17-07-2012 12:27

Bir `tencere - kapak` hikayesi: CHP`den Eliaçık`a davet

Son iki yıl içindeki dördüncü kurultayını bugün gerçekleştirecek olan CHP,Genel Başkanlık ve Parti Meclisi seçimleri yapacak. Son kurultay sürecinde Kılıçdaroğlu, İhsan Eliaçık`ı CHP`ye davet etti.

Bir `tencere - kapak` hikayesi: CHP`den Eliaçık`a davet

Bugün başlayacak CHP kurultayında Genel Başkanlık ve Parti Meclisi seçimleri yapılacak. CHP, Kemal Kılıçdaroğlu'nun tekrar Genel Başkan seçileceği kurultayda yenilenecek Parti Meclisi ile seçimlerle dolu bir sürece girecek.

Son kurultay sürecinde CHP açısından bir “ilk” de yaşandı ve Kılıçdaroğlu “sosyalist Müslümanlar”ı CHP'ye davet etti, çağrısını, AKP'ye iltihak etmesi gündemde olan HAS Parti kurucusu Prof. Mehmet Bekaroğlu'nun ismini vererek örneklendirdi.

Kılıçdaroğlu'nun çağrısı, CHP'nin yeniden doktrine ediliş sürecinin aşamalarından biri olarak değerlendirilebilir.

Hatırlayın; CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Sencer Ayata başkanlığında çalışan CHP Bilim Yönetim ve Kültür Platformu’nun uzun bir mesai sonunda hazırladığı “Sivil Toplum” raporu, geçen yıl mart ayında kamuoyuna açıklanmıştı. Rapor, Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkanlığı döneminde CHP'nin yenileştirilmesi yolunda ortaya konan somut bir politika belgesi olması açısından da önem taşıyordu.

Kılıçdaroğlu'nun “Cemaat gerçeğini görmemek olanaksız” sözlerinin de eşliğinde gazetecilerle paylaşılan Sivil Toplum raporunda, CHP ilk kez dinî cemaatlere bir “güvenlik” meselesi olarak bakmıyordu.

Cemaatler için ikili ayrım

Tam adı “Sivil toplum – Özgür İnsan Kardeşçe Yaşam” olan ve yaklaşık 20 sayfalık bir metinden oluşan rapor, dinî inanç temelli oluşumlara CHP'nin geleneksel yaklaşımlarında iki önemli değişim içeriyordu. Birincisi; CHP “sivil toplum” bağlamında ilk kez pozisyon belirlediği cemaatleri bu kez “laiklik, Cumhuriyet ilkeleri, Devrim kanunları” çerçevesinde ele almıyordu. CHP yönetimi, cemaatlere “güvenlik-yasa-yasak” zincirinde yaklaşmanın partiyi toplumun bu kesimlerini anlamaktan uzaklaştırdığını, dolayısıyla bu mecrada partiyi zayıflattığını düşünüyordu.

Rapordaki ikinci cemaat boyutunu ise, “inanç temelli örgütlenmelerin” işleyiş ve amaç bakımından “tek” ve “türdeş” olmadığına yönelik olarak yapılan tespit oluşturuyordu. Böylece CHP, cemaatleri toptan bir reddetme veya onaylama yerine, bunların bir bölümünün “tamamen çağdaş ve demokratik sivil toplum kuruluşları gibi” faaliyet gösterdiğinin altını çiziyordu. Bu tür oluşumların “toplumsal dayanışmayı geliştirme, bireylerin yalnızlaşmasını ve manevi doyuma ulaşmasını sağlayan” faaliyetlerini “önemli” bularak onaylayan CHP; bazı din ve inanç temelli kuruluşların ise, demokrasi ve sağlıklı bir sivil toplumun geliştirilmesi hedefiyle bağdaşmayan yönleri bulunduğu vurguluyordu.

Raporda bu bağlamda, bazı oluşumların “hükümetlerin uzantısı haline gelmeleri, içine hükümetleri de alan yolsuzluklara bulaşmaları” üzerinde duruluyordu. Ayrıca bu gruptaki cemaatlere yöneltilen önemli bir eleştiri de, “katı hiyerarşik iç yapıları nedeniyle otoriter değerlerin yaygınlaşmasına hizmet etmeleri” şeklinde ifadelendiriliyordu.

O rapordan son bir hatırlatma yaparak devam edelim. Geleneksel olarak “devlet partisi” olmakla suçlanan CHP, raporda yeni çizgisini, özetle “devlet, ırk ve cemaatin değil sivil toplumun partisiyiz” formülüyle tarif ediyordu.

CHP'nin Sivil Toplum ve diğer bir metin olan “Demokrasi” raporlarında ortaya koyduğu anlayış ile güncel yaklaşımlarının örtüşüp örtüşmediği elbette tartışılır. Ancak bu durum, söz konusu raporların “değişmek isteyen bir parti”ye işaret ettiği gerçeğini değiştirmez.

Kılıçdaroğlu, CHP'nin din ve cemaatler konusunda böyle bir netlik ayarı yapmasının ardından “sosyalist Müslümanlar”ı partisine çağırdı. Bu çağrıyı okurken, Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer'in pazar günkü yazısında bir nokta dikkatimi çekti. Çakırözer, Cumhuriyet yazarlarıyla görüşmesinde Kılıçdaroğlu'nun temasları için şöyle bir ayrıntı veriyordu:

“Danışmanları İslamcı sosyalistlerden İhsan Eliaçık ile de görüşmesi, hatta CHP’ye davet etmesi için Kılıçdaroğlu’na telkinde bulunmuş. (Kılıçdaroğlu) Renk vermeden, 'Daha önce görüştüm kendisiyle. Ama kurultay öncesinde bugünlerde görüşmedim' demekle yetiniyor...”

Eliaçık: Kılıçdaroğlu ile birkaç kez görüştüm

Bu ifadeler üzerine, dün, bu yılki 1 Mayıs kutlamalarına sol ile birlikte katılarak dikkat çeken “anti-kapitalist Müslümanlar” grubunun destekçisi İhsan Eliaçık'ı aradım. “Evet” dedi, “Evvelki gün Özel kalem Müdürü aradı, Kemal Bey'in görüşmek istediğini söyledi. Görüştük, beni kurultaya davet etti. Şehir dışında olduğumu, Silivri'de bulunduğumu belirterek katılamayacağımı söyledim.”

Eliaçık, CHP'den gelen telefonun kendisini şaşırtmadığını, Kılıçdaroğlu'ndan daha önce de telefon aldığını anlatıyor:

“Son görüşme ikinci mi oldu, üçüncü mü oldu hatırlamıyorum. Daha önce de mesela Ramazan'da aradı. Yazılarımı okuduğunu, dikkatle takip ettiğini, takdir ve tasvip ettiğini söylediler. Kendisi için açılım sağladığını söylediler.”

Ancak bu görüşmelerde CHP'ye davet yapılmadığının altını çiziyor Eliaçık. Peki böyle bir davete cevabı ne olur? “Hayır” diyor:

“Ben politika dışında bir insanım. Bu sadece CHP için değil, Has Parti için de geçerli, bütün partiler için geçerli. Ben kültür ve fikir adamıyım. İslam'ın daha iyi anlaşılması için kitaplar yazmak istiyorum. Kim partisine davet ederse teşekkür ederim ve kendisine başarılar dilerim.”

Eliaçık, CHP'nin dinî konulardaki açılım çabasını destekliyor:

“Olumlu buluyorum. Geçmişte bazı sorunları olsa bile dini asla ihmal etmemesi gerekir. CHP'nin de, Müslümanlığı Müslümanlardan değil, doğrudan kaynağından, Kuran'dan öğrenmesi gerekir. İslam konusunda hepimizde cehalet var. İslamı öğrenme çabalarını, sadece politik açıdan değil, şahıs olarak da, kul olarak da önemli buluyorum.”

CHP, bu açılım sürecinde katkısını isterse cevabının ne olacağı için de şunları söylüyor Eliaçık:

“Ben bütün partilere eşit mesafedeyim. Hiçbirine danışmanlık yapmam. Ama soran olursa, AK Parti dahil, hepsine bildiklerimi, İslam'ı anlatırım. Benim işim bu zaten. Benim yazdıklarımı okuyan, öğrenmek isteyen insanlara 'okumayın' mı diyeyim? Ama özel olarak hiçbir partiye danışmanlık yapmam...”

Kılıçdaroğlu - Eliaçık diyaloğundan bilgiler böyle... 

(Kaynak:: T24)

YORUMLAR
  • sefa   22-07-2012 17:28

    Bakın ne diyor Hilal Tv.de Hamza Türkmen; "İskilipli Atıf hoca aidiyeti ve savunduğu değerler nedeniyle idam edilmiştir ki daha binlercesi var tarihimize kayıtlı.Her Ramazan anlamasalar bile sırf aidiyetlerine istinaden insanlar hatim indiriyorlar vs."Şimdi sorayım, sapkınlıkla suçlanan insanlar aidiyetlerini inkar mı ediyorlar? İ.Atıf hocanın İslam adına savunduğu tezlerin tümü sizin kabullerinize uyuyor mu.Ne alakası var demeden temelde iman edilip savunulan değerler istikametinde insanları değerlendirelim.Teferruatlar bağlamında insanları harcamayalım.Malumdur ki insanlar kendi zeka,akıl, algı yeteneği gibi melekelerine ve ellerinin altındaki imkanlara göre bilgi sahibi olurlar.Size hayırlı iftarlar...

  • sefa   22-07-2012 10:54

    Masumlaştırmak, öyle mi? Ben diyorum ki hiç kimse masum değildir, siz diyorsunuz ki Eliaçık'ı masumlaştırıyorsun! Yazdıklarım ortada ve temel sorun da bu zaten; birbirimizi anlamaktan daha çok peşin hükümlerle mahkûm etmek. Ne diyeyim, yeter ki siz kurtulun! Baksanıza, Allah, Muhammed ve Kur'an diyen bir insanı ve bu bağlamda birçoğuna katılmasak da bir dolu kitap, makale yazmış bir insanı, siz kendi birikiminizce ve kendi algınızla kolaycana itham ediyorsunuz. Birilerini itham etmek de dinin ve imanın gereği herhalde! Bize kurtuluşumuzun teminatı verildi mi de bu kadar kendimizden emin konuşuyoruz? Dikkatinizi çekeyim, birilerini itham etmenin karşılığı zımnen kendi kurtuluşumuzu ilan etmektir. Bu zamanımızın tekfircilik hastalığının bir başka versiyonu değil de nedir?Sapıklık affedilir bir şeyse tekfircilik kavramını da geri çekeceğim o zaman…Desenize, size cennetin bir köşesinde çoktan yer tahsis edildi…”Havf ve reca” ya ne oldu editör kardeşim? Size kolay gelsin!

  • itidal   22-07-2012 10:35

    Bu yazı olmamış, ve bu siteye hiç yakışmamış...insanların samimiyetini ve imanını ölçme yetkisini kimden aldınız..

  • Editör   22-07-2012 10:13

    Sefa kardeş, Eliaçık'ın farkını sadece bir üslup ve yorum farkı gibi göstermeye, masumlaştırdıkça masumlaştırmaya çalışmıssınız! Oysa Eliaçık bugün malesef İslam'ınj temelleriyle oynayan, İslam'ın yanına başka ideolojileri açıkça eklemekten söz eden, adalet kavramını biile İslam'dan bağımsızlaştıran ve "ortak iyi" diye seküler bir ahlakilik üretmeye çalışan, referansı tamanen değişmiş biri. Tarihselciliği savunan ve laik hukukun Kur'an ahkamıyla aynı işlevi görebileceğini söyleyebilen bir modern zaman Samirisi! Evet bir Samiri! Evet, itham ediyoruz. Çünkü söyledikleri ve yaptıklarının Kur'an'daki karşılığı olarak bunları görüyoruz.

  • sefa   22-07-2012 09:21

    Sezai Bünyamin kardeşime: Sapkınlık neye göredir? Zaaflarla malul olan bir insan olduğumuz çok belli iken bizim kabullerimize göre midir elalemin sapkınlığı? Sonuçta aynı kitaptan kendi anladıklarımızı Din diye ileri sürüyoruz. Unutma ki sen de bir başkalarına göre sapkınsın. İstersen çevrende senin gibi düşünmeyenlere kendi durumunu bir sor. Sana da âcizane tavsiyem, düşüncelere, şuna buna katılmadığını, itiraz ettiğini söyle ama insanları heretizme yani sapkınlığa mahkûm etme. Merak ediyorum, bu hakkı nereden alıyorsunuz? Kim veriyor bu yetkiyi size? Böyle bir yetki aşımı, düşüncelerinizin vahiyle mutlak anlamda doğrulandığının bir karşılığı değil midir? Malumun olduğu üzre tarih bu tür çatışma örneklikleriyle dolu ve geçmişin enformatik hareketlenmesinde belki bu normaldir ama şimdi bilgi/malumat elimizin altında anlamayı beklerken ve sisteme, zalimlere karşı müslümanlar olarak birlikte hareket etmemiz gerekirken, geçmişten ders almamışçasına, kendimiz gibi düşünmeyenleri dışlamak niye? Bırakın da insanlar, kendi anladıkları kadarıyla zulme, haksızlığa, sömürüye, gayr-i vahyi sistemlere tepki göstersinler. Siz de düşünce boyutundaki zaafları dile getirin ama dediğim gibi kendi kabullerimize uymuyor diye sapkınlıkla itham etmeden. Suçladığımız insanlar kendilerinin Müslüman olduklarını ve sömürüye karşı başkaldırdıklarını söylüyorlar; biz ise, yok hayır, sen öyle değilsin diyoruz. Lütfen yargılamaya değil anlamaya çalışalım.Selamlar…

  • sefa   22-07-2012 09:00

    Yapmayın dostlar... Ahmet Örs dostumuzun itirazına katılıyorum. Önce insanların meramını bir anlayın, sonra böyle bir başlıkla haber yapın. Teklifi kabul eden biri olmadığı halde nasıl böyle bir başlıkla haber yapıyorsunuz ki! Size dostça tavsiyem, bu tarz çıkışları önyargılara mahkûm etmeden objektif bir şekilde takip etmeniz. Bize yakışan da budur. Şunu söylemekten artık yoruldum; İslam düşüncesi denilen şeyi besleyen doğru kabullerin yanında insanların kurguları, muhayyileleri, zanları vs.dir. Adı üstünde "düşünce"...Önüne İslam kavramının eklemlenmesi her düşünceyi meşrulaştırmaz ama lütfen dikkat edelim, bu durum bizim için de geçerlidir. Doğrudur, Eliaçık, düşüncelerini çoğumuzun alışmadığı veya kabul etmediği bir üslupla dile getiriyor, tamam da kabul etmeyen, rahatsız olan da karşı tezlerini usulünce ortaya koymalı değil mi? Şahsen ben, özellikle iddialar ekseninde yazı ve söyleşilerini takip eden biri olarak onun ne Müslüman solcu olduğunu ne Marks’ı referans aldığını okumadım, duymadım. Aksine Kur’an’ı, Hz. Muhammed’i ve onun sahih örnekliğini merkeze aldığını defaatle söylemiş biri. Maksatlı yapılan haberlerin kurbanı olmak gibi bir tercihimiz varsa onu bilmem… Bazı kavramlara, dediğim gibi alıştığımızın veya bizim belleğimize dayatılanların dışında anlamlar yüklediği herkesin malumu ama Allah aşkınıza, her birisi kendi kadim kültürümüzden mesnetli, kaynak gösterdiği kişiler de İslam düşünce tarihine renk katmış olanlardan değil mi? Lütfen, sadece düşüncelere karşı düşünce ortaya koyalım. Kabul edelim ki İslam dini bizim algımızda şekil bulmuş değildir, böyle iddianın karşılığı da haddi aşmaktır. Bizler inanan insanlar olarak okumaya, anlamaya, gücümüz kadarıyla da eylemeye çalışıyoruz. Yine kabul edelim ki hiç birimiz mükemmel değiliz. Hangi birimiz Allah’ın rızasını garantiledik ki? Bu notlardan da Eliaçık hayranı olduğumu filan da çıkarmayın, böyle yaparsanız bir başka haksızlığın içine düşmüş olursunuz…Selamlar...

  • mesut   21-07-2012 07:41

    bence çok yerinde bir başlık,sonuçta ihsan eliaçığın son dönem düşüncesindeki sapmayı ve sakat pratiğini biliyoruz...

  • emre isaoğlu   20-07-2012 12:42

    Adaletsizlik demeyelim hadi çelişki diyelim gönlün olsun. Çelişki şurda : Tencere kapağını bulmuş deyimi düşünce ve eylemde örtüşmeyi ifade eder.(tdk sözlüğe bakılabilir.) Burada eylem Kılıçdaroğlu'nun davetidir. Düşüncede örtüşme ise başlı başına bir tartışma konusudur. Kısaca olmamış sevgili Editör. Başlık ile haber örtüşmemiş...

  • i.metin   19-07-2012 21:25

    " islamvehayat sitesinin tencere-kapak atasözüne evirmesi adil değil ve bir topluluğa duyduğumuz tepki bizi adalet dışına taşımamalı, Kitab'ımızın emri!" Ahmet örs'e katılıyorum Sevmiyoruz ama adil olmamız sevmediklerimize de adil almamız dinin gereğidir. Tepkisellik bazen aklın üstünü örtebiliyor

  • abdullah çolak   19-07-2012 14:26

    gerçekten de başlığa bakınca yaşar nuri gibi ihsan eliaçık'ın da chp ile işbirliği yaptığı zannına kapıldım... yazı ne diyor başlık ne diyor azizim... düşünce eleştirisi ayrı şey burada yapılan apayrı birşey... çelişmeyin... başlığı düzeltin olsun bitsin...

  • sezai bünyamin    18-07-2012 10:51

    sevgili ahmet niçin başlığa itiraz ediyor-sun eliaçığın zihni yapısı ,söyledikleri ortada iken sapkın bir anlayışı yaygınlaştırırken sahip çıkmaktasın ,sizin kurandan anladığınız adalet anlayışı bumudur,sizi aslınıza rucuya davet ediyorum söylenenlerde adaletsizlik varsa lütfen cümle olarak belirtin....

  • Ahmet Örs   17-07-2012 21:24

    tencere - kapak başlığının adil olmadığı açık. eğer böyle bir bütünleşme olsaydı başlık olumlanabilirdi. bekaroğlu da advet edilmiş, peki başlığa neden onun adı eklenmedi? ayrıca eliaçık hiçbir partiye katılmayacağını beyan etmiş. tek taraflı bir daveti islamvehayat sitesinin tencere-kapak atasözüne evirmesi adil değil ve bir topluluğa duyduğumuz tepki bizi adalet dışına taşımamalı, Kitab'ımızın emri!