİ Rebah'a şöyle dedi: Benim kalemim ile iş gören ve karşılığında bir ücret alan bir kardeşim var. Gireni ve çıkanı hesap ediyor. Çoluk-çocuğu da var, eğer bu işi bırakacak olursa muhtaç olur ve borçlanmak zorunda kalır. Ata ona: Baş kim? diye sordu. Ben: Halid b. Abdullah el-Kasri'dir deyince, şöyle dedi: Sen yüce Allah'ın o salih kulunun: "Rabbün bana verdiğin nimet hakkı için günahkârlara arka çıkmam" dediği buyruğunu hiç okumuyor musun? İbn Abbas dedi ki: Musa bu sözlerinde istisnada (inşaallah diyerek) bulunmadığından dolayı ikinci defa benzer bir işle sınandı, fakat Allah ona yardım etti. Bundan dolayı sen kardeşine söyle, onlara yardımcı olmasın. Allah ona yardımcı olacaktır. Ata dedi ki: Hiçbir kimseye bir zalime yardımcı olmak, ona katiplik (basit bir iş katiplik bile) yapmak, onunla arkadaşlık yapmak helal değildir. Bunlardan herhangi birisini yapacak olursa, o zalimlere yardımcı olmuş olur. Hadiste şöyle buyurulmaktadır "Kıyamet gününde bir münadi: Nerede zalimler, nerede zalimlere benzeyenler ve zalimlere yardımcı olanlar, hatta onlara mürekkep hokkası uzatan yahut onların bir kalemini yontan dahi olsa(nerede)? Bunların hepsi demirden bir tabuta topluca konulurlar ve bu tabutta cehenneme atılır." Peygamber (sav)'dan da şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Uğradığı zulümde yardımcı olmak üzere bir mazlum ile yürüyen bir kimsenin ayaklarını kıyamet günü o ayakların kaydığı o günde sırat üzerinde sabit kılar. Her kim de bir zalim ile birlikte zulmünde ona yardımcı olmak üzere yürüyecek olursa, yüce Allah ayakların kaydığı o günde sıratın üzerinde ayaklarını kaydıracaktır. " Yine hadiste: "Bir zalimle birlikte yürüyen günah işlemiş olur," denilmektedir Zalimle ancak ona yardımcı olmak maksadıyla yürüdüğü takdirde günah olur. Zira o yüce Allah'ın: "Günah işlemek ve haddi aşmak üzerinde ise yardımlaşmayın" (el-Mâide, 5/2) buyruğundaki yasağı İşlemiş olur. ABD, NATO gibi İslam düşmanı devletlere yardım ederek kendi günahlarının tümünü ve Afganistan da ki ve tüm dünyadaki Müslümanları emperyalistleştirerek, demokratikleştirerek, onların günahlarının bir kısmını yüklenecekleri (kendi akıllarıyla da sorumlu oldukları için bir kısmı), ABD NATO ve emperyalislerin ve demokratikleşenlerin hidayete kavuşmasına ayrıca engel oldukları için onların günahlarınında bir kısmını yüklenecekleri Kuranda şu şekilde açıklanmıştır “Kıyamet gününde kendi günahlarının tümünü ve bilgisizce saptırdıklarının günahlarının bir kısmını yüklenmeleri için. Bak, ne kötü yük yükleniyorlar.” Nahl suresi 25 = Ankebut suresi 13. Azmettirene yardım ederek ve kendileride azmettirerek İşledikleri cinayetlerin hesabını ayrıca Allah biliyor.. / Bu gençler bizlerin ve bizlerin 7 sülalesinin rahat yaşaması için yani Allahın hükümleri ile şirk koşmadan yaşaması için canlarını, kendilerine sunulan dünya nimetlerini bize bırakarak feda etmişlerdir. Allah (CC) onlardan razı olsun. Şimdi biz bu kardeşlerimize haklarını nasıl ödeyeceğiz onu düşünelim...