Çağın hastalığı: Teknoloji bağımlılığı
Sigara ve uyuşturucu bağımlılığı konusunda toplumun göstermiş olduğu hassasiyet teknoloji bağımlılığı konusunda maalesef gösterilmiyor. Aile ortamında uyuşturucu madde veya sigaraya müsaade edilmezken tüm gençler rahatlıkla ve uzun süre sosyal medya, akıllı telefon veya internet kullanabiliyor.
Toplumumuzun en önemli sorunlarından birisidir teknoloji bağımlılığı. Toplumumuzun geleceğini etkileyen sonuçları itibariyle hepimizi ilgilendiren bir konu. Ne yazık ki bu konu türlü sıkıntılarla mücadele etme durumunda olan halkımızın dikkatini çekmiyor. Halbuki bugün hemen hemen her ailenin evinde bilgisayar ve cep telefonu bulunduğundan, internet ve sosyal medyanın kontrolsüz kullanımı hem çocukların hem de yetişkinlerin hayatını ciddi şekilde etkilemektedir. Sigara ve uyuşturucu bağımlılığı konusunda toplumun göstermiş olduğu hassasiyet teknoloji bağımlılığı konusunda maalesef gösterilmiyor. Aile ortamında uyuşturucu madde veya sigaraya müsaade edilmezken tüm gençler rahatlıkla ve uzun süre sosyal medya, akıllı telefon veya internet kullanabiliyor.
Teknoloji bağımlılığına dikkat çekmek amacıyla İHH İnsani Yardım Vakfı ve Sakarya Üniversitesi’nin işbirliği ile “Teknoloji Kullanımı ve Bağımlılığı Açısından Türkiye Gençliğinin Fotoğrafı” isimli rapor hazırlandı. Teknoloji bağımlılığının mahiyetini bilimsel verilerle ortaya koyan rapor aynı zamanda birtakım çözüm önerileri de sunmaktadır.
Teknoloji kullanımı ve bağımlılığı açısından ülkemizdeki durumun saptanması amacıyla lisede ve üniversitede öğrenim gören toplam 3.694 öğrenci ile görüşme yapılmıştır.
Raporda internet bağımlılığı; internet başında uzun süre harcama, interneti kullanmayı kontrol edememe olarak tanımlanmıştır. Araştırmada internet bağımlılığı düzeyinin ve internet kullanım süresinin artmasının akademik başarı düzeyini düşürdüğü saptanmıştır. Ayrıca sağlıklı aile ortamının ve belirli bir hedefin varlığının (LYS veya KPSS sınavı gibi) internet bağımlılığını azalttığı ifade edilmiştir. Raporda, akıllı telefon kullanımındaki artışa bağlı olarak internet ve sosyal medya bağımlılığının da arttığı tespiti de yer almaktadır. Bağımlık bireyin en temel görevlerini yapmasına engel olmanın yanı sıra ihtiyaçlarını ihmal etmesine dahi sebep olmaktadır.
Araştırma Neticesinde;
• Lise öğrencilerinin yaklaşık %20’sinin, üniversite öğrencilerinin %30’unun günde 3 saatten fazla internet kullandığı
• Lise öğrencilerinin yaklaşık %30’unun, üniversite öğrencilerinin %35’inin günde 3 saatten fazla akıllı telefon kullandığı
• Lise öğrencilerinin yaklaşık %20’sinin, üniversite öğrencilerinin %25’inin günde 3 saatten fazla sosyal medya kullandığı
• Lise öğrencilerinin yaklaşık %8’inin, üniversite öğrencilerinin %15’inin günde 3 saatten fazla bilgisayar oyunu oynadığı
• Kız öğrencilerin internet, sosyal medya, akıllı telefon bağımlılık düzeylerinin erkeklerden, erkek öğrencilerin ise oyun bağımlılık düzeylerinin kızlardan daha yüksek olduğu
• Teknoloji bağımlılığı düzeyi arttıkça akademik başarının düştüğü
• Teknoloji bağımlılığı ile maddi durum arasında herhangi bir ilişkinin olmadığı
• Teknoloji bağımlılığı düzeyi yükseldikçe mutluluk ve yaşam doyumu düzeyinin azaldığı
• Üniversite sınavları/KPSS, LYS vb. hedeflerin teknoloji bağımlılık düzeyini azalttığı
• Ülkemizde teknoloji bağımlılığının ciddi bir risk olarak değerlendirilebilmesi gerektiği sonuçlarına ulaşılmıştır.
Raporda ayrıca kontrolsüz teknoloji kullanımının başarıyı engelleyen faktörler arasında yer aldığına da değinilmiştir. Raporda yer alan “Ülkemiz sosyal medya ve akıllı telefon kullanımında dünyada ilk beş ülke arasında yer alırken, bu beş ülke içerisinde ise dünyaya teknoloji satan hiçbir ülkenin olmadığı” tespiti oldukça dikkat çekicidir.
Teknoloji bağımlılığının sebep olduğu en önemli sorunlardan biri hiç şüphesiz “sanal kimlikler”in oluşmasıdır. “Sanal dünyada âdeta ikinci yaşam sunan oyunlar, gerçek yaşamında mutsuz olan gençler ve yetişkinler için birer tuzak. Bireyler bu ortamlarda gerçek hayattaki sıkıntı ve gerginliklerin olmadığı yapay bir yaşam içerisinde olduklarından bu ortamlarda kendilerini daha mutlu hissediyorlar. Ancak belli bir süre sonra sanallık-gerçeklik çizgisini kaybedip çeşitli bilinç ve algı sorunları yaşayabiliyorlar. Örneğin başarısız bir öğrenci sanal ikinci yaşamında çok başarılı birisi olarak hayatını sürdürebiliyor. Böylece aslında mücadele edip çözmesi gereken sorunlarından kaçarak kırılgan ve işlevsel olmayan bir ruhsal yapıya sahip olabiliyor.”
Uzun süre akıllı telefon ve bilgisayar kullanımı ruhsal sorunlara neden olduğu gibi bedensel sorunlara da neden olmaktadır. Bu duruma duruş ve oturuş bozuklukları ile parmak ve kol kaslarında sorunları örnek gösterebiliriz. Tüm bağımlılık türlerinde olduğu gibi teknoloji bağımlılığında da bireylerin zihinsel aktiviteleri ciddi oranda zarar görüyor. Bireyin yaşamı daha sığ ve iletişim daha az kelimelerle sürdürülmeye başlıyor ve algılama güçlükleri yaşanabiliyor.
Raporda ayrıca internet ortamında pornografik ve illegal siteler ulaşımın kolay ve yoğun olması da konu ediliyor. Bu durumun aile içinde ve sosyal çevresinde kendini değerli hissetmeyen genç ve ergenler için önemli tehlikeler içerdiği ifade ediliyor. Aile yapısına uygun olmayan, dinî ve manevi değerlerle çelişen yapıda çok sayıda sitenin olması, ahlaki ve manevi problemler yaşanması sebep olabiliyor.
Raporda teknoloji bağımlılığının engellenmesinde aile içi iletişimin önemine dikkat çekiliyor. Bilindiği üzere yüzyüze yapılan görüşmeler fıtrata daha uygundur. Bu sebeple çocuk ve gençlerin günlük sanal ortamlarda kalma süreleri hiçbir zaman gerçek yaşamlarında insanlarla geçirdikleri süreden fazla olmamalıdır. Aile fertleri beraber kitap okuma, birlikte ibadet etme ve gezi gibi çeşitli aktiviteleri gerçekleştirerek bir arada olma duygusunu geliştirmelidir. Ödül ve ceza kullanımında para, teknolojik hediyelerin yerine kitap, gezi gibi duygusal ödüllerin kullanılması ailelerin dikkat etmesi gereken diğer bir önemli husustur. Tüm bunları yaparken ebveynlerin teknoloji bağımlısı olmaması gerekir. Önce anne ve baba tableti veya akıllı telefonu elinden bırakmalı ve ondan sonra gerekli nasihatlerde bulunmalı, gereken ilgi gösterilmelidir.
Çok büyük bir genç potansiyeli olan ülkemizde gençleri her türlü bağımlılıktan ve kötü alışkanlıktan uzak tutmak başta aileleri olmak üzere toplumun her kesiminin sorumluluğudur. Unutmayalım ki gençlere sahip çıkmak, geleceğe sahip çıkmaktır.
Ahmet Ali Yüksel